• Sonuç bulunamadı

Resûlullah Dönemi: Vahiyin Nüzûlü, Yazılışı Ve Ezberlenmesi

3. Mevcut Makaleleri

1.4. Kur’an-ı Kerim’in Cem’i

1.4.1. Resûlullah Dönemi: Vahiyin Nüzûlü, Yazılışı Ve Ezberlenmesi

1.4.1.1. Kur’an’ın Nüzûl Keyfiyeti.

Keyfiyyeten maksat Kur’an’ın Hz. Peygambere sadece mana ile ya da hem mana hem lafız ile inmesidir.

Zerkeşi, Burhân’da Kur’an’ın nüzül keyfiyyetinden bahsederken Ehl-i Sünnet ve’l-Cemat’ın Allah kelamının (O’nun katından) indirilmiş olduğuna ittifak ettikleri halde, inzalin manasında ayrı görüşler iler sürdükelerini aktarmaktadır.

es-Semerkandî Resulullah’a indirilen vahiy hakkında üç görüş olduğunu ifade eder:

1. Vahiy hem mana hem de lafız ile inzal olmuştur.

2. Cebrail (a.s.)ın sadece manaları indirir, Allah Rasulu bu manaları kavrar, onları Arapça, olarak ifade eder.

3. Cebrail(a.s)’a sadece mana ilka edildi. O, bu manaları Arapça olarak ifadede bulundu; sema ehli de bunu Arap diliyle okudu. Sonra Cebrail olduğu gibi indirdi.125

Zerkeşî bu konuda herhangi bir tercih yoluna gitmez iken, Suyutî birinci görüşü tercih etmiştir. Kesioğlu’da da O’na katılarak şöyle diyor: “Kur'an lâfız ve

mânanın ismi olduğundan lâfızları, kelimeleri aynen muhafaza ve naklolunmuştur. İlk nâzil olduğu şekilde nesilden nesile geçmiş, bir kelime katılmadan ve bir kelime atılmadan bize kadar gelmiştir”.126

En isabetli görüş bu olsa gerek. Zira sadece mana ile inmiş olsaydı İncil’en bir farkı olmazdı.

1.4.1.2.Kur’an’ın Yazılması.

Keskioğlu’na göre Kur’an-ı Kerim’in kutsal kitaplar arasında aslî safvetini muhafaza ederek yegane kitap olarak kalmasınının sebebi daha Hz. Peygamber hayatta iken Vahiy katipleri tarafından yazılmasıdır. Semâvî kitaplar içinde Kur’an’ın en büyük özelliği de zaten Allah rasulünün huzurunda kaleme alınmış olmasıdır. Hz. Peygaber vahyolunan âyetleri yazdırmış ve korunmasını sağlamıştır. 127

Malumdur ki Kur’an bir anda inmemiştir. Bazen bir ayet, bazen birkaç ayet bazen de bir sûrenin nazil olduğu vakidir. Allah rasûlü, âyetler, sûredeki yerlerine vaz edilirken “şu âyeti, filân sûrenin, filân âyetinin yanına yazın diyerek nereye yazılacaklarını da bildirmiştir.

Osman Keskioğlu bu işlemi Kur’an’ın Allah katından vahyedildiğinin bir delili olarak göstermektedir. Çünkü telif suretiyle böyle bir kitap meydana getirmek imkânsızdır.

Bilindiği gibi Hz.Peygamber ümmî idi. Yani okuma yazması yoktu. Bu yüzden risaletin başlangıcından itibaren okuma-yazma bilen sahâbîlerden bazılarına vahiy katipliği yaptırmıştır. 128 Kaynaklarda Vahiy katiplerinin sayısı hakkında farklı

126 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s.85 127 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s.85

128

Demirci, Kur’an Tarihi, s. 126. Osman Keskioğlu Şiî kaynaklardan naklettiği bilgiye göre Hz. Zeyd’en önce ferdi

olarak Kur’an’ı cem edenler olmuştur . O, da Hz. Ali’dir. Ayaşi tefsirinde şöyle rivayet etmektedir: “Hazreti Ali şöyle demiştir: “Resulûllah bana şu vasiyeti yaptı: Onu merkadine defnettikten sonra Kitabullahı bir araya toplamadıkça evimden çıkmayayım. Çünkü Kur’an, hurma dallarında ve deve kemiklerinde yazılı idi.”

Ali Bini İbrahim de Ebubekir Hadramî’den, o da Ebu Abdullah Cafer ibni Muhammed'den şöyle rivayet eder: “Resulüllah, Hazreti Ali’ye şöyle demiştir: “Yâ Ali, Kur'an sahifeler, ipek ve kâğıtlarda yazılı olarak benim yatağımın arkasındadır. Onu oradan alın, toplayın, Yahudiler Tevrat’ı zayi ettikleri gibi siz de onu zayi etmeyin. “Hazreti Ali de gidip Kur’an’ı bir sarı beze topladı ve üzerini mühürledi.” Keskioğlu, bu iki rivayeti Kur’an-ı Kerim’in Asrı Saadette yazılmış olduğunu ispat eden deliller arasında sayar. Aynı zaman bunu ferdi bir teşebbüs olarak görmektedir. Eğer rivayetler sahih ise Hz. Peygamber cem’ işini Hz. Ali’ye vasiyet ettiğini beyan etmetedir. Hz. Ali verilen emre uymak üzere Hz. Peygamberin evine gelerek cem işini ifa etmiştir. Hz. Ebu Bekir’in ise emre

rakamlar verilmiş olsa Osman Keskioğlu bu sayının 42’yi bulabileceğini ifade etmektedir.129

Onlardan bazıları şunlardır: Hz. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Zübeyr, Âmir Bini Fuheyre, Amr Bini Âs, Abdullah İbni Erkam, Sabit Bini Kays, Hanzale Bini Rebi’, Mugîre bin Şu’be.

Vahiy katipleri Kur’an’ı sahifeler üzerine yazmışlardır. Osman Keskioğlu’nun da ifade ettiği üzere “sahife bugünkü mânada sahife, kâğıdın sahifeleri, kitabın sahifeleri mânasına değildir. Yazmaya elverişli geniş ve yassı her şey sahifedir; Yassı taş parçaları, taş kapakları, kemik, hurma dalı, papirüs, tuğla, deri, bez ”130 gibi . O’na göre sahabenin Kur’an’ı yazmada öncelikle tercih ettikileri malzeme bez gibi kolay kullanışlı şeyler olmuştur. Mekke’ye nazaran Medine de yazı malzemeleri daha fazladır. Çünkü orada Ehl-i kitaptan Yahudiler vardı. Onlarda kitap olması hasebiyle yazı malzemeleri daha kolay bulunuyordu.

Zannedilmemelidir ki sahabe Mekke döneminde yazı malzemelerinden sadece kemik ve taş kullanırdı. Keskioğlu “Öyle olsa (öyle olsa idi hicret esnasında) nakli güç olurdu” diyor. Kur’an’ın Mekke döneminde yalnız taş ve kemikler üzerine yazılmadığını delili olarak Keskioğlu Kâbe’ye asılan Muallakât-ı Seb’ayı örnek vermektedir.131

1.4.1.3. Ezberlenmesi

Kur’an’ın korunmasında etkili olan ikinci âmil onun ezberlenmesidir. Keskioğlu, Hz. Peygamber zamanında kâmilen yazıldığı gibi yine o devirde kâmilen

muhalefet ederek Kur’an’ı iki kapak arasına getirmesi için Hz. Zeyd’i görevlendirmiştir. Hz. Ebu bekir bunu bilmeden yaptı denilirse, o zaman Hz. Ali Allah Rasulunun vasiyetini korktuğu için vey başka bir nedenle söylemeyerek emre karşı çıkmıştır. Bize göre bu iki rivayet sahih olamaz. Çünkü Ya Hz. Ali’nin Ya da Hz. Ebu Bekr’in Hz. Peygamberin emrine muhalefet söz konusudur. (Keskioğlu, Kur’ânı-ı Kerim Bilgileri, s.88.)

129 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s. 74. 130 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s. 76.

131 Nitekim Araplar, şiir müsabakalar yaparlar, meclisler kurarlardı. En güzel şiiri söyleyenler takdir

edilir, ün kazanırdı. Seçilen en güzel şiirler şeref nişanesi olarak Kâbe'ye asılırdı. Bunlara askı mânasına gelen "Muallâkat" denirdi. Bunlar yedi Arap şairinin seçilmiş en güzel birer kasidesidir.

ezberlendiğini ifade etmiştir. Yazar, Kur’an’ın bir çok sahabe tarafından ezberlendiğini gösteren farklı rivayetler aktarmıştır. Onlardan biri Bi’ri Maunede şehit düşen yetmiş kurradır. Buradaki Kurrayı Keskioğlu, ibn Hacer(ö. 852/1449)’in izahına dayanarak “Kur'an’ı ezberlemek ve onu başkalarına öğretmekle maruf kimselerdir”132 şeklinde tarif etmiştir. Dolayısı ile şehit düşen 70 kari aynı zamanda Kur’an’ı ezber bilen kimseler idi.133