• Sonuç bulunamadı

Kaynak: TUİK Verilerinden Derlenmiştir

SONUÇ VE ÖNERİLER

Dünya ekonomisinde hizmetlerin önemi artmaktadır. Hizmet sektörleri içinde turizmin özel bir payı vardır. Turizm endüstrisi dünyada bir milyarın üzerinde insanın sınırlar arası hareketliliğini yönetmektedir. Bu kitlesel hareketlilik ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel, psikolojik boyutlar taşımaktadır. Turizm hareketlerine katılan insan sayısının artması ve çeşitlenmesi pazarlamaya dair yeni kavramları gündeme getirmektedir. Turizmde başarı için pazarlamanın ne kadar önemli olduğu son yıllarda daha iyi anlaşılmaktadır. Hizmet işletmelerinin genelinde olduğu gibi turizm işletmeleri de müşteri akışı sağlandıkça gelir elde edebilmektedir. Düzenli ve sürekli bir müşteri akışı sağlamak için ise pazarları ve tüketici davranışlarını yakından takip etmeyi zorunlu kılmaktadır. Turizm endüstrisi genel itibariyle sağlık, iletişim, güvenlik gibi bazı hizmet sektörlerinden farklı olarak zorunlu olmayan gereksinimlere, yani keyfi tüketime odaklanmaktadır. Bu durumda turizm endüstrisi için pazarlamanın önemi bir kat daha artmaktadır.

Turizm pazarlaması kavramı ülke ekonomisini etkilediği için büyük önem taşımaktadır. O halde ülke geneli ve turizm işletmeleri için hayati önem arz eden turizm pazarlaması doğru strateji ve amaçlar üzerinde oturtulmalıdır. Genel pazarlamada olduğu gibi turizm pazarlamasında da tüketici arzu ve ihtiyaçları ön planda tutulmalıdır. En etkili stratejilerle müşteriyi kazanmak ve böylece en az maliyetle en çok verimi tutturmak turizm pazarlamasında en geçerli çözümdür.

155

Gerek turizm endüstrisinde ve turizm biliminde yaşanan gelişmeler, gerekse de pazarlama camiasında yaşanan ticari ve bilimsel yenilikler turizm pazarlamasına çoğulcu ve farklı bir bakış açısını gerekli kılmıştır. Bu çalışma, böyle bir ihtiyacın tespitinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Turizm pazarlamasını ilgilendiren güncel yaklaşımlar ve yazına son yıllarda girmeye başlayan kavramlar bu çalışmada incelenerek paylaşılmıştır.

Küreselleşme ile ulusal ve uluslararası arenada faaliyetlerine devam etmeye çalışan otel işletmeleri, misafirlerine/konuklarına daha iyi hizmet verebilmek, bu kişilerin ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilmek, karşılayabilmek ve turizm pastasından daha fazla pay alabilmek için pazarlama stratejileri geliştirmek durumundadırlar. Rekabetçi çevreye uyum sağlamak durumunda olan otel işletmeleri mevcut durumlarını korumak, dış çevreye ayak uydurmak ve gelişen global şartları yakından takip etmek zorundadırlar.

Bu bağlamda çalışma, Marmara Bölgesi’nin tarım, ulaşım ve sanayi endüstrilerinde önde gelen illerinden biri olan Sakarya’da gerçekleştirilmiştir. Çalışma, Sakarya ili ve ilçelerinde faaliyet gösteren üç, dört, beş yıldızlı ve özel belgeli konaklama işletmeleri ile yapılmış olup, işletmelerin ve yöneticilerinin güncel pazarlama düşüncelerine gösterdikleri önem belirlenmeye çalışılmıştır.

Çalışma kapsamında özellikle üst düzey yöneticilere yer verilmeye çalışılmıştır. İşletme sahibi, genel müdür, genel müdür yardımcısı ve pazarlama müdürü statüsündeki yöneticilerin, ağırlıklı olarak lisans mezunu olmaları ve turizm ile işletme eğitimi almaları, ayrıca katılımcıların çalışma alanlarında deneyimli yönetici olmaları da yönettikleri otel işletmelerinde güncel pazarlama stratejilerine ve uygulamalarına olumlu katkı sağladığı gözlemlenmiştir.

İşletme yöneticilerinin pazarlama stratejileri ile ilgili kullanım durumlarına yönelik düşünceleri incelendiğinde bazı pazarlama stratejilerinin ön plana çıktığı görülmektedir. E-pazarlama stratejilerinin e-E-pazarlama, sosyal medya E-pazarlaması, mobil E-pazarlama, ilişkisel pazarlama ile şikâyet yönetimi stratejilerinin Sakarya’da faaliyet gösteren otel işletmelerinde uygulanmalarının ön plana çıktığı tespit edilmiştir.

Bir diğer tespit ise yeşil pazarlama, niş pazarlama ile gizli müşteri uygulamalarının kısmen kullanıldığı yönünde olurken, nöro pazarlama ile post modern pazarlama yaklaşımlarının otel işletmelerince pek tercih edilmedikleri olmuştur.

156

Neticede, Sakarya’da hizmet veren üç, dört, beş yıldızlı ve özel belgeli otel işletmeleri yöneticileri ile yapılan görüşmelerde güncel pazarlama stratejilerine genel anlamda önem verildiği tespit edilmiştir. İşletmenin sahip olduğu yıldız arttıkça işletme yönetiminin pazarlama stratejilerine olan bakış açısının arttığı, işletme yöneticilerinin eğitim düzeyi arttıkça güncel pazarlama stratejilerinin daha etkin bir şekilde değerlendirildiği de ortaya çıkan diğer bir önemli sonuçtur.

KAYNAKLAR

Aksu, M. ve Atay, L. 2015. “İçsel Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 163-184).

Aktaş, G. ve Dilek, S., E. 2015. “Değer Temelli Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 429-449).

Akyol C. 2015. Artvin İlinin Mevcut Turizm Potansiyeli ve Niş Pazarlamanın Uygulanabilirliği, Uluslararası Karadeniz Havzası Halk Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2: 144-172.

Akyol, Ceyhun ve Zengin, Burhanettin. 2016. “Sakarya’da Faaliyet Gösteren Konaklama İşletmelerinde Uygulanan Stratejik Yönetim Yaklaşımları.” 15. Geleneksel Turizm Sempozyumu, Balıkesir, 22 Nisan 2016.

Altunışık, R. ve Karataş A. 2015. “Turizm İşletmeleri ve Pazarlama Stratejileri.” Turizm İşletmeleri. Sakarya: Değişim Yayınları içinde (s. 541-571).

Altunışık, R., Özdemir, Ş. ve Torlak, Ö. 2012. Modern Pazarlama. Sakarya: Değişim Yayınları.

American Marketing Association, ama.org. Erişim tarihi: 28.04.2016 https://www.ama.org/ AboutAMA/Pages/Definition-of-Marketing.aspx.

Ayazlar, G. ve Arslan A., R. 2015. “Yeşil Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 327-370).

Bayram, M. ve Bertan, S. 2015. “Sosyal Medya Pazarlaması.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 549-582).

Bilim, Y. 2015. “Nöro Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 621-641).

Buskirk, D. R. 1970. Principles of Marketing. New York: Holt, Rinehart and Winston, Inc. Çakıcı A. C. ve Güler, O. 2015. “Şikâyet Yönetimi.” Turizm Pazarlamasında Güncel

157

Eren, D. 2015. “Konaklama Pazarlamasında Hizmet Aksamalarını Önleme ve Düzeltme.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 589-614).

Güçer, E., Kızanlıklı, M. ve Uşaklı, A. 2015. “İlişkisel Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 257-287).

Gülşen, S. 2009. Türkiye’nin Dış Turizmde Karşılaştığı Tanıtım ve Pazarlama Sorunları. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Antalya: Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Güneren, E. ve Karakuş, Y. 2015. “Post Modern Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 455-487).

Güripek, E. ve Öz, M. 2015. “Gerilla Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 519-545).

Hacıoğlu, N. 2008. Turizm Pazarlaması. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.

Harman, S. 2015. “Deneyimsel Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 493-512).

İslamoğlu, H. A. 2010. Turizm Pazarlaması. İstanbul: Beta Basım Yayın Dağıtım A.Ş. İslamoğlu, H. A. 2000. Pazarlama Yönetimi. İstanbul: Beta Yayın Dağıtım A.Ş.

Kaya İ. 2010. Konaklama İşletmeciliğinde Stratejik Yönetim Süreci: Kavramsal Bir Yaklaşım, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 12 (18): 27-35.

Kılıç, B., Ön E., F. ve Yozukmaz, N. 2015. “Niş Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s.293-323).

Kılıç, B. ve Öter, Z. 2015. Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar, İstanbul: Beta Basım Yayın Dağıtım A.Ş.

Kotler, P. ve Armstrong, G. 2006. Principles of Marketing, New Jersey: Pearson Prentice Hall.

Kotler, P., Bowen, J. ve Makens, J. 2014. Marketing for Hospitality and Tourism, USA: Pearson New International Edition

Kotler, P. ve Kevin L. K. 2006. Marketing Management, New Jersey: Pearson Prentice Hall. Kömürcü, S., Gelen, Ö. ve Güler, M. E. 2015. “Mobil Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında

Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 189-210).

Köroğlu, Ö. ve Avcıkurt, C. 2015. “Ağızda Kulağa İletişim ve Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 6-40). Metin, İ. 2015. “E-Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta

158

Mucuk, İ. 2001. Pazarlama İlkeleri. İstanbul: Türkmen Kitabevi.

Öter, Z., Ayaz O., N. ve Kömürcü, S. 2015. “Gizli Müşteri Uygulamaları.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 379-390). Özkul, E. ve Koçoğlu, C. M. 2015. “Veri Tabanlı Pazarlama.” Turizm Pazarlamasında Güncel

Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 137-157).

Payne, A. ve Frow, P. 2005. A Strategic Framework for Customer Relationship Management, Journal of Marketing, 69: 167-176.

Perreault, D. W., Cannon, P. J., ve McCarty, E. J. 2012. Pazarlamanın Temelleri. A. G. Önce (Çev.). Ankara: Nobel Yayıncılık.

Pride, M. W., ve Ferrell, O. C. 2006. Marketing Concepts and Strategies, Boston, New York: Houghton Mifflin Company.

Siegel, C., F. 1996. Marketing. Foundations and Applications. USA: Irwin Mirror Press. Silverman, G. 2001. The Secrets of Word-of-Mouth Marketing. New York: American

Management Associations.

Stanton, J. W., ve Futrell, C. 1987. Fundamentals of Marketing, Singapore: McGraw-Hill International Edition.

Türkmendağ, Z., Yılmaz, Y. ve Altıntaş, V. 2015. “Pazarlamama.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 107-129).

Yükselen, C. 2012. Pazarlama İlkeler, Yönetim, Örnek Olaylar. Ankara: Detay Yayıncılık. World Tourism Organisation Tourism Highlights 2015 Edition, e-unwto.org. Erişim tarihi:

20.06.2016 www.e-unwto.org/doi/pdf/10.18111/9789284416899.

Zengin B. ve Ulama, Ş. 2015. “Müşteri İlişkileri Yönetimi.” Turizm Pazarlamasında Güncel Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Basım Yayım içinde (s. 395-428).

159

HEMŞİRELERİN İŞ YÜKÜNÜN İŞ KAZALARINA ETKİSİ

Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Sakarya Üniversitesi

makbolat@sakarya.edu.tr

Esra Ölmez Gazioğlu Sakarya Üniversitesi

esra.olmezgazioglu@saglik.gov.tr

Arş. Gör. Çiğdem UĞAN Sakarya Üniversitesi

cigdemugan@sakarya.edu.tr

Özet

Çalışmanın amacı, hemşirelerin iş yükünü oluşturan faktörler, bu faktörlerin hemşirelerin maruz kaldıkları kazalara etkileri ve bu etkileri ortadan kaldırmak için yapılması gereken uygulamaları ortaya koymaktır. Çalışmada verilerin toplanmasında “Bireysel iş yükü algı ölçeği” ve katılımcıların sosyo-demografik özelliklerinden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Çalışma 15 Kasım-15 Aralık 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini, Sakarya İli Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan hemşireler oluşturmaktadır. Çalışmada örneklem belirlenmemiş ve 130 hemşireye ulaşılabilmiştir. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, bağımsız örneklerde t testi, tek yönlü varyans analizi ve ki-kare analizi kullanılmıştır. Analizler % 5 güven aralığında (p=0,05) gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre hemşirelerin iş yükünü çoğunlukla evrak ve kayıt işlemleri oluşturmaktadır. Bunu serviste çalışan elemen yetersizliği ve malzeme sayımı takip etmektedir. Hemşirelerin % 20,2’si iş kazalarına maruz kalmıştır. Ancak bu durumu rapor etmemişlerdir. Bunun en önemli nedenleri, kazayı yeterince ciddiye almamak ve herhangi bir şey yapılmayacağı düşünmektir. En çok maruz kalınan iş kazası, kesici-delici alet yaralanmalarıdır (%27,4). Katılımcılara göre iş kazaları büyük oranda (%65,9) iş yükünden kaynaklanmaktadır. Dikkatsizlik ve yorgunluk da iş kazalarının önemli nedenleri arasındadır.

Sonuç olarak, hemşirelerde iş kazaları konusunda duyarlılığın oluşturulması için gerekli hizmet içi eğitimler verilmeli ve çalışanların kendilerini güvende ve desteklenmiş hissedecekleri çalışma ortamı oluşturulmalıdır.

Anahtar Kelimeler: İş Güvenliği, İş Yükü, Hemşirelik Jel Kodu: M12, M53, M54

Effect Of Workload Of Nurses On Work Accidents Abstract

The aim of this study were to determine factors which make up workload of nurses, the effects of these factors on accidents that were suffered by nurses and put the application that needs to be done to eliminate these effects. Data was collected using a questionnaire formed

160

Individual workload perception scale and socio-demographic characteristics of the participants in the study. This study was administrated between 15 November and 15 December 2015. The research of universe was the nurses working in Sakarya University Training and Research Hospital. Sample was not determined and 130 nurses can have been reached in the study.

Descriptive statistical methods, independent sample t test, one way variance analysis and Chi-square analysis were used in the analysis of data. Analyses were assessed in 5% confidence interval (p=0.05). According to results of the study, documentations and registration process created workload of nurses. It was followed lack of staff working in the clinics, and material counting. 20.2 per cent of nurses were suffered from work accidents, but they didn’t report these cases. The most important reason for this situation was not to take seriously enough accidents, and to think anything will not be done. The most exposed work accident was cutter-piercing tool injuries (27.4%). According to participants, work accidents were caused from work load substantially (65.9%). Also, lack of attention and fatigue were the main reasons of work accidents. As a result, required in-service training should be given to create awareness about work accident for the nurses and work environment should be created for employees can feel confidence and supported.

Keywords: Occupational Safety, Workload, Nursing Jel Codes: M12, M53, M54

Giriş

Sağlık kuruluşları birer hizmet organizasyonu olmaları nedeniyle sağlık hizmetlerinin, kaliteli ve etkin şekilde sunulması büyük oranda hizmeti sunan sağlık çalışanlarının bilgi ve tecrübesine bağlı olduğu kadar bu hizmeti nasıl bir ortamda, ne şekilde sunduğuyla da ilişkilidir. Bu nedenle sağlık çalışanlarının görevlerini gerektiği gibi yerine getirmeleri öncelikle sağlıklı bir ortamda hizmet sunmalarına bağlıdır.

Sağlıklı çalışma ortamını, Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımına paralel olarak, sadece gerçek ve algılanan tehditlerin yokluğu değil, optimal sağlık ve güvenliği destekleyen “fiziksel, zihinsel ve sosyal refah” ortamı olarak tanımlanmıştır (http://www.nursingworld.org). Sağlıklı çalışma ortamı, çalışan sağlığını, çalışanın sağlıklı olması ise aynı zamanda hizmet verdiği kişileri de etkilemektedir. Bu bağlamdan ele alındığında, sağlık çalışanının yani sağlık hizmeti verenin sağlıklı olması, sağlık hizmeti alanın sağlığını ve yaşam kalitesini arttırır (Parlar, 2008: 547).

161

Sağlıklı çalışma ortamı iş kazalarının varlığından etkilenmektedir. İş kazası, bir ya da daha fazla çalışanın yaralanması, hastalanması veya ölümüyle sonuçlanan, şiddet eylemlerini de içeren, iş ile bağlantılı olarak ortaya çıkan beklenmedik ve planlanmayan olaylardır (www. stats.oecd.org).

Sağlık çalışanları kesici-delici alet yaralanmaları, sırt yaralanmaları, lateks allerjisi, şiddet ve stres de dahil olmak üzere, geniş bir yelpazede iş ortamındaki tehlikelerle karşı karşıyadır. Bu tehlikeleri önlemek veya maruziyeti azaltmak mümkün olsa da, iş ortamında yaralanma ve hastalıklar meydana gelmeye devam etmektedir. Sağlık çalışanları arasında ölümcül olmayan iş kazası ve hastalık vakaları tüm sanayi sektörü arasına en yüksek orandadır. Buna karşılık, tehlikeli olarak kabul edilen tarım ve inşaat sektörleri, on yıl öncesine göre daha güvenlidir (http://www.cdc.gov/).

Her gün tüm dünyadaki sağlık kuruluşlarında istihdam edilen 59 milyondan fazla çalışan kompleks çeşitlilikte tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Bunlar; biyolojik (TB, Hepatit, HIV/AIDS, SARS vb.), kimyasal (glutaraldehit, etilen oksit vb.), fiziksel (gürültü, radyasyon, kayma ve düşmeler vb.), ergonomik (ağırlık kaldırma), psikososyal (vardiya sistemi, şiddet ve stres vb.) , yangın ve patlama (oksijen kullanma vb.) ve elektrik (yıpranmış elektrik kabloları vb.) gibi tehlikelerdir (http://www.who.int/).

Hemşirelikte iş yükünün tanımını yapan Caplan ve Jones (1975), iş yükünü belirli bir sürede bakım faaliyetlerini yürütmek için gerekli olan performans miktarı olarak ifade etmektedir. Bu kavram, hemşirenin iş yoğunluğunu, hasta bağımlılığını, klinik duyarlılığı, hastalığın şiddetini, gereken bakımın kalitesini ve hasta bakımı için harcanan zamanı kapsamaktadır (Morris ve diğerleri, 2006: 464).

İş yükü, örgütsel yaşamının önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. İş yükü, örgütsel perspektif bakımından verimlilik; kişisel perspektife göre ise zaman ve enerjidir. Bu iki bakış açısı arasında bir denge oluşturamam durumu, iş ile ilişkilerin sürdürülmesi çabalarında temel problemdir. (Maslach ve Leiter, 1997: 38). Hemşirelerin iş ve çalışma ortamı ile ilgili sorunları arasında yer alan stres, aşırı iş yükü, uzun çalışma saatleri, diğer çalışanlarla ilişkilerin zayıf olması ve iş yerindeki tehlike çeşitliliğinin fiziksel ve psikolojik sağlıklarını etkilediğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır. (Baumann ve diğerleri, 2001: 1). Ancak, Türkçe alan yazınında hemşireler üzerinde iş yükü ve iş kazalarını konu alan çalışmaların sayısı sınırlı olduğundan bu çalışma planlanmıştır. Bu çalışmayla hemşirelerin iş yükünün karşılaştıkları iş kazalarında önemli bir etkisi olup olmadığı araştırılmaktadır.

162

Çalışmanın amacı hemşirelerin iş yüklerinin iş kazalarına etkisini ortaya koymaktır. Bu amaçla, 43 sorudan oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Anket formunun birinci kısmı, Cox ve arkadaşları tarafından (2006) hazırlanan “Bireysel iş yükü algı ölçeği”nden oluşmaktadır. İkinci kısımda ise hemşirelerin sosyo demografik özellikleri ve çalışma koşullarına ilişkin sorular yer almaktadır. Çalışma 15 Kasım-15 Aralık 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan yaklaşık 500 hemşire oluşturmaktadır. Çalışmada örneklem seçilmemiş, tüm evrene ulaşılması hedeflenmiştir. Ancak 130 hemşireden kullanılabilir veri elde edilebilmiştir. Elde edilen verilerin güvenilirliğini test etmek amacıyla Cronbach alfa katsayısından yararlanılmıştır. Çalışmada Cronbach Alpha değeri 0,626 bulunmuştur. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, bağımsız örneklerde t testi, tek yönlü varyans analizi ve ki-kare analiz yöntemleri kullanılmıştır.

Bulgular

Tablo 1’de çalışmaya katılan hemşirelerin sosyo-demografik özellikleri görülmektedir. Tablo incelendiğinde de görüleceği gibi, katılımcıların büyük bir bölümü (%81,54) kadınlardan ve 34 ve daha aşağıdaki (%81,54) yaşlardaki genç bireylerden oluşmaktadır. Yaklaşık yarısı (%50,77) lisans mezunu olan katılımcıların %42,31’i yoğun bakımda ve %63,65’i nöbet usulü ile çalışmaktadır.

Tablo 1. Çalışmaya katılan hemşirelerin sosyo-demografik özellikleri

Sayı Yüzde Cinsiyet Kadın 106 81,54 Erkek 24 18,46 Yaş <25 54 41,54 25-34 52 40,00 35 24 18,46 Eğitim Lise 30 23,08 Önlisans 27 20,77 Lisans 66 50,77 Lisansüstü 7 5,38 Klinik Cerrahi 28 21,54 Dahiliye 34 26,15 Yoğun bakım 55 42,31 Diğer 13 10,00

Çalışma düzeni Sürekli Gündüz 32 24,62

Sürekli Gece 15 11,54

163

Tablo 2’de çalışanlara göre iş yükünü oluşturan nedenler görülmektedir. Buna göre evrak ve kayıt işleri (%16,4) ilk sırada gelmektedir. Daha sonra sırasıyla yetersiz eleman sayısından kaynaklı görevler (%15,5) ve malzeme sayımı (%13,3) yer almaktadır.

Tablo 2. Çalışanlara göre iş yükü ağırlığını oluşturan görevler

Sayı Yüzde

Fazla evrak ve kayıt işleri 95 16,4

Yetersiz eleman sayısı 90 15,5

Malzeme sayımı 77 13,3

İşle ilgili telefon görüşmesi 75 12,9

Eczaneden ilaç istemleri 74 12,7

Çalışmayan cihazlar 66 11,4

Fazla hasta sayısı 63 10,8

Ekip üyeleriyle ilgili sıkıntılar 41 7,1

Toplam 581 100,0

Çalışmadan elde edilen bulgulara göre katılımcıların %20,2’si (33) iş kazalarına maruz kalmıştır (Tablo 3). İş kazalarının nedenlerine göre dağılımına bakıldığında, büyük oranda (%65,9) aşırı iş yükünden kaynaklandığı görülmektedir. Dikkatsizlik (%16,3) ve yoğunluk da (%17,9) önemli iş kazası nedenleri arasında yer almaktadır.

Tablo 3. İş kazalarının nedenleri

Sayı Yüzde

Aşırı yük 66 64,7

Yorgunluk 20 19,6

Dikkatsizlik 16 15,7

Toplam 102 100,0

Tablo 4’de hemşirelerin daha çok hangi iş kazalarına maruz kaldığı görülmektedir. Tablo incelendiğinde de görüleceği gibi iğne batması (%32) ve kesici delici alet yaralanmaları (%27,4) en önemli iş kazaları arasında bulunmaktadır. En az karşılaşılan iş kazası türleri ise anestezik gaz kaçaklarına maruz kalma (%0,9), kimyasal yanıklar (%1,2) ve elektrik çaplarından (%3,4) oluşmaktadır.

164

Tablo 4. Maruz kalınan iş kazaları

Sayı Yüzde

İğne batması 104 32,0

Kesici-delici alet yaralanmaları 89 27,4

Bel ve omurga yaralanmaları 34 10,5

Düşme, kayma 31 9,5

Sedye çarpması 19 5,8

Radyasyon maruziyeti 13 4,0

Elektrik çarpması 11 3,4

Kimyasal yanıklar 4 1,2

Anestezik gaz kaçakları 3 0,9

Diğer 17 5,2

Toplam 325 100,0

Çalışmada iş kazalarına maruz kalanların bu durumu raporlayıp raporlamadıkları da incelenmiş olup; genellikle hemşirelerin raporlama eğiliminde olmadıkları ortaya çıkmıştır. Bu durumun nedenleri Tablo 5’te görülmektedir. Buna göre en önemli raporlamama nedeni hemşireler tarafından kazanın yeterince ciddiye alınmaması (%30,7), herhangi bir şey yapılmayacağının düşünülmesi (%25,8) ve bildirim hakkında yeterli bilgiye sahip olmamalarıdır (%19,6). Bu sebepler hemşirelerin iş kazalarını algılamada yeterince ciddi davranmadıklarını ortaya koyma bakımından önemli bulunmaktadır.

Tablo 5. İş Kazalarının raporlanmaması nedenleri

Sayı Yüzde

Kazanın yeterince ciddi olmaması 50 30,7

Herhangi bir şey yapılmayacağı düşüncesi 42 25,8

Bildirim hakkında yeterli bilgiye sahip olmama 32 19,6

Zaman kaybı olarak görülmesi 13 8,0

Ceza almaktan duyulan korku 6 3,7

Tablo 6’de iş kazaları konusunda eğitim alan hemşireler ile iş kazlarına maruz kalma durumları arasında bir ilişki olup olmadığı görülmektedir. Tablo incelendiğinde de görüldüğü gibi, iş kazası eğitimi almış olmak ile iş kazalarına maruz kalma arasında istatistiksel anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0,05). Ayrıca, Fisher’in X2 testi sonucu 0,076 olup, eğitim

165

alma durumu iş kazalarının oluşumunu etkilemediğini göstermesi bakımından önemli bulunmaktadır.

Tablo 6. İş kazaları eğitimi alanlarla iş kazalarına maruz kalanlar arasındaki ilişki İş kazalarına maruz Toplam

Kalan Kalmayan İş kazaları ile ilgili eğitim Alan Gözlenen 75 22 97 Beklenen 69,6 27,4 97,0 İş kazaları alanlarda % 77,3 22,7 100,0 Almayan Gözlenen 42 24 66 Beklenen 47,4 18,6 66,0 İş kazaları alanlarda % 63,6 36,4 100,0 Toplam Gözlenen 144 117 46 Beklenen 144,0 117,0 46,0 İş kazaları alanlarda % 74,2 71,8 28,2

Pearson Chi-Square Fisher's Exact Test

Value p Exact Sig. (2-sided) Exact Sig.

(1-sided)

3,630 0,057 0,076 0,043

Tablo 7’de delici, kesici aletlerle yaralanmanın hangi işlem sırasında meydana geldiği görülmektedir. Tabloya göre delici, kesici alet yaralanmaları en sık intravenöz girişim sırasında (%39,6), daha sonra sırasıyla kontamine malzeme toplarken (%31,1) ve enjektör başlığı takarken (%20,8) meydana gelmektedir. Bu tür konularda çok fazla kaza meydana