• Sonuç bulunamadı

2.4 Cumhuriyet Dönemi ve Popüler Tarih

2.4.5 Radyo, Tv ve Sinema’da Popüler Tarih

Popüler tarih her yerdedir ve teknolojinin bütün nimetlerinden faydalanarak varlığını sürdüregelmiştir. 19. yüzyılda dergi ve romancılıkla gelişme gösteren popüler tarih, teknolojinin gelişimine paralel olarak 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren radyo, televizyon, sinema ve dizi programlarında varlığını devam ettirmiştir.

1926-1927 yıllarında Ankara ve İstanbul radyolarının ilk yayına başlamıştır. Her ne kadar söz konusu radyoların teknolojik olarak yetersiz kalması ve sonrasında geliştirmesiyle beraber radyo Türk ailesinin bir parçası haline gelmiştir (Erbaş, 2011:

46

8, 9). Radyolarda Müzik yayınlarının oranını yüksek olsa bile Söz Yayınları altında; haber-siyaset, manevi, kültür ve sanat yayınlarının yanı sıra eğitici yönü ağır basan yayınlarda büyük oranda yer almıştır. Radyoda eğitici yayınlara yer verilmiş ve düzenli olarak yayınlanmıştır. İlk olarak 1937 yılında Ankara ve İstanbul radyolarında; Mahmut Esat Bozkurt, Recep Peker gibi rejimin sözcüleri tarafından halk evlerinde ve üniversitelerde “İnkılap Dersleri” radyolardan naklen yayınlanmıştır (Kocabaşoğlu, 2010: 211). 1940 ‘lı yıllara gelindiğinde eğitici yönü ağır basan yayınlar ağırlığını korumuştur. Bu yayınlar; İktisat Saati, Geçmişte Bugün, Hukuk Konuşmaları, Pazar Sohbetleri yayınlanmıştır. Bu programlar içinde 2 Mayıs 1943’te yayına başlayan Geçmişte Bugün programı tarihsel konulara yer vermiştir. Feridun Fazıl Tülbentçi tarafından hazırlanan ve her gün 5 dakika süren Geçmişte Bugün programı halkın en sevdiği programlardan biri olmuştur. Geçmişte Bugün dinleyiciye ansiklopedik tarih bilgileri aktarmayı amaçlamış ve uzun yıllar yayınlanmıştır (Kocabaşoğlu, 2010: 276, 277). Geçmişte Bugün programı 1951 yılında yayından kaldırılmıştır. Bu programın yerine Tarihten bir Yaprak programı aynı yayın kuşağı içinde yayına sokulmuştur. 1952 yılının ilk beş ayında program Türk Tarih Kurumu tarafından hazırlamıştır. Adil Kürşat’ın okuduğu program Ankara radyosunun sevilen bir programı haline gelmiştir (Kocabaşoğlu, 2010: 372). Radyonun kurulması ve radyonun evlere girmesi ile süreli yayınlarda ki arkası yarın şeklinde radyoya entegre ederken yetmişli yıllarda televizyonun yaygınlaşması ile hem radyo hem de gazetelerdeki tefrika gücünü azaltmıştır (Özcan, 2017: 244).

Süreli yayından; radyo ve televizyona geçiş dönemlerinde televizyon en etkili üretici olmuştur. Bu bağlamda görsellik üzerine kurulmuş olan günümüz dünyasında insanın hemen her tür algısının etkilendiği gibi tarih algısı da görsel mesajlardan etkilenmektedir. Kitle iletişim araçları ile özellikle en fazla etkileme potansiyeline sahip televizyon; tarih ile günümüz arasında farklı anlamların çıkarabileceği bir söylem inşa etmektedir (Demir ve Çencen, 2015: 14).

Televizyon; hayatı doğrudan (haber programları, belgeseller, reality showlar) veya dolaylı olarak (filmler, diziler, kurgusal canlandırmalar) temsil etme iddiası olan bir kitle iletişim aracıdır. Televizyon dördüncü kuvvet olarak medyanın en önemli parçalarından biridir ve zamanın egemen ideolojileri ile ilişki içerisindedir (Bilis, 2013: 23,24). Nitekim Althusser de televizyonu devletin ideolojik aygıtlarından biri olarak değerlendirmekte ve medyanın, iktidar tarafından sunulan yaşam biçimlerini

47

meşrulaştırıcı işlevlerine dikkat çekmektedir (Bilis, 2013: 25). Türk televizyonculuğu için dönüm noktası TRT ‘nin kurulmasıdır. TRT ‘nin kurulmasıyla birlikte sinema, belgesel ve dizi film yayıncılığı da başlamıştır. TRT’nin ilk yayını 19.15'de TRT yazısı ve sinyal müziği ile başlar. Televizyonda yayınlanan ilk program Profesör Afet İnan'ın konuşmacı olarak katıldığı Devrim Tarihi başlıklı bir kültür belgeselidir (Erbaş, 2011: 46). 1978 yılında Belgesel Programları Müdürlüğü’nün Eğitim ve Kültür Programları Müdürlüğünün bünyesinden ayrılarak yeni bir müdürlük olması sonrasında Belgesel Programlarında ciddi bir ivme kazanmıştır. Türklerin eski kültürü eserlerinden, tarihi coğrafyalarına; Anadolu’daki yaban hayatından, Orta Asya ve Balkanlardaki Türk topluluklarına kadar pek çok konuya dair çalışmalar yapılmıştır (Erbaş, 2011: 92). Erbaş’ın yapmış olduğu çalışma incelediğinde 1978-2008 yılları arasında yapılan Belgesellerden 30 tanesi seçilmiş ve bu belgesellerin doğrudan doğruya toplumsal bilinç oluşturma amacına hizmet ettiği görülmektedir (Erbaş, 2011: 182).

Susam’ın yapmış olduğu diğer bir çalışma 2000-2010 yılları arasında yayınlanan yaklaşık 403 adet Toplumsal bellek konulu belgeselin belli konuların etrafında toplanmakta olduğu tespit edilmiştir. Devlet eliyle yapılan veya yaptırılmış filmlerin resmi tarih tezlerini güçlendirir ulus-devlet inşasını güçlendirir nitelikte olduğu söylenebilir (Susam, 2015: 181). Yapılan belgeseller; Kurtuluş Savaşı, Balkan Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli dönemleri konu edinmiş ve belgesel film olarak yayınlanmıştır. Söz konusu belgeseller tarihsel kırılmalar ve dönüm noktaları resmi tarih düzleminde konular ele almış ve belleğin yeniden üretilmesinde canlı tutulmasında önemli bir katkı sağladı söylenebilir (Susam, 2015: 182).

Demir ve Çencen (2015: 14): Sinema bir sanat dalı olarak insanlığın tarihsel geçmişini konu aldığını ve tarihin sinemanın konusu olması toplumların kültürünü de sinemanın çalışma alanına dâhil ettiğinin altını çizmişlerdir.

Çağımızın sanatı ve en büyük endüstrilerinden biri olan sinema “hatırlamak” ve “anlatmak” gereksinimlerinin gerçekleştirildiği bir platform olarak tarih ya da geçmişle yakın bir bağ içerisindedir. Tarih duygusunu, “ hatırlama” ve “anlatma” yoluyla sürekli yenilemekte ve var etmektedir (Erkılıç, 2005: 74). Tarih sinemacılar için her zaman bir çekim alanı ve bir kaynak olmuştur. Görsel, İşitsel, düşünsel çekiciliği barındırmasının yanı sıra “kahraman” çatışma” gibi sinemasal anlatımın temel öğelerini de içinde barındırmaktadır. Sinema insanlığı dramını ele alır. İnsanoğlunun yaşadığı en büyük dramlar ise tarihte hazır malzeme olarak

48

bulunmaktadır (Erkılıç, 2005: 80). Tabi ki de filmler tarihin yerini tutmaz. Amacı da tarih yapmak değildir. Tarihi inşa eden öznelerin bakış açılarını değiştirmek yâda farkındalıklarını, bilinçlerini güçlendirmek temel işlevlerinden bir kaçı olarak sayılabilir. Tarih anlaşmalar protokol maddeleri üzerinden okunmaya çalışılsa da belgeseller bu maddelerin insan hayatı üzerinde etkisi nedir, ne olmuştur sorularını görsel olarak yorumlayarak insanların karşısına getirir (Susam, 2015: 187). Diğer taraftan tarih ile ilgili sinema filmleri ve televizyon dizileri tarih ders kitaplarından ve akademik tarih makalelerinden daha fazla ilgi görmekte ve daha geniş kitleler tarafından takip edilmektedir. Geçmişte yaşanmış bir konu ile ilgili bir tarih kitabını yâda akademik makaleyi okumaktansa onunla ilgili bir film seyretmenin daha cazip ve kolay geldiği gerçeği ile karşı karşıya kalınmaktadır (Öztaş, 2011: 801).

Bu noktada tarihi filmlerin belge olarak kabul edilip edilmeyeceği konusu da yrı bir tartışma konusu olmuştur. Özcan’ında (2011: 210) belirttiği üzere; 1960 lı yılların başında filmleri bir belge olarak inceleme ve böylelikle toplumun bir tür karşı- çözümlemesine doğru yönelme fikrinin gelişmesi akademik çevrelerin canını sıkmıştır. Ancak altmışlı yıllarda akademik camia tarafından kabul görmese bile bugün film, araştırmalarda olduğu gibi arşivlerde de kabul görmektedir (Ferro, 2017: 11). Bu bağlamda tarihsel film yâda daha genel haliyle tarih filmi nedir? Tarihi filmin, geçmişi şimdileştirme ve yeniden zihnimizde oluşturma (reimaginer/reimagination) çabası olduğu bilinmektedir3 (Ayan, 2005). Söz konusu şimdileştirme kavramı Özcan (2011) ve Öztaş’ın (2007) ; yapmış olduğu çalışmalarda da değinilen bir noktadır. Öztaş, tarihi filmi; konusu ve kişilerini geçmiş zamandan alan gerçek ve kurmaca karakterlerle, dönemin olaylarını/durumlarını o günün şartları içerisinde vermeye çalışan, dönemin insanlarını yaşam anlayışlarıyla birlikte (konu aldığı geçmiş dönemin dilinden tutunda halkın kıyafetlerine kadar) doğru bir şekilde yansıtmaya çalışan film türü olarak tanımlanabilir (Öztaş, 2007: 41). Bunun yanı sıra Ferro’nun tanımıyla; tarihsel film yâda daha genel haliyle tarih filmi, başkaları tarafından tertiplenen tarih görgüsünün filmsel bir suretinin oluşturulmasıdır (Ferro, 2017: 155). Film yapımcıları tarihçi gibi gerçeklere bağlı kalmayıp geçmişi senaryo ile hayallerindeki şekilde

3 Sinematografik anlatımda olaylar olgular kahramanlar sosyolojik birimler hangi zaman diliminden getirilir ise getirilsinler film günün bireysel ve kültürel birikiminde geçmişi şimdileştirmeye yeniden zihnimizde oluşturmaya çalışmaktadır. Böylece tarihi film aslında sadece olay ve kahraman olmaktan çıkarak işlenen olgu ve izleyicideki psiko-kültürel bütünlüğe yönelmektedir.

49

yeniden canlandırabilmektedir. Oysaki tarihçi geçmişi ortaya koyarken iddialarını belgelere dayandırmak zorundadır (Öztaş, 2007: 42). Buradan hareketle şu soruyu sorabiliriz; Sinemada, ortaya konulan film gerçek olanı ne kadar doğru bir şekilde izleyiciye sunmaktadır? Sinema bir sanat dalıdır ve hayal gücünü işe koşar ve kurmacanın unsurlarından faydalanabilir. Yalnız tarihçi sebep- sonuç ilişkisi içinde belgelere bağlı kalarak nesnel olanı ortaya koymaya çalışmaktadır (Öztaş, 2007: 42). Erkılıç; tarihsel filmlerde ki kurmaca ve oluşan gerçeklik arasındaki bağlantıyı şu şekilde değerlendirmiştir;

Kurmaca filmler dramatik yapının unsurluları, öyküleme, çatışma, kahramanla özdeşleşme gibi nedenlerle daha geniş kitlelerin ilgisini çekmektedir. Dolayısıyla izleyicilerin belleklerinde tarihsel bir dönem olay ya da kişiye ait imgelerin oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Tarihsel filmlerin birçoğunda kurmaca öğelerle gerçek belge görüntülerinin bir arada yer alamsı bu imgelerin hafızalara daha derin kazınmasını ve nesnel gerçeklik duygusunun güçlenmesini sağlamaktadır. Bu açıdan tarihi olaylara ait belleklerimizdeki birçok görüntü, imge sinema yoluyla oluşmuştur (Erkılıç, 2005: 76).

Buradan hareketle izleyicide oluşan imgeler tarihsel gerçeklikle örtüşmekte ve hafızalarda daha derin bir şekilde yer edinmektedir. Aynı durumu günümüzde yayınlanan popüler tarih dizileri içinde geçerlidir.

Günümüzde gerek özel gerekse devlet televizyonlarında tarihi ele alan birçok dizi film bulunmaktadır. Bilis’in yapmış olduğu çalışmadan hareketle; Aktay bu durumu “tarih patlaması” olarak ifade etmiştir. Bunun yanı sıra Aktay (2010); tarih bilgisinin alabildiğince çeşitlenerek hayatımızda her zamankinden çok dâhil olduğununun altını çizer. Bu durum tarihle ilgili ezberimizi bozacak bir sürü yeni bilginin sunulduğu bir toplumsal düzenin oluştuğunu belirtmektedir.

Tarih bilgisinin alabildiğine çeşitlendiği, bu bilginin hayatımıza her zamankinden çok dâhil olduğu, tarihle ilgili ezberimizi bozacak bir sürü yeni bilginin sunulduğu bir toplumsal düzenin oluştuğunu belirtmiştir (Aktay, 2010).

Ancak “televizyon dizilerinin çoklu dünyası, estetizmi, geçiciliği, betimlemedeki sığlığı ve büyüleyici anlatılarının postmodern olduğunu” ifade edilmektedir (İmançer, 2003: 246). Televizyon dizileri tarihsel bir dönem ya da olay hakkında izler kitleye çeşitli bilgiler aktarırken bu dizilerin yol açtığı toplumsal ilgi yeni tarih programlarının, belgesellerin ve kitapların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır (Bilis, 2013). Tarihi film ve dizilere getirilen postmodern eleştirilerinin yanı sıra filmler ve

50

diziler; tarih öğretiminde kullanımında katkılarına dair literatürde birçok çalışma vardır4.

1990’lı yıllarda TV’de özel kanalların ortaya çıkması sonrasında medya güçlenmiş buna paralel olarak tarihin popülerleşmesi ivme kazanmıştır (Özcan, 2017: 300). Özellikle 2000’ li yılların başından itibaren televizyonda tarihin konu edildiği programlara yoğun talep görmeye başlamıştır. Rekabet halinde ki televizyonlar birbirine benzer programlar düzenledilerse de bunların arasında Murat Bardakçı’nın Tarihin Arka Odası program reytingde hepsinin önüne geçmiştir. Bu programın dışında Tarihin Bilinmeyen Yüzü, Derin Tarih, Sıra dışı Tarih, Eski Defterler, Sıcak Tarih, Tarihin Peşinde, Tarih ve İnsan, Gündem Ötesi ve daha birçok televizyon programı ve konukları tarih üzerine konuşmayı içeren programlar yapmıştır ve yapmaktadır (Özcan, 2017, s.388). Söz konusu programlar izleyiciyi kendisine çeken merak ve ilgi uyandıracak şekilde isimlendirilmiş konu ve konukları ile popüler bir hal almıştır.

Yayınlanmış veya yayınlanan diziler Popüler tarih açısından incelediğinde; Elveda Rumeli (2007-2009), Muhteşem Yüzyıl (2011-2014), Filinta (2014-2016), Bir Zamanlar Osmanlı (2012-2012), Kurt Seyit ve Şura (2014-2014), Muhteşem Yüzyıl Kösem (2015-2017), Vatanım Sensin (2016- ) ,Yüzyıllık Mühür “Genç Kahramanlar” (2016), Diriliş Ertuğrul(2014- ), Payitaht Abdülhamit(2016- ), Mehmet Bir Cihan Fatihi(2018) ve Mehmetçik Kut’ül Amare(2018-) dizileri karşımıza çıkmaktadır. Bu dizilerin başında Diriliş Ertuğrul ve Payitaht Abdülhamit ülke gündemine oturacak şekilde popülerleşmiştir.

Dizi filmlerin isimlerinden de anlaşılacağı üzere içeriklerini Osmanlı devletinden esinlendikleri aşikârdır. Bu bağlamda günümüzün siyasi ve sosyal atmosferine hitap eden konular ele alındığı gözlemlenmiştir. Diziler de dile getirilen söylemler bağlamında toplumun genelinde kolektif bir hafıza oluşturulması hedeflendiği söylenebilir.

19. yüzyılda profesyonel anlamda tarihin içinde gelişme gösteren popüler tarihçilik; milliyetçiliğin etkisi ile beraber dergi ve romanlar vasıtasıyla toplumda popüler tarihçilik ivme sağlamıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde başta radyo ve sonrasında

4Tekeli (1998), Kaya(2005), Öztaş (2007),Demircioğlu (2007), Çoban (2011), Aktekin ve Çoban (2012), Öztaş, Anıl ve Kılıç(2013),Özmen, Er ve Ünal (2014) , Demir ve

51

televizyon ve sinemanın her eve girmesiyle paralel olarak; popüler tarihte ayrı bir safhaya girmiştir. Meşhur tarihçilerin radyo ve televizyonlarda program yapmaları tarihin popülerleşmesine başlıca katkılarından sayabiliriz.

19. yüzyıl popüler tarih dergilerinde yer alan “arkası yarın” bölümleri; radyolarda, ünlü tarihçiler tarafından 5 dakikalık kısa konuşmalar olarak karşımıza çıkmıştır. Bunun yanı sıra tarihsel romanlarda yer alan “kahramanlar” artık sinema filmi veya televizyon dizisi olarak yayınlanmıştır. Yalnız işlenen konularda çok değişiklik olmadığı başta Osmanlı devleti olmak üzere Türk tarihi üzerine konuların anlatıldığı veya yayınlandığı söylenebilir. Buna ek olarak diziler de aşk, entrika, kahramanlık gibi merak duygusunu perçinleyen alt konular işlenmiş ve dizilerin toplum tarafından takip edilmesi sağlanmıştır.

Popüler tarih teknoloji ile beraber teknolojiye ayak uydurarak kendine her dönemde yaşama alanı bulduğu söylenebilir. Ekonomik veya ideolojik kaygılar ile ortaya çıkarılan ürünlerde içerik olarak değişiklik göstermektedir. Ekonomik bir kaygı ile oluşturulan dizi ve ya sinema filmlerinde aşk, ihanet ve entrika gibi izleyiciyi doğrudan cezbeden konular işlenmektedir. İdeolojik amaç ile çekilen dizi veya filmlerde aşk, entrika, ihanet gibikonuların yanı sıra kahramanlıklar vasıtasıya devlete bağlılık oluşturma amacı güdülmektedir. Bu bağlamda tarih; günümüzde popüler bir şekle radyo, televizyon ve sinema marifetiyle doğrutan yaşantının içine girmiştir. Diğer bir ifade ile dergiciliğin yerini artık teknoloji ile ortaya çıkan popüler ürünle almaktadır.