• Sonuç bulunamadı

VIII. II Dünya Savaşı’nın Sonu ve Mısır’ın Tam Bağımsızlık Girişimi

1.3. İsrail Devletinin Kuruluşu ve 1948 Arap İsrail Savaşı

1.3.1. Yahudilerin Filistin’e Yerleşme Çabaları

1.3.2.4. Savaşın Süper Güçler Açısından Önemi ve Sonuçları

Daha önceden de belirttiğimiz üzere, Ben - Gurion başkanlığında, İsrail Devleti’nin ilanıyla birlikte, Arap devletleri Filistin’e girmiş ve ABD ile Sovyet Rusya, peş peşe yeni Yahudi Devleti’ni tanımıştı. Böylece, günümüzde dahi devam edecek olan Arap - İsrail savaşlarının ilki 1948 Arap - İsrail Savaşı da başlamış oldu. Aslında ABD ve Sovyet Rusya’yı, gerçek sebeplerini gizleyerek Ortadoğu’yu, kontrol altında tutma girişimlerinin ilk adımıdır bu savaş; nitekim ABD’nin tek amacı petrol, Sovyet Rusya’nın amacı da ihtiyacı olmasa bile bu petrolü kontrol altında tutmaktır. Ancak, bu ilk savaşta, her iki süper güç de aynı tarafta yer aldılar ve her iki taraf da silah sevkiyatıyla ileride bölgedeki konumlarını garanti altına aldılar. Savaşın başlamasıyla Filistin kıyılarını, ablukaya alan ABD ve İngiltere silah sevkiyatını engellemek için tedbirler almışlarsa da, Yahudiler, hava desteği ile Fransa’dan ve Sovyet Bloğu Çekoslovakya’dan silah temin etmeyi sürdürmüşlerdir. Dolayısıyla silah ambargosu sadece Arapların aleyhine işleyen bir tedbir olarak kalmıştır. Bunun üzerine ABD, Filistin’e silah gönderme yasağını kaldırarak hem Yahudilere ve hem de Araplara silah satışının önünü açmıştır. İngiltere, Arap devletleriyle mevcut antlaşmalar gereğince bu devletlere silah teslimatına devam etmiş, Sovyetler Birliği ise İngiltere’nin karşı kutbunda yer alıp Yahudilere silah temin etme olanağını kullanmıştır. İsrail ise ABD’yi zorlayarak başta İngiltere olmak üzere Batı Avrupa Devletleri’nin İsrail’i tanımasını mümkün hale getirmeye çalışırken Araplar savaşı bir an önce sonlandırıp, İsrail Devleti’nin başka devletlerce tanınmasını önlemeyi planlamışlardır132

.

Sovyetler ve müttefiklerinin 1948’de İsrail’e arka çıkmaları politikalarının asıl nedenleri ise şunlardır: 1) Ortadoğu’daki İngiliz etkisini zayıflatma arzusu, 2) Yeni

131Zeynep Güler, a.g.e, s.106.

Yahudi Devleti’nin, sosyalizmi hatta komünizmi benimseyeceği umudu, 3) “Feodal” ve “Burjuva” Arap rejimlerini itibarsızlaştırmaya duydukları ihtiyaç133

.

Ruslar, komünizmin Araplar arasında daha güç yayılacağını bildikleri için Yahudilere yakın bir politikanın yürütülmesi gerekliliğine inanmışlardır. İngiltere, Filistin manda yönetimini terk etmesi sonrasında bile, Ortadoğu’daki tarihi rolünden ve bölgenin gerekliliğinden asla vazgeçmeyerek, bölgenin özellikle Rusya’nın hâkimiyeti altına girmesine engel olmayı amaçlamıştır134

. Hatta savaş sonunda, Earnest Bevin, “Zamanın İngiliz’nın Ortadoğu çözümüne bir fırsat olduğuna” inanıyordu. Mısır - Irak - Ürdün diğer bir deyişle, Filistin dışındaki her şeyde, İngiliz etkisinin devam edebileceğini umut ediyordu135

.

Petrolün, hayati değerini göz önünde bulunduran ABD ise, kilit noktalar ve petrol yolları üzerindeki Rus planlarına engel olmaya çalışmış, aynı zamanda ülkesinde bulunan yaklaşık üç milyon Yahudi vatandaşın seçimlerde oy kullanacak olması, ABD’nin Yahudi çıkarlarını kollama gerekliliğinin ihmal edilmez bir önem taşıdığının göz önünde bulundurulmasını istemiştir. İsrail Devleti’nin varlığını ortadan kaldırma niyetiyle hareket eden Araplar, İsrail ordusuna karşı üstünlük elde edemedikleri gibi önemli toprak kayıplarına da uğramışlardır. 11 Haziran 1948’de BM Güvenlik Konseyi’nin aracılığı ile 30 günlük ateşkes sağlanmış ve bu arada da Polonya, Uruguay, Çekoslovakya, Yugoslavya, Macaristan, Romanya, Finlandiya ve Güney Afrika, İsrail Devleti’ni tanıma kararı almıştır. İsrail Devleti’ni tanıyan devletlerin Sovyet Rusya bloğuna dâhil ülkeler olması dikkat çekicidir136. Aslında, 15 Mayıs 1948’de İsrail’in

Arap orduları karşısında kazandığı zaferde Sovyet askeri yardımı belirleyici bir rol oynamıştır. Stalin’i, İsrail’i desteklemeye, Khrushçev’i ise 50’li yılların ortalarında bu ittifakı reddetmeye iten nedenler aynıydı. Bir dönem Yahudi ajansının temsilciliğini yapıp BM’e ülkesini tanıttıktan sonra, uzun süre İsrail Dışişleri Bakanlığı yapan Abba Eban, bu nedeni şöyle özetliyordu: “1948’de Moskova, İngilizlerin Filistin topraklarından çıkışının en iyi güvencesi olmamız nedeniyle bizi destekledi. İngilizler

133Arthur Goldschmıdt JR.- Lawrence Davidson, a.g.e, s.386. 134Melike Bileydi Koç, a.g.e, s.132.

135Wm. Roger Lois, The British Empire in the Middle East, (1945–1951), ( Arab Nationalism, The United

States and Post War Imperialism), Oxford,1984, s.105.

ve müttefiklerine karşı, Arapların da aynı tutumu benimsemesi, daha sonraları Rusların Arap taraftarı bir tavrı benimsemesini beraberinde getirdi”137

.

Abba Eban’ın bu sözleri her şeyi kanıtlamaktadır. Nitekim ABD’nin, bu savaşta Sovyetler kadar aktif olmamasının en önemli sebebi petroldür. Yani Araplarla ters düşmemektir. Buna karşılık Sovyetlerin yeterli enerji kaynakları vardır ve sürekli olarak petrol üretimi artmaktadır. Ama yine de bu Sovyetlerin Ortadoğu’dan petrol ithal etme ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Hem giderek büyüyen ihtiyacı karşılamak hem de Sovyetler Birliği tarafındaki Avrupalı tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak içindir. Nitekim diğer bir amaç da daha önceden belirttiğimiz gibi ABD’yi bölgede kontrol altında tutmaktır. Sonuç olarak Sovyetler, Arap - İsrail çatışmasında pozisyonunu aşağıdaki prensiplere dayandırmaktadır:

1) Çatışmanın içine çekilen halkların çıkarları üzerinde bir birliktelik temeline dayanan Arap - İsrail yerleşmesine ihtiyaç vardır.

2) Filistin halkına kendi kendini idare etme (self- determination) hakkını garanti etmek Filistin probleminin çözümü için önemlidir. Böylelikle ulusal bir devlet yaratılmış olacaktır. Bu devlet olmaksızın Sovyetler Birliği bir Arap - İsrail antlaşmasının imkânsız olacağına inanmaktadır.

3) Ortadoğu’da tüm devletlere var olma hakkı

4) Arap- İsrail antlaşmasının bir bölümü olarak bölgedeki tüm devletler için bir stabilite ve güvenlik sistemi sağlama ihtiyacı vardır.

Bu prensipler, birbirine bağımlı ve bağımsız Sovyet çıkarlarından türemiştir. Global ve bölgesel, politik ve askeri, ekonomik ve ideolojik prensiplerden ortaya çıkmıştır138

.

Benzer Belgeler