• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM: MUKÂTAA AKDİNİN HUKUKİ SONUÇLARI

3.1. Mütevellinin Hakları

3.1.6. Resm Alma

EK-1’de de yer aldığı üzere mukâtaa ile kiralanmış vakıf arsalar üzerindeki mülklerin sahipleri tarafından bir başkasına satılması durumunda mütevellinin satım sebebiyle vakıf için resm alıp alamayacağına dair 20 adet fetva tespit edilmiş olup bu fetvalardan 15’inde satıcından 5’inde ise müşteriden resm alınıp alınmayacağına dair bilgiler yer almaktadır. Konuyla ilgili şer‘iyye sicillerinde yapılan taramada ise herhangi bir belge tespit edilememiştir.

Mukâtaa ile kiraya verilen vakıf araziler üzerinde mütevelliden izin alınarak mülkiyet üzere mutasarrıfları tarafından ihdâs edilen şeylerin sahipleri tarafından bir başkasına satılması durumunda mütevellilerin vakıf için resm adı altında bir miktar para aldıkları görülmektedir.

Sunullah Efendi’ye, yeri mukâtaalı vakıf, üzerindeki eşcâr mülk olan bir bağın satılması durumunda mütevellinin satıcıdan semenin öşrünü (onda birini) almaya kâdir olup olmadığı sorulmuş, o da semenin öşrü ecr-i misle denkse alınabileceği şeklinde cevap vermiştir. Bir başka fetvasında ise Sunullah Efendi, satış sebebiyle mütevellinin satıcıdan ancak karşılıklı rızayla belirlenen meblağı almaya kâdir olduğunu ifade etmiştir.595 Bir diğer fetvasında ise mutasarrıfın vakıf arazideki mülk bağını ve kürûmunu satması durumunda mütevellinin kıymetin öşrünü almaya kâdir olmadığını ancak bir mikdar akçe alabileceğini söyler. Fetvanın devamında mütevellinin bir mikdar para alabilmesinin sebebini “Girâs rağbet-i arza ittisâl ile olup ol miktar menfaatin vakıf idüğü mukarrerdir” şeklinde açıklamaktadır.596 Bu fetvalardan hareketle Sunullah Efendi’nin mukâtaalı yer üzerindeki mülklerin satımından karşılıklı rıza ile belirlenen veya örf oluşmuş miktarı mütevellinin vakıf için alabileceğine cevaz verdiğini söylemek mümkündür.

Zekeriyazâde Yahya Efendi’ye ait fetvalarda, mütevellilerin mukâtaalı arsada mutasarrıf olanların mülklerini satmaları durumunda satıcıdan öşür gibi belirli bir oran talep

595 “Yeri mukâtaalı vakıf ve eşcârı mülk olan bağını Zeyd, Amr’a bey‘ ettikde mütevelli-i vakf “Semenin

öşrünü alırın” demeye kâdir olur mu? el-Cevâb: Ecr-i misil olunca olur.” Sunullah Efendi, Fetâvâ-yı

Sunullah Efendi, 30a, 68b.

edemeyecekleri597 ancak mütevelliye vakıf için bir miktar para verilmesi gerektiği ifade edilir.598 Bununla beraber Zekeriyazâde Yahya Efendi’ye ait başka bir fetvada ise mütevellinin, mukâtaalı bir mülk bağçenin satımı esnasında satıcıya bağçeyi satabilmen için benden izin alman gerekir diyerek izin temessükü adı altında resm almaya kâdir olmadığı zikredilir. Eğer mütevelli satışa izin verdiği için resm adı altında satıcıdan bir miktar para almışsa satıcının bu meblağı mütevelliden geri almaya şer‘an hakkı vardır.599

Bu fetvadan hareketle Zekeriyazâde Yahya Efendi’nin mukâtaalı yerdeki mülklerin satılması durumunda mütevellinin bu satıştan vakıf için bir miktar para almasının meşru olmadığı görüşüne sahip olduğu anlaşılmamalıdır. Zira fetvada mütevellinin, kendisinden izin temessükü alınmadan satış yapılamayacağını ifade edip satıcıyı yanıltarak izin temessükü adı altında resm almasından bahsedilmektedir. Kişinin mülkünü satarken kimsenin izin ve icâzetine ihtiyaç duymaması sebebiyle mütevellinin izin temessükü adı altında bir para alması meşru olmamaktadır. Öyleyse Zekeriyazâde Yahya Efendi’nin, izin temessükü adı altında mütevellinin zorla satıcıdan para alamayacağı, bununla beraber satış sebebiyle vakfa bir miktar para verilmesi gerektiği görüşünde olduğu anlaşılmaktadır.600

Çatalcalı Ali Efendi ise Sunullah Efendi ve Zekeriyazâde’den farklı olarak mukâtaalı yer üzerindeki mülk menzilin satılması durumunda mütevellinin satıcıdan resm adı altında bir şey almaya kâdir olmadığını söyler. Fetvaya Fethu’l-kadîr’den yazılan nakle göre Müslümanın hakkı olmayan şeyi şer‘i bir sebep olmadan alması caiz değildir.601 Bu sebeple Ali Efendi’ye göre eğer mütevelli satıcından teğallüben (zorla) bir miktar resm almışsa satıcı parasını mütevelliden geri almaya kâdirdir. Zira fetvanın akabinde

597 “Arsası mukâtaâlı vakıf ve binası milk olan bir dükkanın mâliki Zeyd dükkan-ı mezbûru Amr’a bir

mikdâr akçeye bey‘ ve teslim ettikden sonra arsa mütevellisi Zeyd’in semen deyu aldığı meblağın öşrünü vakıf için almağa kâdir olur mu? el-Cevâb: Olmaz.”, Zekeriyazâde, Fetâvâ-yı Yahya Efendi, 134b.

598 “Zeyd arz-ı vakıf üzerinde olan bağını bir mikdâr meblağa Amr’a beyʻ ve teslim ettikde vakfın

mütevellisi olan Bekir “Semen olan meblağın öşrünü vakıf için alırın.” demeğe kâdir olur mu? el-Cevâb: Olmaz, vakfa bir miktar nesne verilir.”, Zekeriyazâde, Fetâvâ-yı Yahya Efendi, 131a.

599 “Zeyd arsasının bir miktar akçe senevi mukâtaası olan mülk bahçesini Amr’a bir miktar akçeye bey‘ ve

teslim ve kabz-ı semen ettikten sonra vakf-ı mezburun mütevellisi olan Bekir mücerred bu bağçenin arazisinin mukâtaası olmakla bey‘ olundukta benim iznime muhtaç olup izin vermem için şu miktar akçe resm lazımdır deyü bayi ve müşteriden bir miktar akçe almağa kâdir olur mu? el-Cevâb: Olmaz.

Bu surette Zeyd’den resm namına yedi bin akçe almış olsa halen Zeyd ol akçesin Bekir’den istirdada ve ahza şer‘an kâdir olur mu? el-Cevâb: Olur.” Aksarâyî (der.), Fetâvâ-yı Şerif, 30a.

600 Zekeriyazâde, Fetâvâ-yı Yahya Efendi, 8a, 131a.

601 “Zeyd arsası mukâtaalı vakıf, binası mülkü olan menzilinin binasını Amr’a bey‘ ve teslim eylese arsa

mütevellisi Bekir, Zeyd’den resm namına nesne almağa kâdir olur mu? el-Cevâb: Olmaz.” Çatalcalı,

Bedâîu’s-Sanaî’den yapılan nakilde de ifade edildiği üzere gasp, mütekavvim bir malın malikinin mülkünden zorbalıkla çıkarılması olması hasebiyle mâlikinin mağsûbu geri almaya hakkı vardır.602 Bu fetvalardan Ali Efendi’nin mukâtaalı yerler üzerinde bulunan mülklerin satılması esnasında mütevellinin satıcıdan vakıf için bir şey almaya kâdir olmadığı görüşünde olduğu anlaşılmaktadır.

Abdurrahim Efendi’nin de konuyla alakalı pek çok fetvası bulunmaktadır. Ona göre de mütevellinin, mukâtaalı mülkün satılması durumunda satıcıdan semenin öşrünü talep etmeye veya almaya hakkı yoktur. Ancak satıcının bu satıştan elde ettiği paradan vakfa bir miktar vermesi gerekir. Gedûsî ilgili fetvanın devamında, mütevelliye verilecek parada öşür, öşrün yarısı gibi tayin edilmiş bir meblağın olmadığını bilakis örfün burada belirleyici olduğunu, mutasarrıfın halis mülkünde tasarrufta bulunması sebebiyle rızası olmayan hiçbir şeyin alınamayacağını ve böyle bir satış sebebiyle mutasarrıfın mütevelliden izin almaya muhtaç olmadığını Atâullah Efendi’den nakletmiştir.603 Bir başka fetvasında ise Abdurrahim Efendi, mukâtaalı vakıf yer üzerindeki mülk çiftliğini satan kimseden mütevellinin satış sebebiyle vakıf için resm alamayacağı zikredilmektedir. Ancak fetvanın akabinde Atâullah Efendi’den yapılan nakilden de anlaşıldığı üzere burada ifade edilmek istenen şeyin, satış sebebiyle mütevellinin miktarı belirlenmiş bir resm, öşür veya öşrün yarısı gibi belli bir oran veya meblağda para alamayacağıdır. Yani mütevelli bu satıştan resm alamaz ama mütevelliye münasip bir miktar para verilir.604 Zira bir başka fetvasında Abdurrahim Efendi mütevellinin, mukâtaalı vakıf arsa üzerindeki mülk bağın satılması durumunda vakıf için bir miktar para alabileceğine dair fetva vermiştir.605

İbn Âbidin de mütevellinin, mukâtaalı vakıf arsa üzerindeki mülklerini satmak isteyen kişiden -kendisinden izin alınmadan yapılan satışın mevkûf olacağını iddia ederek- semenden bir miktar para talep edemeyeceği görüşündedir. Ona göre bu şekildeki bir satış akdi mevkûf değil bilakis sahihtir.606

602 Çatalcalı, Fetâvâ-yı Ali Efendi, 1/120; Meşrebzâde (der.), Câmiu’l-icâreteyn, 71.

603 “Zeyd arsası mukâtaalı vakıf ve eşcârı mülk-ü mülteffe olan bağçesini semen-i ma‘lumeye bey‘ ve teslim

eyledikte arsa mütevellisi ol semenin öşrünü Zeyd’den vakıf için almağa kâdir olur mu? el-Cevâb: Olmaz. Vakfa bir miktar nesne verilir.”, Gedûsî (der.), Fetâvâ-yı Abdurrahîm, 142/438a.

604 Gedûsî (der.), Fetâvâ-yı Abdurrahîm, 142/443a.

605 Gedûsî (der.), Fetâvâ-yı Abdurrahîm, 142/443a.

Yukarıda zikredilen fetvalardan farklı olarak mütevellinin veya sipahinin satıcıdan değil bilakis müşteriden vakıf veya mîrî arazide tasarrufta bulunmasına izin verdiği için bir miktar para alabileceğine dair fetvalar da bulunmaktadır. Nitekim Zekeriyazâde Yahya Efendi’ye ait bir fetvada mîrî arazi üzerinde bulunan mülk değirmeni satın alan kişiden sipahinin arazide tasarrufta bulunmasına izin verdiği için bir miktar akçe resm alabileceği ifade edilir.607 Çatalcalı Ali Efendi ise bunun tam tersi görüşte olup mukâtaa ile kiraya verilmiş vakıf arsa üzerindeki mülk menzilin satılması durumunda mütevellinin müşteriye bana şu kadar para verip izin temesssükü al yoksa zapt ettirmem demeye kâdir olmadığını söyler. Meşrebzâde’nin Ali Efendi’ye ait olan bu fetvanın devamında Muhitü’l-Burhâni’den yazdığı nakilde; kişinin hâlis malında tasarrufta bulunmasına kimsenin mani olamayacağı zikredilir.608 Zira mukâtaalı yer üzerindeki şeyler onları ihdâs eden kimsenin halis mülkü olup sahibinin kimseden izin almadan o şeyleri satmaya hakkı vardır. Bir başka ifadeyle mukâtaa ile kiraya verilmiş vakıf arsalar üzerindeki mülklerin satılması durumunda mütevelliden izin almaya gerek yoktur.609

Abdurrahim Efendi de konuyla ilgili fetvasında arsası mukâtaalı vakıf ve binası mülk olan değirmenin satılması durumunda mütevellinin arsayı tasarruf etmesine izin vermesi mukabelesinde müşteriden vakıf için bir miktar para almaya kâdir olduğunu ifade etmektedir.610 Abdurrahim Efendi’nin bu fetvasının akabindeki nakilde şunlar zikredilmektedir; vakıf arsadaki mülk binanın satılmasına mütevelli müdahale edememektedir. Çünkü kişi burada vakıf arsayı değil arsa üzerindeki mülk binasını satmaktadır. Arsa vakfın olduğu için mütevelli mukâtaa almaya devam edecektir. Buna ilaveten vakıf için bir miktar para alınmasının sebebi ise insanlar arasında, birbirlerinin gönlünü hoş etmek için böyle bir teamülün oluşmasıdır. Ancak bu uygulamada belirlenmiş bir meblağ yoktur. Bundan dolayı karşılıklı olarak anlaşılan miktarın alınması en güzel ve uygun olandır. Bir başka fetvasında da Abdurrahim Efendi aynı minval üzere fetva vermiştir. Ancak bu fetva, satıcının mülk sahibi değil emîn-i beytü’l mal olması hasebiyle bir önceki fetvadan farklılık arz etmektedir. Şöyle ki; fetvada mukâtaalı vakıf arsa üzerindeki mülk bağın sahibinin vâris bırakmadan vefat etmesi sebebiyle emîn-i

607 Zekeriyazâde, Fetâvâ-yı Yahya Efendi, 8a.

608 Çatalcalı, Fetâvâ-yı Ali Efendi, 1/199; Meşrebzâde (der.), Câmiu’l-icâreteyn, 71.

609 Minkarîzâde, Fetâvâ-yı Minkârîzâde, 217b, 219b; Çatalcalı, Fetâvâ-yı Ali Efendi, 1/199.

610 “Zeyd arsası vakıf ve binası mülk olan değirmenini Amr’a semen-i malume ile bey ve teslim eyledikten

sonra arsa mütevellisi Amr’dan ol arsayı tasarrufa izin mukabelesinde vakıf için bir miktar nesne almağa kâdir olur mu? el-Cevâb: Olur.”, Gedûsî (der.), Fetâvâ-yı Abdurrahîm, 142/438a.

beytü’l mâl’ın o bağı kabz ederek bir başkasına satması durumunda mütevellinin arsada tasarruf etmesine müsaade ettiği için müşteriden vakıf adına bir miktar para almasının mümkün olup olmadığı sorulmuş, Abdurrahim Efendi de vakıf için bir miktar para alınabileceğine dair fetva vermiştir.611

Abdurrahim Efendi’ye göre mukâtaalı vakıf arsadaki mülkleri satın alan kişi, mütevelliye arsayı tasarrufuna izin vermesi mukabilinde vakıf için bir miktar para verirken mütevellinin buna razı olmayıp satıcıdan bu satıştan elde ettiği paranın öşrünü cebren almaya hakkı yoktur. Fetvaya yazılan nakilde, semenin satıcının mülkü olduğu bu sebeple mütevellinin bu paranın öşrünü alamayacağı sadece mâkul bir meblağ alabileceği zikredilir. Eğer mütevelli satıcıdan semenin öşrünü zorla almışsa, satıcının bu parayı mütevelliden geri almaya hakkı vardır. Gedûsî’nin fetvanın ikinci kısmı olan bu ifadeden sonra Remlî ve Burhanü'ş-şeriâ’dan verdiği nakillerde kişinin hakkı olmadan aldığı şeyi tazminle yükümlü olduğu ifade edilmektedir.612

Meseleyi özetleyecek olursak şunlar söylenebilir; Çatalcalı Ali Efendi’nin fetvaları ve İbn Âbidin’in fetvası hariç diğer müftîlere ait fetvalardan mukâtaalı vakıf arsalar üzerinde bulunan mülklerin sahipleri tarafından bir başkasına satılması durumunda mütevelliye vakıf için bir miktar para verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bununla beraber mütevellilerin bu satıma müsaade etmeleri için izin temessükü adı altında mülklerini satan kişilerden para almaya aynı şekilde semenin öşrünü, öşrün yarısını veya miktarı belirlenmiş bir resm almaya haklarının olmadığı hususunda bütün fetvaların görüş birliği içinde olduğu görülmektedir. Eğer mütevelliler, satıcılardan izin temessükü adı altında bir miktar para almışlarsa veya satıştan elde edilen semenin öşrünü almışlarsa veyahut zorla bir miktar para almışlarsa satıcılar bu paralarını mütevellilerden geri almaya kâdirdirler. Zira kişiye hakkı olmayan şeyi alması haram olduğu gibi haksız bir şekilde alınan şeyin tazmin edilmesi de kişinin üzerine borçtur. Her ne kadar satıcılardan mülklerini satmalarına izin verilmesi mukabilinde izin temessükü adı altında para alınmasına izin verilmese de aynı durumun müşteriler için geçerli olmadığı

611 Gedûsî (der.), Fetâvâ-yı Abdurrahîm, 142/438b; Meşrebzâde (der.), Câmiu’l-icâreteyn, 73.

612 “Zeyd arz-ı vakıf üzerinde olan bağçesini Amr’a bir mikar meblağa bey‘ ve teslim ettikte Amr vakfın

mütevellisine arsasını tasarrufa izin mukabelesinde vakıf için bir miktar nesne verirken mütevelli-i vakıf razı olmayıp Zeyd’den aldığı semenin öşrünü cebren almağa kâdir olur mu? el-Cevâb: Olmaz.”

“ Bu surette mütevelli-i vakıf Zeyd’in öşr-ü semeni namına cebren kırk guruşunu alsa Zeyd meblağ-ı mezburu mütevelliden geri almağa kâdir olur mu? el-Cevâb: Olur.” Gedûsî (der.), Fetâvâ-yı Abdurrahîm, 142/438b.

görülmektedir. Zira yukarıda da ifade edildiği üzere Çatalcalı’nın fetvası hariç diğer fetvalarda mütevellilerin müşterilerden arsada tasarruf etmelerine izin vermeleri karşılığında bir miktar para almalarının mümkün olduğu ifade edilmektedir.

Belgede Osmanlı vakıf hukukunda mukâtaa (sayfa 171-176)