• Sonuç bulunamadı

B. İKİNCİ İNÖNÜ ZAFERİ’NİN KAMUOYUNDAKİ YANKILARI

2. İkinci İnönü Zaferi’nin Dış Kamuoyundaki Yankıları

II. İnönü Zaferi’nin sonuçları, yurtdışında da büyük yankı bulmuş, İtalyan gazeteleri Türklerin lehinde yazılar yazarken, Alman ve Bulgar gazeteleri de, Türklerin azim ve iradesini kendi milletlerine örnek göstermiştir78.

Yunanistan’da İkinci İnönü taarruzuna büyük ümitler bağlanmıştır. Sonuç hayal kırıklığı yaratmış ve İngiliz hükümetinin de Yunanistan’a karşı duyduğu güven derinden sarsılmıştır. Hatta Yunanlılar başarısızlığa uğrarlarsa, Türklerin daha küstah olacakları görüşünü öne sürerek, hiçbir şeyin talihe bırakılmaması konusunda daha önce Yunan Başbakan yardımcısı Dimitrios Gunaris’i uyaran, İngiltere Başbakanı Lloyd George, İnönü yenilgisinden sonra, Yunan zenginlerinden ve yakın dostu olan Sir John Starridis’e şöyle haykırmıştır:

“Siz Yunanlıların resminizi bile görmek istemiyorum. Yunan heyetinin vermiş olduğu güvence bana en büyük darbeyi indirdi. Özellikle Yunan Genel Kurmayınca verilen resmî güvencelere inanıyordum. Ama Anadolu’daki son başarısızlığınızla beni güç bir durumda bıraktınız.”79

İngiliz gazetelerinden Orient News ise, 1 Nisan 1921’de II. İnönü Muharebesini şöyle yorumlamıştır: “I. İnönü Muharebesi İtilaf Devletlerinin onayı ile yapılmıştır. Bu

defa Yunanlılar hareketlerinde özgür davrandılar. Yunanistan kendi haklarını zorla kabul ettirmeye çalıştığı için İtilaf devletlerinden beklediği yardımı alamadı. II. İnönü Muharebesi Atina hükümetinin üç hafta içinde Türkleri perişan edeceğine dair ileri sürdüğü kehanetin asılsız olduğunu göstermiştir.”80 Bir başka İngiliz gazetesi Morning

Post ise 4 Nisan 1920 tarihinde, “Doğu Sorunu’nun, İzmir şehrinin Venizelos’a

verilmesi ile başlatıldığını, halen iktidarda bulunan Kral Konstantin’in ise, İstanbul’u Yunanistan’a katmak gibi hayali bir adım atmak peşinde olduğunu, II. İnönü Muharebesi’nin gerçek galibinin Sovyet Rusya olduğunu dile getirmiş; ayrıca bu muharebe’nin, Yunanlıların ve Türklerin, Londra Konferansı’nın son önerisine verdikleri cevap olduğunu.”81 belirtmiştir.

78 S. Türker, Birinci-İkinci İnönü, s. 133. 79 Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 144-145.

80 İzzet Öztoprak, Kurtuluş Savaşı’nda Türk Basını, Ankara, 1981, s. 306. 81 Öztoprak, Kurtuluş Savaşı’nda, s. 306.

II. İnönü Muharebesi’nin bir değerlendirmesini yapan, İstanbul’da elçi olarak bulunan De Welle 8 Nisan 1921 tarihinde hazırladığı raporunda şu ifadelere yer vermiştir:

“Geçen, 23 Mart’ta Kemalistlere karşı başlayan Yunan taarruzu bir fiyaskoyla neticelendi. Kolay ve çabuk bir zafer kazanacaklarına emin olan Yunan kuvvetleri, Eskişehir’in gerisinde bir mevkide Türklerle karşılaştılar ve bozguna uğradılar. Muharebe pek şiddetli oldu, her iki tarafta, özellikle, Yunan ordusu ağır kayıplar verdi. Son birkaç hafta içinde İngiliz hükümeti, Londra Konferansı’nda, Ankara heyetinin uzlaşmaz tutumunu göstererek, Kemalist kuvvetlerin dayanamayacağına inanmak gibi, iki büyük hata işlemek durumuna düşmüştür.” De Welle, 12 Nisan 1921 tarihli raporunda ise özetle “Yunanistan müthiş bir bozguna uğradı” diyordu. 19 Nisan 1921 tarihli raporda ise “Anadolu’da Yunanistan’ın arka arkaya uğradığı yenilgiler, en

basiretli Yunan siyasetçilerinin bile, bu işi sürdürmenin anlamsızlığı üzerinde gözlerini açacak mahiyettedir. Fevkalade bir şekilde direnen Türkler, kendi topraklarındadır ve yok olmamak isteyen, ölmemek isteyen bir ırkın irade ve gayretleriyle dövüşmektedirler. Mağlubiyet anında çekilebilecekleri ve yeniden toparlanabilecekleri Doğu Anadolu Bölgesi vardır. Ayrıca, Anadolu’nun yeni isyan potansiyeli de unutulmamalıdır. Buna mukabil, Yunan ordusu ülkeden uzaktır ve arkada Ege Denizi vardır. Silah ve cephane harcamaları ülke hazinesini iflasa sürüklemektedir. Şüphesiz ki, zaman Yunanistan’ın değil Türk milliyetçileri hesabına çalışmaktadır.”82

Fransız basını ise, Yunan kuvvetlerine, II. İnönü muharebesi devam ederken bile kazanma ihtimali vermemiştir. Le Petrit Parisien gazetesi, Yunanlıların Afyon’u ele geçirdikleri haberini ve savaşın gerçekleştiği bölgenin haritasını ilk sayfasında ve birinci sütunda verdikten sonra kamuoyunun genel kanaatini şöyle özetlemiştir: “Yunan ordusu

Anadolu’nun ortasına, hatta Ankara’ya kadar güçlükle karşılaşmadan ilerlese bile, ne kadar önemli olursa olsun bu başarının Milliyetçi Türk Hükümetini aman dilemeye, yani İzmir’in Yunanistan tarafından işgalini kabule zorlayacağı şüphelidir.”83 Le

Temps gazetesi ise baş makalesinde, II. İnönü Muharebesi’nin sonucu hakkında şu yorumu yapıyordu: “29 Mart’ta, İstanbul’daki Yunan deniz makamları Eskişehir’in

işgalini bildirdiler. Ama, acele etmişlerdi. Eskişehir önünde, Kral Konstantin’in

82 Zeynep Kerman, Belçika Temsilciliği Vesikalarına Göre Milli Mücadele, İstanbul, 1981, s. 91. 83 Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 181.

askerleri Türklerle karşılaştı ve ciddi zayiat verdiler. Hatta Türk Genel Kurmayı’nın bir tebliğine göre; Mustafa Kemal’in askerleri bir hafta boyunca bütün Yunan saldırılarını püskürttükten sonra, 31 Mart’ta karşı taarruza kalkarak şimdiden çok miktarda malzeme ele geçirmişler. Eskişehir’e varılsa bile Ankara’ya ulaşmak için demiryolu ile daha 263 km kalır. Ankara’ya doğru 23 Mart’ta yürüyüşe geçen Yunanlılar demek ki yolun yarısına varmadan şiddetli bir çarpışma ile durdurulmuş oluyor. Bu can sıkıcı kilometre hesabına, aklımıza gelen bir iki renkli şeyi katalım. Sanıldığına göre, şimdiki savaş iki kesin sonuçlu mücadele görmüş bir bölgede yapılıyor. Doryleon denen Eskişehir’in kuzeybatısındaki bu yerde Yoksul Gauthier’in hezimetinden sonra, Godefroy’de Bouillon, Haçlılarına bir yol açmayı başarmıştı. İkinci Haçlı Seferi’nde ise aynı savaş meydanı Hıristiyanlara daha az şanslı geldi. 1147’de Sultan Mesut idaresindeki Türkler tarafından tam bir yenilgiye uğratıldılar; ancak bu sefer Konstantin değil; Konrad adındaki bir Alman kralın idaresinde yapılmıştı. Eğer Yunanlılar Eskişehir önünde yenilmişlerse buna şaşmamalı, Yunanlıların bugün karşılaştıkları güçlüklere şaşırmak yerine, General Papulas’ın ordusu Doğu’ya doğru tekrar yürüyüşe geçerse güçlüklerin iki, üç, belki on misli artacağını tereddütsüz hesaplayabiliriz. Tabiatıyla, bu ordunun uzun süre manevi ve maddi ilerleme gücünü koruyacağı farzedilirse, güçlükler o kadar ciddi ki, Konstantin’in şimdiden tehlikeye düşen seferi büyük ihtimalle Konrad’ınki gibi sonuçlanacaktır.”84

Bir başka Fransız gazetesi L’Humanite ise, II. İnönü Muharebesi’nde Yunanlıların büyük bir yenilgiye uğradıklarını şu ifadelerle dile getirmektedir: “Yunan Emperyalizmi

Konstantincilerde, Venizelosçulardaki kadar kuvvetli, oysa Mustafa Kemal’in Türkleri hürriyetlerini korumak için savaşıyor. Yunan yenilgisi büyük bir hezimete dönüşebilir. Eğer bu savaşın kurbanları bütün savaştakiler gibi, militarizmin ev barklarından koparak sadece gizli iştah ve ihtirasların tatmini için bitmez tükenmez ızdıraplara ve ölüme attığı zararlı işçiler olmasa, böyle bir hezimet kayıtsız şartsız temenni edilirdi. Şu halde, bugünkü dersin Yunan halkına doğru yolu göstermesini ve başındaki efendilerinin savaşçı çılgınlığını yatıştırmak için gerekli enerjiyi vermesini dileyelim.”85

L’Intransigeant adlı bir Fransız gazetesi de “Konstantin barıştır” başlığı altında, Londra’da Fransız diplomatlarının Yunanlılara karşı yumuşaklık, her zaman Fransa’nın

84 Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı ve, s. 181. 85 Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 182.

dostu olan, Türkiye’ye karşı da husumet politikasından vazgeçtiklerini yazarak, “şu

halde Yunan yenilgisi bizim yenilgimiz değildir ve Türk zaferi bizi bir dostun başarısı gibi sevindirmektedir.”86 diyordu.

II. İnönü Zaferi , batı kamuoyunda, sanki sonucu bilinen bir şeyi bekliyorlarmış gibi görülmektedir. Herkes tarafından bilinmektedir ki, Türkler canları pahasına da olsa bağımsızlıklarını ve yaşadığı toprakları kimselere teslim etmez. Türklerin belki düşmanları kadar güçlü ordusu yoktur ama yüreklerindeki hürriyet sevdası için karşılarındaki en güçlü orduya dahi kolaylıkla karşı koyabilirler. Bu anlayışa sahip olduklarını artık bu yenilgiden sonra Yunanlılar ve onların arkalarındaki destekçileri de anlamışlardır.

Bu zafer, İslâm aleminde ise büyük sevinç ve coşku yaratmıştır. Mısır ve Hindistan’da Hilâl-i Ahmer’e yardım için paralar toplanmıştır87. Afganistan’da da durum farklı değildir. Afganistan’da insanlar, Anadolu Harekatının İslâm alemini kurtaracağı fikrindedirler. Bütün İslâm ve Şark alemi, Ankara’nın yanında olduğunu bildirmektedirler. Afganistan Sefiri Sultan Ahmet Han İstikbal gazetesi muhabiriyle bir mülakat yapmıştır, buna göre; Anadolu Harekatının, Afganistan’da büyük bir sevinçle karşılandığını ve Afganistan’ın Türkiye’yi pişvâ yani baş-başkan olarak tanıdığını, İslamiyet uğrunda her türlü fedakarlığa hazır olduklarını dile getirmiştir88. Ayrıca Sultan Ahmet Han, “Son haçlı sürüsünü Türk ordusunun yere serdiği, Müslümanların, Doğu

uluslarının kurtuluş ve bağımsızlık devrine girdiği bir gün”89 olarak II. İnönü Zaferini tanımlamıştır.

Azerbaycan Şûralar Cumhuriyeti Elçisi İbrahim Abilof, “Büyük kardeş milletin ve ordusunun kazandığı her başarıyı, Doğu uluslarının ve ezilmişler dünyasının kurtuluşuna doğru atılmış bir adım” olarak değerlendirmiş; Rusya Şûralar Cumhuriyeti Elçisi Aralov ise, her başarının Türkiye’yi kuvvetlendiren, mutlu sonu yaklaştıran bir girişim90 olduğunu dile getirmiştir.

86 Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 182.

87 Açıksöz, 2 Mayıs 1337 (2 Mayıs 1921), nr. 174, s. 1. 88 Açıksöz, 13 Nisan 1337 (13 Nisan 1921), nr. 158, s. 1. 89 Gülmez, Kurtuluş Savaşı’nda, s. 540.

C. SAKARYA ZAFERİ’NİN KAMUOYUNDAKİ YANKILARI