• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2. ÖRGÜTSEL SÖYLENTİ

2.2.11. Söylentinin Neden Olduğu Bazı Olaylar

Söylentilerin neden olduğu olumsuz olaylardan bazıları şunlardır:

Bağdat Köprüsü İzdihamı: 31 Ağustos 2005 günü, Bağdat'ta meydana gelen olay şöyle gerçekleşmiştir; Bağdat'ta Şiilerin 7. imamı Musa Kazım'ın şehit edilmesinin yıldönümü nedeniyle anma töreni düzenleniyordu. İzdihamın çıkış nedeni, kalabalık arasında yayılan bir söylenti oldu. Kalabalıkta bir intihar saldırganının olduğu şeklinde söylentilerin yayılması üzerine, Şii camisinde büyük bir panik yaşandı ve kalabalık Dicle Nehri üstündeki köprüye doğru kaçmaya başladı. Paniğe kapılan yüzlerce kişinin aynı anda kaçışmaya başlamasıyla çıkan izdihamda çok sayıda kişinin ezildiği ve birçok kişinin de Dicle Nehri’ne atladığı belirtiliyor. Dicle Nehri üzerindeki El-Ayma köprüsü çöktü. Köprüden düşen 953 kişi hayatını kaybetti (URL-1).

Phnom Penh İzdihamı: Olay, 22 Kasım günü Kamboçya'nın başkenti Phnom Penh'te Khmer Su Festivali'nin sonlarına doğru gerçekleşti. Başkente, kutlamaların

yapıldığı Mekong Nehri üzerindeki Diamond Adası'na bağlayan köprüde 10 kişi aniden bayılıp yere düştü. Bu kişileri elektrik çarptığı söylentisi üzerine büyük bir karmaşa yaşandı. Çıkan izdihamda 456 kişi ya ezilerek ya da köprüden atlayarak hayatını kaybetti (URL-2).

Brooklyn Köprüsü: New York'ta, Doğu Nehri üzerinde bulunan köprü yapıldığında dünyanın en uzun, en yüksek köprüsüydü. Brooklyn ile Manhattan Adası arasında kurulan köprüde insanlar yürüyerek de seyahat edebiliyorlardı. Köprü, 30 Mayıs 1883 tarihinde yine kalabalık günlerini yaşıyordu. Kalabalıktan biri "köprü çöküyor" diye bağırınca panik kaçınılmaz oldu. Köprüden kurtulmak isteyenler panik yapınca 15 kişi ayaklar altına alındı ve yaşamlarını yitirdiler (URL-3).

Diyarbakır’da okul bahçesinde taciz söylentisi: Diyarbakır’ın merkez Bağlar İlçesi’nde 6 yaşındaki kız çocuğuna taciz iddiası öfke patlamasına neden oldu. Yüzlerce kişi, caddeyi trafiğe kapatırken polis, kalabalığı sakinleştirmeye çalıştı. Kazım Karabekir Ortaokulu’nun bahçesinde oynayan çocuğa, akşam saatlerinde bir kişinin tacizde bulunduğu iddia edildi. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Olayı haber alan kız çocuğunun yakınları ve mahalle halkı da okulun çevresinde toplandı. Polis, çevrede geniş güvenlik önlemi alırken, vatandaşlar, tacizcinin içeride olduğunu öne sürüp, okula girmek istedi. Çevre sakinlerinin içeri girmesine izin vermeyen polise destek için, takviye ekipler gönderildi. Polis ekipleri, kalabalığı tacizcinin okulda olmadığını belirterek, sakinleştirmeye çalıştı. Halkın sokağa dökülmesine ve gece yarısına kadar devam eden gerginliğe sebep olan küçük yaştaki kız çocuğuna cinsel taciz iddiaları asılsız çıktı. Polisin okul ve çevredeki işyerlerine ait güvenlik kameralarını inceledikten sonra 8 yaşındaki bir kız çocuğunun akşam saatlerinde 11 yaşındaki 2 erkek çocuğuyla birlikte Kazım Karabekir Okulu’nun bahçesine girdiğini, cinsel içerikli herhangi bir durumun yaşanmadığını tespit etti. Bu çocukların birlikte oyun oynamasına kızan bir kişinin mahallede küçük yaştaki bir kıza taciz yaşandığını söyleyerek halkın sokağa dökülmesine neden olduğu ortaya çıktı (URL-4).

Şarbon salgını söylentisi: Kiralık katiller, ticari havayollarına ait bir uçağı kaçırarak New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ni yok ettikleri 11 Eylül faciasında kendilerini, yolcuları ve merkezdeki binlerce işçiyi öldürdüler. Bu olaydan hemen sonra hükümet binalarında şarbon olduğuna dair söylentiler yayılmaya başladı. Örneğin, Pittsburgh'da insanlar tarafından yaşanan duygusal ve bilişsel sorunlarla başa çıkmak için hızlı bir şekilde bir söylenti hattı kuruldu. Yardım hattının birincil amacı, söylentilerin doğru veya

yanlış olduğuna dair insanları bilgilendirmekti. Bu uygulama, Washington, DC'deki çeşitli devlet binalarında, New York ve Florida eyaletindeki medya ofislerinde şarbon keşfedildiğine yönelik söylentileri doğurdu. Şarbon olduğuna dair yanlış söylentiler ile şarbonun izine nerelerde rastlanıldığına dair söylentiler eş zamanlı ortaya çıkmaya başladı ve insanlardaki kaygı ve şaşkınlık daha da arttı (Stewart ve Strathern, 2004: 45).

İyotlu tuz söylentisi: Mart 2011'de iyotlu tuzun, Çin'de Tohoku depreminin neden olduğu nükleer radyasyondan koruyabileceği yönündeki söylentiler nedeniyle iyotlu tuza yönelik bir satın alma çılgınlığı ortaya çıktı. Bu da tahmin edilemez olumsuz etkiler doğurdu (Huo ve Ma, 2017: 655).

Ticari söylentiler: Ticari firmalar ve faaliyetleri hakkında kötüleyici bazı söylentiler ortaya çıkmıştır. Örneğin, Procter ve Gamble şirketinin amblemindeki yıldızların 666 sayılarına benzemesi ve bunun şeytanı hatırlatması; bir K-mart mağazasında saklanan bir çocuğu ısıran bir yılan hakkındaki söylenti, Coca-Cola'da bulunan fare parçaları hakkındaki söylentiler, bir giyim eşyası mağazasının soyunma odasında bir iğne ile uyuşturulduktan sonra beyaz köle ticaretine sokulan ve satılan kadınlar hakkındaki söylentiler, Avrupa'daki Çin, Türk veya Yunan restoranlarında olduğu söylenen fare kemikleri hakkındaki söylentiler gibi (Stewart ve Strathern, 2004: 47).

Procter ve Gamble’ın şeytan söylentisi: Tüketim malları üreten en büyük Amerikan şirketlerinden Procter ve Gamble’a 1981'den bu yana her ay endişeli tüketicilerden binlerce telefon geliyor. Bunlar duydukları söylentinin doğru olup olmadığını, ileri sürüldüğü gibi şirketin şeytanla bağlarının bulunup bulunmadığını öğrenmek istiyorlar. Bu söylentiye göre şirketin görsel simgesi olan ve yüzlerce yıldızı seyreden bir insan yüzü gerçekte birçok şeytani işareti gizliyor. Dikkatle bakıldığında yıldızların şeytanın şifresini resmettiği görülüyor: 666. İşlerini yoluna koymak için Procter ve Gamble şeytanla anlaşmış ve karlarının yüzde onunu şeytana inanan bir tarikatı aktarıyor. 1980'e doğru Mississippi’nin batısında doğan bu söylenti hızla yaygınlık kazanmış ve ABD'nin doğusuna ulaşmıştır. Procter ve Gamble’ın hiçbir biçimde hazır olmadığı bir savaşı başlatmıştır: Özel türden bir yıldızlar savaşı. Bu masum yıldızlardan çıkarılan anlamlar yüzünden sarsılmış olan birçok dini grup uğursuz işaretle damgalanmış ürünleri boykot etmeyi bile önerdiler (Kapferer, 1992: 7).

Beyaz kadın söylentisi: Söylentiler 1966 sonlarında Rouen’de tanınmış bir konfeksiyon mağazasını beyaz kadın ticaretine açılan kapı olmakla suçlar. Telefonlarla

gelen tehditler artar. Hiçbir tekzibin yatıştıramadığı bu söylentinin peşini bırakmadığı mağazanın yöneticisi pes edip kentten ayrılır (Kapferer, 1992: 7).