• Sonuç bulunamadı

2.2. Selçuklu Devlet Adamı Olarak Celaleddin Karatay

2.2.4. Naib-i Saltanat Vazifesi

Varlığı Selçuklu devletlerinden yalnız Türkiye Selçukluları‟nda görülen “naib-i

sultan”, vezirden sonra protokolde en önemli makamı iĢgal etmekte idi226. GeniĢ yetkilere

sahip olan bu görevli Sultanın gözetimi altında devlet iĢlerini yürüttüğünden bu makama getirilen kiĢilerin nüfuzlu oldukları bilinmektedir227

. Celaleddin Karatay‟ın Türkiye Selçukluları devrinde üstlendiği önemli görevlerden biri de devletin hukuki ve mali açıdan Ģartlarının ağırlaĢtığı Moğol vassallığı döneminde saltanat naibliğidir. Devlet adamları arasındaki otorite çatıĢmasının yoğun olduğu bu devirde Celaleddin Karatay tarafsız kalma yolunu tercih etmiĢtir.

II. Gıyaseddin Keyhüsrev‟in ölümünden sonra onun yerine tahta geçecek adayı belirlemek üzere büyük devlet adamları bir araya gelmiĢlerdir. Celaleddin Karatay, ġemseddin Muhammed Ġsfahanî, Emir ġemseddin Hasoğuz, Esedüddin Ruzbe ve Emir Fahreddin Attâr II. Ġzeddin Keykavus‟u saltanata getirmiĢlerdir228. Bu dönemden sonra

1246‟da Karatay‟a hazine-i hâssa memurluğu ile “naib-i saltanat” vazifesi verilmiĢ229

, vezirlik görevini ise ġemseddin Ġsfahanî devam ettirmiĢtir. Sultanlık seçimi esnasında uyum içerisinde çalıĢan ve yeni görevlere atanan diğer devlet adamları bu sükunetli ortamı uzun süre devam ettirememiĢlerdir. Beylerbeyi ġemseddin Hasoğuz ile Camedar Esedüddin Ruzbe‟nin, II. Ġzzeddin‟in dirayetsizliği nedeniyle devlet iĢlerinde diğer emirlere göre daha belirleyici olmaları, çevresindekileri rahatsız etmiĢtir230. Nitekim vezir ġemseddin Ġsfahanî ile yakın iliĢki kuran Emir-i Dad Nusret ile Pervane Ebubekir, devlet içerisinde makamlarından daha yüksek bir Ģekilde kendi Ģahıslarına bağlı olarak güçlenen ġemseddin Hasoğuz ve

225 Turan, Celaleddin Karatay, s. 27. 226

UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtı, s. 417.

227 Aksarayî, aynı eser, s. 96. Naib-i Sultan‟ın gelir kaynakları ve ücretleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak geniĢ iktaları olduğu ve bunların, gelirinin büyük bir kısmını teĢkil ettiği muhakkaktır. Bk. Aydın Taneri, “Müsâmeretü‟l-Ahbâr‟ın Türkiye Selçukluları Devlet TeĢkilâtı Bakımından Değeri”, AÜ. DTCF Tarih AraĢtırmaları Dergisi, IV/6 (1968), s.156.

228 Türkiye Selçukluları devrinde Sultanın cülusu için devlet ileri gelenlerinin “meşveret meclisi” oluĢturarak fikir teatisinde bulunmaları ve seçimi kazanan hanedan üyesinin tahta geçirilmesi esası hakimdi. Tahta geçiĢte rol oynayan en önemli faktör ise maddi kuvvettir ki, burada Celaleddin Karatay‟ın önemli etkisinin olduğu göz ardı edilemez. Bk. Aksarayî, aynı eser, s. 36; Kaymaz, Pervâne Mu‟înü‟d-dîn Süleyman, s. 13-20. 229 Naibin vazifesi, sultanın merkezde bulunmadığı zamanlarda onun yerine devlet iĢlerini takip etmektir. Bk. Ġbn

Bîbî, aynı eser, II, s. 103; Eflâkî, aynı eser, I, s. 43; MüneccimbaĢı, aynı eser, II, s. 92-93; Yazıcızâde Ali, aynı eser, s. 701; CoĢkun Alptekin, “Türkiye Selçukluları”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, VIII, Ġstanbul 1989, s. 368.

Esedüddin Ruzbe‟yi çeĢitli entrikalarla ortadan kaldırarak bunların yerine kendi güçlerini yerleĢtirmiĢler, ancak daha sonra vezir tarafından etkisiz hale getirilmiĢlerdir231

.

Moğol baskısı altında bulunan bir devlette bu kadar büyük iç çekiĢmelerin olması, devletin yönetim mekanizmasının zafiyet içerisinde olduğunu göstermektedir. Yönetim bozukluğunun baĢlıca sebebi ise, II. Ġzzeddin Keykâvus‟un çocuk yaĢta olması ve devlet iĢlerinin tamamen emirler tarafından yürütülmesidir. Sultandan sonra otorite sahibi olması gereken vezir Ġsfahanî, meydana gelen geliĢmeleri kendi çıkarları için kullanmıĢ ve yönetimde büyük bir otorite kurmuĢtur. Celaleddin Karatay‟ın bu sırada vezir ġemseddin Ġsfahanî‟ye rehberlik ettiği dönemin kaynaklarına yansımıĢtır232

.

ġahsi devlet otoritesinin önünde duracak güçlü devlet adamlarını ortadan kaldıran ġemseddin Ġsfahanî, öldürttüğü emirlerin yerlerine kendi adamlarını yerleĢtirmiĢtir233

. Vezirliği ve devlet üzerindeki etkisi bir süre devam eden ġemseddin Ġsfahanî, sultanın annesiyle evlenerek durumunu daha da güçlendirmiĢtir. Sahip ġemseddin‟in, tamamen Ġranlılar‟dan oluĢan bir kadro ile Ģahsına bağlı olarak kurduğu otorite, yaklaĢık iki yıl devam etmiĢtir. Vezirin merasimlere katılıĢı ve halkın içinden geçiĢi sultanların törenlerinden daha güçlü idi234. Bu nedenle Celaleddin Karatay onu uyararak daha mütevazı bir hal almasını

kendisine öğütlemiĢtir.

IV. Rükneddin Kılıçarslan 1249 yılında kardeĢi II. Ġzzeddin Keykavus‟un azlini ve Moğollar tarafından kendisine sultanlığın verildiğini, ayrıca vezirlik makamına da Bahaeddin Tercüman‟ın tayin edildiğini bildiren bir yarlığ235

göndererek Sivas‟ta hüküm sürmeye baĢlamıĢtır236. Bunun üzerine Celaleddin Karatay, vezirin diktatörlüğüne son vermek,

durumdan faydalanmak ve iki kardeĢin arasını düzeltmek amacıyla ġemseddin Ġsfahanî‟ye “Her ne kadar böyle bir hüküm geldi ise de biz yine de seni başımızda reis olarak tanıyacağız.

Fakat bundan sonra eski vezirlerin geleneklerine uygun olarak tantanalı bir şekilde dîvana

231 Aynı eser, s. 99-100.

232 Ebû Hafs Zeynüddîn Ömer b. Muzaffer b. Ömer Ġbnü‟l Verdî, Târîh, II, Beyrut 1996, s. 252-253. 233 Anonim, Selçuknâme, s. 33.

234 Ġbn Bîbî, aynı eser, II, s. 103.

235 Yarlığ, daha çok diplomatik yazıĢmalarda kullanılan bir terim olup, diğer ülkelerin hükümdarlarına gönderilen emirnâmeler yanında herhangi bir Ģahsa verilen imtiyaz beratına da yarlığ adı verilmiĢtir. Bk. A. Nimet Kurat, Topkapı Sarayı Müzesi Arşivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına ait Yarlık ve Bitkiler, Ġstanbul 1940, s. 3.

gelmeyi bırakman ve gulâmlarından birkaç devât-dâr ve sermûzedâr ile yetinmeni istiyorum”

Ģeklinde bir haber göndermiĢ237, ayrıca Ģehirden çıkmasını tavsiye etmiĢtir238

.

ġemseddin Ġsfahanî‟nin vezirliği süresince her türlü fesat ve gruplaĢmanın dıĢında kalan Celaleddin Karatay‟ın amacı bu süreçte devlet idaresinde meydana gelebilecek karıĢıklıklara engel olarak IV. Rükneddin Kılıçarslan, II. Ġzzeddin Keykavus ve II. Alâeddin Keykubad‟ın birlikte sultan ilan edilmelerini sağlamaktır. Ancak uyarıyı dikkate almayan vezir, 1248 yılında IV. Rükneddin Kılıçarslan‟ın emirleri tarafından öldürülmüĢtür239

. Sultan IV. Rükneddin Kılıçarslan tarafından Sahip ġemseddin‟in ortadan kaldırılmasından sonra onun ülkeyi tek baĢına yöneteceğine dair yaptığı öneriyi reddeden Celaleddin Karatay, üç kardeĢin birlikte yönetmeleri görüĢünü savunmuĢ ve bunu temin ederek devletin parçalanmasını önlemiĢtir240

.

Bu süreçte, IV. Rükneddin Kılıçarslan tarafından elçi olarak gönderilen Hotanlı Cemaleddin241, saltanatın yarlığ hükmüne göre Rükneddin‟e ait olduğunu öne sürmüĢ, ancak Karatay, bir plan hazırlayarak “Sizin arzunuz gerçekleşecek ve Rükneddin, Han‟ın emri

mucibince büyük sultan olacaktır. Bunun için onu alınız ve Aksaray‟a götürünüz. İzzeddin de gelsin ve kardeşi ona ne verirse onu kabul etsin”242

diyerek üç kardeĢin Konya-Aksaray

arasındaki Kılıçarslan Kervansarayı‟nda toplanmasını sağlamıĢtır. Burada topladığı mecliste ise “Büyük kardeş dururken küçüğün sultan olmasının şeriat ve örfe uygun olmadığını, üç

kardeşin birlikte tahta çıkarılmalarının ve Rükneddin Kılıçarslan ile birlikte gelen iki bin Moğol askerinin geri gönderilmesinin gerektiğini”243

bildirmiĢtir. Kadının bu teklifi kabul etmesi üzerine, 1249 yılında üç kardeĢ adına hutbe okunmuĢ, para kestirilmiĢ ve kitabeler yazılmıĢtır244

. Böylece devleti büyük bir bunalımdan kurtarmıĢtır.

237 Ġbn Bîbî, aynı eser, II, s. 117. 238

Celaleddin Karatay yakın arkadaĢlarından Taceddin Simcuri‟yi vezire göndererek Ģehirden kaçmasını ve uçlarda bulunan ordusuna katılmasını, geride bıraktığı evi ve yakınlarına kendisinin bakacağını bildirmiĢtir. Bk. Abû‟l-Farac, aynı eser, II, 549.

239

Ölmeden önce II. Ġzzeddin Keykavus‟u alarak kaçmayı ve Akdeniz kıyısındaki kalelerden birinde isyan etmeyi planlayan vezire Karatay engel olmuĢtur (Bk. Abû‟l- Farac, aynı eser, II, s. 549). Yakalandıktan sonra tasarrufunda bulunan malları müsadere edilen vezir, bütün mülkünü sıraladığı listeyi Celaleddin Karatay‟a göndermiĢtir. Bk. Ġbn Bîbî, aynı eser, II, s. 12; Anonim, Selçuknâme, s. 33; MüneccimbaĢı, aynı eser, II, s. 93-94.

240 Aksarayî, aynı eser, s. 28.

241 Kadı Cemaleddin elçilik görevini yerine getirdikten sonra ona Konya Kadılığı ile Sultanlara ve halka ait olan vakıfların idaresi verilmiĢtir. Bk. Ġbn Bîbî, aynı eser, II, s. 121.

242 Abû‟l- Farac, aynı eser, II, s. 549. 243 Ġbn Bîbî, aynı eser, II, s. 121-122.