• Sonuç bulunamadı

C. SAKARYA ZAFERİ’NİN KAMUOYUNDAKİ YANKILARI

2. Sakarya Zaferi’nin Dış Kamuoyundaki Yankıları

Sakarya Muharebesi devam ederken, Yunan kuvvetlerinin yaptıkları taarruzlarda kesin sonuca ulaşamamaları, onların bir taraftan Batı kamuoyunda prestij kaybetmelerine neden olmuş, bir taraftan da zor durumda olduklarının farkına vararak kendi durumlarını kurtarma endişesine yöneltmiştir. Yunanlılar, artık zaferden

114 Zübeyir Kars, Milli Mücadele’de Kayseri, Ankara, 1993, s. 99-100. 115 Vakit, 15 Eylül 1337 (15 Eylül 1921), nr. 1352, s. 1.

116 Hakimiyet-i Milliye, 23 Eylül 1337 (23 Eylül 1921), nr. 301, s. 2 (Ek-XI).

117 Hakimiyet-i Milliye, 28 Eylül 1337 (28 Eylül 1921), nr. 306, s. 2 (Ek-XII); Hakimiyet-i Milliye, 30

ümitlerini kesmişlerdir. Hatta muhtemel Yunan mağlubiyetine kılıf hazırlamak için Yunan basını bugünlerde; “Sakarya doğusundaki tahkimatın Kütahya ve Eskişehir’deki

tahkimattan daha kuvvetli olduğunu, Yunan karargâhının böyle şiddetli bir Türk direnişi karşısında kalacağını ümit etmediğini ve Türklerin önemli sayıda yedek kuvvetlerini ve hatta Bolşevik askerlerini yardıma getirdiğini” bile yazmaya başlamıştır. Fransız, İngiliz ve İtalyan basını da “Yunan kayıplarının büyük olduğunu ve

Yunanlıların Türk ordusunu mağlup etmeleri ihtimalinin azaldığını” yazmıştır118.

Yabancı basının Yunanlıları tutan ve bize karşı olanları bile artık, ordumuzun kuvvet ve kabiliyetinden bahsetmeye başlamıştır. İtalyan ve Fransız gazeteleri önceki görüşlerini doğrulayarak, Türk direnişinin şiddeti karşısında Yunan taarruzlarının bozulduğunu belirtmiştir. Bulgarlar her vesile ile Türk ordusunun zaferini alkışlamaktan geri kalmadıkları gibi, Bulgar basını ordumuz hakkında çok yüceltici yazılar yazmıştır. Yunan gazeteleri de, nakil vasıtalarının eksik oluşundan ve Türk ordusunun kuvvetli mukavemetinden dolayı, Ankara’ya girmek düşüncelerinden vazgeçmelerinin muhtemel olduğunu yazmıştır. Yunan ordusu mağlup olunca, İngiliz basını, silah ile barışın kurulamayacağını ve bir müdahale gerektiğini yazmaya başlamıştır.

Anadolu’da kurulan yeni Türk devletinin, olağanüstü kıymet ve kudreti olan mükemmel ve muntazam bir orduya dayandığı ve bu kuvvetin çok ustaca idare edilmekte olduğu kanaati gelişmiştir. Yunan ordusu ile, Türk ordusunu mağlup etmenin mümkün olamayacağı, daha o zaman anlaşılmış ve Türk Milleti’nin düşmanlarının en önemlileri, barış yapmak için başka yollara başvurmak gerektiğini anlamışlardır. Times gazetesi “Artık harbedenlerin silahlarını bırakarak faaliyetlerini diplomasiye terk

etmeleri zamanı gelmiştir” demiştir. İtalyan gazeteleri, doğu meselesinin müttefikler tarafından acele halledilmesi gerektiğini ileri sürmüştür119.

Yunan Başbakanı Dimitrios Gunaris, Yunan basınına verdiği demeçte bu Türk zaferini “büyük bir Yunan zaferi” olarak göstermeye çalışmış; Ankara’ya kadar gitmenin getireceği zararlar, sağlayacağı yararlardan fazla olacağından, Yüksek Komutanlığın, Yunan yönetiminin onayıyla, Ankara’ya kadar gidilmemesi kararını aldığını anlatmaya çalışmış; Yunan ordusunca işgal edilen yeni bölgeleri “en az özveriyle” daha güvenli bir biçime getirmek için gerekli örgütlerin kurulacağını

118 Özalp, Milli Mücadele, s. 204. 119 Özalp, Milli Mücadele, s. 215-216.

bildirmiş; 15 Ekim’de Yunan Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada, Yunan savaş amaçlarının bütün olarak gerçekleşmediklerini kabullenmekle birlikte; Sakarya Muharebesi’ni Yunanlıların kazandıklarını öne sürmüştür120.

Bu Yunan yenilgisi, 24 Eylül’de Bursa’da yayımlanan ve Konstantin’in imzasını taşıyan bir kraliyet bildirgesiyle de kamufle edilmiştir. Bu bildirgede, Kral Konstantin, Yunan halkına şöyle seslenmiştir: “Ankara’ya! Ankara’ya! diye haykırdığınızı duydum,

ama sizi oraya giderek yeni zorluk ve fedakarlıklara katlanmaya bırakmak istemedim, çünkü bugüne dek başardıklarınız, kendi amaçlarımız için yeterlidir.”121

Yunan kuvvetlerinin sadece birkaç şehir ve mevziyi işgal edebildikleri ve bunun da harbin askerî neticesini etkileyecek önemde olmadığını bütün yabancı basın dile getirmektedir.

İngiliz gazeteleri, Yunan mağlubiyetinin tesirlerinin yalnızca Şark’ta kalmayarak, Balkanlarda da etkili olacağı fikrindedirler122. Londra’da çıkan Morning

Post gazetesi’nin baş makalesinde, Türk ordusunun Sakarya önünde Yunan taarruzunu takip eden şiddetli mukavemetler geçirmesi üzerine: “Yunanlılar şiddetli

mukavemetlere rağmen Ankara’ya girmeye muvafık olsalar bile muharebe asla neticelenmeyecektir”123 diye yorumda bulunulmuştur.

Sakarya Zaferi, Ankara’nın umutlarını arttırmış, Londra’yı ise kötümserliğe sevketmiştir. Londra’da, Türk yandaşı bazı İngiliz milletvekilleri, İzmir, Doğu Trakya ve İstanbul’un Türklere geri verilmesi için mücadele edecek, Yakın ve Orta Doğu Derneği’ni kurmuşlardır. Diğer yandan, başta Hindistan Bakanı Edwin S. Montagu olmak üzere, Türk dostu bazı İngilizler, Türk Hükümetiyle doğrudan ilişki kurulması için Lord Curzon’a baskı yapmışlardır. Lord Curzon ise, Mustafa Kemal’le ilişki kurmak için Dışişleri Bakanlığı’nın her türlü çareye başvurduğu, ama başarısızlığa uğradığı yalanını söyleyerek,Türklere karşı uyguladığı siyaseti haklı göstermeye çalışmıştır124.

Yunan ordusunun daha sonra uğrayacağı büyük felaketin başlangıcı sayılan bu savaş, aynı zamanda Yunan ordusu ile Yunan milletinin zafere olan inançlarını yok eden bir savaş olmuştur. Böyle olmakla birlikte bu savaşın sonunda Yunan Kralı

120 Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 181. 121 Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 181.

122 Hakimiyet-i Milliye, 11 Eylül 1337 (11 Eylül 1921), nr. 289, s. 1. 123 İstikbal, 14 Eylül 1337 (14 Eylül 1921), nr. 403, s. 1.

askerlerine hâlâ: “Düşmanın kalbine vurdunuz, esarette bulunan kardeşlerinizi kurtarmak için ve ecdatlarınızın şanslı eserler vücuda getirdiği memlekete yeniden medeniyet götürmek için kanınızı döktünüz.” gibi yersiz sözler söylerken, Başbakan Gunaris de ondan daha manalı konuşmuştur. Fakat askerler, yenilmiş olduklarını kabul etmiş ve bunun için bazı sebepler göstermişlerdir. Bu sebeplerden en önemlilerinden birini Yunan Generalı Ksenefon Stratikos dile getirmiş ve “Gazi Mustafa Kemal Paşa,

etrafındaki zabitlerle Türkiye’nin son kalesini müdafaa etti; önüne geçilmez bir azim ile onu kurtarmak istedi. Yunan faaliyetinin pek gerilmiş olan sinirleri Ankara önündeki sinirleri karşısında tamamiyle gevşedi”; “Yunan azim ve irâdesi, Kemal’in azim ve

irâdesini daha kuvvetli görerek önünde baş eğdi.”125 demiştir.

Bir İngiliz askerî, bir İngiliz gazetesinde Sakarya Zaferi sonrası şu sözleri ifade etmiştir: “Kazandığı zaferle Yunanlıları İstanbul’a girmekten menettiği için biz İngilizler, Mustafa Kemal Paşa’ya teşekkür etmeliyiz!”126 Sanki İngilizler, Yunanlıların yenilgiye uğramasına sevinmişlerdir. Ya da bu yenilgiyi çoktan kabul etmişlerdir.

Yunanlıların Sakarya’da uğradığı hezimeti, Ermenistan basını da ortaya sermektedir.Türklerin bu savaşta, Sovyet Rusya’nın Denikin kuvvetlerini Moskova yakınlarına kadar çekip orada erittiği metodu kullandığını, Anadolu’da yenilenin sadece Yunanlılar olmadığını, aynı zamanda ona her türlü desteği veren İngiltere’nin de yenildiğini, İngiltere’nin ümitsiz bir kumarbaz gibi son kozunu da oynayarak Dünya Devrimi’ne engel olmak istediğini; fakat başaramadığını dünyaya duyurmuştur127.

Sakarya Zaferi, Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya, İtilaf Devletlerinin şartlarını kabul ederken, Avusturya Macaristan İmparatorluğu tuzla buz olurken, İtilaf Devletlerine karşı tek başına direnen Türk Milleti’nin haykırışıdır. Bu haykırışı duymak istemeyen İngiltere ve Yunanistan hâlâ Türk Milleti’ni imha etmeye çalışmaktadır. Çözüm yine silahın ucunda görünmektedir128.

Sakarya Zaferi hakkında yorumlar yapan Fransız basını Sakarya’da Yunanlıların büyük bir yenilgiye uğradığı; fakat Türklerin de zaferini değerlendiremeyecek kadar

125 Muharrem Güneş, Büyük Taarruz Öncesi Askeri Hazırlıklar, (Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve

İnkılâp Tarihi Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) Erzurum, 2002, s. 48.

126 Mustafa Eski, İsmail Habib Sevük’ün Açıksöz’deki Yazıları, Ankara, 1998, s. 166. 127 Gülmez, Kurtuluş Savaşı’nda, s. 550.

yıprandığı görüşündedir. Le Temps: “Yunan İmparatorluğu’nun istikbali Sakarya

boyunda oynandı ve kaybedildi”129 demiştir.

Konstantin’in yenilgisi Fransızları sevindirmiş ve basında günlerce espri ve eğlence konusu olmuştur. Örneğin, La Depeche de Toulouse’un karikatüristi Dantoine, Tino’yu Türkten sopa yerken göstermiş ve onu şöyle konuşturmuştur: “Görevim bitti, Türk’ün tam olarak bulunduğu yeri keşfetmek istiyordum.” Le Petit Journal’deki koşu sporu tarihi ile ilgili yazısında Prof. Mac Hamomill, “Yunanlılar, savaşta kendilerine çok fayda sağlayan bu sporu severlerdi, geçende bunu ispatladılar” demiştir.130

Sakarya Zaferi’nden sonra Türklerin, Kars Antlaşması ve Ankara Antlaşması’nı imzalamaları, onların dünya kamuoyunda prestijini çok arttırmıştır.

1921 yılının Ekim ayı sonlarından itibaren Fransız kamuoyu Türkleri, Konstantin’in “istilasına” karşı vatanlarını koruyan bir dost gibi görmeye başlamıştır. Aralık başında Le Temps: “Kral Konstantin ve Bakanlarından, bütün Küçük Asya’yı

boşaltma ve orada hiçbir şekilde hiçbir müdahale bahanesi bulundurmama vaadi alınmadan Doğu’da asla barış imkanı yoktur” demiştir. Ona göre, “Bütün Küçük Asya

ve bütün Boğazlar bölgesi Yunan işgal ve hakimiyetinden kurtulduğu takdirde” barış sağlanabilir: Türkler, mutlak surette meşru olan bu istekleri yerine getirilmedikçe dövüşmekten vazgeçmeyeceklerdir.” Yine Le Temps: “Türkler bağımsızlıklarını

istiyorlar ve onu korumayı bildiklerini gösterdiler, demiş. Yunanlılar ise kuşkusuz kendileri için tehlike dolu bir fetih savaşını sürdürmek istemezler”131 diye eklemiştir.

Sakarya Zaferi’nin yurtdışındaki etkileri hiç de az değildi. Uzak memleketlerdeki, bu davayla hiç ilgilenmeyenler bile Anadolu’da bir Mustafa Kemal hareketinin varlığıyla ilgilenmeye başlamışlardır. Çeşitli İslam ülkeleri halkı, Afganistan ve Hint Müslümanları başta olmak üzere, büyük bir heyecan içindeydiler. Hindistan’da Müslüman ahali Türk zaferini büyük bir heyecanla karşılamış ve şehirlerinin bütün sokaklarını bayraklarla donatmışlardır. Her tarafa yaşasın Mustafa Kemal Paşa cümlelerini yazmışlardır. Camilerin içlerine dolan insanlar Türk ordularının galibiyeti için Cenab-ı Hakk’a dua etmişlerdir. Sakarya Meydan Muharebesi’nin

129 Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 197. 130 Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 198. 131 Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 199.

yıldönümü vesilesiyle de Hindistan Müslümanları tarafından şenlikler düzenlenmiş ve dualar edilmiştir132.

Sakarya Zaferi, Doğu uluslarının Avrupa’yla boy ölçüşebileceklerini göstermiştir. Ankara’nın yarattığı umut ışığı, baskı altındaki tüm uluslara yol göstermiş; Çin’den Kafkaslara, Hindistan’dan Arabistan, Mısır ve Fas’a kadar yayılmıştır133.

Sakarya Meydan Muharebesi’nin neticesi, birçok devleti, milleti etkilemiştir. Birçok yabancı gazetede de ayrıntıları ile ele alınmış ve Türk ordusunun zaferinin yeni bir dünya için alınacak ibret dersleri ile dolu olduğu vurgulanmıştır.

Bu zafer hakkında verilen en doğru hükümlerden birini de, Clair Price’in yayınlanan bir eserinde bulmak mümkündür. Bu eserde: “Sakarya boylarındaki Türk

zaferi, Yakın ve Orta Doğu’nun siyasî yapısını kökten değiştirdi. İki yüz yıldan beri, Batı, Osmanlı Devleti’ni parçalamakta idi; fakat Sakarya Irmağı’nda Türk’ün kendisi ile karşılaştı ve bu karşılaşmada tarihin akışı değişti. Tarih, bir gün, bu Sakarya karşılaşmasının çağımızın kader değiştiren savaşlarından biri olduğunu keşfedecektir.”134 ifadelerine yer vermiştir.

Ünlü tarihçi Joseph Arnold Toynbee de, Sakarya Zaferi’nin Türkiye ve dünya tarihini derinden etkileyen bir olay olduğunu görmüş, bu zaferi “yirminci yüzyılın kader tayin edici savaşlarından biri” olarak nitelemiştir135.

1934 yılında İstanbul’da Arjantin Konsolos Yardımcılığı görevinde bulunan ve daha sonra Büyükelçi olarak Ankara’da görev yapan George Bilanco Villalta, “Atatürk” adlı kitabında Sakarya Savaşı ile ilgili yazdığı yazıda şu sözleri dile getirmiştir136:

“Akdeniz ırkları büyük heyecanların peşinden gitmeye hazırdırlar ve yüce bir fikirle beslenirlerse müthiş şeyler başarırlar. Türkler, daha güçlükle şevke getirildikleri için onlardan farklıdırlar; fakat buna karşılık, yalnız diğer doğulu milletlerle mukayese edilemeyecek derecede olağanüstü bir dayanıklılığa sahiptirler. Kemal Paşa bu yaradılış farkına büyük güven beslemekteydi.

132 Babalık, 14 Eylül 1338 (14 Eylül 1922), nr. 991, s. 2. 133 Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı…, s. 230.

134 Turhan Feyzioğlu, “Milli Kurtuluş Önderi Olarak Mustafa Kemal Atatürk ve Milletlerarası Alanda

Etkisi”, Büyük Zafer ve Sonuçları, İstanbul, 1982, s. 106.

135 Feyzioğlu, a.g.m., s. 107.

136 Sadri Karakoyunlu, “Sakarya Meydan Muharebesi’nin Yankıları”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,

Sakarya Savaşı’nda Mustafa Kemal’i görmüş olanlar, onun orda olduğu kadar ruhunun derinliklerini hiçbir zaman göstermediğini söylemekte ortaktırlar. Türkiye’yi kurtarmak politikası ile ölüme götürdüğü binlerce insanın düşüncesi, omuzlarına yüklenmiş olan sorumsuzluk ve başaramazsa uğrayacağı hücumlar, diğer savaşları yönetirken ve hükmetme görevini yaparken yüzünde taşımış olduğu hazin maskeyi çıkarmasına sebep olmuştur. Ölüme mahkûm olduğu için hüviyetini gizlemeye ve düşüncelerini saklamaya lüzum görmeyen insanlar gibiydi. Birer mavi kor parçası gibi parlayan gözlerinin çevresini geniş halkalar sarmıştı. Korkunç bir görünüşü vardı. Uzun boz kaputuna sarılmış ve Doğulular gibi arkaya yatırdığı astragan kalpağı başında, bağdaş kurarak oturduğu bu dev, satranç masasında son hamleyi yaptı, MAT.. Sakarya Muharebesi 20 Ağustos 1921’den 13 Eylül 1921’e kadar 22 gün ve 22 gece sürmüştü. Bu savaş tarihin en büyük kahramanlık sahnelerini ihtiva ediyordu. Batının, Viyana surlarından başlayarak hilâl için felaket dolu bitip tükenmez savaşlarla devam ederek, Anadolu’da bir nehrin kıyısına kadar dayanan ilerlemesi, şu zaferle durdurulmuş oluyordu.”

İngiliz gazetecisi ve yazarı Lord Kinross, “Atatürk-Bir Milletin Yeniden

Doğuşu” adındaki dünyaca ünlü eserinde İngiltere Bahriye Nazırı Churchil’in (II. Dünya Savaşı’nda İngiltere Başbakanı) şunları söylediğini kaydediyordu137: “Yunanlılar öyle bir siyasî ve askerî duruma sokulmuşlardı ki, burada nihai zaferden başka bir şey bir yenilgi demekti. Türkler için de nihai yenilgiden başka her şey bir zafer sayılabilirdi. Türklerin başındaki savaşçı bu durumun hiçbir yönünü göz önünden kaçırmıyordu…”

Sakarya yenilgisinin Avrupa’da etkisi büyük olmuştur. Yunanlıların bir daha belini doğrultamayacak bir felakete uğraması, Yunan emperyalizminin sükut ve iflasını doğurmuş ve Batı dünyası da bunu böylece kabul etmek zorunda kalmıştır. Türk’ün zaferi, yalnız Yunanistan’ı felakete uğratmakla kalmamış, Yunanlıları destekleyenleri de en hassas yerlerinden yaralamıştır. Yunanlıların, Anadolu’da ilerlemelerinin, Şark statükosunun temelinden bozulmasını önleyeceğini savunan ve tarafsız davranan İngilizlerin bu konudaki görüşlerinin yanlış olduğu anlaşılmıştır. Çünkü, Şarktaki huzursuzluğun sebebi, Yunan emperyalizmidir. Yunanlılar, Türk’ün hayat ve istiklâlini

137 Kinross, Atatürk, s. 335.

tanımış olsalardı, Anadolu kan ve ateş deryası içinde bırakılmamış ve Şark’ta huzur ve sükûn sağlanmış olurdu138.

D. BÜYÜK TAARRUZ’UN KAMUOYUNDAKİ YANKILARI