• Sonuç bulunamadı

1.6. SAĞLIK HASTALIK KAVRAMLARI İLE FARKLI SOSYOLOJİ

1.6.1. Sağlık Kavramı

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı, sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, fiziksel, mental, ruhsal ve sosyal anlamda tam bir iyilik hali şeklinde tanımlamaktadır.

Bu tanımlamaya göre iyilik hali, rahatlık, mutluluk, canlılık, verimlilik gibi öznel bir anlam taşımaktadır. Kronik bir hastalığa sahip birey mutlu, canlı, verimli başka bir deyişle tam bir iyilik hali içinde olabilir ya da fiziksel aktivitelerle ihtiyaçlarını karşılayabilen bir hasta kendini iyilik halinde olarak tanımlayabilir, fakat bu durum onların sağlıklı olduğu anlamına gelmez (Tekin, 2007: 24). Dolayısıyla sağlık algılamasında iyilik hali kişiden kişiye, toplumdan topluma ve zamana göre değişiklik gösterdiğinden, bu konuda mutlak bir genelleme yapmak doğru değildir.

Bireylerin ve toplumların sağlık algılaması farklı olduğundan ve zaman içinde değiştiğinden, sağlık kavramına ilişkin farklı tanımlamalar yapmak, bu konu ile ilgili değişik yaklaşımları ortaya koymak mümkündür.

D. Stull’a göre üç temel sağlık kavramsallaştırılması mevcuttur. Bunların ilki tıbbi ya da fiziksel modeldir. Bu modele göre sağlık“hastaların kişisel ifadeleri, tıbbi

personelin gözlemleri ve tıbbi testlerin belirlediği bir birleşim olarak tanımlanan hastalığın yokluğu” biçiminde tanımlanır. Bu yaklaşıma göre sağlık, belirli bir

toplumda hastalanmayan bireylerin sayısı ya da yüzdesi alınarak ölçülmektedir. Hasta sayısını azaltmak amacıyla da hastalıklar tedavi edilerek, toplumdaki oranın düşürülmesi hedeflenmektedir. Stull’un ikinci sağlık modeli sosyal ya da işlevsel olarak adlandırılan modeldir. Sosyal ya da işlevsel modelinin temelini işlevselci bakış açısına sahip Parsons’ın görüşleri oluşturmuştur. Bu yaklaşıma göre sağlıklı olma, bireylerin sosyal olarak işlevsel olması demektir. Bir toplumda kendisinden beklenen rolleri tam olarak sergileyen kişi sağlıklı, rollerinin bir kısmını veya hiçbirisini yerine getiremeyen kişi ise hastadır. Sağlık bakımı, işlevsel modelde de

tedavi edici ve önleyici çözümleri toplumun geneline uygulamayı hedefler. Son olarak üçüncü model ise öznel ya da psikolojik modeldir. Bu model sağlığa, kişilerin kendi durumları hakkındaki öznel değerlendirmeleri açısından bakmaktadır. Öznel/psikolojik modelde hastalık ve sağlık ölçümüne ilişkin olarak, bireylerin yaşadıkları ortamların göz önünde bulundurulması gerektiği görüşü yaygındır. Bu model medikal ve işlevselci modelin tersine çoğunlukla birey üzerinde odaklanmaktadır (Kasapoğlu, 2001: 32).

Sağlığı subjektif ve objektif olarak da tanımlamak mümkündür. Subjektif açıdan sağlıklı olma, bireyin kendisini fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı olarak ifade etmesidir. Bu anlayışa göre bazı kimseler sağlıklı oldukları halde kendilerini sağlıksız olarak ya da hasta olmalarına rağmen sağlıklı olarak algılayabilirler. Objektif olarak sağlık ise kişilerde doktor muayenesi ve tanı sürecinden sonra herhangi bir hastalığın tespit edilmemesi durumudur. Bu anlayışa göre bir kişiye sağlıklı demek için, hem kendisini subjektif olarak sağlıklı olarak tanımlaması, hem de objektif olarak sağlıklı olması gerekmektedir (Bolsoy ve Sevil, 2006: 79).

S. Larson ise Tıbbi (Medikal), Dünya Sağlık Örgütü, İyilik Hali ve Çevresel Uyumlanma modeli olarak dört farklı şekilde sağlık kavramı tanımlaması yapmaktadır (Erbaydar, 2001: 50).

Tıbbi modele göre hastalıkların iç ve dış kaynaklı etkenleri bulunmaktadır. Fiziksel, kimyasal, genetik, mikrobik etkenler sağlıklı yapıya etki ederek vücudun normal işleyişini bozmakta ve bu bozulmanın sonuçları erken ve geç dönemde ortaya çıkabilmektedir. Tıp biliminin uygulayıcısı konumunda bulunan doktor, bu sonuçları yorumlayarak duruma uygun müdahaleyi yapmakla yükümlüdür. Görüldüğü üzere tıbbi modelde sağlıklı olmak, hasta olmamak anlamına gelmektedir.

İyilik hali modeline göre sağlık, bireylerin zihinsel ve bedensel olarak hastalıklarla baş etme kapasitesidir. Larson, bu modelde sağlık ve hastalık açısından öznel algılamaların, gayretin, dini inancın, telkinin, beden ve zihin arasındaki ilişkin önemine işaret etmektedir. Bu konularda Rory Williams’ın da çeşitli çalışmaları bulunmaktadır. Williams, toplumdaki farklı sağlık algılamalarını incelemiş ve

sonucunda farklı insanlar için hastalık ve rahatsızlık kavramlarının farklı anlamlar taşıdığını ileri sürmüştür. Williams araştırmasında görüştüğü kişilerin bazılarının dile getirdiği “sağlıklı bir bünyem olduğu için hastalanmıyorum” veya “ sağlıklı bir bünyem olduğu için hastalığı kolay atlatıyorum” cümlelerine dikkat çekmiştir. Williams’a göre bu cümleleri sarf eden kişiler, bedenlerinde bir hastalık olsa bile kendilerini “sağlıklı” hissettikleri için hastalıklarını kolaylıkla yenebilmektedirler. İyilik hali modelinde sağlık algılamasında bireysel farklılıklar söz konusudur.

Uyumlanma modeli sağlığı, çevreye uyumlanma olarak ele almaktadır. Bu görüş aynı zamanda tıbbi model içinde de yer alan bir teori niteliği taşımaktadır. Bu teoriye göre birey fiziksel ve sosyal çevreye uyum sağlayabiliyorsa sağlıklı, tam tersine fiziksel ve duygusal stres karşısında çevreye uyum sağlayamıyorsa hastadır.

Sağlık kavramına ilişkin görüşleri bulunan bir başka kişi de Lalonde’dir. Lalonde sağlık kavramına dair, insan biyolojisi, çevre, yaşam biçimi ve sağlık bakım organizasyonları olmak üzere dört temel öğeye vurgu yapmaktadır. İnsan biyolojisi, medikal ve fiziksel anlamda kalıtım, beslenme, karmaşık biyolojik sistemler gibi olguları içermektedir. Çevre, çevresel etkenlerle insan sağlığı arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Çevre kirliliği, güvensiz içme suları, yiyecekler, ilaçlar, kozmetik ürünleri, insan sağlığına olumsuz yönde etki etmektedir. Yaşam biçimi ise beslenme alışkanlıkları, sportif faaliyetler, riskli ya da risksiz yaşam biçimlerini kapsamaktadır. Son olarak sağlık bakım organizasyonları, tıbbi bakım, hemşirelik ve hekim hizmetleri, diş hekimleri, hastaneler gibi konuları içermektedir (Bond ve Bond, 1994). Bu nedenle bir kişinin sağlıklı olması için, biyolojik olarak sağlıklı olması, iyi çevre koşullarında yaşaması, risksiz bir yaşam biçimine sahip olması ve sağlık organizasyonlarından yararlanmada probleminin olmaması gerektiğini söyleyebiliriz.

Sağlık, konularına göre Ontario Sağlığı Geliştirme Kaynak Sistemi tarafından üç modele ayrılmakta, her bir model için de farklı sağlık sorunları kategorize edilmektedir. Bu modellerden ilki bio-tıbbı modeldir. Tıbbı- biyolojik model sağlığı hastalık ya da bozukluğun olmaması olarak görmektedir ve bu görüşe göre başlıca sağlık sorunları, kalp hastalıkları, kanser, AIDS, felç, diyabet, obezite, hipertansiyon

gibi hastalıklardır. İkinci model davranışsal modeldir ve bu modele göre sağlık, sağlıklı yaşamanın bir ürünü olarak görülmektedir. Davranışsal modelin sağlık sorunları, sigara içme, yetersiz beslenme, fiziksel hareketsizlik, uyuşturucu madde kullanımı, stresle baş edememe, yaşam becerilerinden yoksunluk gibi problemlerdir. Üçüncü ve son model sosyo-çevresel modeldir. Sosyo-çevresel modele göre de sağlık, teşvik tedbirleri ve bireye toplulukların sağlığı için bariyerler temin eden, sosyal, çevresel ve ekonomik faktörlerin bir ürünü olarak kabul edilir. Bu modelin başlıca sağlık sorunları da yoksulluk, işsizlik, izolasyon, çevre kirliliği, stres oluşturan etmenler, tehlikeli yaşam ve çalışma koşullarıdır (Okay, 2006: 17).

Illich’e göre ise sağlık (Illich, 1995: 190) toplum tarafından yaratılmış gerçeklere karşı içgüdüsel olmayan, otonom ve kültür tarafından şekillendirilmiş bir tepkidir. Sağlık, çevredeki değişimlere uyum sağlayabilme, büyüyebilme, yaşlanabilme, zarara uğradığında iyileşebilme, acı çekebilme ve ölümü huzurlu bir şekilde bekleyebilme yeteneğidir. Illich’e göre sağlık geleceği de kapsamaktadır, bu nedenle acıyı ve onunla birlikte yaşayabilmek için gerekli olan tinsel gücü de içermektedir.

Görüldüğü üzere sağlık kavramına ilişkin olarak pek çok yaklaşım bulunmaktadır. Bu nedenle sağlığın sadece bir tane tanımını yapmak mümkün değildir. Ancak genel olarak sağlığın fiziksel bir problemi içerdiği, işlevsel, psikolojik, sosyal, çevresel ve kültürel yönlerinin bulunduğu, kişiden kişiye, toplumdan topluma ve zamana göre değişim gösterdiği söylenebilir.