• Sonuç bulunamadı

1. ÇALIŞMANIN METODOLOJĐSĐ

1.4. REKABET GÜCÜ VE REKABET STRATEJĐLERĐ

1.4.2. Rekabet Gücü Kavramı

Rekabet gücü (competitiveness) kavramının ne anlama geldiği konusunda literatürde bir tanım birliğinin olduğunu söylemek oldukça güçtür. Rekabet gücü kavramı, ele alınmak istenen alana (firma, sanayi veya ülke), rekabet gücünü belirlemede kullanılan ölçütlere ve bakış açısına (mikro yada makro düzey) bağlı olarak farklı biçimlerde tanımlanmaktadır. Rekabet gücü burada firma düzeyinde, endüstri düzeylerinde ve ulusal düzeyde tanımlanacaktır.

a) Firma Düzeyinde Rekabet Gücü: Rekabet gücü kavramı en iyi firma düzeyinde tanımlanabilir. En yaygın tanımlardan birine göre, firma düzeyinde rekabet gücü, firmaların ürünlerini rakiplerinin fiyatlarına eşit ya da daha düşük bir fiyatla üretme ve satma yeteneğidir. Sadece ürün fiyatını esas alan bu tanım, ürün kalitesi ve ürün özellikleri de dahil edilerek başka tanımlarla genişletilmiştir (Atik, 2005: 14). Dünya Ekonomik Formu (Wold

Economic Forum) rekabet gücünü fiyat dışındaki unsurları da esas alarak

tanımlanmıştır. Bu tanıma göre rekabet gücü, firmaların rakipleri ile karşılaştırıldığında fiyat ve fiyat dışı unsurlar açısından daha çekici olan mal ve hizmetleri üretme ve müşterilere satma yeteneğidir (WEF, 1989: 5-12). Firma düzeyinde rekabet gücü ile ilgili bir açıklama Porter’a aittir. Porter, firma düzeyinde rekabet gücünü, firma faaliyetlerini gruplandırarak açıklamıştır. Porter, firmalar tarafından sürdürülen faaliyetleri “birincil faaliyetler” ve “destek faaliyetleri” olarak adlandırdığı iki grupta toplamıştır. Üretim, pazarlama, dağıtım ve satış sonrası hizmetler birincil faaliyetler olarak adlandırılırken; bu faaliyetlerin yürütülmesine yardımcı olan alt yapı hizmetleri ve başta teknoloji olmak üzere diğer üretim faktörlerinin temin edilmesi hizmetleri destek faaliyetleri olarak adlandırılmaktadır. Firmalar bu belirtilen faaliyetleri sürdürmek için, yeni yöntemler ve farklı girdiler bulduklarında rekabet gücüne sahip olacaklardır (Porter, 2000: 40). Bütün bu açıklamalardan sonra, günümüz küresel sisteminde firma düzeyinde rekabet gücü, herhangi bir firmanın ulusal yada küresel piyasalarda rakiplerine kıyasla düşük maliyette üretimde

bulunabilme (fiyat ve maliyet rekabet gücü), ürünün kalitesi, sunulan hizmet ve ürünün çekiciliği gibi unsurlar açısından rakiplerine denk veya daha üstün bir durumda olma (fiyat dışı rekabet gücü) ve düşük maliyette yenilik ve icat yapabilme yeteneğidir (Aktan, 2004b: 13).

b) Endüstriyel Rekabet Gücü: Endüstri, en basit ifadeyle, bir malın veya hizmetin üretiminde birbirleriyle rekabet eden firmalar bütünüdür. Endüstriyel rekabet gücü, Byran tarafından bir endüstrinin bütün rakiplerine eşit yada onlardan daha yüksek düzeyde bir verimliliğe ulaşması olarak tanımlamaktadır. Markusen’e göre endüstriyel rekabet gücü, bir endüstrinin rakipleri ile aynı yada daha ileri seviyede verimlilik düzeyine ulaşması, bu verimlilik düzeyini sürdürme yeteneği veya rakipleri ile aynı yada rakiplerinden daha düşük maliyette üretme ve satma yeteneği olarak tanımlamıştır (Dulupçu, 2001: 83). Bu tanımlamalardan yola çıkarak endüstriyel rekabet gücü, bir endüstrinin rakiplerine eşit yada daha üst düzeyde bir verimlilik düzeyinde, uluslararası piyasanın gereklerine uygun mal ve hizmet üretebilme ve daha düşük maliyetlerle uluslararası piyasaların standart ve taleplerine uygun mal ve hizmetleri üretebilmesini sağlayan icat ve yenilikleri gerçekleştirme yeteneği olarak tanımlanabilir.

c) Ulusal (Uluslararası) Rekabet Gücü: Ulusal veya uluslararası rekabet gücü kavramları çoğu kez aynı anlamda kullanılmakta ve her iki kavramda firma veya endüstri düzeyinden ayrı olarak, daha geniş kapsamda bir ülkenin rekabet gücünü ifade eder. Uluslararası rekabet gücü büyük ölçüde firmalardan kaynaklansa da, rekabet gücünün sürekliliği özellikle dış çevre ile etkileşimi gerektiren yenilik ve icatlara bağlıdır. Piyasa dışı etkileşimlerin büyük bir çoğunluğu ise, kamu kaynaklıdır. Kamu müdahalelerinin ve iktisat politikalarının temel amacı ekonomik refahın artırılmasıdır (Aktan, 2004b: 17). Ekonomik refah ise, zaman içinde kişi başına tüketim olanaklarının artması olarak tanımlanabilir. Gelecekteki tüketim olanaklarının artması kişi başına milli gelirin artması ile mümkün olabilir. Kişi başına milli gelirin artması, fiziki ve beşeri sermayeye yapılan

yatırımlar ve tasarrufların artmasına bağlıdır. Gelecekteki tüketimin yani ekonomik refahın artması, şu andaki neslin tasarruf fazlasının verimli kullanılmasına ve yatırımlar için kullanılacak kaynakların en yüksek sosyal getiriyi sağlayacak projelere tahsisini gerektirir. Bu durumda en yüksek sosyal getiriyi sağlayacak sermaye birikimi şeklinin teşvik edilmesi için, kamu müdahalesi gündeme gelmektedir. Ancak, kamu müdahalesinin uzun vadede ekonomik refahı azaltmayacak bir tarzda yapılması zorunludur. Uzun vadede iktisadi refahın sürdürülebilmesi ise, büyük ölçüde ulusal düzeyde rekabet gücüne sahip olmaya bağlıdır. Bu nedenle uluslararası rekabet gücünün, ulusal ekonomik refahın artması ile uyumlu olarak kişi başına milli gelir artışının sürdürülebilirliğini kapsayacak bir şekilde tanımlanması gereklidir. Bu anlamda ülke düzeyinde rekabet gücü, bir ülkenin, serbest ve adil piyasa koşulları altında, bir yandan uzun vadede haklının reel gelirini arttırırken; öte yandan, uluslararası piyasaların koşullarına ve standartlarına uygun mal ve hizmetleri üretebilme yeteneğidir (Çiftçi, 2004: 43).

Çizelge 3, firma, sanayi ve ülke düzeyinde rekabet gücünün tanımlanmasında önem verilen kavramları içermektedir. Buna göre, dar anlamda rekabet gücü firma düzeyinde (mikro), geniş anlamda rekabet gücü ise, ülke düzeyinde (makro-uluslararası) rekabet gücüne karşılık gelmektedir.

Firma, endüstri ve ulusal rekabet gücü kavramları, küreselleşme karşısında açıklayıcılık güçlerini kaybetmişlerdir. Ayrıca, makro iktisat politikalarının rekabet gücünü etkileme etkinliğini sürdürmekle beraber, her ülkede aynı politikalar aynı sonuçları vermemektedir. Verimlilik, Ar&Ge, yenilik ve benzeri faktörlerin şu veya bu şekilde her yaklaşımın içinde kendine yer bulması, yeni ticaret teorisini doğruladığı gibi, küreselleşmenin yönelimini de göstermektedir. Bir başka önemli nokta, faktör donanımı gibi geleneksel bir rekabet belirleyicisi esas olmaktan çıkmış durumdadır. Bu faktör donanımının önemini yitirdiği anlamına gelmemekte, fakat onu destekleyen kurumsal ve teknolojik atmosferin bulunmaması durumda tek başına

Çizelge 3. Rekabet Gücü Düzeylerinin Karşılaştırılması REKABET GÜCÜ

BELĐRLEYĐCĐLERĐ

FĐRMA ENDÜSTRĐ ULUSAL

Kârlılık En Temel Değişkendir Göreceli Önemi Firma Düzeyine Göre Azalır Ulusal Refah Ön Planda Olduğu Đçin

Salt-Belirli Bir Kârlılık Anlayışı Yoktur Verimlilik Önemlidir Genel Olmaktan Çıkar, Emek Verimliliği ile Bütünleşir. Ancak, Önemini Kaybetmez Kişi Başına Verimliliğe Dönüşür Maliyet Đşgücü Bazında Önemlidir Đşgücü Bazında Ancak Rakip Endüstrilerle Karşılaştırma Yapılarak Değerlendirilir Göreceli Olarak Belirleyiciliğini Yitirir

Pazar Payı Đkincil Öneme Sahiptir Rekabet Alanı / Coğrafyası Genişlediği Đçin Önemini Korur Önemini Yitirir Kişi Başına Verimlilik

Önemlidir Önemlidir Önemlidir

Dış Ticaret Performansı

Dikkate Alınmaz Dikkate Alınır

Dikkate Alınmasının Ötesinde Öneme Sahiptir Üretim Faktörü Stoku Önemli Değildir Maliyete Etkisinden Dolayı Dikkate Alınır Önemlidir Toplam Faktör

Verimliliği Önemlidir Çok Önemlidir Çok Önemlidir

Dış Ticaret Haddi Dikkate Alınmaz

Dikkate Alınmakla Birlikte, Merkezi Konumda Değildir Önemlidir Ürünün Teknolojik Yoğunluğu Kârlılık Ön Planda Olduğu Đçin Dikkate Alınmak Zorunda Değildir Maliyetle Karşılaştırılır Önemlidir Rekabetin Sürdürülebilirliği Firmanın Yönetim Felsefesine Bağlıdır

Önemlidir Çok Önemlidir

Kaynak: DULUPÇU, Murat Ali. Küresel Rekabet Gücü, Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme.

bir anlam ifade etmeyeceğine kuvvetli delil teşkil etmektedir. Rekabet gücü üzerindeki çok seslilik, yerel dokunun küresel norm ve standartlara uymak kaydıyla rekabet gücünün değişik belirleyicilerini ortaya çıkarabileceğini göstermektedir. Ayrıca, ister liberal, ister müdahaleci yaklaşımlar olsun devletin eğitim, teknoloji, Ar&Ge ve benzeri alanlarda ekonomiye destek vermesi olumlu karşılanmaktadır. Son olarak küresel rekabet gücü yaklaşımları küreselleşmenin bir ortam yarattığına dair bir varsayımı zımni olarak içermektedir (Dulupçu, 2001: 118). Yerel özellikler küreselleşme karşısında belirleyiciliğini kaybetmez iken, küresel özellikler norm ve ilkelerini dünya çaplı bir niteliğe kavuşmuştur. Yani, evrensel formüller yerine, küresel ile lokal olanın buluştuğu kritik alanlarda rekabet sürekli yeni kimliklere bürünerek yeniden üretilmektedir. Bu realiteden hareketle rekabet gücünü salt ulusal faktörlere dayandırmak anlamsız olacağı gibi, ulusal özellikleri görmezlikten gelmek veya dışlamak da doğru bir yaklaşım kabul edilmez.

Đşte bu gelişmeler iktisat literatüründeki rekabet gücüne ilişkin tüm kavram kargaşasına rağmen hissedilebilir bir şekilde küresel rekabet gücü kavramının doğmasına yol açmıştır. Bazıları uluslararası, bazıları ise ulusal rekabet gücü olarak adlandırsa da kastedilen doğrudan küresel rekabet gücüdür (Dulupçu, 2001: 99). Bu bağlamda;

- Yerel koşullar rekabetçi gücü belirler,

- Küresel norm ve ilkeler; yönetim, pazarlama ve üretimdeki teknik ve innovasyona yönelik kuralları koyar,

- Rekabet gücü küresel fırsatlardan bağımsız olamaz,

- Küresel fırsatlar birçok yerel/ulusal özelliklerin etkileşimi ile doğar,

denilebilir. Bu sarmalı dikkate almadan dış ticaret ve iktisadi kalkınmanın teorik yapısını tasarlamak ciddi eksiklik ve yanlışları ister istemez bünyesinde barındıracaktır. Olası yanlış ve hatalardan kurtulmanın yolu ise, doğal rekabet gücünü küresel platforma oturtmaktan geçer.