• Sonuç bulunamadı

Rekabet Gücünü Artırmaya Yönelik Rekabet Stratejileri

1. ÇALIŞMANIN METODOLOJĐSĐ

1.4. REKABET GÜCÜ VE REKABET STRATEJĐLERĐ

1.4.5. Rekabet Gücünü Artırmaya Yönelik Rekabet Stratejileri

Bilginin kesintisiz, hızlı ve uluslararası ölçekte entegre ağlar üzerinde dolaşımı ve paylaşımının ekonomik değer yaratması üzerine kurulu olan internet ekonomisinde, bir ülke küresel ağ içinde ne kadar değer, yani bilgi yaratır ve bu bilgiyi ağın geri kalanıyla ne kadar eş zamanlı ve uyumlu bir biçimde paylaşırsa, o kadar rekabet avantajına sahip olacaktır. Jeoekonomi ve internet ekonomisi çağında küresel rekabet gücü arttırmak için bilginin üretilmesi, dağıtılması ve kullanılması gittikçe daha önemli bir hale gelmektedir. Teknolojik ilerleme, yenilikçilik ve çevrenin korunması ise, rekabet gücünün sürdürülebilir olmasında zorunlu etkenler haline gelmektedir (Aktan, 2004c: 10).

Rekabet gücünün arttırılması her şeyden önce firmaların kendi gayretlerinin bir sonucudur. Temel performans göstergelerinin iyileştirilmesi için öncelikle firmaların bu amaçlara yönelik stratejiler belirlemeleri, aktif politikalar yürürlüğe koymaları ve kararlılıkla uygulamaları gerekmektedir (Aktan, 2004b: 123). Strateji oluşturulması, alternatif stratejiler arasında en uygun olanın tespit edilmesi, rekabetçi piyasalarda rakiplerin stratejilerine karşı daha güçlü ve etkin stratejiler uygulanması rekabet üstünlüğü elde etmek açısından son derece önemli kararlardır. Rekabet analizi yapılmasının amacı, herhangi bir sektörde firmaların başka firmalar karşısında sahip olduğu rekabet avantajlarını ve dezavantajlarını ortaya koymak ve izlenecek rekabet stratejisini tayin etmektir (Aktan, 2004b: 89). Küresel vizyonun doğru anlaşılması ve bu yönde doğal üstünlüklerin kullanılması vazgeçilmez nitelikler olmakla beraber, bu niteliklerin hizmet kalitesi, rekabetin özendirilmesi, yenilik ve marka yönetimi ve de yetenek geliştirmeye yatırım yapma politikalarıyla da desteklenmesi gerekmektedir. Bu politikaların aktif hale dönüşmesi küresel firmaların stratejik planlama süreci ile doğru orantılı olarak gerçekleşmekte, dahası küresel entegrasyon ve lokal duyarlılık (karşılık verebilirlik) stratejileri ile etkinliği çoğalmaktadır (Dulupçu, 2001: 97).

Küreselleşen dünya ekonomisinde rekabet gücü denilen şey, aslında yeni teknolojiler üretmeye ve bu yeni teknolojileri hızla üretime dönüştürmeye dayanmaktadır (Çiftçi, 2004: 19). Dolayısıyla, firmaların rekabet güçlerini artırmaları firma düzeyinde sürekli olarak yenilik yapmaları ile mümkündür. Mevcut ürünleri

daha gelişmiş ürünlerle değiştirmek ve üretim sürecinde değişiklikler yapmak firmaların rekabet güçlerini artırmada son derece önemlidir. Yüksek Ar&Ge giderlerine, daha fazla patente ve daha yeni ürünlere sahip olan, başka bir ifade ile daha yenilikçi olan firmaların rekabet gücüne sahip olmaları mümkündür. Firmaların rekabet güçlerini artırmada teknolojik işbirliği süreçlerine katılmaları tavsiye edilmektedir. Teknolojik işbirliği süreçlerinden kastedilen, Ar&Ge faaliyetlerinde üniversiteler vb. araştırma kurumları ile işbirliği süreçlerine girmeleri; lisans ve patent antlaşmaları ve ortak girişim antlaşmaları yapmalarıdır (Chadee and Kumar, 2002: 8). Gelişmekte olan ülkelerdeki firmalar, yenilik yeteneği bakımından gelişmiş ülkelerdeki rakiplerine göre daha dezavantajlı durumdadırlar. Bu firmalar bu dezavantajlarından kurtulmak için uzun vadede çeşitli yenilik stratejileri izleyebilirler. Bu stratejilerden biri, gelişmiş ülkelerdeki rakipleri ile aralarındaki açığı kapatmak için uygulayabilecekleri “yetişme stratejisi”dir. Bunun dışında belirli bir açığı kapatan firmaların izleyecekleri “geri kalmama stratejisi” ve “ilerleme” stratejileri de söz konusudur. Firmaların izleyebilecekleri yenilik stratejileri Çizelge 4’de yer almaktadır. Çizelgede yer alan yenilik stratejilerini şu şekilde özetleyebilir:

a) Yetişme Stratejisi: Gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin firmaları arasında söz konusu olan teknolojik açığı gidermek amacıyla uygulanabilecek bir stratejidir. Bu strateji ile ilgili olarak “yetenekler” kriteri açısından dikkat edilecek nokta, “öğrenme” konusuna verilen önemdir. Firma düzeyinde yapılan yenilik faaliyetleri, üretim sürecindeki birikimli ve artımsal problem çözme faaliyetinin sonucu olan firmaya özgü öğrenme olarak kabul edilmiştir. Firmaya özgü öğrenme sonucunda firma teknolojik yenilik geliştirmekte, bu yeniliklerde uzmanlaşarak ekonomik büyümeyi desteklemektedir. “Kritik Bilgi Girdileri” kriteri ile ilgili olarak önem verilen nokta, firmanın rakiplerine yetişme politikası izlediği bir dönemde süreçler ve üretim yapısı hakkında firma içinde geri bildirimde bulunmasıdır. Yetişme stratejisi izleyen firma, gerektiği taktirde yeni teknolojileri transfer ederek açığı kapatacak, bu arada işgücünün eğitimi ve bilgi alışverişi konularında diğer kurumlarla işbirliği içinde olacaktır.

Çizelge 4. Firmaların Đzleyebilecekleri Yenilik Stratejileri YETENEK

STRATEJĐSĐ

YETĐŞMEK GERĐ KALMAMAK ĐLERLEMEK

Yetenekler - Problem Çözücü Yenilikler - Öğrenme ve neden üzerinde odaklama - Öğrenmeyi öğrenme - Verimlilikte ve makine bakımında iyileşme - Taklit ve adaptasyon - Çeşitlilikte artma - Kalitede Đyileşme - Maliyetlerde Azalma - Tedrici Değişim - Kapsamlı (jenerik) teknolojilerin bileşimi - Mevcut Bilgileri Aşma Kritik Bilgi Girdileri - Mühendislik ve yönetim yetenekleri - Üretim ve ürün süreçlerinde ve uyum yeteneklerinde geri bildirim - Mühendislik, test etme ve dizayn, - Firma içinde dizayn ve üretimin birbirine bağlanması. - Bilimsel araştırma ve laboratuar modellerinin realize edilmesi. - Firma içinde Ar&Ge ve pazarlamanın birbirine bağlanması. Politika Hedefleri - Teknoloji Transferi, - Yayılma, - Eğitim - Teknolojinin geliştirilmesi, - Ar&Ge Ağı - Ev içi araştırma, - Teknolojinin geliştirilesi - Ar&Ge Ağı Faydalı Ortaklık Bağlantıları - Çıraklık programları, - Verimlilik Merkezleri, - Müşteriler, - Ekipman, - Tedarikçiler - Aracılar - Mühendislik Fakülteleri, - Danışman Firmalar, - Dizayn Merkezleri, - Teknoloji Enstitüleri. - Araştırma Enstitüleri, tüketiciler ve materyal

tedarikçileri ile uzun vadeli Ar&Ge işbirliği.

Kaynak: AKTAN, Coşkun Can. Rekabet Gücü ve Rekabet Stratejileri. Rekabet Dizisi:2, Türkiye

Đşveren Sendikaları Konfederasyonu Yayın No: 254, Ankara, 2004b, 43s.

b) Geri Kalmamak Stratejisi: Rakipleri ile aynı konumda olan bir firmanın mevcut konumunu devam ettirebilmesi için izlemesi gereken bir stratejidir. Bu stratejiyi izleyen firmanın yapması gereken en önemli faaliyet, ürettiği ürün çeşidinde artıştır. Yeni ürünler, firmanın bir süre daha pazardaki konumunu muhafaza etmesini sağlayacaktır. Bu arada, mevcut ürünlerin kalitesinin iyileştirilmesi ve maliyetlerinin azaltılması da firmaya rekabet avantajı sağlayacaktır. Bu stratejiyi izleyen firmanın “yetişme stratejisi”

izleyen firma ile karşılaştırıldığında yapması gereken en önemli şey, teknoloji transferi yerine Ar&Ge faaliyetlerine önem vermesidir. Rakiplerden geri kalmamak için yeni ürünlerin geliştirilmesi ve kalitenin iyileştirilmesi Ar&Ge çabaları ile mümkün olabilecektir. Bu stratejiyi izleyen firmanın işbirliği yapması gereken kurumlar da değişime uğramıştır. Yetişme stratejisini izleyen firmadan farklı olarak, mühendislik fakülteleri, dizayn merkezleri ve teknoloji enstitüleri ön plana geçmiştir.

c) Đlerleme Stratejisi: Đlerleme stratejisi izleyen firma Ar&Ge çabalarına daha fazla önem vermektedir. Firma faaliyetlerinin her aşamasında Ar&Ge ön plana çıkmaktadır. Çünkü, yenilik ve ilerlemenin temel kaynağı Ar&Ge’dir (Atik, 2005: 18). Đnternet ekonomisindeki hızlı dönüşüm süreci sadece “kazanın her şeyi alacağı” bir durumu değil, aynı zamanda “kaybedenin her şeyi kaybedeceği” bir durumu da tasvir etmektedir. Đnternet ekonomisinde sürekli olarak gerçekleşen yenilik nedeni ile pazarda oluşan liderlikler geçici olmaktadır. Đnternet ekonomisinde piyasalar sürekli oluşan yenilik temelli dinamik rekabet ile karşı karşıyadırlar. Bu yüzden egemen firmalarda sürekli olarak yenilik yaparak etkin işlemek zorundadırlar. Gerçekten de, internet ekonomisinin egemen konumda bulunan firmaları, her an bir başka firmanın yenilik tehdidi altında bulunduklarından, Ar&Ge fonlarını önemli seviyelerde tutarak sürekli olarak etkin üretim yöntemlerinin peşinde koşmaktadırlar. Yani, internet ekonomisin de egemen firmaların pazar hâkimiyetleri “bıçak sırtı bir dengede” sürmektedir. Çünkü, yeniliğin temel olduğu bir rekabet ortamında, rakip firmalar yeni ortaya çıkardıkları bir ürünle, egemen firmanın network dışsallıkları nedeni ile kazandığı avantajları bir anda yok edebilirler. Bu anlamda, egemen firmanın piyasanın sahip olduğu üstünlüğü uzun süre sürdürebilecekleri bir durum olarak algılamamak gerekir (Karahan, 2006: 173).

Üretim süreçlerinde yeni teknolojilerin bulunmasına dayalı stratejiler hem firmalar ve hem de ülkeler için günümüz rekabet ortamında üstünlük sağlayan

önemli bir unsur haline gelmiştir. Bu stratejik boyutlar bir ülkenin rekabet gücünü, o ülkenin ürettiği malların ister iç tüketim, ister ihracat için olsun diğer ülkelerin mallarıyla kalite ve fiyat bakımından yarışabilecek düzeyde olmasını belirlemektedir. Rekabet gücü, üretim ve verimliliğinin artması, yaşam standartlarının iyileşmesi ve istihdamın geliştirilmesi için bir ön koşuldur. Rekabetçi üstünlük stratejilerinin uygulanması ile geliştirilebilen ürün, ülke ekonomisinde zincirleme bir reaksiyonun oluşmasına yol açmaktadır. Bu artış, üretim ve ihracatta gelişmeye neden olmakta, kârlılığın büyümesine böylece yatırımlarda hızlanmaya ve istihdamın gelişmesine etki etmektedir. Bilim ve teknolojideki yetkinliğe dayalı yenilik becerisi, verimliliği yükseltebilmenin, dolayısıyla da ulusların rekabet üstünlüğünün tek anahtarı haline gelmiştir. Bir başka deyişle, dünyadaki fırsatların yeniden paylaşılmasında ve toplumsal refahın yükseltilmesinde bu becerideki üstünlük belirleyici olmaktadır.

Jeoekonomi ve internet ekonomilerinin başarı koşulu olan küresel rekabet gücü, ulus-bölge-firma üçgenindeki karmaşık görünümün ardında gelişmişlik ile olan güçlü bağını gizlemektedir. Rekabet gücünü küresel yapan, dünya ölçekli düşünme ve davranışın, yerel potansiyellerle uyumlaştırılarak kalıcı bir iklimin firma, bölge veya ulus düzeyinde yaratılması ya da geliştirilmesidir. Ülkelere rekabet avantajı sağlayacak en önemli unsur, ülkenin veya bölgenin jeoekonomik yapısından kaynaklanan ulusal ekonomik avantajları, internet ekonomisinden faydalanarak küresel platformda koz olarak kullanmaktır. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisi açısından önemli olan Aydın Đlinin ekonomisini güçlendirebilecek jeoekonomik değerlerini ortaya koymak ve üretilen ürünleri dünya pazarlarında talep edilebilir ürünler haline getirebilmek açısından önemlidir. Çalışmanın ikinci bölümünde, Aydın Đlin sahip olduğu coğrafi özellikler yanında, jeoekonomik altyapısının görülebilmesi amacıyla tarım, hayvancılık, ormancılık, madenler, enerji kaynakları üzerinde durulacaktır. Ayrıca, Aydın Đlinin internet ekonomisi açısından sayısal dönüşümünün altyapısı ve bu doğrultuda ortaya çıkan yeni oluşumların Aydın iline yansıması hakkında bilgi verilecektir.

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

AYDIN ĐLĐ’NĐN JEOEKONOMĐ VE ĐNTERNET EKONOMĐSĐ

AÇISINDAN EKONOMĐK YAPISI

2.1. AYDIN ĐLĐ’NĐN JEOEKONOMĐK YAPISI

Jeoekonomi, kısaca devletlerin uluslararası arenadaki ekonomi politikası olarak da adlandırılabilir ve ekonominin en büyük güç olduğu XXI. yüzyılda, uygulanacak ekonomi politikalarının ancak bu bilim sayesinde oluşturulabileceği göz önünde tutulmalıdır. Ekonomi stratejik bir güç olarak gerek ülke içinde ve gerekse uluslararası alanda kendi haline bırakılmayacak kadar önem kazanmakta ve ulusal devlet politikalarının oluşturulması gerekmektedir. Türkiye bulunduğu bölge dışına taşan bir ülke olarak, dünya ekonomisi ve siyaseti içinde giderek ön plana çıkmaktadır. XXI. yüzyılın başında, gelişmekte olan bu açılım yerel kaynak ve potansiyelimizi uluslararası alanlara taşımamızı gerekli kılmaktadır.

Aydın ili, tarım, turizm ve sanayinin bir arada bulunduğu; Türkiye’nin en gelişmiş bölgeleri arasında olan Ege’nin orta yerinde bulunması nedeniyle; Türkiye’nin topyekûn kalkınması, rekabetçi dünya ekonomisi içindeki yerini almasında önemli işlev ve potansiyele sahip bulunmaktadır (Azazi, 2003: 1).

Tarih biliminin babası sayılan Heredot’un “Bizim yeryüzünde bildiğimiz en

güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yer” olarak nitelendirdiği

Aydın, Eti, Frigya, Lidya, Pers, Roma ve Bizans çağlarını yaşadıktan sonra, Selçukluların ve Osmanlıların egemenliğine girmiş, Kurtuluş Savaşından sonra 1923 yılında il olmuştur. Kurtuluş Savaşında, Yörük Ali Efesi, Demirci Mehmet Efesi gibi efeler, kızanları ve halkıyla büyük yararlılıklar göstermiş Aydın’da; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna önderlik eden dahi Mustafa Kemal Atatürk, 1937 yılında Sümerbank Basma Fabrikasını açarak sanayide de bir kurtuluş savaşını başlatmış ve Aydın, Türkiye’nin sanayileşmesinin önderliğini yapmıştır.

Türkiye topraklarının jeoekonomik yapısını Atatürk “Toprağının iklimleri,

silah kadar makine de tutmağa yarayan kudretli eli ve milli olduğuna inandığı işlerde ve zamanlarda tarihin akışını değiştirir” sözleriyle özetlemiştir (Azazi, 2003: