• Sonuç bulunamadı

3.4. RUANDA

3.4.1. Ruanda Soykırımının Tarihsel Arka Planı

Ruanda soykırımı en büyük insanlık dramlarının yaşandığı ikinci büyük soykırım olarak bilinmektedir. Kısa bir süreçte bir milyondan fazla insanın ölümüyle sonuçlanan planlı bir soykırım olarak görülmektedir.484

479Akgönenç Mughisuddin, a.g.m.,s.117. 480Gündoğdu, a.g.e.,s. 285.

481 Garip, a.g.m., s. 6.

482Akgönenç Mughisuddin, a.g.m.,s.122.

483Hotel Rwanda, Film, Terry George (Yönt.), ABD, 2004.

484 Öncel Sencerman, “Batılı Koloniyel Güçlerin 1994 Ruanda Soykırımına Etkisi”, Güvenlik

Ruanda’da koloni öncesi olmayan modern toplum sistemi üstten indirilme bir şekilde yerleştirilmeye çalışıldığı bir dönem olmuştur. Alt yapıda bulunmayan ve modern siyasal sistemin parçası kabul edilen ırksal kimlikler Avrupa bu topraklara gelmeden önce olmayışı ve sonrasında çoğunluğun yönetilmesi anlayışıyla dayatılan demokrasi ile birlikte Hutuları totaliter bir topluluk haline dönüştürmüştür.485 Koloni

öncesi dönemde de kimliklere sahip olan Tutsi ve Hutular arasında ayrışma, farklılaştırma var olmuştur fakat bu ayrımlar koloni sonrası dönem kadar derinleşmemiştir. Avrupa’dan ithal edilen modernite ile gruplandırılan iki topluluk arasında ki iktidar kavgası, mücadeleler, ırkların kendilerini üstün görerek ötekini yok etme ihtiyacı Batı mirası olarak kalmıştır.486

1890 yılında imzalanan Brüksel Antlaşması ile Ruanda’ya Almanya’ya bırakılması ve Almanya’nın bölgeye girmesiyle Almanya Koloni dönemi başlamıştır.487 Ruanda diğer Afrika bölgelerine göre en geç koloni dönemine

başlamış ülkedir. 1894 itibariyle Avrupa’nın Ruanda’ya gelmesiyle altyapıda derin etkiler oluşturmuşlar ve ırkçılık tohumu da bu dönem ile birlikte Ruanda’ya ekilmiştir. Alman kaşif Kont vonGötzen Ruanda’ya geldiğinde Tutsi azınlığının Hutular üzerinde etkili olduğunu gözlemlemiştir. Ruanda-Urundi adıyla Burundi’nin dahil olduğu bir koloni devlet kuran Almanya Tutsiler üzerinden ülkeyi yönetmişlerdir. Gölge yönetim üzerinden yönetilen Ruanda’ya,Avrupa’nın koloni olarak aldığı her ülkeye uyguladığı gibi önce azınlık belirlenerek bu azınlığın çoğunluğa hakimiyeti ve yönetmesi üzerinden politikalar dayatılmıştır. Tutsilerin %10 nüfusunun Hutuların%90 olan nüfusuna yönetmeleri için Tutsilere yönetim hakkı verilmiştir. 488

I. Dünya Savaşı sonrasında Milletler Cemiyeti mandası altında Belçika yönetimine geçen Ruanda ve Burundi’de Tutsi yönetimine ağırlık vermiştir. Belçika yönetimi esnasında ülkeyi geliştirmek adına çalışmalar yapılsa da Hutu ve Tutsi etnik kökenlerine ayrı kimlik kartları çıkarılmış ve Tutsileri yönetim alanına iten sistem Hutuları da işçi olarak görevlendirmiştir. Aynı dili aynı toprakları paylaşsalar da bu

485 Ebru Çoban, “Uluslararası Hukukta Soykırım Suçu ve Suça Zemin Hazırlayan Toplumsal Yapılar:

Ruanda Örneği”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 17, 2008, s. 55 486 Çoban, a.g.m., s.57.

487 UHİM, a.g.e, s.108. 488 UHİM, a.g.e, s.108

dönem Tutsi ve Hutular için ayrışmaların gözle görünür olarak çoğaltılmasına yönelik uygulamaları beraberinde getirmiştir. Hutu, Tutsi ve Twa etnik köken itibariyle koloni öncesi döneme dayansa dahi Avrupa kolonileşmesiyle farklılaşmalar ve bölünmeler yaşanırken kimlikleri siyasallaştırılmıştır.489

Almanya’dan sonra bölgeye gelen sömürge gücü Belçikalılar destekledikleri Tutsilerin daha üstün oldukları algısını oluşturarak, ‘Beyaz Olmayan, Beyaz

Afrikalılar’ dedikleri Tutsiler üzerinden etnik ayrım politikasını sürdürmüşlerdir.

Tutsilerin her alanda üstün olduklarının vurgulanması ve Hutuların eğitimden, sağlığa her alandan daha az faydalanmasının sağlanması 1994 yılında gerçekleşen soykırımın zeminini oluşturmuştur.490

1920’li yıllarda Belçika kolonisi etnik ayrım pekiştirilmesinin yanı sıra ‘Hamitik Hipotez’ adı altında Tutsileştirme politikası başlatmışlardır. Sonraki yıllarda Ruanda’da ırkların tespitinin yapılması gündeme gelmiş ve kafatası ölçümleri yapılarak etnik belirleme hareketi başlatılmıştır. 1933 yılında ise Belçika nüfus sayımı yaptığı Ruanda’da insanları boylarına, burun uzunluklarına göz şekillerine bakarak Hutu, Tutsi ve Twa adı altında ayırarak kimliklerini etnik yapılarına göre dağıtmıştır.491 II. Dünya Savaşı sonrasında dünyanın genelinde ve

özelinde de koloni devletlerarasında ki özgürlük hareketiyle bağımsızlık mücadelesine Ruanda da kendilerini göstermiştir.492

Belçika’nın sürdürdüğü bu ırksal ayrım ve Tutsilerin üstünlüğüne ilişkin yürüttüğü ayrımcı politikaları Hutuların üzerinde ki baskıyı arttırmıştır. Hutular sınırlandırıldığı ve ötekileştirilmeye çalıştığı dönemde bağımsızlık arayışına girmişlerdir. Bu bağımsızlık hareketi her ne kadar yabancı güçlere karşı olsa da aynı zamanda Tutsilere karşı da olmuştur.493 Yaşanan özgürlük hareketleri Belçika’nın

yön değiştirmesine sebep olmuş ve uzun yıllar Tutsileri destekleyip yönetim

489Sencerman, a.g.m., s.40-41 490 UHİM, a.g.e, s.108-109. 491Sencerman, a.g.m., 41-42. 492 UHİM, a.g.e., s.109

493 Özlem Altan, “Ruanda ve Bumerang Öyküler”, Birikim Aylık Sosyalist Kültür Dergisi, İstanbul: Birikim Yayıncılık, 2003, s. 106

kademelerine taşıyan ve Hutuları baskı altında tutan Belçika Hutuları desteklemeye başlamıştır.494

1959 yılına kadar Tutsilerin iktidar ve Hutuların ise bağımlı olarak bilinmesine karşın toplumsal devrim ile birlikte bu ilişki tersine dönmüştür.495Bu dönemde

siyasal partiler açısından yenilik dönemi olmuş ve muhafazakâr Tutsiler Ruanda’nın bağımsızlığa ulaşması için ‘Union Nationale Rwandaise’ (Ruanda Ulusal Birliği) UNAR’ı oluşturmuşlardır ve bu grup Belçika yönetimine karşı olmuştur. Yine aynı yıl içerisinde kurulan ‘The Rassemblement Democratique Rwandais’ (Ruanda Demokratik Birliği) ve Tutsilerin liderliğinde olan RADER Belçika’ya yakınlığı ile bilinmektedir.496

Hutuların bağımsızlıklarını kazandığı 1959 yılından sonra Hutu Gücü adı altında yüzlerce Tutsiyi öldürmüş, çoğunu ise zorla göç ettirerek komşu ülkelere göndermiştir.497 1980 yılına kadar ise iltica edilen mültecilerin sayısı 500 bine

yaklaşmıştır fakat komşu ülkelere giden bu mülteciler organize olarak Ruanda’ya dönmeye çalışmışlardır. Özellikle Uganda’ya yerleşen Tutsiler ülkelerine gizlice girerek saldırılar düzenlemişlerdir ve bunun üzerine Hutular ülkede kalan Tutsilerin üzerine gitmişlerdir.498Hutuların göç etmeye zorladıkları Tutsiler, sonraki yıllarda

Ruanda Yurtsever Cephesi (RPF) kurarak ülkelerine dönmüşlerdir.499 Daha sonra

değineceğimiz üzere ülkelerine dönmek için RPF kuran Tutsiler, 1990’lı yıllarda hükümete savaş ilan etmiştir. Çıkan çatışmalar neticesinde Arusha Antlaşması imzalandıktan sonra BM Barış Gücü Ruanda’ya gelmiştir.500

494 UHİM, a.g.e., s. 109

495Mahmood Mamdani, “Devlet Oluşumunun Temeli Olarak Fetihten Rızaya: Ruanda Üzerine

Düşünceler”, İzzet M. Ertan (çev.), İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt 64, Sayı 2, 2006, s. 347.

496 Cihan Ay, Etnik Kimliklerin Sosyal İnşası, ile Şiddet Arasındaki İlişki: Ruanda ve Burundi Vakalarının Karşılaştırılmalı Bir Analizi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Malatya: İnönü Üniversitesi, 2019, s. 90.

497 Altan, a.g.m., s. 106.

498 Arzu Beşiri, “Soykırım suçu, Genç Hukukçular Hukuk Okumaları”, s. 473.

http://www.muharrembalci.com/hukukdunyasi/makaleler/birikimlerV/594.pdf (Erişim Tarihi: 07.02.2019)

499 Hasan Gürkan, “Modernleşme Sürecinde Afrika’nın İki Büyük Krizi: Ruanda ve Darfur Meseleleri

Üzerine Bir İnceleme”, Journal of TurkishStudies, Vol. 9, Issue. 4, 2014, s.482.

500 Sercan Reçber, İnsani Müdahale ve Koruma Sorumluluğu, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul

Bağımsızlık sonrası Belçikalı siyasilerin desteğini alan Hutular, Tutsi kralını indirerek yönetimi ele geçirmişlerdir.501 Ardından ise Belçikalılar ‘vesayet altında

bir devrim’ olduğunu ileri sürerek HutulardanGregoireKayibanda’yı iktidara

getirmiştir. 502 Tutsilerin iktidarı geri almak için mücadeleleri ölümlerle

sonuçlanırken, 1962’de bağımsızlığını kazanan Ruanda’da Kayibanda iktidarı503 ile

büyük çatışmalar görülmemiş aksine göreceli istikrarın ve kısmen askeri güvenliğin sağlandığı504 tek partili bir yol haritası izlenmiştir.505

Birinci Cumhuriyet dönemi olarak bilinen Kayibana dönemi ile birlikte istikrar politikaları uygulanmaya çalışılmıştır. Tutsilere karşı sert tutumda olan Kayibana hükümetine yapılan saldırılarda Tutsilere yönünü dönmüş ve bu çatışmalardan zararlı çıkan Tutsiler olmuştur.5061961 yılı ile birlikte Uganda ve Brundi üslerinden

ülkelerine geri dönmeye çalışan Tutsiler saldırılar gerçekleştirerek Hutulara karşı güç kullanmaya başlamıştır. Saldırıları bastırmalarına rağmen gece olunca tekrar güç kullanma teşebbüslerinden dolayı Tutsi isyancılarına ‘niyenzi’ ya da diğer bir ifade ile hamamböcekleri ismi verilmiştir.507

Kayibana döneminde iki katliama şahit olunmuştur, 1962 ve 1963-1964 yıllarında yaşanan katliamlar Tutsi olan sivilleri hedef almıştır. 1962 yılında yaşanan katliam ile ilgili sınırlı makale ve bilgi olduğundan dolayı çok fazla bilinmemek ile birlikte uluslararası alanda ilgi çekmemiştir. Tutsilerin saldırılarına misilleme yapıldığı bilinmektedir.508 1994 katliamına benzerlikleri ile bilinen 1963 olayları509

501 Gürkan, a.g.m., s.482.

502 UHİM, a.g.e., s. 109.

503Alan J. Kuperman, The Limits of Humanitarian Intervention Genocide in Rwanda, Washington: Brookings Institution Press, 2001, s. 7.

504 Asena Boztaş, Üçüncü Dünya Güvenliği Yaklaşımları Kapsamında Afrika’nın Büyük Göller

Bölgesi’ndeki Çatışmaların Analizi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Sakarya: Sakarya Üniversitesi, 2012, s.108

505 Arthur Jay Klinghoffer, The International Dimension of Genocide in Rwanda, London, Palgrave Macmillan, 1998, s. 8.

506Sencerman, a.g.m., s. 59. 507 Kuperman, a.g.e., s. 7.

508 Ebru Çoban Öztürk, Modern Devlet Biyoiktidar Soykırım: Ruanda Örneği, Ankara: Adres

Yayınları, 2010, s. 100.

509 1994 saldırıları ile benzemesenin birkaç nedeni vardır. Öncelikle 1994 soykırımında olduğu gibi 1963 yılında da saldırılar tarımsal araç gereçler (satırlar vb.) ile gerçekleşmiştir. Yolara barikat kurularak çok kişinin toplanması için bir sistem geliştirilmiştir. Olaylar meşru müdafaa hakkı olduğu düşünülen bir misilleme çerçevesinde ilerlemiştir ve her iki olayda da Hutu destekçileri tarafından,

ise ‘niyenzi’ tarafından yapılmış en başarılı saldırı olmuştur. Burundi’den gelen isyancılar başkent Kigali’nin on mil içine kadar ilerlemeyi başarmışlardır. Bu saldırı girişimlerinde Tutsiler başarılı olduğu kadar da başarısız olmuştur çünkü Tutsilere karşı yapılan en yoğun misilleme olarak bilinmektedir.510Yine de Kayibana, Hutular

tarafından Tutsilere ılımlı olduğu konusunda eleştirilmiştir. 1970’li yıllarda ise hem siyasi hem ekonomik sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır. İktidardan pay almak isteyen kuzeyli subaylar ise darbe yapmak için planlar yapmışlardır.511

Güneyli Parmehutu liderleri bir zamanlar güçlü Tutsilerin yanı sıra Hutu rakiplerini de yok ediyorlarken birinci cumhuriyet yıllarının sonuna doğru kuzeydeki Hutulargüçlenmişitr. Kamu Güvenliği Komiteleri512‘PublicSafetyCommittees’ ve

diğer grupların kurulması, 1973 yılının ilk zamanlarında Tutsilere yönelik saldırıların yoğunlaşması ile birlikte kuzeyde ki Hutular ile Güneyde ki Hutular arasında ki ayrım giderek büyümüştür.513

Tutsileri azınlık statüsüne getirerek hem güvenliği sağlamak hem de Tutsilerin iç tehdit unsuru olmaktan çıkarmak olarak kurgulanan Kamu Güvenliği Komteleri514

hazırladıkları kara listeler ile gün geçtikçe daha fazla ayrışmaya ve Tutsilerin sosyal ortamdan tasfiye edilmesine sebep olurken daha sonrasında radyo kullanılarak Hutular ayaklandırılmaya çalışılmıştır.515

Belçika tarafından desteklenen Hutu Kurtuluş Hareketi Partisi (PARMEHUTU) liderliğinde ki Kayibanda hükümeti 1973 yılına kadar Hutu ırkçılığını

rejim karşıtı Hutu kimliğine sahip olan sivillerde Tutsi gibi görülmüştür. Detaylı bilgi için bkz: Çoban Öztürk, a.g.e., s. 102.

510 Kuperman, a.g.e., s. 7. 511 Sencerman, a.g.m.,s. 46.

512Tutsi olarak görülen topluluğun ilkokul ve üniversitelerden uzaklaştırma faaliyetinde uzaklaştırma listelerini oluşturan topluluktur. Orta öğretim ve liseden faydalanabilecek Tutsi oranı ise %10 ile %20 arasında olacağı belirlenmiştir ve Hükümetin desteğini alan bu politikada 1970’li yılların başında okullarda öğrenim görenler ve öğretmenlerin %50 oranında Tutsiler olduğu görülmüştür. Uzaklaştırma ile başlayan bu hareket Tutsilere saldırılara dönüşmeye başlamış ve Güneyi destekleyen Hutulara karşı saldırılarda bu dönemde başlamıştır. Detaylı bilgi için bkz: Çoban Öztürk, a.g.e.,s.105.

513Alison Liebhafsky Des Forges, Leave None to Tell the Story Genocide in Rwanda, Human Rights

Watch, 1999, s. 37.

514 Çoban Öztürk, a.g.e., s. 106.

515Mahmood Mamdami, When Victims Become Killers: Colonialism, Nativism and the Genocide in Rwanda, New Jersey: Priceton University Press, 2001, s. 137.

savunmuştur.516PARMEHUTUiktidara geldikten sonra Tutsilere karşı, Belçika’nın da

desteğini alarak etnik temizlik başlatmıştır.517

1973 yılında ise Hutu hükümetini darbe ile devirdikten sonra başa geçen General JuvenalHabyarimana ırkçılık politikası izlemeye devam etmiştir.518 1973

yılının Temmuz ayında General Habyarimana iktidara gelerek İkinci Cumhuriyeti kuran Habyarimana hükümeti, ulusal birliği ve düzeni yeniden kurmayı vaat etmiştir. İkinci Cumhuriyet darbesi kansız bir darbe girişimi olarak nitelendirilse de birinci cumhuriyet döneminin önde gelen liderlerinin yarısı cumhuriyet döneminden sonra idam edilmiştir.519Darbe ile Kayibana hükümetini indiren Habyarimana tek partili bir

devlet kurarakMNRD (Ulusal Devrimci Demokrasi Hareketi) yönetime gelmiş520 ve

Tutsilerin sadece %10’undan daha az sayıda olanlarına iş imkanı tanımıştır. Tutsilerin çoğu ise bu dönemde ülkelerinden kaçmışlardır.521

Habyarimana dönemini dört şekilde özetleme imkanı sunan Ebru Çoban’a göre; Habyarimana hükümeti tek partili dönemi ile olumlu ilerlemeler kaydetmiş ve diktatör rejim karşıtı olanlar olsa dahi destekleyen dış ülkeler tarafından yardımlar alınabilmiştir.522 Burada önemli husus darbe ile yönetimin devrilmesi ve yeni bir

siyasi sistemin şekillenmesi ülkede ki ekonomik sıkıntıları arttırmıştır. Ekonomide canlanma sağlamak amacıyla Fransa’dan yardım alınarak ortaklık yapılmış bunun yanı sıra IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası ekonomik işbirliğiyle yardım yapan kuruluşlardan destek alınmıştır.523 1975 itibariyle on beş yıl boyunca Afrika Bölgesi

içerisinde Ruanda BM Kalkınma Programı ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar tarafından ‘Kalkınma Yıldızı’ olarak rapor edilmiştir.524

Çoban’ın Habyarimana hükümeti analizinde ikinci hususa değinecek olursak; Kuzeybatı desteği ile birlikte ülkenin yönetim kademelerinde ve ordu teşkilatında

516 Yavlal, a.g.m., s. 124.

517 Yiğit Anıl Güzelipek, “Uluslararası Toplum ve Ruanda’da Normalleşme Çabaları”, AİBÜ Sosyal Bilimler Üniversitesi Dergisi, Cilt 15, Sayı 2, Yıl 15, 2015, s. 192.

518 Yavlal, a.g.m., s. 124. 519Des Forges, a.g.e., s. 37. 520 Çoban Öztürk, a.g.e., s. 106.

521Cathrine Claire Larson, As We Forgive: Stories of Reconciliation from Rwanda, Michigan: Zodervan, 2009, s. 10.

522 Çoban Öztürk, a.g.e., s. 107. 523Sencerman, a.g.m., s. 61. 524 Altan, a.g.m., s. 110.

Kuzeybatıdan gelenlerin yer aldığı yeni bir dönem başlamıştır.525 Genelde akrabaları

ve bölgesel olarak darbe girişimine destek verenler yönetim kadrolarında yer alırken, eşinin akrabalarını ise askeri makamlara ve hatta özellikle başkanlık muhafızlarında ki konumlara yerleştirmiştir.526

Üçüncü değinilen konuya göre, Habyarimana döneminde dış mihraplardan ekonomik yardımlar alınması neticesinde ülkede ekonomik durumu iyi olan kesim ile olmayan kesim arası farklılıklar artmıştır ve son olarak, Hutu içerisinde ki sorunlarla bağlantılı olarak Tutsi karşıtı politikalarda düşüşler yaşanmıştır.527

1970 itibariyle sınır komşuları Uganda ve Burundi’de yaşanan iç karışıklıklar ile birlikte Ruanda’da toplumsal sıkıntılar baş göstermeye başlamıştır.5281980 yılı

itibariyle Ruanda içerisinde ki değişim, iki kutuplu sistemin sonuna gelinmesi, kıta içerisinde demokratikleşme hareketleri ve ülke içerisinde muhalif bir basının ortaya çıkmasıyla ateşlenmiştir. Hükümet gazetecileri bastırarak basını ele geçirmeye çalışmış fakat başarılı olunamamıştır.529

1980 yılı içerisinde çok fazla mülteci yerlerinden edilmiş ve Ruanda sınırlarından alınmadıkları ve ülkelerine geri kabul edilmedikleri için vatansız olarak kalmışlardır. Habyarimana hükümeti 200.000 kadar yabancı ülkelerde yaşayan Ruandalı olduğunu ileri sürse deBirleşmiş Millerler Mülteci YüksekKomiserliği

(BMMYK) tahminlerine göre 900.000 kişi mülteci statüsünde yaşamlarını idame

ettirmektelerdi.530

Habyarimana hükümeti devam ederken 1 Ekim 1990 yılında kurulan Ruanda’dan sürülen mülteciler ve çocuklarından oluşan RPF, Uganda topraklarından Ruanda’ya saldırılara başlamıştır.531Bu olay üzerine RPF saldırılarına bir suçlu

525 Çoban Öztürk, a.g.e., s.107. 526Sercerman, a.g.m., s. 61. 527 Çoban Öztürk, a.g.e., s. 107.

528 Öncel Sencerman, Çevresel Güvenlik: Postkoloniyel Dönemde Alman Doğu Afrikası İçin Çatışma

Çözümleme Örnekleri, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi, 2013, s. 63.

529 Çoban Öztürk, a.g.e., s. 109.

530 Fred Grünfeld, Anke Huijboom, The Failure to Prevent Genocide in Rwanda: The Role of Bystanders, M. Cherif Bassiouni (ed.), International and Comparative Criminal Law Series, Boston: Martinus Nijhoff Publishers, 2007, s. 32.

531 Barrie Collins, Rwanda 1994: The Myth of the Akazu Genocide Conspiracy and its Consequences,

arayan Ruanda hükümetisınırlar içinde bulunan Tutsileri hedef altında bırakaraktutuklamış ve öldürmüştür.5321990 itibariyle siviller arasında savaş başlamış

ve ekonomik ve politik gerileme sürecine girilmiştir.533

Tutsilerin yanı sıra Tutsilere yardım eden birlik Hutulardan oluşan RPF saldırıları 534 Fransa’nın desteği ile bastırılmıştır. 535 RPF birliğinin saldırıları,

Fransa’nın desteklediği Hutulara karşı olduğu için, bu saldırılar Fransa’ya karşı olarak algılanmıştır. Fransa’nın Afrika’da gözettiği çıkarlar, Afrika’da ABD’yi izale ederek yalnız başına etki alanını çoğaltmak istemesi, Habyarimana hükümetine karşı desteğinin nedenini açıklamaktadır.

Fransa’nın sömürge döneminden itibaren yürüttüğü Frankofon nüfuz536 alanı

oluşturma politikasıyla Ruanda’yı dabu politik alanın içine dahil etme isteği537

Fransa ile İngiltere’nin Afrika’ya yönelik politikaları Afrika siyasetinden pay almak yönünde olduğundan İngiltere ile mücadele halinde politikalarını yöneten Fransa’nın ulusal çıkarlarını gütmesi, Ruanda’da ki acımasızca gerçekleşen insan hakları ihlallerini ve insan kıyımınıdahi göz ardı etmesine neden olmuştur. 538 Bu açıdan

Fransa ulusal çıkar dahilinde realist bir yol haritası izleyerek insani problemleri görmezden gelmiştir.

Ruanda hemdıştan gelen RPF saldırıları, hem içteki Tutsi silahlı grupları, hem Uganda’da yaşanan iç karışıklıklar veuluslararası alandan gelen demokratikleşme baskıları ile birlikte iç savaşın yaşanmasıyla karışıklık dönemine girmiştir.5391990

532 Diren Çakmak, “Soykırım Suçu: Suçun Gerçekleştiği Ruanda Örneği (1994) ve Suçun

Gerçekleşmediği Ermeni Tehciri (1915)”, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi/ 38. ICANAS, Cilt 2, Ankara, 2011, s. 512.

533 Gürkan, a.g.m., s. 482. 534 UHİM, a.g.m., s. 110.

535 Y. Kerem Arslan, “Afrika İç-Göçü ve Post-Kolonyal Vatandaşlık”, Alternatif Politika, Cilt 4, Sayı 2, 2012, s.222.

536 Frankofon nüfuz resmi dillerinden biri Fransızca olan halk topluluğunu ifade etmek için kullanılmaktadır. Fransa Afrika ülkeleri üzerinden Frankofon nüfuz alanı oluşturma bağlantılarını sürdürmektedir. Detaylı bilgi için bkz: Richard Marcoux, Africa and the francophonie of tomorrow: an attempt to measure the population of the Francophonie from now to 2060, African Population Studies Vol 25, No 2, 2011, s. 128.

537 Öncel Sencerman, “1994 Soykırımı Öncesi Ruanda’da Frankofon Kimlik İnşası ve Ruanda Dış Politikasına Etkisi”, Hümeyra Dinçer, Ümit Güneş(ed.), IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi: Bildiriler Kitabı-II (Siyaset- Uluslararası İlişkiler, İktisat, Sosyal Politika), İstanbul, 2015, s. 132. 538 Deniz Altınbaş, “Ruanda Soykırımı ve Fransa’nın Rolü”, Uluslararası Suçlar ve Tarih, Sayı 2, Ankara, 2006, s. 231.

yılında başlayan koloni döneminden kalma etnik farklılıklar yüzünden tetiklenen iç savaş, 1994 olaylarının temel haline bürünmesine neden olmuştur.540

1992 yılında Arusha Barış Anlaşmalarının ilk protokolü başlamış 541

ardındanTutsi saldırılarını karşılık verememeye başlayan Habyarimana hükümeti mültecilerin geri gönderilmesi ve orduların entegrasyonu gibi ek maddeler de içeren Arusha Anlaşmasının Ağustos 1993 yılında imzalanmasıyla542 olaylar durulmuştur.

Antlaşmaya göre iki ülkenin ortak tabanda iktidarı üstlenmesi istenmiştir.543

Arusha Anlaşması; ‘geniş tabanlı bir hükümet, ordunun yeniden

yapılandırılması ve BM Barış Gücü’nün ülkeye konuşlandırılması’ gibi maddelerden

oluşmaktadır.544 Fransa, ABD ve OAU anlaşmaya destekleyici konumda barış

görüşmelerini organize etmişlerdir. 545 1993-1994 yıllarında Uganda ile Ruanda

arasında ki sınırı gözlemlemek üzere BM Uganda-Ruanda Gözlemci Misyonu (UNOMUR) oluşturulmuştur.546

Ekim 1993’te 872 sayılı kararı ile547 anlaşmanın uygulanmasına gözlenmesine

ve geçici kurulan çok partili hükümetin desteklenmesine yardımcı olmak olmak için BM Ruanda Yardım Misyonu (UNAMIR) kurulmuştur. Aralık 1993’te bölgeye yerleşerek başkent Kigali’de güvenli bölge oluşturmuşlardır.548 Arusha ile ülkenin

güvenliğini sağlama misyonunu üstlenen UNAMIR’in görevi sadece Kigali ile sınırlı kalmıştır.549

Çok partili bir döneme giren ve başkanın Habyarimana olarak kaldığı Ruanda’da şiddet ve istikrarsızlık baş göstermiştir.550 Arusha ile RPF’nin kazandığı

haklar ve uluslararası alandan destek almasına cevaben Hutu aşırıları Tutsiler üzerine

540 Güzelipek, a.g.m., s.193.

541 Grünfeld, Huijboom, a.g.e., s. 34.

542https://peacekeeping.un.org/en/mission/past/unamirS.htm (Erişim Tarihi: 02.02.2019) 543 Arslan, Afrika..., s. 222.

544Çoban Öztürk, a.g.e., s.116.

545 Erin Jesee, NegotiatingGenocide in Rwanda: The Politics of History, UK: Palgrave Macmillan, 2017, s.xiv.

546 A. LeRoy Bennett, James K. Oliver, Uluslararası Örgütler: İlkeler, Meseleler, Nasuh Uslu (çev.), Ankara: BB101, 2015, s. 193 ; Grünfeld, Huijboom, a.g.e., s. 47.

547 Romeo A. Dallaire, “The End of Innocence: Rwanda 1994”, Jonathan Moore (ed.), Hard Choices:

Moral Dilemmas in Humanitarian Intervention, Lanham: Rowman Littlefield Publishers, 1999, s. 73. 548https://peacekeeping.un.org/en/mission/past/unamirS.htm (Erişim Tarihi: 02.02.2019)

549 Grünfeld, Huijboom, a.g.e., s. 42. 550 Çoban Öztürk, a.g.e., s. 117.

şiddete başlamıştır.551 Basınında soykırım üzerinde etkisi oldukça büyük olmuştur.

Sert tutumlarıyla ülke içerisinde ki Tutsi halka karşı Hutuları doldurmaya