• Sonuç bulunamadı

İnsani Müdahale Tarihsellinde Haklı Savaş Doktrini: Koşulları ve

2.3. Uluslararası Hukuk Kapsamında İnsani Müdahale

2.3.2. İnsani Müdahalenin Tarihsel Gelişimi

2.3.2.1. İnsani Müdahale Tarihsellinde Haklı Savaş Doktrini: Koşulları ve

Savaş antik çağ medeniyetlerinde, insanlık tarihi boyunca yasal sistemin bir parçası doğası, var olagelen bir yapının bölünmez bütünü olarak kabul edilmiştir. Eski düşünürlerden Thucydides kendisine saldıran kişiden intikam almayı haklı görürken, Aristo ise bu savaşlar için savaş sanatının öğrenilmesi gerekliliğinden bahsetmiştir.305

Roma döneminde ise her türlü başlatılan ve doğal kabul edilen savaş kavramında anlamsal ayrıma gidilmiştir. İkiye ayrılan bu yapıdan ilki kişilerin kontrolü dışında gerçekleşen teamül hukukunun bir bölümü olarak kabul edilen306

haklı savaş ‘bellumiustum’ 307, ikincisi ise kişilerin kendi kontrollerinde bulunan

savaştır.308

Kendine has savaşı ve kuvvet kullanımını sınırlayan ve kullanılabilir olduğu bazı özel durumlarda ise kuvvet kullanımına bir meşruiyet kazandıran ve insanoğlunun doğasında var olan savaşın sınırlandırılmasının etimolojik kökenini oluşturan haklı savaş öğretisi, Batılıkültürlerde olduğu gibi İslami kültürde de cihat adı altında ve ezilen Müslümanların haklarını savunmak için kullanılmaktadır.309

Savaşın ne durumlarda haklı olduğu ve bu haklı savaş durumlarında dahi savaş kavramının nasıl sınırlandırılabileceği ölçütlerini belirlemek için teoride ve pratikte çözümlemeleri içeren bir doktrin olarak karşımıza çıkan haklı savaş kavramı özellikle Batılı kültürün geçmişten günümüze geliştirdiği kültürel bir oluşumdur.310

305 Mehmet Dalar, “Uluslararası Hukukta “Haklı Savaş” Doktrini: Bir Problemin Analizi”,

Muhafazakar Düşünce Dergisi, Sayı 15, 2008, s. 230. 306 Dalar, a.g.m., s. 231.

307 Ece Göztepe, “Amerika’nın İkinci Irak Müdahalesinin Uluslararası Hukuk ve Türkiye’nin Bu Savaşa Katılımının Türk Anayasa Hukuku Açısından Bir Değerlendirmesi ya da “Haklı Savaş”ın Haksızlığı Üzerine”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 59, Sayı 3, 2004, s.82.

308Dalar, a.g.m.,,s. 231.

309 Erdem Özlük, “Adil Savaş ve Irak Savaşı: Anakronik Bir Öğretiyi 21. Yüzyılda Yeniden Okumak”, Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Sayı 30, 2015, s. 19.

310 Fulya A. Ereker, “İlkçağlardan Günümüze Haklı Savaş Kavramı”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 1, Sayı 3, 2004, s. 1.

İnsani müdahale ile ilgili çalışmalarda çokta atıfta bulunulan adil savaş kavramı Roma Hıristiyanlarına311 ve Eski Yunan medeniyetine kadar uzanmaktadır.

Tarihsel bir arka planı olan adil savaş ilkesine bakıldığında savaş için meşru gerekçeler (jus ad bellum) ve savaşta uyulması gereken bir takım kurallar (jus in

bello) vardır.312

Haklı savaş kavramının ilkeleri arasında görülen ve savaşın belirli durumlar içerisinde oluşturulduğunda haklı olabileceği ölçütler ortaya koyan jus ad bellum313

savaş gerekçelerini ve adil bir gerekçenin varlığını ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.314Öncelikle savaş için adil bir neden, savaşa girişmek için yetkili, meşru

bir otorite, savaşılacak devletten daha üstün etik değerleri içeren, göreceli adalet, farklı amaçlar gütmeden adil nedeni doğrulayacak gerçek bir niyet içerir. Daha sonra tüm diğer yolları tükettikten sonra gelen son çarenin kuvvet kullanımı olması, savaş sonrası başarı olasılığının yüksek olması, orantılı315bir şekilde savaş maliyeti ve

getirisinin ilerlemesidir.316 Meşru gerekçeler ile belirtilen ve savaşın ilk koşulu olarak öne çıkan Jus ad bellum ilkesine göre317 savaşın doğru bir otorite ile

yapılması, savaş için haklı sebeplerin bulunması gerekmektedir.318

Kurallar bütünü olarak bilinen jus in bello ise savaş sırasında yapılması gerekenlere işaret etmektedir. Bu doktrin içerisinde jus in bello kendi içerisinde iki kıstas barındırmaktadır. İki savaş esnasında ayrım gözetilmesi ki sivillere karşı herhangi bir zararın oluşmaması için bu ilke önemlidir. İkincisi ise savaş esnasında kullanılacak olan her türlü yaptırım gereçlerinin orantılı olmasıdır.319

Daha sonra Thomas Aquinas tarafından takip edilecek olan ve haklı savaş kavramının ana hatlarını oluşturan Augustine’e göre haklı savaşın şartları vardır. St.

311 Shaw, a.g.e., s. 1013. 312 Tekin, a.g.m.,s.142. 313 Ereker, a.g.m., s. 2. 314 Özlük, a.g.m., s. 29.

315 Orantılılık koşulu, haklı savaş doktrini içerisinde aslında jus in bello’ya aittir. Fakat jus ad bellum kriterleri arasında da orantılılık koşulu vardır, bunun sebebi ise; savaşta kullanılan kuvvetin amacından sapmaması ile ilgilidir. Detaylı bilgi için bkz: Ereker, a.g.m., s. 3.

316Özlük, a.g.m., s.30-31. 317 Ereker, a.g.m., s. 2.

318 Sezai Özçelik, “İslam’da Savaş ve Cihat Kavramları ve Haklı Savaş (Jus ad Bellum/Jus in Bello)

Doktrini”, Yeni Türkiye, İslam Özel Sayısı IV, Sayı 98, Yıl 23, 2017, s.462 319Özçelik,a.g.m., s. 462.

Augustine savaşı, suçluların bedel ödemeyi ve suçlarının cezasını ödemeyi reddettiği durumlarda, acı çekmeye mahkum olan insanların intikamının alınması olarak tanımlamıştır. Ona göre savaş yanlış olan şeyleri cezalandırmak ve barışçıl statükoyu yeniden sağlamak için başlatılmalıdır.320

Savaş bireyler tarafından değil hükümetler tarafından yürütülmelidir ve bir savaşın haklı olması için haklı sebepleri içerisinde barındırması gerekmektedir.321

Çatışmanın sürekli devam edeceğini savunan Augustine’e göre haklı savaş eylemler değil, amaçların önemli olması doğrultusunda masumların haklarını korumak adına savaşmaktır. 322

İnsani müdahale doktrininin felsefi kökenleri olan doğal hukuk çerçevesinde haklı savaş anlayışı doğmuştur.323 Haklı savaş tarihseline göz atacak olursak, 13 Yy.

içerisinde Thomas Aquinas, 14. Yy da Victoria ve 15. Yy da ise Suarez ve Gentili haklı savaş doktriniyle ilgili uluslararası ilişkiler literatürüne katkı sağlamışlardır.324

Haklı savaş kuramının uluslararası hukuk boyutunda temsilcileri ise AlbericoGentili, Francisco Suarez, Hugo Grotius olarak bilinmektedir.325

Gentili ve Suarez’den etkilenen Grotius, haklı savaş kavramının uluslararası hukukun parçası olmasına öncü olmuş ve savaş kurallarına uymayanların hukuki olarak yaptırımlar ile karşılaşmasına olanak tanınmıştır.326Grotius hükümdar elinde

haksızlığa uğramış olan halkın korunması için savaşı haklı görmüştür. Grotius’un 1625 yılında öne sürdüğü bu görüşü insani müdahalenin temelini oluşturmaktadır. 327 Grotius, teolojik kuramdanfarklı olarak 328 doğal hukuk

kavramının çeşitli yönlerini tanımlamıştır. İlk olarak insanın toplumsallığı üzerine

320 Shaw, a.g.e., s. 1014. 321 Dalar, a.g.m., s. 231. 322Tekin, a.g.m., s.142. 94.. 323 Gözen, Ercan,a.g.e., s. 478. 324 Tekin,a.g.m., s.94.

325 Gözen, Ercan, a.g.e., s.478. 326 Tekin,a.g.m., s. 142 327 Gözen Ercan, a.g.e., s. 478 328 Dalar, a.g.m., s. 232.

durmuştur. İnsanın karakteristik özellikleri arasında her türden olmasa da barışçıl ve düzenli bir toplum isteği vardır.329

Haksızlığa ve zulme uğramış halkların korunması hususunda yapılacak her müdahalenin adaletli olduğunu öne süre Grotius müdahalenin meşruluğu ve yasallığı yerine adaletli şekilde gerçekleştirilmesinin daha önemli bir duruş olduğuna değinmiştir. 330 Bir savaşın haklı olup olmadığını devlete bırakan Grotious, hangi

tarafın haklı, hangi tarafın haksız olması gerektiğini belirleyecek olanın, tarafsız bir devlet olması gerekliliğinden bahsetmiştir.331

Grotius’tan sonra haklı savaş kavramı üzerine vurgu yapan düşünürlerden biri de SamuelPufendorf olmuştur. Pufendorf, başka bir devlet tarafından korunma amaçlı yapılan eylemin yasal bir neden olduğunu savunmuştur. Yine haklı savaş ile ilgili düşüncelerini öne süren Emmerich de Vattel’de insanlık adına yapılacak olan iç işlerine müdahaleyi haklı kabul eden düşünürlerden olmuştur.332

Genel olarak bakacak olursak haklı savaş kavramı hukuki boyutu bulunmayan, Batı kültürü içerisinde kendine vücut bulabilmiş ve felsefi, ahlaki boyutu içinde barındıran bir doktrin olarak karşımıza çıkmaktadır.333Geleneksel dönemde adına

insani müdahale denmemiş olsa da insanlığa karşı gerçekleştirilen zulüm ve haksızlıkların durdurulması için etik değerler açısından bakılmış ve insan hakları kavramının üstünlüğüne dikkat çekilmiştir.

2.3.2.2.İnsani Müdahalenin Yeniden Kavramsallaştırılması: Koruma