• Sonuç bulunamadı

3. Mevcut Makaleleri

1.2. Mekkî ve Medenî

Kur’an-ı Kerim, Mekke ve Medine de olmak üzere iki yerde nazil olmuştur. Kur’an’da sûrelerin bir bölümü Mekki diğerleri ise Medenidir. Sûrelerin neye göre Mekki ve neye göre Medeni olduğu hususu ihtilaflıdır. Ulemânın kâhir ekseriyetinin kabul ettiği görüş hicretin esas alınmasıdır. Yani hicretten önce inen sûrelere Mekkî, hicretten sonra inen sûrelere ise Medenî denilmiştir. Bu tarif nazil olan bütün süreleri iki bölümde ihata etmektedir.98 Osman Keskioğlu da bu görüşü benimsemiştir.99

Keskioğlu’na göre Mekke ve Medine de nâzil olan Kur’an-ı Kerim’in inişi toplam 23 sene de tamamlanmıştır. Yazar, Mekke ile Medine inen surelerin zaman zarfını M. Hudari’den yapmış olduğu nakle dayanarak şöyle taksim etmektedir:

Mekke’de inen sûrelerin müddeti : 12 sene 5 ay 13 gündür. 41 inci yılının Ramazanından başlayarak 54'üncü yılının Rebiülevveline kadar sürer. Bu müddet zarfında nâzil olan âyetlerin cümlesine Mekkî denir.

Medenî’de inen sûrelerin müddeti. 9 sene 9 ay ve 9 gündür. Doğumunun 54'üncü yılının Rebiülevvelinin başından başlayıp doğumunun 63'üncü yılının Zilhiccesinin 9'uncu gününe kadar sürer. Bu müddet zarfında nâzil olanlara Medenî denir. İsterse âyet Mekke'de nâzil olsun. İtibar mekâna değil, zamanadır.100

Osman Keskioğlu, vahyin başlangıçı ile sonu arasında geçen tam sürenin 22 sene, 2 ay, 22 gün olduğunu söylüyor. O, bu hesaplamayı şu nükteye dayandırmaktadır: “Mushaf-ı Şerif “Elhamdü-lillâh” ile başlar, “Kuleuzü”ile sona erer. Bu her iki sûrenin harfleri tekrarsız olarak sayılırsa 22 harftir.... İki tarafta sûreler iki yerde 22 harfli; bunu şöyle yazalım: 22-2-22. İki tarafa 22 yazıp araya da 2'yi koyunca tam nüzul müddeti olan 22.2.22 çıkıyor”.101

98 Cerrahoğlu, age, s. 59.

99 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s.58

100 Bk.Hudari, Muhammed b. Afifi el-Bacuri, Tarihü't-teşrii'l-İslâmî, el-Mektebetü't-Ticareti'l-Kübra,

1400/1980, s.9-10.

Bu nükte olarak belki kabul edilebilir, ama gerçek sayı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zîra yukarıda zikredilen Mekke de inen sûrelerin müddeti 12 sene 5 ay 13 gün, Medine de ise 9 sene 9 ay ve 9 gündür. Toplam rakam 22 yıl 4 ay 22 gündür.

Keskioğlu, sûrelerin 19. Medeni, 71. Mekkî olduğuna ulemânın ittifak ettiğini , 21. sûrede ise ihtilaf edildiğini ifade ederek sözünü Târihu’t-Teşrî böyle diyor” şeklinde noktalamaktadır. Onun sözlerinden anlaşılan şudur ki, surelerle ilgili söylenen tüm bu bunlar Târihu’t-Teşrî isimli kitabın sahibi Muhammed Hudari’ye aittir. Halbuki M. Hudari kitabında böyle söylemiyor. O’nun söylediği şudur:

“Medenî sûreler: Bakara, Âl-i İmran, Nisâ, Mâide, Enfâl, Tevbe, Nûr, Ahzâb, Kıtal, Feth, Hucurât, Hadîd,Mücadele, Haşr, Mümtehine, Saff Cum’a, Münafikun, Tegabun,Talâk, Tahrim ve Nasr olma üzere 22 sûredir. Kalan (92) sûrelerde Mekkîdir”.102

Ulema sûrelerin Mekki ve Medeni olduğunu tesbit etmede fikir birliğinde olmasa da büyük çoğunluğunda ittifak ettiğini söylememiz mümkündür. Âlimlerin sûreleri Mekkî ve Medenî diye taksim etmek için çaba sarfetmesi elbette ki boşuna değildir. Keskioğlu’nun da dikkat çektiği gibi sûrelerin ve âyetlerin Mekkî veya Medenî olduğunu bilmenin faydası nesih ve nüzul zamanını anlamakta işe yarar. Âyetin zaman ve mekân itibariyle nüzulünü bilmenin âyeti anlamakta ve onun gerçek mânasını bulmakta büyük yardımı olur.

Müellifimize göre sûrelerin Mekkî ve Medenî olduklarını belirlemede en etkin unsur nakildir. Yani rivayetlerdir. Buna rağmen ulema bu hususta bazı kaideler koymuştur. Yazarımız M. Hudari’nin Târihu’t-Teşrî kitabından oldukça fazla etkilenmiş olacak ki bütün kuralları o kitaptan aktarmaktadır. O kaidelerden 3 tanesini burada zikredelim:

1- “Farzlara ve ahkâma dair olan âyetlerin ekserisi Medenîdir. Mekkîler din usulüne ve tevhide dâvet eder. Şirki yıkarak kalbleri reziletten temizleyip güzel ahlâkı kurmaya çalışır, hikmete uygun olan da budur”. 103

2- “Ya eyyühen-nâs” (ey insanlar) diye başlayan âyetler Mekkîdir. Bunun aksine "Ya eyyühel-lezine âmenu" (ey inananlar) diye hitap edenler Medenîdir”.104

3- “Mekkî sûreler kısadır. Çetin bir üslûpla mücadele ruhu taşır. “Kellâ” (Hayır!) gibi zorba (şedit) harflerle başlar. Azılı düşmanlara dehşetle hitap eder. Kureyş cebabiresine tesir yapacak gibi hitaplar vardır. Medine'de korkak Yahudilere böyle hitaba lüzum yoktu. Medenî âyetler uzundur. Üslûp sâkindir. Meselâ, “Amme” cüz’ü Mekkîdir: Ayetler 570’dir. “Kadsemia” Medenîdir, âyetleri 137’dir. Yarım cüz olan Mekkî Şuara sûresi 227 âyettir. Yine yarım cüz olan Medenî Enfal sûresi 75 âyet tutar”.105

İlk ve son nâzil olan âyet ve sûreler

Ulûm’ul-Kur’ân ile iştigal eden uzmanlar sûrelerin Mekkî ve Medenî olduklarını tespit etmekle kalmamış aynı zamanda Mekke ve Medine’de ilk ve son nazil olan âyet ve sûreleri belirlemeye de çalışmışlardır. Yukarıda geçtiği üzere Mekki ve Medeni sureleri tespit etmede en belirgin unsur nakil olduğu gibi aynı şey bu mesele için de geçerlidir. Bu mevzuuda tek bir rivayet ya da birbirini destekleyen birden fazla rivayet olsaydı işimiz kolaylaşırdı. Maalesef mesele bunun tam aksinedir. Ancak Keskioğlu problemi ortadan kaldıracak şöyle bir soru soruyor: “Bu evvel nâzil olma ihtilâfları sûrenin tamamı itibariyle mi, yoksa bazı âyetleri veya başları itibariyle mi?”106 Bu soru önemli. Zira İlk ve son nazil olan âyetlerle ilgili gelen rivayetler itibarlara göre ele alınırsa mesele(nin büyük bir bölümü) kendiliğinden çözülümüş olacaktır. 107

103 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s. 58- 59. 104 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s .58-59 105 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s. 58-59 106 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s.60 107 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s.60

O , İlk nazil olan ayet ve surelerle alakalı gelen tüm rivayetleri şu şekilde değerlendiriyor:

“ İkra’ın beş âyetinin evvel nâzil olması, Fatiha'nın tam sûre olarak evvel nâzil olmasına, bu arada başka sûrelere ait bir kısım âyetlerin nâzil olmuş bulunmasına münafi değildir. Öncelik muhtelif itibarlaradır. Âyet bakımından ilk İkra’, tebliği emre dair Müddessir, sûre itibariyle Fatiha ilk nâzil olmuş olur. Demek ki ilk nâzil oldu derken bu, rasgele değil, muhtelif hususlara göre ilk nâzil olanlar vardır”.108

Dikkat edilirse Keskioğlu burada da rivayetleri atmak ve birbiriyle çarpıştırmak yerine telif ve tevfik yolunu gitmiştir. Yani rivayetleri ihmal değil i’mâl etmiştir. Son nazil olan âyet ve sûrelerden bahseden rivayetler farklı faklıdır. Onlardan 5 tanesini zikredelim

1. Maide sûresini ْمُكَنيِد ْمُكَل ُتْلَمْكَأ َم ْوَيْلا “Bugün sizin için dininizi ikmal ettim...” âyeti. 109

2. Bakara sûresini ِهّللا ىَلِإ ِهيِف َنوُعَج ْرُت اًم ْوَي ْاوُقَّتا َو “Allaha döneceğiniz o günden sakının..” 110

3. Bakara’nın sonu. 4 . Berâe’nin sonu.

5. Son inen sûre ise Nasr sûresidir.

Osman Keskioğlu son nâzil olduğunu söyleyen birden fazla rivayetler için şöyle der : “Son nâzil olan derken de söz rastgele değil, mukayyettir. Bir hususa dair son inen şudur denilebilir. Bu itibarla ilk inen âyet İkra' olduğu gibi son inen âyet “Allaha döneceğiniz o günden sakının” âyetidir. Nasıl ki ilk inen Müddessir olduğu gibi. Son inen sûre de “Nasr” süresidir, diyebiliriz”.111

108 Keskioğlu, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s.60 109 Mâide, 5/ 3.

110 Bakara, 2/ 281.

Görüleceği üzere Keskioğlu burada de rivayetleri birlikte ele alarak te’lif yoluna gitmiştir. Son nazil olan şeklinde gelen birden fazla rivayetleri belli itibar ve hususiyetlere göre olacağını ifade etmiştir. Yazar, Mekke ve Medine’de ilk ve son nazil olan ayet ve sûrelerin bazılarını şu şekilde sıralamaktadır:

Mekke’de ilk nâzil olan âyet: İkra'dır.

Mekke’de ilk nâzil olan süre : Müddesir veya Fatiha'dır. Mekke’de ilk ilân olunan sûre : Vennecm'dir.

Mekke’de son nâzil olan sûre : Mü'minûn'dur. Medine’de ilk inen sûre : Bakara süresidir.

Medine’de son inen âyet: Vettekû yevmen türceune fihi ilal-lah. Medine’de son inen sûre : Nasr’dır.112