• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2. ÖRGÜTSEL SÖYLENTİ

2.2.9. Söylenti Türleri

Alanyazında araştırmacılar, söylentileri çeşitli özelliklerine göre sınıflandırmışlardır. Fearn-Banks, (2007: 74, 75) söylentilerin altı farkı çeşidinden bahsetmektedir:

1. Kasıtlı söylentiler; bir amaca ulaşmak için başlatılır. İnsanlar, söylentileri kendi işlerine fayda sağlamak için üretirler. Örneğin, ticari hayatta hisse senetlerini artırmak ya da azaltmak için ortaya atılmış kasıtlı söylentiler çoktur.

2. Erken doğan söylentiler; ilerde gerçek olacak bir şey daha olmadan ortaya atılan söylentilerdir. İş yerinde, çalışanlar sık sık ilerde gerçekleşecek olan işten çıkarılma ile ilgili söylentiler duyar ve aktarırlar. Bu tip bir söylentiyi inkâr etme sessiz kalmaktan daha zarar verici olabilir.

3. Kötü niyetli söylentiler; genellikle rakibin işlerini bozmak için ortaya çıkarılır. Örneğin, birileri bize, “Caddenin karşı tarafındaki restoranda güveç, geçen haftanın artıklarından yapılıyormuş” diyebilir. Bu gerçek olabilir ya da olmayabilir. Şehirdeki restoranların yarısı için gerçek olabilir. Ancak doğru zamanda doğru insanlara söylendiğinde bu yayılır ve müşterilerde azalmaya neden olur.

4. Aşırı uç söylentiler; o derecede inanılmazdır ki insanlar “bu gerçek mi, kim uydurmuş bu hikâyeyi? diyerek tepki verirler.

5. Gerçeğe yakın söylentiler; bu söylentiler gerçeğe yakın olarak isimlendirilir çünkü kısmen doğrudurlar. İnsanlar bunu duyduğunda olayın bir bölümünün inandırıcı olduğunu düşünürler ve daha sonra bu söylentinin tamamen doğru olduğu kanaatine varırlar.

6. Doğum günü söylentileri; tekrar ve tekrar ortaya çıkmaya devam eden söylentilerdir. Doğum günleri gibi periyodik olarak tekrarlanan söylenti çeşididir.

Bu altı temel söylenti çeşidi birbiriyle örtüşebilir. Mesela, aşırı uç söylentiler aynı zamanda kötü niyetli de olabilir. Erken doğan söylentiler aynı zamanda kasıtlı da olabilir.

Buna benzer şekilde bir söylenti çeşidi birden çok kategorinin özelliklerini gösterebilir (Fearn-Banks, 2007: 76).

Söylentilerin, zaman bakımından periyodik olarak tekrarlananları vardır. Bazı söylentiler, zaman zaman ortaya çıkan ve ayrıntıları, çıktığı zaman ve yere göre uyarlanmış olur (DiFonzo ve Bordia, 2007: 36).

Söylenti çeşitleri hakkındaki bir başka sınıflama Knapp, (1944) tarafından yapılmıştır. Knapp’ a (1944) göre söylentileri ortaya çıkaran temelde üç bireysel psikolojik motivasyon vardır. Bunlar; istek, korku ve düşmanlıktır. Bu duygulara paralel olarak söylentiler de üç gruba ayrılabilir:

1. İstek söylentileri; bu tür söylentiler, kişilerin dilek ve umutlarını ifade eder (Knapp, 1944: 23). İstek söylentileri olumlu bir olaya yönelik umudu (DiFonzo ve Bordia, 2007: 37) ve kamuoyundaki arzuları yansıttıkları için (örneğin, savaş sırasında Japonya'nın petrol rezervlerinin düşük olduğu ya da savaşın yakında sona ereceği) söylenti sonuçları arasında en olumlu biçimi temsil etmektedir (Esposito ve Rosnow, 1983: 45; Kimmel, 2004: 34). Örneğin, çalışanlar değiştirmek istediği bir iş sorununun olası bir çözümünü ifade ediyor olabilir (Michelson ve Mouly, 2004: 196).

2. Ürkütücü söylentiler; bu tür söylentiler istek söylentilerinin tam tersidir. Yani istek söylentileri grubun dilek ve umutlarını yansıttığı gibi, ürkütücü söylentiler de grubun korku ve endişelerinden ortaya çıkar (Knapp, 1944: 24). Ürkütücü söylentiler, korkutucu ya da olumsuz bir olayı içerdiği için (DiFonzo ve Bordia, 2007: 37), korku veya kaygıyı tetikleyen sonuçları yansıtmaktadır (örneğin, bir düşmanın sürpriz saldırısının yakın olması). Örneğin, yerel bir belediye ya da belediye sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine ve çok uzak olmayan bir gelecekteki işten çıkarma ihtimaline yönelik bir söylentinin ortaya çıkması (Michelson ve Mouly, 2004: 196). Bu tür söylentiler güveni zedelediği için telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabilir (Esposito ve Rosnow, 1983: 45).

3. Tahrik edici/saldırganlık söylentileri; bu tür söylentilerin grupları bölme ve güveni yok etme etkisi vardır. Bu tür söylentilerin temel motivasyonu saldırganlık veya nefrettir (Knapp, 1944: 24). Tahrik edici söylentiler bir halka ya da gruba karşı düşmanlığı ifade eder (DiFonzo ve Bordia, 2007: 37). Tahrik edici söylentiler, grup sadakatlerini bozmak veya kişilerarası ilişkileri zayıflatmak için tasarlandıkları gerekçesiyle negatif söylenti biçimini temsil etmektedir (örneğin, Amerikan Katolikleri aktif olarak anlaşmadan kaçmak istemektedir) (Kimmel, 2004: 34). Örneğin, filanca hastanede hemşireler,

kariyerlerini geliştirmek için doktorlarla romantik ilişkiler içindedirler gibi söylentiler (Michelson ve Mouly, 2004: 196).

Knapp’ın tipolojisine dördüncü bir söylenti türü de Allport ve Postman (1945) tarafından eklenmiştir. Araştırmacılara göre söylentiler, öngörü söylentileri olarak adlandırılan ve beklenen bir olayın öngördüğü tahmin edici söylentiler biçiminde de olabilir (örneğin, ABD başkanı savaş hakkında ulusa dramatik bir konuşma yapmaya hazırlanıyor) (Allport ve Postman, 1945: 55). Aslında bu tür bir söylenti, grubun öngörüsünü ifade etmektedir (Kimmel, 2004: 34).

Söylenti tiplerini tanımlamak için diğer bir yaklaşım, kasıtlı ve kasıtsız söylentiler şeklindedir. Kasıtsız (spontane) söylentiler; bir kriz veya stres, güvensizlik ve koşulların nasıl çözüleceği konusundaki karışıklık durumlarında doğal olarak ortaya çıkar. Bu tür söylentiler, ilgisiz hale gelene kadar ya da kriz bitinceye kadar gelişme eğilimindedirler ve bu nedenle nispeten kısa ömürlü olma özelliği taşımaktadırlar. Kasıtlı söylentiler ise, çoğunlukla belirli amaçlara hizmet etmek için bir nedenden ötürü başlatılır. Bu tür söylentiler oldukça rekabetçi ortamlarda ortaya çıkma eğilimindedir. Örgütlerde söylentiler, kasıtlı olarak birtakım yararlar elde etmek veya kişisel arzuları tatmin etmek için kasıtlı olarak ortaya çıkarılabilir (Kimmel, 2004: 35).

Michelson ve Mouly, (2000: 342) ise söylentilerin farklı işlevleri bakımından dört kategoride incelenebileceğini ifade etmektedirler:

Bunlardan ilki istek söylentileridir. Burada kişiler dileklerinin yerine getirilmesini istiyor ve bu söylentiler büyük oranda onları yayanların umutlarını ifade ediyor. Örneğin, çalışanların işleriyle ilgili değiştirmek istedikleri bir problemin olası bir çözümünü ifade etmeleri gibi.

İkinci söylenti ise kaygı söylentileridir. Bunlar öncelikle korkudan kaynaklanıyor ve sonuçta duyanlar arasında huzursuzluk yaratıyor. Bunun bir örneği şirketin devralınması ve çok uzak olmayan bir gelecekte işten çıkarma ihtimalinin olmasıdır.

Üçüncü söylenti tahmin edici söylentidir ve bunlar genellikle belirsizlik durumlarında ortaya çıkar. Bunun bir örneği, yeni genel müdürün örgüt içinden mi yoksa başka bir yerden mi atanacağı hakkında çıkan söylentiler.

Dördüncüsü ise başkalarına zarar verme niyetiyle hareket eden saldırgan söylentilerdir. Örneğin, kadınların cinsel söylentilere konu olmaları gibi.