• Sonuç bulunamadı

Ecr-i Misil Mukâtaanın Tespiti

Belgede Osmanlı vakıf hukukunda mukâtaa (sayfa 111-115)

2. BÖLÜM: MUKÂTAA AKDİ

2.3. Akdin Bedelleri

2.3.2. Ecr-i Misil

2.3.2.1. Ecr-i Misil Mukâtaanın Tespiti

EK-1’de de görüldüğü üzere ecr-i misil miktarı mukâtaanın nasıl belirleneceğine dair 6 adet fetva tespit edilmiştir. Şer‘iyye sicillerinde doğrudan konuyla ilgili olduğu tespit edilebilen belge sayısı ise 7’dir.

Fetva mecmûalarında ecr-i mislin nasıl tespit edildiğine dair önemli bilgiler bulunmaktadır. Nitekim Ebussûd Efendi ecr-i mislin “… bî-garaz, Müslümanların felan miktar demeleriyle…” tayin olunacağını söyler.376 Sunullah Efendi, vakıf dükkanın ecr-i misil kirasının ehl-i hibrenin tayini ile mi yoksa civardaki dükkanların kira miktarlarına göre mi belirleneceği sorusuna “Bî-garaz Müslümanların günde şu miktar akçeye oturulur demeleriyle tayin olunur.” şeklinde cevap vermiştir.377 Zekeriyazâde Yahya Efendi de “Ecr-i misil ne ile malum olur?” sorusuna “Bî-garaz ehl-i vukûfun ihbarlarıyla.” şeklinde benzer bir ifade ile cevap vermiştir.378

Şer‘iyye sicillerindeki belgelerde de vakıflara ait boş arsaların veya harap olmuş vakıf binaların arsalarının mukâtaa ile kiraya verileceği zaman ecr-i misil kira bedellerinin hâssa mimarları, bî-garaz Müslümanlardan oluşan bir heyet veya ehl-i vukûf tarafından tespit edildiği zikredilmektedir. Örneğin İstanbul’da yer alan Mehmed Bey Vakfı’na ait boş arsaya Fazlullah Efendi’nin talip olmasıyla vakfın mütevellisi kadılıktan arsanın ecr-i mecr-isecr-il mukâtaasının tespecr-it edecr-ilmesecr-inecr-i talep etmecr-iş bunun üzerecr-ine hâssa mecr-imarları ve bî-garaz Müslümanlar ilgili arsaya gidip keşif yapmışlar ve arsanın ecr-i mislinin yılda otuz beş akçe olduğunu tespit etmişlerdir.379 Başka bir belgede, harap olan vakıf menzilin arsasının ecr-i misil miktarı mukâtaasının nâib ile mimarın keşif ve ölçümleri (mesâha) sonucunda senelik üç yüz akçe olarak belirlendiği ifade edilmektedir.380 Bir başka belgede ise vakıf evin bir yangında tamamen yandığı, vakıfta da evi yeniden yapmak için yeterli gelir olmadığı için enkazının müzayede ile satıldığı arsasının da ahâlî-i vukûf ittifakıyla senede ecr-i misli olan yüz seksen akçe mukâtaa ile kiraya verildiği zikredilmektedir.381

376 Boyabâdî (der.), Mecmûatü’l-fetâvâ, 377a.

377 Fındık Mustafa (der.), Nuru’l-fetâvâ, 354a.

378 Meşrebzâde (der.), Câmiu’l-icâreteyn, 34, 190.

379 İstanbul Mahkemesi 3 Numaralı Sicil, 29a-4; İstanbul Mahkemesi 3 Numaralı Sicil, 25b-3; Evkaf-ı

Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil, 138b-2.

380 Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil, 159a-2, 160b-2; Bab Mahkemesi 3 Numaralı Sicil,

36a-1.

381 Rumeli Sadâreti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil, 34a-1; Beşiktaş Mahkemesi 63 Numaralı Sicil

(1061-1062/1651-1652), haz. Nedim Pakırdağ ve Yılmaz Karaca (İstanbul: Kültür AŞ., 2019), 31b-1; Hasköy Mahkemesi 5 Numaralı Sicil, 129-2.

Bunlara ilaveten vakıf arsaların açık artırma ile taliplilerine arz olunduğu, en yüksek teklif verenin arsayı mukâtaa ile kiraladığına dair de belgeler bulunmaktadır.382 Ancak pek çok fetva ve belgede açık artırmadan söz edilmemiş olmaması açık artırmanın zorunlu bir şart olmayıp bilakis ecr-i mislin belirlenmesinde kullanılan yollardan biri olduğunu göstermektedir. Bu noktada önemli olan hususun vakıf arsanın ecr-i misilden düşük bir bedelle kiraya verilmemesidir.

Bir yerin ecr-i misil miktarı kirası o yerin konumu, büyüklüğü, insanların rağbetine göre farklılık göstermektedir. Bu sebeple ecr-i misil belirlenirken bütün bu faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Nitekim Mecelle’de de belirtildiği üzere ecr-i mislin belirlenmesinde, aynı özelliklere sahip başka yerlerin kira miktarları, kiraya verilecek yer ve zamana bakılmaktaydı.383 Şer‘iyye sicillerindeki belgelerde de zikredildiği üzere mimar, nâib veya ehl-i vukûfun vakıf arsaya bizzat gidip keşif ve ölçüm yaparak ecr-i misli belirlemeleri bu duruma işaret etmektedir.

Mukâtaa ile kiralanan boş arsa üzerine mutasarrıfı bina yaptıktan sonra vakfa yeni bir mütevelli tayin olsa ve mutasarrıfla arsanın mukâtaasında ihtilaf etseler Abdurrahim Efendi’ye göre ihtilafın giderilmesi için yeniden ölçüm yapılması gerektiğinde ehl-i vukûfun arsanın mukâtaa-i mislini arsa üzerinde bina olduğu halde belirlemeleri gerekmektedir.384 Minkarîzâde Yahya Efendi ise ecr-i misil ile mukâtaaya verilen boş arsa üzerine mutasarrıfı, mülkü olmak üzere bina inşa ettikten sonra mütevellinin belirlenen mukâtaayı kabul etmeyip üzerinde bina olduğu halde arsayı mukâtaaya bağlarım demeye hakkı olmadığına dair fetva vermiştir. Fetvaya, el-Fetâvâ’l-Hayriyye’den yazılan nakilde; Kiracının arsanın boş durumdayken ki ecr-i mislini ödemesi gerektiği zira kişinin kendi mülkü için ücret ödemek zorunda olmadığı belirtilir.385 İlk bakışta bu iki fetvanın birbiriyle çeliştiği görünse de aralarında çelişki yoktur. Şöyle ki; ilk fetvada arsanın bulunduğu konuma insanların rağbet etmesiyle genel olarak kira miktarları artmış, bu sebeple mütevelli arsanın kirasının artık noksan-i fâhişle eksik hale geldiğini ileri sürerek yeniden ecr-i misli tayin ettirmiştir. Böylece yeni ecr-i misil arsanın artık imara açılmış

382 Rumeli Sadâreti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil, 58b-2; Eyüp Mahkemesi 74 Numaralı Sicil, 18b-2; Bab

Mahkemesi 3 Numaralı Sicil, 68b-6, 119a-2.

383 “Ecr-i mislin takdirinde iki şeye nazar olunmak lâzımdır: 1. Menfa‘at-i me‘cura müsâvî diğer şeyin

menfa‘atine; 2. Zaman ve mekân-ı icâreye.” Ali Haydar Efendi, Dureru’l-hukkâm şerh-i Mecelleti’l-ahkâm, 1/446. (md. 414).

384 Gedûsî (der.), Fetâvâ-yı Abdurrahîm, 142/379b; Meşrebzâde (der.), Câmiu’l-icâreteyn, 202.

bir arsa olduğu göz önünde bulundurularak tayin edilmektedir. İkinci fetvada ise arsanın ecr-i misli belirlendikten sonra sadece mutasarrıfın uhdesindeki arsanın değerinde bina sebebiyle bir artış olmuş, mütevelli de bu bu artışı öne sürerek ekstra ücret almak istemiştir. Ancak Minkarîzâde Yahya Efendi mütevellinin böyle bir hakkının olmadığını söylemiştir. Zira arsanın bulunduğu mahaldeki kira miktarları sabit kalmış, sadece üzerine bina inşa edilmesi sebebiyle ilgili arsanın değeri artmıştır. Bu artı değer yalnız mutasarrıfın bina inşa etmesiyle olduğu için de mütevellinin ekstra bir fazlalık almasına müsaade edilmemiştir.

Konuyla ilgili belgelerden anlaşıldığı üzere sadece yıllık olarak ödenecek mukâtaanın değil bilakis muacceleli mukâtaa akitlerinde muaccel bedelin de ecr-i misil olması gerekmektedir.386 Bu noktada bilirkişilerin yıllık ödenecek olan ecr-i misil mukâtaa bedelini ve muacceleli mukâtaa akitlerindeki muaccel bedeli hangi kritere göre tespit ettikleri sorusu önem arz etmektedir. Kaya, Feyzullah Efendi’nin icâreteyne dair bir fetvasından muaccelenin arsanın değeriyle doğru orantılı olma, müeccele de ise böyle bir orantının olmama ihtimalinden bahseder.387 İlgili fetvada şunlar zikredilmektedir; bir hanın arsasının üzerinde iki ayrı vakfa ait odalar bulunmaktadır. İki vakfın mütevellileri hanın tamamını icâre-i muaccele ve müeccele ile bir kişiye kiraya vermişlerdir. Bu durumda vakıflardan birinin mütevellisi kendi vakfının sahip olduğu arsa üzerindeki odalar için terettüp eden muacceleyi kabzetmek istese, Feyzullah Efendi’ye göre diğeri buna razı olmayıp muaccelenin müeccel bedele nazaran paylaşılması gerekir diyerek mütevellinin kabzına müdahalede bulunamaz.388 Her ne kadar bu fetvada icâreteynden bahsediliyor olsa da mukâtaa akdinde de muaccel bedelin arsanın değerine göre belirleniyor olması kuvvetle muhtemeldir.

Mütevelliler mukâtaa ile kiraya verdikleri her bir vakıf arsaya dair bilgileri defter-i evkâfa kaydetmekte, mutasarrıflara da bu mukâtaa akdine dair bir temessük (belge) vermekteydiler. Bu belgelerde mütevellinin el yazısı ve mührü bulunur, bundan dolayı da yarı resmi bir nitelik taşırdı. Buna ilaveten bu belgeler, vakıf ile şahıslar arasındaki

386 “…vakıf menzil mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı şühûr-ı a‘vâm ile harâbe-i müşrif olup arsa-i sırfa kalıp

vakfında dahi imâret ve meremmetine müsâ‘ade olmayacak menzil-i mezbûr icâre-i mu‘accele ve mukâta‘a-i misli ile verilmek her vechile vakf-ı mezbûra enfa‘ ve evlâ olmağın hâlâ menzil vakf-ı mezbûru icâre-i mu‘accele-i misli olan üç bin akçe ve senede iki yüz akçe mukâta‘a-i misli ile…” İstanbul

Mahkemesi 12 Numaralı Sicil, 107a-3; Hocazâde Mehmed Esad, Fetâvâ-yı Esad Efendi, 64b.

387 Kaya, Osmanlı Hukukunda İcâreteyn, 117.

sözleşmelerin kayıt altına alındığını gösterir ve hukuki meselelerde birer delil olurlardı.389

Bu senette ilgili arsanın hangi vakfa ait olduğu, konumu, kiracının adı ve ikâmet yeri, akdin tarihi, şahitlerin isimleri, alınacak muaccel ve müeccel kira bedelinin ne kadar olduğu bilgileri yer alırdı.390 Böylece bahse konu arsayla ilgili herhangi bir ihtilaf vukû‘ bulunca bu kayıt ve senetlere bakılarak sorun çözülürdü. Mesela bir belgede, Fatih Sultan Mehmed Han tarafından Fatih Cami’sine vakfolmak üzere arsasına mukâtaa takdir edilip Rumlar’a verilen Aya Nikola Kilisesi’ne, Ermenilerin müdahale etmek istemeleri üzerine defter-i evkâfa ve kilisnenin papazının elindeki temessüke bakılarak kilisenin önceden beri Rumların elinde olduğu bu sebeple hiç kimsenin müdahale edemeyeceği zikredilmektedir.391

Konuyla ilgili Ebü’l-Meyâmin Mustafa Efendi’ye ait fetvada ise şunlar zikredilmektedir; Bir vakfın mukâtaa defteri zayi olmuş bunun üzerine mütevellisi, her mutasarrıftan kira miktarını gösteren temessük belgesini göstermelerini talep etmiş. Ancak mutasarrıfların bazısı mukâtaa temessükünü göstermiş, bazısı ise temessükü saklayarak çok az bir bedel mukâtaa ödeyerek vakfı zarara uğratmıştır. Bunun üzerine vakfın arazisinin ölçülerek her bir yerin ecr-i mislinin belirlenmesine dair emr-i şerîf vârid olmuş ve mimarlar araziyi ölçerek on zira‘da bir akçe ecr-i misil takdir etmişler. Mustafa Efendi’ye göre mutasarrıfların kira miktarları önceye göre değişse de artık bu yeni ölçüm neticesinde belirlenen ecr-i misle göre kira alınması gerekmektedir.392 Bu fetvadan hareketle temessüklerin, vakıf ile mutasarrıflar arasındaki ihtilafların çözümünde önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür.

389 Yıldız, 1660 İstanbul Yangını ve Etkileri, 109.

390 “Temessük mûcebince istihkâm Mahmiye-i İstanbul’da Müneccim Sadi mahallesinde sâkin, işbu

sâhibü’l-kitâb Ali Çelebi b. İsâ meclis-i şer‘de takrîr-i kelâm edip zikr olunan Müneccim Sadi evkâfından olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı merhûm-ı mezbûr Müneccim Sadi ve iki tarafı vakf-ı mezbûr ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd arsa-i hâliyeyi vakf-ı mezbûr mütevellîsi Mustafa Çelebi târih-i kitâb senesi Şevvâlinin evâilinde otuz esedî guruş mu‘accele ve beher sene altmış akçe mukâta‘a ile bana îcâr ben dahi vech-i muharrer üzre istîcâr ve kabûl edip yedime hat ve hâtemini hâvî temessük vermişdir, mûcebince kıbel-i şer‘den istihkâmen hüccet verilmesi murâdımdır deyû mazmûnu takrîr-i meşrûhunu nâtık mezbûrun hat ve hâtemini hâvî temessük ibrâz etmeğin mûcebince savb-ı şer‘den li ecli’l-istihkâm işbu hurûf ketb olundu.” İstanbul Mahkemesi 12 Numaralı Sicil, 12a-3.

391 Bab Mahkemesi 3 Numaralı Sicil, 79a-5.

Belgede Osmanlı vakıf hukukunda mukâtaa (sayfa 111-115)