1.5. Uluslararası İlişkiler Teorilerinin İnsani Müdahaleye Dair Yaklaşımları
1.5.5. Konstrüktivizm
1990 sonrası üçüncü büyük tartışma olarak uluslararası ilişkiler literatüründe yer alan rasyonalizm ve reflektivizm arasında kalan bir teori olarak görülür.152 Sosyal
araştırmalarda ampirik yöntemlerin kullanılabileceği anlayışı ile153 pozitivizmin
epistomolojisi ve post pozitivizmin ontolojisinin uluslararası ilişkiler dinamiğinde sosyal gerçekliğin daha iyi anlaşılabileceğini savunan konstrüktivistler,154 pozitivizm
ve post pozitivizm arasında ‘orta yol’ bulabileceğini vurgulayarak uluslararası ilişkiler teorilerinde yerini almıştır.155 Konstrüktivizmin temel yapısını da oluşturan
ve erken dönem düşünürlerinden bazılarını Wendt ve Onuf ve Ruggie, Kratochwil olarak sıralamak mümkündür.156
Konstrüktivizmin iki temel varsayımına bakacak olursak öncelikle, insan topluluğuna ait olan siyasi sorunları materyalist bir açıdan değil, düşünceler sistemi tarafından analiz edilmelidir. İkincisi ise, aktör bazında ki kimlik ve çıkarlar doğa tarafından değil düşünceler sistemi tarafından oluşturulmuştur. 157 Konstrüktivistler,
dünya politikasını şekillendirmede hareket tarzı ve anlayışların paylaşılmasının yanı sıra, normlar, kurallar ve fikirlerin önemini vurgulamışlardır.158 Konstrüktivistler,
152 Jörg Friedrichs, European Approaches to International Relations Theory: A House with Many Mansions, London: Routledge, 2004, s. 11.
153 Audie Klotz, Cecelia Lynch, Strategies for Research in Constructivist International Relations, New York: ME Sharpe, s. 14.
154 Wendt, a.g.e., s. 39. 155 Friedrichs, a.g.e., s. 105.
156 Milja Kurki, Causation in International Relations: Reclaiming Causal Analysis, Cambridge: Cambridge University, 2008, s. 126.
157Wendt, a.g.e., s. 1. 158 Kurki, a.g.e., s. 126.
paylaşılan sosyal ilişkiler bakımından yapıyı tanımlayarak topluma kolektif anlamlar yükler.159
Küreselleşmeden miras kalan değişim ve dönüşümlerin yorumlanmasında güç bazlı kaynaklar yerine fikirsel bağlamda oluşmuş sosyal yapıyı incelemelerine dahil eden konstrüktivizm, realizmden ayrışarak devleti toplum ile beraber analiz düzeyine oturtmuştur.160 Böylece realist bloğun yok saydığı, cinsiyet, kimlik, insan hakları gibi
normatif düzlemde ki konuları ele alarak devletlerin aşamadığı çatışma süreçlerinin inşasının temelini kimliklerin oluşturduğunu varsaymaktadır.161
Konstrüktivistler aktör çıkarlarının dışsal değil içsel olarak oluştuğunu vurgulamaktadırlar.162 Çıkarın temel noktasını kimlikler oluşturmaktadır ve buna
bağlı olarak eylemler oluşmakta ve şekillenmektedir.163Konstrüktivizmde, diğer
teorilerin unsurları ve pozitivist yapılarının aksine normlar, fikirler ve kolektif kimlikler ön plana çıkmaktadır.164 Konstrüktivizim hem sosyolojik kuramsalcılığın
entelektüel boyutundan hem de eleştirel teorilerden beslenen bir ekol olarak karşımıza çıkmaktadır. 165 Güç kavramı, anlamın sosyal inşası ile sosyal gerçekliğin
inşası arasında ki ilişkiyi ele aldığından dolayı inşacılar için oldukça önemlidir.166Fakat konstrüktivistler, dünya siyasetini açıklamak ve eylemlerin ana
sebeplerini okumakta kullanılan gücün maddeci yaklaşımını eksik ve olayların boyutlarını tam olarak açıklamadığını değerlendirmişlerdir. Konstrüktivistler politikaları anlamak için eylemlerin, uluslararası normların nasıl meydana geldiğini, düşünce ve değerlerin olayların akışında ki etken rolünü, söylemlerin etkilerini incelemişlerdir.167
159 Steven Dixon, “Humanitarian Intervention: A Novel Constructivist Analysis of Norms and Behaviour”, Journal of Politics & International Studies, Vol 9, 2013, s. 135.
160Atilla Sandıklı, Bilgehan Emeklier, “Güvenlik Yaklaşımlarında Değişim ve Dönüşüm”, Atilla Sandıklı(ed.), Teoriler Işığında Güvenlik, Savaş, Barış ve Çatışma Çözümleri, İstanbul: Bilgesam Yayınları, 2012, s. 39.
161 Sandıklı, Emeklier , a.g.e., s. 40 162 Dixon, a.g.m., s. 134.
163 Dixon, a.g.m., s. 135. 164 Friedrichs, a.g.e., s. 119. 165 Reus-Smit, a.g.e., s. 292.
166 Stefano Guzzini, “Constructivism and International Relations: An analysis of Luhmann’s Conceptualization of Power”, Mathias Albert and Lena Hilkermeier (ed.), Observing International Relations: Niklas Luhmann and World Politics, London: Routledge, 2004, s. 208.
Konstrüktivist düşünceye göre aktörler tarafından fikirler ve düşünsel özelliklerin sosyal ve siyasi eylemleri şekillendirmektedir. 168 Aynı zamanda
konstrüktivizm tarafından belirleyici yöntem olarak kullanılan kimlikler çıkarlar ve bu çıkarlar ise aktörlerin eylemlerini belirlemektedir. Çıkarların nasıl oluştuğunu ortaya koyan devlet veya bireylerin kimlikleridir. Konstrüktivistler karşılıklı olarak birbirlerini etkilediklerini düşündükleri aktörler ve normatif ve düşünsel yapılar bu kimlik ve çıkarların belirleyici unsurlarını oluşturmaktadırlar.169
Konstrüktivistlere göre ulusal çıkarların varlığı aktörle yapının arasında bir ilişki sonucunda ortaya çıkan normlara dayalıdır.170 İnşacıları, ulusal çıkarların
içeriden kaynaklanmasına oluşturulan kimlikten doğmasını savunmakta ve bu kimlikleri ulusal çıkarların temeli olarak tanımlamaktadır. Sosyal çevre, çıkar ve kimliğimizin sonuçlarını ve böylece eylemlerin nasıl şekillendiğini de belirlemektedir. Devletlerin bütün eylemler de kimliklere dayanmaktadır.171
İnşacılara göre, aktör ile yapı arasında sabit olmayıp sürekli değişim halinde bulunan bir sürü norm vardır ve bunlar uluslararası sistemde bütün aktörler için önemlidir. Ulusal egemenlik ve insan hakları gibi uluslararası hukuk ve kabul olunmuş değerler, bu normlardan sayılmaktadır. Konstrüktivizme göre eğer bu evrensel kabul olunmuş normlar ve değerler zarar görüp tehlikeye düşerse, insani müdahale meşruiyet kazanabilir.172 Konstrüktivist düşünceye göre devletler, diğer
devletlerde işlenen insanlığa karşı suçları önlemek adına sorumluluk alarak insani müdahaleyi ahlaki bir eylem haline dönüştürebilirler.173
Özetle konstrüktivist teoriye göre, uluslararası alanda ortaya konan ve küreselleşen uluslararası hukuk ve insan hakları gibi normların tehlikeye düşmesi, kötüye kullanılması halinde insani müdahaleden bahsetmek mümkün olabilir. Fakat çıkarların oluşturduğu bir müdahale söz konusu olmamaktadır. Bir devletin kendi vatandaşına karşı savaş açması veya bir grubun başka gruba karşı soykırım yapması, 168A.g.e., s. 294. 169A.g.e., s. 295. 170 Dixon, a.g.m., s. 136. 171A.g.m., s. 135. 172 Dixon, a.g.m., s. 126-161.
173 Fredrik Doeser, “Sweden’s Libya Decision: A Case of Humanitarian Intervention”, International Politics, Vol 51, No 2, 2014, s. 197.
insan haklarının korunmaması gibi durumlarda maddi güç kullanmak, küresel normları ve değerleri korumak için meşru hale gelebilir.174