• Sonuç bulunamadı

Garibu’l-Kur’ân( Kur’anda Garip Kelimeler)

2. KURÂ’N İLİMLERİ

2.5. Garibu’l-Kur’ân( Kur’anda Garip Kelimeler)

Garîb kelimesi sözlükte “yurdundan uzak kalan; tek ve nâdir olan; bilinmeyen, mübhem ve kapalı ” gibi anlamlara gelir. Kur’ân-ı Kerîm Arapça’nın Kureyş lehçesiyle nazil olmakla birlikte diğer Arap lehçelerinden gelen veya yabancı dillerden alınıp Arapçalaştırılan kelimeler de ihtiva etmektedir. Kur’ân’da, az kullanılmasından dolayı mânası yaygın olarak bilinmeyen, anlaşılması güç lafızlar da vardır. Tefsir ilminde Kur’ân’daki bu tür kelimelerin açıklanması Garîbü’l-Kur’ân’ın konusunu teşkil etmektedir.205

Kur’an’ı Kerim, her ne kadar Kureyş lehçesiyle nâzil olmuş olsada, içinde garip kelimelerin olması bir vakıadır. Yukarıda da ifade edildiği üzere Kur’an’da var olan garip kelimeleri üç gruba ayırabiliriz.

204 Keskioğlu, Kur’an Tarihi, s. 176-177.

1. Yabancı dillerden gelenler.

2. Farklı Arap lehçelerinden girenler. 3. Anlaşılması zor ve güç olanlar.

Keskioğlu, Kur’an’a yabancı dillerden ve muhtelif Arap lehçelerinden giren kelimelerin sebebini Mekke’nin bir kültür ve ticaret merkezi olması, Arapların çok farklı kültürden insanlarla iletişim kurmasıyla açıklamaktadır. Özellikle hac mevsiminde Mekke’de kurulan Ukaz, Mecennne ve Zü’l-Mecaz panayırlarının bunda rölü çok büyüktür. Orası şiir yarışmalarının düzenlenmesi yanı sıra ulusarlararası bir ticaret merkezi konumundadır. Bu vesileyle Araplar değişik kültür ve dillerle tanışma fırsatı bulmuştur. Diğer yandan Araplar ticaret maksadı ile kuzeye ve güneye giderek farklı bölgenin insanı ile iletişim imkanı yakalamıştır. Bu temaslar ve ticari münasebetler sonucunda Farsca, Yunanca ve daha pek çok dillerden kelimeler Arapçaya girmiştir206. Osman Keskioğlu bu meyanda “En büyük kültür lisanıdır. Milletlerin birbirleriyle temasları neticesinde ilk müteessir olan lisandır.”207 diyerek insan-insan ilişkilerde en çok etkilenen şeyin dil olduğunu vurgulamaktadır.

Osman Keskioğlu, Kur’an’da Arapça olmayan kelimelerin bulunma nedenini bu kelimelerin çoğunun Araplarda olmayan, Arap hayatının tanımadığı şeylere ait kelimeler olmasına bağlamaktadır. İlk olarak yabancı kelimeler Mekke lisanı olan Kureyş diline oradan da hac mevsiminde yapılan temaslar neticesinde de diğer Arap kabileler arasına yayılmıştır.208

Bazı İslâm uleması; İbn Cerir, İbn Faris, eş-Şafi (h.ö. 204) ve Ebû Ubeyde gibi Kur’an’ı Kerim’de yabancı kelimelerin mevcut olmadığını savunmuşlarsa da Keskioğlu gibi birçok âlim209 bu görüşe katılmamışlardır. Gelişmiş hiçbir dil, sırf kendi ırkının kelimelerinden meydana geldiğini söylemek mümkün değildir. Kaldı ki, Kur’an inmeden önce yabancı dillerden Arapçaya girmiş ve zamanla Arapçalaşmış kelimelerin bulunması, onun için bir kusur sayılmıyacağı gibi, Kur’an’ın Arapça

206 Keskioğlu, Kur’an-I Kerim Bilgileri, s.178. 207 Keskioğlu, Kur’an-I Kerim Bilgileri, s.178. 208 Keskioğlu, Kur’an-I Kerim Bilgileri, s.178.

209 Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, Ankara,1985, s.153. Ayrıca Bk. Çetin Abdurrahman, Kur'ân İlimleri ve

Kur'ân-ı Kerim Tarihi, Dergah Yayınları, İstanbul, 2012, s. 237; Suyutî, / Ebü'l-Fazl Celaleddin

Abdurrahman b. Ebî Bekr, el-Mühezzeb fima vakaa fi'l-Kur'ân mine'l-Muarreb (thk. Tehami Raci Haşimi), thz., s.57.

olduğuna dair âyetlere de aykırı düşmez.210 Keskioğlu, bazı kelimelerin milletlerin lûgatlerinden olması Kur’an’ın fasih ve açık olmasına alsa halel getirmiyeceğini ifade etmiştir. Yine O, Arapçada yabancı dillerin varlığını ve herhangi bir dilde yabancı kelimenin olmamasının mümkün olmadığını şöyle dile getiriyor:

“Arapçaya da başka milletlerin dillerinden kelimeler girmişti. Zaten yeryüzünde başka dilden kelime almayan tek bir dil var mıdır? Bugün birbirine yabancı saydığımız diller arasında müşterek kelimeler yaşamıyor mu? Hele bir guruptan olan diller arasında bunlar ne çoktur. Fransızca, İngilizce, Almanca ile Farsça arasında müşterek kelimeler ne kadar boldur. Bu dillerde Arapçadan alınma kelimeler de vardır. Türkçede Farsça, Farsçada Türkçe kelimeler çoktur. Böylece Arapçada da, başka dilden kelimeler mevcuttur. İslâmın geniş müsamaha ve ilmi hürriyet devrinin âlimleri bu kelimeleri tesbit etmişlerdir.”211

Kur’an-ı Kerim’e giren yabancı kelimelerin sayısı ile ilgili ulema farklı görüşler öne sürmüşlerdir. Mesela Tacüddini Sübkî (756/1355) Kur'an'da Arapça olmayan kelimelerden yirmi yedisini bir manzumede toplamıştır. Sonra İbni Hacer (852/1448) 24 kelimeyi buna ilâve etmiştir.212 Süyutî “el-Mühezzeb fima vakaa fi'l- Kur'ân mine'l-Muarreb” isimli eserinde yabancı kelimelerin Kur’an’da 210 olduğunu söylemiştir.213

Keskioğlu, Kur’an’da yabancı kelimlerin sayısı ile alakalaı herhangi bir rakam vermez. O sadece yukarıda adı geçen ulemanın görüşlerini ve Kahire Şarkiyyat Enstitüsü Sami Diller Profesörü Jeffery’nin Kur'an’daki yabancı kelime sayısını 320’ye çıkardığını serdetme ile yetinmiştir. Ne var ki, müellifimiz Jeffery’in verdiği bu sayıya katılmamış görünüyor ki O’nun görüşünü aktarınca şu değerlendimeyi yapıyor: “ Bunların üçte biri mevki isimleri ve şahıs adlarıdır. Alemler değişmez. Kalanın bir kısmı Sami dillerle kök maddeleri müşterektir. Telâffuz ayrılır.”214

210 Çetin, age, s.237-238.

211 Keskioğlu, Kur’ânı Kerim Bilgileri, s.179. 212 Keskioğlu, Kur’ânı Kerim Bilgileri, s.179.

213 Suyuti, el-Mühezzeb fima vakaa fi'l-Kur'ân mine'l-Muarreb s.199. Müellif muarrab olan kelimelerin

rakamını 231 olduğunu söylemiş olsada bunların 12 tanesi Arapçadır.

Kur’an’a giren yabancı kelimelerden örnek olmak üzere şu kelimeleri verebiliriz. 1. İstebrak, Yunanca. 2. Ebben, Habeşçe. 3. Sündüs, Farsça. 4. Gassak, Türkçe. 5. Merkum, İbranice.215

Keskioğlu’nun “mânaları herkes tarafından kavranılmamaktadır” dediği anlaşılması zor olan kelimeler özbe öz Arapça’dır. Yazar bu nev’i kelimelerin garip kelimelerden sayılmasını şu sebepleri göstermektedir:

1. İslâm, bazı kelimeleri vaz’ olundukları lügat mânasından alıp dini bir mânaya nakletmiş , yeni yeni mefhumlar, medlüller, mânalar getirmiştir: Küfür, imân, salât, zekât, riba gibi.

2. Müteradif kelimlerin olması. Müteradif; yazılıp, telâffuz, kökü ayrı ayrı olduğu halde aynı mânaya gelirler. Bunlara da müteradifler deriz.

3. Müşterek kelimelerin olması. Her dilde olduğu gibi Arapçada bazı kelimeler telâffuz ve yazılış aynı olduğu halde muhtelif mânalara gelir. Meselâ "Hûda" kelimesi 17 mânaya kullanılır. Sebat, din, dua gibi.

4. Âdeten müstamel olduğu mânalardan başka mânalara gelenler.216

215 Keskioğlu, Kur’ânı Kerim Bilgileri, s. 180/ 216 Keskioğlu, Kur’ânı Kerim Bilgileri, s. 181.