• Sonuç bulunamadı

Türkiye Selçuklu Devleti‟nde yönetici olmak için Müslüman olmak ön Ģart değildi. Bu uygulama, saray ile akrabalığı olan birçok Hristiyan Rum‟un devlet görevlerinde yer almasına neden olmuĢtur. Bunlardan bazıları sonradan kendi istekleriyle Müslüman olmuĢlardır. Bunlar dıĢında devlet kademelerinde görev yapan bir de kölelikten gelme Rumlar bulunmaktadır. Rum kölelerinin ucuz köle olması ve teĢrifat için uygun niteliklere sahip olmaları, Türkiye Selçuklu sarayı için seçici unsur olmalarına neden olmuĢtur.

Gulâm kökenli Rum kölelerden olduğu bilinen en önemli devlet adamlarından biri de XIII. yüzyıl devlet yönetiminde rol oynayan Celaleddin Karatay‟dır. Gerek siyasi, gerekse sosyal ve kültürel alanlarda verdiği isabetli kararları, onun bir dönemin politikalarının belirleyicisi olmasında etkili olmuĢtur. Bu nedenle Karatay‟ın hayatı ve kiĢiliğinin bilinmesi, dönemin siyasi, sosyal ve dinî uygulamalarına da ıĢık tutacaktır.

Celaleddin Karatay Rum asıllı bir köle olmasına rağmen üstün meziyetleri ve ahlâkı sayesinde Alâeddin Keykubad zamanında öne çıkmıĢ, üç kardeĢ döneminde de devleti ayakta tutan devlet adamı olmuĢtur. Türkiye Selçukluları döneminin en parlak zamanlarında çeĢitli devlet hizmetlerinde bulunmuĢ, I. Alâeddin Keykubad‟ın ölümünden (1237) özellikle de Kösedağ SavaĢı‟ndan sonra devletin iç ve dıĢ olaylar karĢısında uğradığı sarsıntıları kontrol altına almıĢtır. Sultanların yaĢça küçük ya da zayıf karakterli olmaları, ayrıca Moğol müdahaleleri sonucunda devlet adamları arasında meydana gelen Ģiddetli mevki mücadelelerinin ülkeyi sarstığı bir zamanda, Celaleddin Karatay Türkiye Selçuklu Devleti‟nin birliğini sağlamada ciddi baĢarılar göstermiĢtir.

2.1.1. Celaleddin Karatay’ın MenĢei

Celaleddin Karatay‟ın doğum tarihi ve doğduğu yer bilinmemektedir. Türkiye Selçuklu dönemine ait kronikler ve kendisine ait vakfiyelerde de onun biyografisine katkıda bulunacak yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle Batılı araĢtırmacılar, Karatay‟ın soyu ve geldiği yer ile ilgili farklı görüĢler öne sürmüĢlerdir.

Bazı araĢtırmacılar onun Türk olduğu kanaatindedir. Böyle düĢünenlerin baĢında Clement Huart gelmektedir. Huart, Karatay‟ın soyunun Türk bir aileden geldiğini iddia etmiĢ, ancak bu fikrini tarihsel bir gerçek üzerine oturtamamıĢtır203

. Claude Cahen‟e göre Celaleddin Karatay Konya‟nın yerlisi bir mühtedidir. Asıl ismi “Karatay” olmakla birlikte küçük yaĢlarda Müslüman olmuĢtur. KardeĢlerinin Karasungur ve RumtaĢ gibi Türk isimleri taĢımalarından dolayı ailesinin Türk olabileceğini düĢünen Cahen, bu durumda Karatay ailesinin Abbasiler döneminde Orta Asya‟dan gelerek Bizans sınırlarına yerleĢtirilen Oğuz Türkleri‟nden olduğunu ifade etmiĢtir204. Ona göre bu ailenin bireyleri dönemin saltanat

merkezi olan Konya‟da Hristiyanlığa geçmiĢ, fakat isim ve dillerini muhafaza etmiĢlerdir. Ünlü Türkolog Paul Wittek, Celaleddin Karatay‟ın medrese vakfiyesinde yer alan bir pasajı esas alarak onun ve iki erkek kardeĢinin dönme yani mühtedi olup, Ġslamiyet‟e giriĢ sebeplerinin yüksek mevki elde etmek olduğunu öne sürmüĢtür. Bununla birlikte Wittek, Celaleddin Karatay ve kardeĢlerinin isimlerinin baĢında bulunan “kara” kelimesi ile Celaleddin Karatay‟ın kardeĢi Kemaleddin RumtaĢ‟ın Denizli‟de valilik görevini iliĢkilendirerek bu üç kardeĢin Selçuklu hizmetinde bulunmuĢ olan Bizans kökenli Mavrezemos‟un oğulları olduğunu iddia etmiĢtir205

. Speros Vryonis, Celaleddin Karatay‟ın bir Yunan gulâmı olduğunu düĢünmektedir206

.

Dönemin Selçuklu kaynaklarında ise hiçbir surette onun Türklüğünden söz edilmemekte tam aksine Rum asıllı bir köle olduğu vurgulanmaktadır. Nitekim Abû‟l-Farac, Celaldin Karatay‟ın I. Alâeddin Keykubad‟ın kölelerinden olduğunu bildirmektedir207

.

203 “Epigraphie arabe d‟Asie mineure”, Revue Semitique d‟epigraphie et d‟histoire Ancienne, S. 3 (1894), s. 127. 204 Aynı eser, s. 266.

205 Wittek‟e göre, Denizli‟de Ġslam kültürünün etkileri 1236-1246 yılları arasında II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde görülmeye baĢlanmıĢtır. Dolayısıyla bu bölge Emir Mavrezemos döneminde daha çok Hristiyan nüfus ve kültürüne dair özellikleri korumuĢtur. Bu nedenle, Selçuklu yönetiminde önemli mevkilere gelmiĢ olan bu üç mühtedi kardeĢin Wittek‟e göre satın alınmıĢ köleler olmaktan ziyade tanınmıĢ Hristiyan Mavrezemos ailesinden olmaları daha muhtemeldir. Bk. “Von der Byzantinischen zur Türkischen Toponymie”, Byzantion, S. 10 (1935), s. 29-30.

206 The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor an the Process of Islamization from the Eleventh Trough

the Fifteenth Century, University of California Press, London 1971, s. 352.

Dönemin tarihçilerinden Ġbn Bibi ise, aslen Rum asıllı bir köle olduğunu belirtmiĢtir208

. H. Ahmet Özdemir de Celaleddin Karatay‟ın, Antalya Rumlarından olduğu görüĢündedir. Ġbn Bîbî‟nin babası Mecdüddin Muhammed ile Celaleddin Karatay‟ın II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde devlet hizmetinde bulunmaları, onun bu kanaate varmasına neden olmuĢtur. Özdemir, bu yakın münasebetten dolayı Ġbn Bîbi‟nin doğru bilgi verdiğine inanmaktadır. Ayrıca Abûl-Farac‟ın “şeyh” ve “aktab” tarifine dayanarak Celaleddin Karatay‟ı Rum kölelerden kabul etmiĢtir209. Celaleddin Karatay‟ın Antalya‟da kendi adında bir mahallenin

bulunması ve medreseye tanzim olunmuĢ olan vakfiyede Antalya‟da bir Darüssüleha‟dan bahsedilmiĢ olmasına bakarak onun bu bölge ile bir münasebeti olduğu Ģeklinde yorumlanmıĢtır210

. Ancak Kayseri ve Amasya‟da da Celaleddin Karatay‟ın adını taĢıyan mahaller bulunmaktadır. Bu nedenle onun menĢeini sadece bu sebepten Antalya‟da aramak doğru değildir. Karatay‟a ait vakfiye ve kitabelerde adının hemen her yerde Karatay b. Abdullah211 olarak zikredilmesi ve Selçuklu dönemi vesikalarında mühtedilerin baba adlarının daima “Abdullah” olarak kaydedilmesi Karatay‟ın Müslüman ve Türk asıllı olmadığı görüĢünü desteklemektedir.

Celaleddin Karatay‟ın nereli olduğu konusu tartıĢmalıdır. Yukarıda kısaca değinildiği üzere C. Cahen onun Konyalı olduğu görüĢündedir. Hamdizâde ile Özdemir ise onun Antalyalı olduğu kanısındadırlar. Ancak Celaleddin Karatay‟a ait olan kervansaray vakfiyesinde, vakfın tevliyetinin kendisinden sonra kardeĢleri Kemaleddin RumtaĢ ve Seyfeddin Karasungur‟a ve bunların oğullarına, daha sonra bunların nesilleri kesildiği takdirde de kız kardeĢlerinin oğullarına Ģart kılınması, onun adı geçen bu yakınlarının köle olarak uzak bir bölgeden Anadolu‟ya gelmiĢ olmaları ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Bununla birlikte Celaleddin Karatay, yine kervansaray vakfiyesinde, akraba ve azatlı kölelerinden muhtaç olan kimselere bir tahsisat ayırırken bunların Müslüman ya da gayrimüslim olabileceğini kaydetmektedir ki, bu durum onun yakınlarından henüz Ġslam Dini‟ni kabul etmemiĢ olanların mevcudiyetini, dolayısıyla da Anadolu orijinli olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir.

208 Ġbn Bîbî, aynı eser, I, s. 226, 233; Eflâkî, aynı eser, s. 148.

209 Hacı Ahmet Özdemir, “Celâleddin Karatay”, Karatay, Tarih-Kültür-Sanat, (ed. Yusuf Küçükdağ, YaĢar Erdemir, Bekir ġahin), Konya 2012, s. 959-970.

210

Erdoğan, Karatay Medresesi, s. 532-534.

211 Selçuklu döneminde “İbn Abdullah” tabiri yalnız babaları Müslüman olmayanlar için değil, herhangi bir sebeple yakalanarak esir edilmiĢ anne ve babası meçhul Müslüman çocukları için de kullanılmıĢtır. Bk. Turan, Şemseddin Altun-Aba Vakfiyesi, s. 213.

Anadolulu fakat Türk ve Müslüman orijinli olmadığı tahmin edilen Celaleddin Karatay‟ın Selçuklu gulâmları arasına nasıl girdiğine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ġslam Hukuku‟na göre hür olan zimmilerin istisnai durumlar dıĢında köle yapılması Ģer‟î hükümlere göre caiz olmadığından onu Selçuklu idaresinde yaĢayan Rumlardan saymak da bu durumda doğru değildir. Bu nedenle, Karatay‟ın Selçuklular tarafından Anadolu sınırları içerisinde düzenlenen bir sefer esnasında ele geçirilerek gulâmlar arasında yetiĢtirildiği kabul edilebilir. Onun vakfiyelerinden hareketle, kardeĢleri ya da akrabaları arasındaki ilgiyi unutmamıĢ olması, köle olarak alındığı dönemde çok küçük bir yaĢta olmadığını göstermektedir. Bu durumda Celaleddin Karatay, muhtemelen Kilikya-Kayseri arasında bulunan bir bölgeden olup I. Gıyaseddin Keyhüsrev‟in 605/1208-1209 yılında Ermenistan‟a yaptığı sefer sırasında212

köle olarak elde edilmiĢtir.

Celaleddin Karatay‟ın menĢeini bu bölgede aramaya sevk eden nedenlerden biri, yakınlarının yerleĢik olduğu muhtemel bölgenin Selçuklu hakimiyetine yeni geçmiĢ olmasıdır. Bu sayede ailevi münasebetlerini devam ettirme imkânı bulmuĢtur213

. Celaleddin Karatay‟ın vakıf mülklerinin çoğunlukla bu bölgede yer alması ve kervansarayını burada yaptırması da Kilikya-Kayseri arasında bir bölgeden devĢirildiği ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Kervansaraya vakfettiği MeĢhed köyündeki evlerin onun kendi mülkü olduğuna bakılırsa Celaleddin Karatay Kayserili idi.

Karatay ailesi Celaleddin Karatay‟ın kardeĢlerinden Kemaleddin RumtaĢ ve Seyfeddin Karasungur‟un soyundan devam etmiĢtir. Konya‟da Kemaleddin RumtaĢ, Kayseri‟de ise Seyfeddin Karasungur tarafından devam ettiği anlaĢılan Karatay evlâdı, bulundukları Ģehirlerde Osmanlı Devleti‟nin son dönemlerine kadar varlıklarını sürdürmüĢlerdir.