• Sonuç bulunamadı

B. Vadesinden Sonra Ödeme Yapılması Durumu: Borçlu

1. Genel Açıklamalar

Konut finansmanı sözleşmesinin tarafını oluşturan tüketici, sözleşmede belirlenen zamanda kredi veya kira geri ödemelerini yapmadığı takdirde temerrüde düşmüş olacaktır. Temerrüt, bilindiği üzere borçlar hukukunun genel prensiplerinden olarak, borçlunun sözleşmeden doğan asli edim yükümüne uymaması neticesinde, alacaklının sahip olduğu hakların bir görünümüdür. Borçlunun asli yükümü olan sözleşmeden doğan bedeli ifa etmemesi durumunda, ifa etmeye zorlanması gerekir. Bu nedenle de temerrüt durumunda alacaklıya bazı haklar tanınmıştır.

Temerrütten bahsedebilmek için bulunması gereken ilk şart borcun muaccel olmasıdır. Borcun muaccel olması, borçlunun ediminin zaman bakımından ifa edilebilir olması anlamını taşır. Borcun muaccel hale gelmesiyle birlikte, sözleşmeden doğan borç talep ve dava edilebilir hale gelir. Zira Borçlar Kanunu’ nun

101. maddesinde de temerrütten bahsedilirken, ancak muaccel bir borcun borçlusunun temerrüdünden bahsedilebileceği belirtilmiştir. Borcun muaccel olacağı zaman olan edimin talep edilme zamanı, edimin ifa zamanı olarak belirlenen tarihtir. Borçlu kural olarak borcun muaccel hale gelmesiyle Borçlar Kanunu’ nun 101. maddesinin 1. fıkrasındaki kural gereği, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşmektedir. 2. fıkradaki düzenlemeye göre ise, belirli vadeyi içeren sözleşmelerde ise borçlunun temerrüde düşürülmesi için alacaklının, herhangi bir ihtarda bulunmasına gerek yoktur40.

Konut finansmanı sözleşmelerinde borcun ifa edilme zamanının, mutlaka sözleşme içeriğinde yer alması gerekliliği; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 10/B maddesinin 15. fıkrasının g bendinde açıkça belirtilmiştir. Bu hükme göre sözleşmede; geri ödeme veya kira ödeme sayısı, ödeme tarihleri, belirlenen ödeme tarihinin resmi tatile gelmesi durumunda ödemelerin ne zaman yapılacağı, ilk ve son ödeme tarihlerinin gösterilmesi zorunludur. Bu düzenlemeyle taraflara sözleşmede belirli bir tarih kararlaştırmaları için yükümlülük getirildiğinden, tarafların sözleşmede ifa zamanı olarak belirli bir vadeyi kararlaştırdığı söylenebilir. Belirli vadeyi içeren sözleşmelerde ise borçlunun temerrüde düşmesi için, temerrüt ihtarında bulunmaya gerek kalmayacaktır. Konut finansmanı sözleşmeleri de belirli bir vade içerdiğinden; tüketici, temerrüt ihtarında bulunmaya gerek kalmaksızın, sözleşmede belirlenen tarihte edimini ifa etmediği takdirde, temerrüde düşecektir41.

Sözleşmede belirli bir tarih kararlaştırılması zorunluluğu neticesinde, tüketicinin bu tarihte ödemede bulunmaması durumunda kendiliğinden temerrüde düşecek olsa da; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile bu yönde de tüketiciyi koruyucu bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre tüketici temerrüde düşse de finansman kuruluşuna, tüketicinin temerrüde düştüğü tarihinden itibaren beş iş günü içinde iadeli taahhütlü posta yoluyla bildirimde bulunma yükümü söz

40 ÖNEN, Turgut; Karşılıklı Borç Doğuran Sözleşmelerde Borçlunun Temerrüdüyle İlgili Genel Mahiyetteki Hükümler, Ankara, 1975, s. 41; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, s. 911; HAVUTÇU, Ayşe; Tam İki Tarafa Borç Yükleyen Sözleşmelerde Temerrüt ve Müspet Zararın Tazmini (Temerrüt), İzmir, 1995, s. 31-32; OĞUZMAN/ÖZ, s.286; KILIÇOĞLU, s. 496 vd; EREN, s. 1048 vd.

41 ÖNEN, s. 41-44; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, s. 806; HAVUTÇU (Temerrüt), s. 31; OĞUZMAN/ÖZ, s. 238; KILIÇOĞLU, s. 395; EREN, s. 1052.

konusudur. Ancak bu bildirim temerrüt ihtarı olarak nitelendirilmemelidir. Çünkü tüketicinin temerrüde düşmesinden sonra iadeli taahhütlü posta yoluyla yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir (TKHK m. 10/B f. IV). Bu nedenle bu bildirim temerrütten sonra yapılması gereken bir bilirimdir. Bu düzenleme ile finansman kuruluşu karşısında aciz ve korunmaya muhtaç durumda olan tüketiciyi, finansman kuruluşu karşısında biraz da olsa korumak ve bilgi ve donanım seviyesinin yükseltmek amaçlanmıştır. Yapılacak bildirimde tüketicinin mutlaka temerrütle ilgili olarak bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Bu bildirimin yapılmasıyla amaçlanan bir diğer husus, temerrüde düşülmesinden sonra beş iş günü içinde bildirimde bulunularak, tüketicinin çok yüksek oranda temerrüt faiziyle karşılaşmaması ve bu nedenle de bir an önce temerrüde düştüğünün farkına varması olmalıdır. Bu bildirimin yapılmasıyla tüketiciler temerrüde düştüklerinin farkına vararak, daha fazla miktarda temerrüt faizi ödemek zorunda kalmayacaklardır. Ancak bildirimin hangi hususları içermesi gerektiği ya da hangi hususlarda bilgilendirileceği ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Tüketici bu bildirimle temerrüde düştüğü konusunda bilgilendirilirken; borcunu ödemediği takdirde ne gibi sonuçlarla karşılaşacağı konusunda da bilgilendirilmek zorunda olup olmadığı düzenlenmemiştir. Zira konut finansmanı sözleşmelerinde yer verilmesi zorunlu şartlardan olan temerrüde düşülmesinin hukuki sonuçlarının, sözleşme içeriğinde hangi kapsamda olacağı bilinmemekte, yasa bunu açıklamaksızın genel bir ifade kullanmakla yetinmektedir. Ancak sözleşmede yer verilecek sözleşme maddesinde temerrüdün her türlü durum ve olasılık karşısında oluşabilecek sonucuyla ilgili olarak bilgi verilmesi yerinde olacaktır. Doktrinde ise tüketicinin temerrüde düşmesinden itibaren beş iş günü içinde gönderilmesi gereken bildirimin, muacceliyet hakkının kullanılması amacıyla yapılması gerekliliğinden bahsedilmiştir42. Eğer finansman kuruluşu tüketiciye beş iş günü içinde bildirimde bulunmazsa sadece Borçlar Kanunu 106. maddede öngörülen seçimlik haklarını kullanabilecek; muacceliyet hakkına dayanamayacaktır. Ancak bu bildirim yükümünü kanımızca sadece muacceliyet hakkına dayanılmak istenmesi durumuyla sınırlandırmamak gerekir. Zira Yasa’ nın lafzından da anlaşıldığı gibi

finansman kuruluşunun yapacağı bildirimin, tüketici temerrüde düştükten sonra yapılması ile tüketici, finansman kuruluşunun kullanacağı haklar konusunda da bilgi sahibi olacaktır. Ancak bunu sadece muacceliyet hakkıyla sınırlamak yerinde değildir.

Yasa bu yönde tüketiciyi koruyucu bir düzenleme getirmiştir; ancak bu şekilde davranmamanın tek yaptırımı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ un 25. maddesinde öngörülen idari para cezasıdır.