• Sonuç bulunamadı

.

Sözleşme öncesi bilgi formlarının verilme zamanı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 10/B maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Bu fıkra uyarınca, bilgilendirme formunun verilmesini takip eden bir iş günü geçmeden sözleşme yapılamamaktadır. En az bir iş gününden kasıt kanımızca, güçlü durumda olan finansman kuruluşunun tüketiciye, önceden bilmediği koşulları içeren sözleşmesini imzalatmasından önce belirli bir süre öngörerek, tüketiciyi düşünmeye teşvik etmektir. Böylece tüketicinin bilgilendirme formunu almasının üstünden en az bir gün geçmiş olması aranarak, bu sürede tüketicinin yapılacak sözleşme ile ilgili olarak bilgilendirilmesi sağlanmış olacaktır.

Sözleşme öncesi bilgi formu verilmesi Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile sözleşmenin kurulmasından önce verilmesi zorunlu bir bilgilendirme aracı olarak düzenlenmiştir. Öyle ki bu bilgilendirme yapılmadan yapılan konut finansmanı sözleşmeleri geçersiz sayılmaktadır. Geçersizlik yaptırımı ile tüketiciye sözleşme öncesi bilgi formu verilmesi zorunluluğu pekiştirilmiştir.

E. Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun Verilmemesinin Sonuçları

Bir iş günü geçmeden yapılan sözleşmeler geçersizlik yaptırımına bağlanmıştır. Ancak geçersizlik ve idari para cezası yaptırımından ziyade finansman kuruluşunun bu yükümlülüğüne uymamasının kendisi için ağır yaptırımlara bağlanması gerekir. Zira sözleşmenin geçersizliği, finansman kuruluşlarını zora sokan veya caydırıcı nitelikte bir yaptırım değildir. Bu formların verilmemesinin yaptırımı olarak yasada ve yönetmeliğin ilgili maddelerinde yapılan düzenlemelere göre, bilgi formu verilmeden imzalanan sözleşmeler geçersiz sayılmıştır. Bu düzenlemelerin tüketiciyi koruma amacıyla yapıldığı şüphe götürmez; ancak pratikte tüketicileri ne kadar koruduğu tartışmalıdır. Buna göre uygulamada bankaların sözleşme yapmadan önce sözleşme öncesi bilgi formunu vermedikleri; bunun yerine sözleşme imzalanmasından bir önceki günün tarihini yazdıkları da karşılaşılan bir durumdur. Bu durum karşısında ise tüketicilerin sözleşmenin geçersizliğini ileri sürebilmeleri kendi menfaatlerine olmayacaktır. Çünkü bilindiği üzere bankalardan veya finansman kuruluşlarından, sade vatandaş olarak tüketicilerin kredi kullanmaları oldukça zorlaştırılmış bir prosedürdür. Tabiri caizse tüketiciler, kredi almak veya finansal kiralama yoluna başvurabilmek için finansman kuruluşlarının bir dediğini iki etmemektedirler. Hatta çoğu zaman bununla da kalmayıp koşullar aleyhlerine olmasına rağmen sözleşmeleri kabul etmekte ve başvurularının kabul olduğuna sevinmektedirler. Genellikle finansman kuruluşları da, tüketicilere konut finansmanında kullanılacak krediyi vermeden önce; bu alacaklarını en kolay şekilde almanın hesaplarını yapmaktadırlar. Bu nedenle de çoğu kez tüketiciler finansman kuruluşlarına, söz konusu konut finansmanı kredilerini alamama korkusu duyarak başvurmaktadırlar. Bu nedenle de tüketiciler finansman kuruluşunun tüketicilere göstermiş olduğu her türlü usulsüzlüğü tepkisiz olarak karşılamaktadırlar. Bu durumda da yasada belirtilen ve sözleşme öncesi bilgi formu verilmemesi durumunda sözleşmenin geçersiz sayılmasına ilişkin bu yaptırım, aslında tüketiciyi koruyucu amaç taşımasına rağmen; pratikte bir önem taşımayacaktır. Çünkü belirttiğimiz nedenlerle tüketicilerin menfaatleri, sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmek durumuyla çelişir haldedir. Bunun yerine yasayla, finansman kuruluşlarına, sözleşme öncesi bilgi formunun verilmesiyle ilgili olarak farklı yaptırımlar

getirilebilmelidir. Örneğin, kapıdan satışlarda satıcı ve sağlayıcının yükümlülüklerini düzenleyen Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 9. maddesinin 3. fıkrasında tüketicinin sözleşmeyi, imzalayacağını ve kendi el yazısıyla tarihini yazacağı yönündeki düzenlemenin bir benzerinin sözleşme öncesi bilgi formlarının verilmesiyle ilgili olarak yasaya konulması yerinde olacaktır. Böylece uygulamada bilgi formunun tüketiciye kimi zaman verilmeyerek, kimi zaman da aslında sözleşmeyle aynı anda; ancak bir gün öncesinin tarihi atılarak verilmesi gibi haksızlıklar önlenmiş olacaktır. Kapıdan satışlardaki bu düzeleme gibi, bilgi formuna da tüketicinin kendi el yazısıyla kendisine bilgi formunun verildiği tarihi yazması gerektiği benimsenmelidir.

Alman Medeni Kanunu’ nda yer alan düzenlemeye (BGB § 494, Abs.1) göre tüketici kredisi sözleşmelerinde, aynı Yasa’ nın 492. maddesinde belirtilen ve sözleşmede bulunması zorunlu unsurlardan birinin bulunmaması hali sözleşmenin geçersizliği yaptırımına bağlanmışken; devamındaki 2. fıkrasında kredi alanın krediyi alması veya krediye hak kazanmış olması durumunda artık sözleşmenin geçerli olacağı belirtilmiştir. Görüldüğü gibi bu BGB’ deki düzenleme tüketiciyi koruma anlamında çok yerinde bir düzenlemedir. Bizim uygulamamız bakımından da benzer bir düzenlemenin yapılmasının, tüketicinin korunması bakımından önemli olacağı kanaatindeyiz. Nitekim aynı husus doktrinde de belirtilmiş ve sözleşmenin şekil eksikliği nedeniyle geçersiz sayılmasının öngörüldüğü durumlar kendine özgü geçersizlik olarak nitelendirilmiştir28. Buna göre emredici kurallara aykırı olarak şekil eksikliği bulunan ve bu nedenle geçersiz olan sözleşmeler sona erdirilmesi gereken sözleşmeler olmasına rağmen; bu sözleşmeler mutlak butlan halinin getirdiği hukuki sonuçları değil, tasfiyesi kendine özgü kurallara tabi bir sözleşmenin sona erdirilmesi şeklini gerektirmektedir. Bu yöntemle sözleşme sadece taraflar arasında geçersizliği ileri sürülebilen bir sözleşmedir. Buna göre herkes tarafından ileri sürülemediği gibi hâkim tarafından da re’sen gözetilemez. Taraflar bilinçli iradeleriyle sözleşmede öngörülen edimi ifa etmişlerse, fiili borç ilişkisi veya geçerli olmayan sözleşme artık geçerli hale gelmelidir29.

28 EREN, s.262-263; İNAL, s. 216. 29 İNAL, s. 216; EREN, s. 263.

Yasada sözleşme öncesi bilgi formunun verilmemesine bağlanan yaptırım, genel anlamda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 10/B maddesi için geçerli bir yaptırım olup aynı sayılı yasanın 25. maddesindeki idari para cezası yaptırımına bağlanmıştır. Görüldüğü gibi 10/B maddesinde ve ayrıca 31.05.2007 tarihli Yönetmeliğin 5. maddesinde sözleşme öncesi bilgi formu verilmesi zorunluluğundan bahsedilmekteyken, bu formun hiç verilmemesi herhangi bir yaptırıma bağlanmamıştır. Asıl önemli nokta burada ortaya çıkmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki formun tüketiciye verilmesinden sonra bir gün geçmeden imzalanan sözleşmenin geçersiz olacağının yasada açıkça belirtilmiş olması karşısında, formun tüketiciye hiç verilmemesi durumunda da aynı yaptırımın evleviyetle uygulanabilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi bu yaptırımın tüketiciyi pratikte ne derecede koruyacağı şüphelidir.

II.SÖZLEŞMENİN ŞEKLİ