• Sonuç bulunamadı

Sözlük ve Ansiklopedi Maddelerinde Takriz Kavramı

Bugün takriz geleneğine dair ulaşabildiğimiz bilgilerin büyük bir kısmı takrizleri bir kavram olarak tanımlamaya çalışan sözlük 158 ve ansiklopedi maddelerinde karşımıza çıkmaktadır. En genel tanımıyla medh etmek, edilmek anlamını içeren takriz kelimesi, telif eserler hakkında kullanılan bir tâbirdir. “Bir telife medih yollu yazılan mensur veya manzum makale” (Lügat-i Naci 2009: 658) yâhut, “bir telifi mensur veya manzum bir makale-i mahsûse ile medh ü sena etme” (Kamus-i Türki 1317: 426) şeklinde tanımlanan takriz kavramı, birçok sözlük ve ansiklopedi maddesinde benzer tanımlar çerçevesinde açıklanmıştır.

Türk Dil Kurumu‟nun Güncel Türkçe Sözlük‟ünde “Övme, övüş, bir eserin başına konulan yetkili bir kimsenin yazdığı, övücü tanıtma yazısı, beğence” şeklinde yer alan takriz, en genel anlamıyla, “Bir müellifin eserine genellikle müellifin ricası üzerine dönemin önde gelen âlim ve ediplerinin yazdığı övücü takdim yazıları” (Uzun-Arslan “Takriz”, DİA, 2010: 472) şeklinde tanımlanmıştır.

Ferid Devellioğlu Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügati‟nde takrîz kavramına okunuşları aynı yazılışları farklı olarak iki ayrı başlık altında şu şekilde yer vermiştir: “Takrîz: (ض يشم ت) Bir kitabın başına konulmak üzere tanınmış bir kimseden istenen takdim ve takdir yazısı”; (ظ يشم ت): [Bir eseri] tenkîd etme” (1027). Söz konusu kavrama Lehçe-i Osmanî‟de genel anlamda “Bir kitabı medh ü sena etme, tahsin-nâme” şeklinde bir karşılık veren Ahmet Vefik Paşa ise Devellioğlu‟nun tenkit anlamı yüklediği” “ظ يشم ت” kavramını “bir kitabın iyiliğini ve hatasını muhakeme etme” (aktaran Karataş, Takriz Edebiyatı 15) şeklinde açıklamış ve takriz kelimesinin yüklendiği bu ikili anlama dikkat çekmiştir. Şemseddin Sâmî, Kamus-ı

158 Takrîz tanımının yer aldığı ve bizim bu başlık altında yer vermediğimiz diğer sözlükler şu

şekildedir: Mehmet Kanar, Osmanlıca Sözlük; Tahir Olgun, Edebiyat Lügati, “Takrîz”, Dergah Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi; Mustafa Nihat Özön, Büyük Osmanlıca-Türkçe Sözlük; Turan Karataş, Edebiyat Terimleri Sözlüğü, Redhouse: A Turkish and English Lexicon; Francis Joseph Steingass, Persian-English Dictionary; Serdar Mutçalı, Arapça-Türkçe Sözlük; el-Müncid fi’l- Luga ve’l-a’lâm; Kamusü’l-mustalahati’l-lugaviyye ve’l-edebiyye: Arabi-İngilizi-Fransi; Lisânü’l- Arab; Mehmet Kanar, Farsça-Türkçe Sözlük.

Türkî‟de ظ يشم ت kelimesinin ض يشم ت ile müteradif olduğunu belirtmiştir (1317: 426). Mütercim Âsım‟ın Kamûsu’l-Muhît Tercümesi (el-Okyanusü’l-Basit fi Tercümeti Kamusi’l-Muhit)‟nde ise bu anlamdaş sözcüklere dair şöyle bir açıklama yer almaktadır:

Et-takrîz: (ض يشم ت): Bir kimseyi medh eylemek manasınadır. [ ] ve zemm eylemek manasına olmagla zıdd olur. [ ] Medh manasında güya ki memdûhu medh ile sâir nâsdan kat„ ve ifrâz edüp ve zemm manasında fasl ve mezemmetle nâmusunu kat„ etmiş olur. (Kamûsu’l- Muhît 3 2013: 3043)

Et-takrîz (ظ يشم ت): Hayatta olan adamı medh ve sitayiş kılmak manasınadır. Gerek hak ile olsun gerek bâtıl ile olsun. لاك ظّوه ٍبو٣ ٚؽلٓامابٗ 159

ile adımı tahsin eylediği gibi, mukarriz dahi memdûhını tahsîn ve tezyîn eylediği mülahazasıyla ahz olunmuştur. (Kamûsu’l- Muhît 4 2013: 3249)

Et-Tekârîz (ظ يسام ت لا): Tefâ‟ul vezninde medh edişmek manasınadır. (Kamûsu’l-Muhît 4 2013: 3249)

Takrîz kelimesinin karşılığı olarak kullanılan bu ikili anlamın takriz geleneğine dair yapılan değerlendirmelerde birbirinin yerine kullanıldığı görülmektedir. Nitekim Türkiye Diyânet Vakfı İslâm Ansiklopedisi‟nin “Takriz” maddesinde takriz kavramına “övmek-yermek” bağlamında bu ikili karşıt anlamı içerecek şekilde şöyle bir karşılık verilmiştir:

Zelil iken şeref ve yücelik kazanmak” anlamındaki “karaz” kökünden türeyen takriz, “hayatta olan bir kimseyi övmek” demektir. Kelime Hıristiyanların İsâ‟yı aşırı derecede övdüğü gibi siz de beni övmeyin” meâlindeki hadiste (İbnü‟l-Esîr, IV, 43) bu manada geçmektedir. Karz (kesmek) kökünden takriz de kişiyi övmek anlamında kullanılmakla birlikte bu övmek-yermek şeklinde karşıt anlam bildiren kelimelerdendir. (2010: 472)

Takriz kavramını açıklayan birtakım sözlüklerin, takrizin kelime anlamlarından öte edebi gelenekteki konumuna dair değerlendirmeler de içerdiği görülür. “Takriz, salt bir kelime olarak değil de edebiyata ilişkin bir terim olarak Türkçede kullanıldığı için sözlüklerimizde neredeyse bu anlamından yola çıkılarak açıklanmıştır” (Karataş, Takriz Edebiyatı 2000: 14) diyen Turan Karataş da takrize dair sözlüklerde yer alan çeşitli tanımların edebi gelenekle ilişkisine dikkat çekmiştir. Bu bağlamda Muallim Naci‟nin Lügat-i Naci‟sinde takrize dair yapılan tanım ve değerlendirmeler dikkate değerdir:

Medh etmek, edilmek. Mü‟ellefât hakkında kullanılır: Bir kitabı takriz. Bir telifin takrîzi. “İtdi takrîzine sarf-ı miknet/Keçecizâde Mehmed İzzet”. Takrîzen takrîz suretiyle. Bir telifi medih yollu yazılan mensur veya manzum makale: Takrîzi aslından uzun kitap mı olur? Takâriz suretindeki cemi bu manaya mahsustur. Diğer cemi takrîzât: ekser-i takrîzât müteallik olduğu kitap görülmeksizin yazılır!” (2009: 658)

Görüldüğü üzere Muallim Naci‟nin genel anlamda, “Takriz nedir?” sorusundan hareket eden özelde ise “Takriz nasıl yazılır?” sorusuna cevaplar içeren bu tanımı, takriz kavramını edebi gelenek içinde tanımlama çabalarının bir göstergesidir.

Bu bağlamda dikkat çekmek istediğimiz bir diğer örnek, Mehmet Zeki Pakalın‟ın Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü‟nde yer alan takriz tanımıdır. Takriz terimini açıklarken adeta, “Takrizler edebi eser tertibinde nerede durmaktadır?” sorusuna cevap arayan Pakalın söz konusu kavramı şu ifadelerle açıklamıştır:

Bir eseri mensur veya manzum bir yazı ile methetmek yerinde kullanılır bir tâbirdir. Takrîz; Arapça methetmek, edilmek demektir. Takâriz suretinde cemilenir. Takrîzler eserin başına, nadiren de sonuna konur. Garpta da takrîz yazmak âdeti varsa da Şarktakinden farklıdır. Şarkta takrîz mutlaka methi tazammun eder. Garplılar ise bir eseri ilmî kıymetini belirtmek maksadiyle takrîz yazarlar, müellifi ulu orta methetmeyip tenkit dahi ederler. (1946: 25)

Pakalın‟ın Doğu ve Batı edebiyatındaki takriz örnekleri üzerinden bir kıyasa giderek ortaya koyduğu bu tanım, takrizlerin kendilerine özgü bir geleneği olduğunu sezdirmektedir. Görüldüğü üzere gerek Muallim Naci gerekse Pakalın‟ın bu tanımları, -sözlük anlamının ötesinde- takrizlerin edebi gelenekteki içerik ve işlevlerini dikkate alan değerlendirmeler sunmaktadır. Ancak, bugün takriz geleneği üzerine belirli bir fikir sahibi olmamıza imkan sağlayan bu tanım ve değerlendirmelerin, içerdikleri genellenebilir yargılarla klasik Türk edebiyatı takriz geleneğini etraflı bir şekilde tanımlamada yeterli olmadıkları görülür. Nitekim takrizlerin edebi gelenekteki seyrini ortaya koymak için takrizi bir kavramdan öte bir gelenek olarak değerlendirmek ve takrizlerin üretildiği bağlamı mutlak surette dikkate almak gerekmektedir. Bu bağlamda bu çalışmada, -bugüne kadar yapılmış olan söz konusu tanım ve değerlendirmeler de dikkate alınarak- Klasik edebiyat geleneğinde üretilmiş takriz metinlerinin irdelenecek ve klasik Türk edebiyatında kuşatıcı bir takriz tanımının ortaya konulup konulamayacağı tartışılacaktır.