• Sonuç bulunamadı

TAR H Ö RET NDE YEN YAKLA IMLAR:

3. Basamak: De erlendirme

3.4. Sözlü Tarih

3.4.1. Sözlü Tarihin Tan ve Tarihi Geli imi:

Tarih yaz için geçmi hakk nda tan kl klar gerekmektedir. Bu tan kl klar, yaz ve yaz olmayan belgelerdir. Tarih, esas olarak yaz belgelere dayanmakla birlikte sözlü tan kl klara ve di er kaynaklara göre de yaz labilen bir bilimdir. Yaz olmayan belgeler aras nda sözlü tan kl klar n önemli bir yeri vard r. Sözlü tan kl k, ya ayan belleklerin tan kl r. Ya ayan belleklere, sözlü tan k denir. Sözlü tan klarla da tarih yaz labilir. te bu, yak n geçmi in tarihi ve hâlâ ya amakta olan insanlar n ndan yaz labilen “sözlü tarih”tir (Halkin 1999: 16). Tosch’a (1997, 212) göre sözlü tarih, “yaz belgeler ile maddî kal nt lar n yan nda de erlendirilmek üzere yeni kaynaklar n kullan ma sokulmas r”(Uygun,2011: 97).

Thompson(1978: 18) sözlü tarihi, insanlar n söylediklerini dinlemekten ve belleklerini kullanmaktan kaynaklan bir tarih biçimi, eklinde tan mlamaktad r.

Thompson(1999) sözlü tarihi, “geçmi in ya ayan belle i” olarak adland r. Herkesin kendi ya am na ili kin olarak anlatabilece i bir öyküsü vard r. Tarih bir anlamda öyküdür. Tarihçiler öyküler anlat r. Onlar iyi öyküler anlatmak için tarihsel izlerin pe inde ko arlar. Tarihsel izler dört kategoride incelenebilir. Bunlar maddî olmayan, maddî, yaz ve temsili izlerdir(Kyv g&Marty,2000: 28-37). Maddî, yaz ve temsili izlerin yan s ra ya ayan belleklerin sözlü anlat lar na dayal ya am öyküleri, tarih için de erli hammaddelerdir. Asl nda var olan ilk tarih, sözlü tarihtir(Thompson,1999: 19). Çünkü yaz n yayg nla mas ndan önce tarih dâhil tüm toplumsal bilgiler, a zdan a za iletilmek zorundayd . Zaman içinde bu tarihin bir sözlü gelene i de olu tu. Sözlü gelenek anlat lar vas tas yla olgu ve olaylar, uzun y llar ku aktan ku a aktar ld .

Caunce(2001: 19), sözlü tarihi malzeme toplama yöntemi olarak görür. “Sözlü tarih; bugünü daha iyi anlayabilmek ve gelece i yönlendirebilmek için, geçmi i anlamland rma sürecine yap lan bir katk ” eklinde bir aç klama yapar.

Türkiye’de sözlü tarih üzerine çal malar yapm olan Öztürkmen ve Somersan bu yöntemi öyle tan mlamaktad rlar. Öztürkmen(1998: 10-16), “sözlü tarih dedi imizde, belirli bir konu etraf nda, o konuyla ilgili ki ilerle yap lan ve kaydedilen uzun söyle iler sonucu ortaya ç kan bilgileri belirli bir sistem içersinde de erlendirmeyi, incelemeyi anlamal z” eklinde bir ifade kullanmaktad r. Ona göre sözlü tarihin temelini bir konu çerçevesinde belirledi imiz kaynak ki ilerle yap lan uzun söyle iler olu turmaktad r(Sar ,2006: 112).

Sözlü tarihin konusu s radan insanlar n ya am öyküleridir. Sözlü tarih s radan insanlar n hayat hikâyelerinin anlat yla bireysel ve toplumsal tarihe ili kin ipuçlar na ula maya çal r. Bu noktada elde edilen ipuçlar da, sosyal bilimlerin ortaya koyduklar na farkl çerçevelerden bakmam sa lar.

19. yüzy lda akademik tarihçili in geli imi, toplumda daha kesin ve bilinçli bir itibar da beraberinde getirdi. Bu geli me, di er uzmanlar gibi tarihçilerin de ay rt edici bir e itimden geçmelerini gerektirdi. Akademik bir e itimden geçen tarihçiler, geli tirilmi olan tarihsel metodolojinin sistemati i içinde ar ivlere ba vurdu. Böylece

ve kal nt lara ba bir disiplin olarak geli tirdi. te bu yüzy lda, özellikle Avrupa’da, sözlü gelenek itibar kayb na u rarken “yaz belge” önem kazand (S tton&Mchaffy,1983: 5; Thompson, 1999: 42-45).

Son y llarda yaz belgeye dayal tarih anlay n da yeterli olmad görüldü. Çünkü belgelerin sosyal i levi iki aç dan de mi ti. Birincisi, insanlar aras ndaki temel ileti im, art k belgelerle de il, telefonla ya da toplant larda sözlü olarak sa lan yordu. Dolay yla birçok konu kayda geçmiyordu. kinci de im ise, kay tlar n güvenirli i konusunda zaman zaman duyulan ku kudur(Thompson,1999: 46). stenmeyen bilgilerin yok edilmesi ve geriye çarp lm belgelerin b rak lmas olas r. Ba ka bir deyi le, yaz belgeler art k tek ba na yeterli görülmemi ve sözlü anlat tekrar önem kazanmaya ba lam r. lk olarak sözlü anlat lar, yaz kay tlar n pek de inmedi i ya am alanlar ve gizli kalm ayr nt lar n gün yüzüne ç kar lmas konular nda kullan lmaya ba land . Örne in kad n ve çocuklar n tarihinin yaz nda sözlü tarih, önemli bir bo lu u doldurmada etkin rol oynamaya ba lam r. Çünkü geleneksel tarih, seçkincidir ve bu tarihin konular genelde krallar, büyük sava lar, antla malar vb. olu turur. Tarihin toplumsall ve bireyselli i, bu konular içinde görünmez olur. Oysa sözlü tarih, bunlara önem verir. Her toplumun ya da bireyin ya am öyküsü de erlidir ve bir tarihtir. Böylece sözlü tarih, tarihin kabul edilmi önyarg lar ve bask n yanlar yeniden de erlendirme, tarihin toplumsal anlam yeniden dönü türme arac olarak tarih bilimi ve yaz nda önemli bir bo lu u doldurur.

Sözlü tarih, en eski tarih olmakla birlikte, ayn zamanda tarihin en yeni biçimidir. Çünkü yak n zaman belgelemek için günümüz teknolojisini kullanmaktad r. Kay tla sözlü tarihçiler, ya ayan belleklerle görü meler yaparak ve ya am öykülerini bantlardan çözerek yeni bir ar iv yaratmaktad r. Böylece sözlü tarihçiler, bireysel deneyimlerin çe itlili ini sa layarak belgelerde yer almayan özel alanlar ayd nlatmaya ve s radan insanlar n ya amlar ndaki yans malar göstermeye çal r. Bu anlamda sözlü tarih, ara rmalara zenginlik katan yeni bir yöntemdir. Sözlü tarih ara rmalar nda, yaz belgelerde olmayan yans malara rastlan r(Schaffner, 1988, 345-348). Mesela, yaz belgelerde ya da an larda de inilmeyen baz konular, sansür edilmeden sözlü anlat lara yans yabilir ve böylece bilinmeyen ya da az bilinen tarihsel olgu ve olaylar n farkl yönleri aç kl a kavu abilir.

Sözlü tarihin söz kadar eski oldu u ve bu alan n Antik Ça lara kadar indi i iddia edilmektedir. Tarih bilimi için kilometre ta konumunda olan Heredotus ve Thukydides’in yazd klar n önemli bir k sm n sözlü kaynaklara dayand söylenmektedir. Sözlü tarihe dayal malzemelerin kullan , Ortaça ’ da da devam etmi ve ancak Rönesans’ la beraber yaz kaynaklar, sözlü kaynaklar yan nda kullan lm r. 19. Yüzy lda, modern akademik tarihin do uyla birlikte, sözlü tarih malzemelerinin kullan n ortadan kalkt iddia edilse de bu çok do ru bir görü de ildir. Bu dönemde, özellikle Türk tarihi aç ndan, sözlü tarihe dayal ürünlerin kullan eski önemini kaybetmekle beraber, tamamen ortadan kalkmam r(Demircio lu,2005: 52).

Sözlü tarih, özellikle 1960'l y llardan itibaren tarihi yaz belgelere ek olarak ya ayan bireylerin belle e dayal anlat lar arac yla yazma ve s radan insanlar , gündelik ya am ve öznelli i tarihin ara rma alan na dâhil etme dürtüsüyle ekillenen ve ses kaydetme teknolojilerinin geli mesiyle de desteklenen disiplinler aras bir çal ma alan ve ara rma yöntemidir.

Bireysel ya am öyküleri sosyologlar taraf ndan kabul gören ve kullan lan bir araç halini alm r. Ya am öykülerinin gücü, normalde dikkate al nmayan insanlarla ilgilenilmesinde yatmaktad r. Sözlü tarihi tarih ve sosyolojiden ay ran nokta; bilgi toplayan ki inin sahip oldu u tarih hissi, yani olaylara hem geriye dönüp bakma hem de meydana geldikleri anda görüldü ü ve gelecekte görülece i gibi bakma yönündeki daimi çabad r. Bir tarihçinin görü aç de im süreciyle ilgilidir, sosyologunki ise daha çok belli bir andaki durumla ilgilidir ve her iki görü aç na da sahip olmak önemli bir eydir(Caunce 2001:29,102).

Sözlü tarih çal malar n 20. Yüzy lda önem kazanmaya ba lamas , II. Dünya Sava sonras na rastlamaktad r. Bu alan n önem kazanmas nda, teknolojik geli meye paralel olarak, insan sesinin kaydedilmesine yarayan teyplerin yayg nl k kazanmas önemli rol oynam r. Kaynaklarda, ilk sözlü tarih çal mas n, 1947 y nda, Colombia Üniversitesinde, Alan Nevins taraf ndan gerçekle tirildi i belirtilmektedir. 1960’lar n sonlar ve 1970’lerin ba lar nda genç tarihçilerin, yazarlar n ve sosyal ara rmac lar n sözlü tarihi s k s k kulland klar görülmektedir. 1970’li y llarda sözlü

üniversite, kütüphane, müze, mesleki kurulu lar ve dernekler kendi bünyelerinde sözlü tarih çal malar ba latm r. Bu dönemde, özellikle ngiltere ve Amerika ba ta olmak üzere, sözlü tarihe dayal çal malar okullara girmi tir. Günümüzde ise sözlü tarih, tarih dersleri bünyesinde bir ö retim yakla olarak kullan lmaktad r(Demircio lu,2005: 52).

Tarih Vakf nda, son y llarda sözlü tarihin çe itli alanlar nda dört atölye yap lm r. Bunlardan ngiliz sözlü tarihçisi Paul Thampson’un konu mac olarak kat ld ve 1993 Haziran ay nda yap lan ilk atölye çal mas , Türkiye’deki sözlü tarihin resmi ba lang say labilir. stanbul’daki Kad n Kütüphanesinde 1994 Eylül ay ba nda yap lan “Kad nlar n Sözlü Tarihi” isimli atölyede, ngiliz sözlü tarihçisi ve Sözlü Tarih Dergisi editörlerinden Joanna Bornat bu alandaki yöntemi ve tart malar anlatt çal mada sözlü tarihin Türkiye’deki geli iminde etkili olmu tur(Sar ,2006: 112).

sacas sözlü tarih çal malar ki ilerin belle inden bireysel ve toplumsal tarihi bir yumak halinde topluyor ve buradan ç kan ipuçlar yla, di er toplumbilimler alanlar nda, zihnimizde kurgulad z toplumsal ö elere can ve kan kat yor( lyaso lu 1996:330).