• Sonuç bulunamadı

VIII. II Dünya Savaşı’nın Sonu ve Mısır’ın Tam Bağımsızlık Girişimi

2.5. Bağlantısızlar Hareketi ve Bandung Konferansı

Milletlerarası politikanın yeni bir faktörü olarak vuku bulan mühim hadiselerden biri de Doğu ve Batı bloklarının dışında “Bağlantısızlık” (Non-Alignment) adı ile yeni bir hareketin ve yeni bir devletler gruplaşmasının ortaya çıkmasıdır. Bu hareket, çeşitli şekillerde başlayıp geliştiği için üçüncü dünya, Asya - Afrika Bloğu, Tarafsızlar veya Bağlantısızlar bloğu gibi isimler almakla beraber bütün bunların başlangıç noktası tektir ve bu da 1955 Nisan’ında Endonezya’da toplanan Bandung Konferansı’dır. Bandung Konferansı, Hollanda’nın sömürgesi iken 1945’ten sonra sürdürdüğü bir bağımsızlık mücadelesi sonunda 1949’da bağımsızlığını kazanan Endonezya’nın teşebbüsü ile 18– 24 Nisan 1955 tarihinde yine Endonezya’nın Bandung şehrinde toplanmış olup, Asya- Afrika Konferansı adını almıştır. Gerçekten 1955 yılı geldiğinde Afrika’da sömürge ülke hemen hemen kalmamıştır. Fakat katılan 29 ülkeden ancak 6 Afrika ülkesi, Mısır, Habeşistan, Gana, Liberya, Libya ve Sudan bağımsız ülkelerdi. Konferansın amacı, yeni bağımsızlıklarını kazanan Afrika ve Asya ülkelerinin, Amerika ve Sovyet Rusya gibi iki büyük nükleer güç karşısında varlıklarını korumak için bir birlik ve dayanışma sağlamaktı128

.

Bağlantısızlık hareketinin başlangıcını oluşturan Bandung Konferansı, Nasır yönetiminin ululararası ilişkilerde yönetiminin belirginleşmesine yardımcı oldu. Nasır

125Michael B. Oren, Sıx Days of War ( June 1967 and The Making of The Modern Middle East ), Oxford

University, 2002, s. 8.

126Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914–1980), s. 497. 127Türel Yılmaz, a.g.e, s. 91.

bu toplantıda, Mısır’ın iç ve dış siyasetinde, iktidarlarının geleceği için önü açık ve verimli olabilecek bir kulvar bulunduğunu anladı. Nasır, bu konferans sırasında hem Arap hem de Afrika Birliği’nin savunuculuğunu üstlendi129. Arap liderlerinin Batı’dan

bağımsız politikalar izleyebileceğini ilişkin savını Arapların kafasında doğrulamıştı130

. Nasır bu konferansta, Birleşmiş Milletleri ve Batı ülkelerini Filistin halkının yerinden edilmesine göz yummakla ve etkin bir önlem almamakla suçladı131. Ayrıca Nasır, kendi

döneminin önde gelen devlet adamları olan, Hindistan Başbakanı Nehru ile Yugoslavya Cumhurbaşkanı Tito ile ortak hareket ederek, bağlantısızlar hareketini örgütlemişlerdir.

Yetmiş yedi ülkenin katıldığı bu bağlantısızlar hareketi, Nasır’ın öncülüğünde hem milliyetçi, hem de sol içerikli bir programla iki bloğun dışında kalan ve bir orta yol bularak bağımsız gelişme süreçlerini tamamlamaya çalışan bir tutum izlemişlerdir. Batı ve Doğu bloklarının karşısına üçüncü dünyayı çıkaran bu hareketin oluşumunda, Mısır devlet başkanı Nasır’ın öncü rolü vardır. Nasır böylesine ululararası girişimlerle, yalnızca Arap dünyasının değil ama aynı zamanda üçüncü dünyanın liderliğine soyunuyordu. Arap milliyetçiliğinin öncüsü Nasır’ın üçüncü dünya liderliğine soyunması batılı emperyalist devletleri son derece rahatsız ediyor ve Mısır’a karşı uyguladıkları sert önlemleri daha da arttırarak Nasır’ın önünü kesmek için çaba gösteriyorlardı132

.

Nasır, bir yandan Batılılarla bir anlaşma, uzlaşma zemini ararken, bir yandan da Mısır’ın Arap dünyasından tecridini getireceğine ve Irak’ı Araplararası önderlik rekabetinde, öne geçireceğine inandığı Bağdat Paktıyla mücadele ediyordu. Onun, Araplara dayalı ve yüzü Batı’ya dönük savunma örgütlenmesinin tam aksini ifade eden Bağdat Paktı girişimine karşı şiddetli tepkisi, Batı ile ilişkilerini zedeleme riskini taşıyordu ve bu da Nasır’ı rahatsız ediyordu. Bu konuda Nasır, bir Lübnanlı bakana duygularını şöyle açıklıyordu: “Şayet pakta karşı çıkmazsam, aşırılar milliyetçilik bayrağımı elimden alacaklar öte yandan pakta çok fazla saldırırsam, bu kez de en yakın ilişkiler kurmayı şiddetle arzuladığım ABD, İngiltere ve Türkiye karşısındaki durumum yara alacak” diyordu. Nevar ki İngiltere ve ABD, İsrail’in de kışkırtmalarıyla da, Nasır’ı köşeye sıkıştırmaktan, kendi koşullarına boyun eğdirmekten, hiç vazgeçecek gibi

129

Zeynep Güler, a.g.e, s. 152.

130 Adid Davişa, a.g.e, s. 149. 131 Zeynep Güler, a.g.e, s. 152.

görünmüyorlardı. Bu durumda Nasır’ın kendisine dayatılan umarsızlık ve tutsaklık cenderesinden kurtulmak için hem diplomatik hem ekonomik ve hem de askeri yardım için Sovyetler Birliği’ne başvurmaktan başka çaresi kalmamıştı133

.

Nasır’ın bağlantısızlık politikası ve ABD’den umduğunu bulamaması, Bandung Konferansı’nın ardından “aktif tarafsızlık” adını verdiği bir politikayı öne çıkarmıştır134

. Mısır’ın bağlantısızlık hareketi içinde yer alması ve daha sonra aktif tarafsızlık siyasetini benimsemesi yalnızca Soğuk Savaş’ın tarafları olarak Batı ülkelerinin ve Sovyetler Birliği’nin siyasi tercihleri ve ağırlıklarıyla açıklanamaz. Büyük güçlerin Filistin’de İsrail Devleti’nin kurulmasını desteklemiş olması, Arap dünyasında bağlantısızlığın ve bloksuzluğun güç kazanmasının önemli nedenleri arasında görülmelidir. Mısır’da yeni rejimin ülkenin bağımsızlığını korumak ve Arap dünyası ile Afrika’da etkin bir rol üstlenmek istemesi Soğuk Savaş’ın yarattığı bloklardan herhangi birine bağlı olmamasını zorunlu kılmıştır135

.

Nitekim Nasır Bandung Konferansı’nda şöyle söylemişti: “ Neden biz asırlar boyunca bağımsız olan Kuzey Afrika ülkeleri, bilim ve uygarlık merkezleri iken: özgürlüğü ve bağımsızlığı olmayan kenar mahallelere dönüşü doğal olarak algılamak zorundayız”136. Bandung Konferansı’na giderken Nasır’ın önüne koyduğu temel hedef,

Nehru ve toplantıya katılan diğer liderleri Arapların Filistin davasındaki haklılığına ikna etmek ve Birleşmiş Milletler zemininde onların desteğini kazanmaktır. Bu toplantıda sömürgeciliğe karşı düşünceler öne çıkmış. Mısır bağlantısızlık düşüncesine ve siyasetine daha da yakınlaşmıştır. Bandung Konferansı’nın önemi ve başarısı, konferansın ardından ortaya çıkmış eski katılımcı ülkelerin dış siyaset çizgisini belirleyen bir biçimde gelişmiştir. Nasır ülkesine dönüşte, “Hoş geldin, Bandung kahramanı barış ve özgürlük şampiyonu, Asya ve Afrika Şampiyonu!” şeklinde tezahüratlarla karşılanmıştır. Nasır’ın Bandung’ta oynadığı rol Mısır basını tarafından Mısır diplomasisinin kendi kabuğunu kırarak dünya çapında etkiye kavuşması şeklinde yansıtılmıştır. Gazetelerde, düzenin etkili isimleri tarafından Nasır’ın sesinin Asya ve Afrika’nın her yerine bir umut sembolü olarak ulaştığı söylenmiştir137

.

133 Haluk Gerger, a.g.e, s. 130.

134Arthur Goldschmidt, JR. – Lawrence Davıdson, Kısa Ortadoğu Tarihi, (Çev: Aydemir Güler), İstanbul,

2005, s. 402.

135Zeynep Güler, a.g.e, s. 152. 136Yevgeni Primakov, a.g.e, s. 57. 137 Zeynep Güler, a.g.e, s. 154–155.

Kahire’ye dönen Abdülnasır, Başvekâlet binasında halka hitaben yaptığı konuşmasında şöyle demiştir: “Mısır artık bağımsız bir dış politikaya sahip olduğunu dünyaya göstermiştir. Artık emperyalizm olmayacaktır. Büyük bir ehemmiyete haiz olan Bandung Konferansı bütün milletler için hürriyet saatinin geldiğini bildirmeye karar vermiştir”. Nasır, sözlerini şöyle bitirmiştir: “Sizin namınıza hürriyet bayrağını kaldırdım. Mısır adına, artık onun hürriyetine kavuştuğunu ve serbestçe, hiçbir baskıya tabii olmaksızın konuşmakta olduğunu haber verdim. Bundan başka Mısır’ın hürriyetlerini kazanmış olan diğer memleketlerle birlikte emperyalizmi dünyadan kaldırmak için çalışacağını bildirdim”138

.

Bağlantısızlığın, yani hiçbir bloğa ve askeri ittifaka bağlı olmama hareketinin, ilk teşkilatlanması, Yugoslavya lideri Tito ile Mısır Başbakanı Nasır’ın teşebbüsü ile 1961 yılında olmuştur. Bu iki liderin teşebbüsü ile 1–6 Eylül 1961 günlerinde Belgrat’ta 25 tarafsız ve bağlantısız ülkenin katılması ile bir konferans toplanmıştır. Toplantının sonunda 27 maddelik bir deklarasyon ile Amerika ve Sovyet Rusya’ya hitaben bir barış çağrısı yayınlandı. Deklarasyonda, her türlü koloniyalizm ve sömürgeciliğe karşı geliniyor. Sömürgelerin bağımsızlık hareketlerinin desteklenmesi isteniyordu139. Sonuç

olarak, Bandung Konferansı, Nasır ve Arap dünyası için ümit verici olmuştur. Burada da gördüğümüz kadarıyla Nasır’ın aktif tarafsızlık politikası Batı’ya karşıdır. ABD’nin gerekli yardımı sınırlandırması Mısır’ı Doğu Bloğu’na yönlendirecek ve hiç beklenmedik bir zamanda, Mısır-Çek silah antlaşması imzalanacaktı.

Benzer Belgeler