• Sonuç bulunamadı

2.4 Cumhuriyet Dönemi ve Popüler Tarih

2.4.2 Halkevleri ve Ülkü Dergisi

Mustafa Kemal’in çıktığı halk gezilerinden birinin dönüşü sonrasında basında ilk defa halkevleri ile ilgili yazılar görülmüştür. Cumhuriyet Halk Fırkasının 10-18 Mayıs 1931 kongresinden sonra Millet Okulları çalışmasının ağır işlemesi üzerine bu boşluğu

37

kapatmak için Halkevlerinin kurulması kararı alındı. Bu karar doğrultusunda Türk Ocaklarının Cumhuriyet Halk Fırkasına katılmasına ve mal varlığının devredilmesine kabul edilmiştir (Taşdemir, 2000: 5,6).

Söz konusu kongrede Halkevlerinin açılış gayesi açıklanırken memleketin kültür sahasında milli medeniyette teşkilatlanmasını temin edecek bir kurum olarak vasıflandırılmıştır ve milli teşkilatın esasını halkevlerinin temin edeceği düşünülmüştür (Toksoy, 2007: 32). Halkevleri yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti devletinin halk ile buluştuğu Türk milletinin medeniyet safında layık olduğu mevkie çıkarmak olarak kendine amaç olarak benimsemiştir. Bu amaç doğrultusun da Halkevleri dokuz şube olarak teşkilatlanmıştır. Bu şubeler içinde yer alan dil-edebiyat ve tarih şubesi başta olmak üzere kültür faaliyetleri çalışmalarına başlamıştır.

Tarih alanında yapmış olduğu çalışmaların başında dil-edebiyat ve tarih şubesi üzerinden yürütülmüştür. Dil ve tarih şubesinin görevleri şöyle özetlenebilir; Halk sanatlarının, gelenek ve göreneklerini araştırmak ve ortaya çıkarmak. Türk dilinin unutulmuş söz varlıklarını derlemek, o yöredeki insanların kültürünü yükseltmek yolunda sohbet ve konferanslar düzenleme, sanat ve edebiyat alanında genç yetenekleri bulup yetiştirmek ve bu bağlamda eser ve dergiler yayınlamak olarak özetlenebilir (Huyugüzel, 2000). Toksoy ( 2007: 50, 51); Tarih alanının özelinde; dil, edebiyat ve tarih şubesinin memleketin uzak ve yakın bütün köşelerinde milli tarihin sağlam temeller üzerinde yükselmesi için çalışma birliği sağlayacağını ve temein edeceğini belirtmiştir. Hülasa bu şubenin başta gelen görevleri arasında; içinde bulunulan toplumsal çevrenin bilgi düzeyini yükseltmek için muhasebeler ve konferanslar düzenlemek, vatandaşlık duygusunu güçlendirmek olarak sayılır (Gümüşoğlu, 2003).

Popüler tarihçilik bağlamında düşündüğümüzde; Halkevlerinin söz konusu şubesi vasıtasıyla Anadolu’nun edebiyat alanında tarama ve toplama Türk halk edebiyatı ve Türk folkloruna dair bütün Anadolu sathına yayılan geniş bir tarama ve derleme faaliyetlerini de gerçekleştirmiştir. Halkevlerinin edebiyatımıza katkısı açısından belki de en önemli hizmeti bu olmuştur. Tarama-derleme çalışmaları sonucunda Popüler tarihin de ürünleri olarak değerlendirebileceğimiz; halk oyunları (cirit, karagöz) , halk destanı, masal, hikâye ve türküleri, halk inanmalarını, gelene ve görenekleri konusunda birçok malzeme derlenmiş eski halk şairleri hayat ve eserleri hakkında makale ve eserler yayınlanmıştır (Huyugüzel, 2000).

38

Halkevleri, tarih çalışmalarında Türk Tarih Kurumuna bağlı kalarak devam etmiştir. Konferanslar, Seminerler, Piyesler gibi sosyal etkinlikler düzenlemiştir. Nahiye teşkilatlanmaları dâhil olmak üzere bölgelerde görev yapan tarih öğretmenleri dil-tarih şubelerinde gönüllü olarak görev yapmışlardır (Toksoy, 2007: 185). Bunların yanı sıra birçok Halkevi tarih gezileri ve mahalli tarih çalışmaları yapmıştır. Mahalli tarih çalışmaları özellikle Afyon Halkevi ve Gaziantep Halkevi tarafından Milli Mücadelenin dönemine ilişkin yapılmış ve savaş yıllarının hatıralarını not etmeye çalışmışlardır (Toksoy, 2007: 183, 184).

Tarih ve dil konusunda yapılan inkılapların geniş kitlelere yansıması okullar dışında halkevleri vasıtasıyla olacaktır. Tarih şubeleri Türk milletinin köklü medeniyetini dünyada zaman ve mekân durumuna göre sürekli ve yaygın izlerini halka tanıtacak, ortaya çıkan milli tarihin görüntüsünü dergiler vasıtasıyla halka tanıtacaktır.

Halkevlerinin gaye ve mefkûresini ortaya koyan Ülkü isimli dergi kurulmuştur. İsmini bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Ülkü’den öz ülkümüzü yaratmak için, kutlu verimler beklerim” sözleri ve imzası ile Ülkü ismi konulmuştur (Gümüşoğlu, 2003: 124). Ülkü dergisi Halkevleri’ nin mecmuası olarak ayda bir defa yayınlanacaktır. Derginin başına Mehmet Fuat Köprülü getirilmiştir ( Doğan, 1991: 248). Halkevleri ve mecmuası olarak kurulan Ülkü dergisi mezkûr dergiler içinde en uzun ömürlü olanıdır. Ülkü dergisi; Türk Tarih Tezinde ortaya konulan düşünceleri, kılcal damarlara kadar inerek anlatmaya çalışmış bunu milli bir vazife sayarak ilke ve inkılapları halka anlatmayı ve tanıtmayı kendine gaye edinmiştir.

Ülkü dergisi; edebiyat ve dil (şiir, hikâye, roman), güzel sanatlar, tarih, içtimaiyat ve felsefe, iktisat ve ziraat, halk terbiyesi, yurt koruma, kadınlık ve fen gibi birçok alanda halkı bilinçlendirme için yazılar kaleme alınmıştır (Doğan, 1991: 250). Bu yazılarda Türk tarih tezinde ortaya konulan düşünceler halka anlatılarak yazılan tarihin meşruluk kazandırılmaya çalışılmıştır.

Ülkü dergisinin yanı sıra Aksu, Çorumlu, Gediz, Halkevleri, Taşpınar ve Ün dergisi bu dönemde çıkarılan dergilerdir. Söz konusu süreli yayınlar Halkevlerinin kontrolünde yurdun çeşitli bölgelerinde çıkartılmıştır (Taşdemir, 2000: 118, 125). Bu dergiler topluma yeni rejimi anlatmanın yanı sıra çıkartıldıkları bölgelerin yerel tarihinin araştırılmasında da katkı sağlamışlardır. Dergiler vasıtasıyla ortaya atılan söylemler ve anlatılar; rejime bağlı bilinçli nesiller yetiştirmenin yanı sıra halkın

39

rejime bağlılığını artırmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda milli temada yıldönümü kutlamalarının yanı sıra; Dil Bayramı, Toprak Bayramı, Kabotaj Bayramı, Lozan Günü gibi kutlamalar yer aldı (Taşdemir, 2000: 227, 228).

Halkevleri, Türk Ocaklarının kurmuş olduğu sistem üzerine organize olmuştur. Yeni rejimi anlatmak ve bilinçli bir nesil yetiştirme gayesi yolunda ilerlemiştir. Bu gaye doğrultusunda; başta dergiler vasıtasıyla halka yaşadıkları bölgenin tarihini anlatmada ilk yerel tarih çalışmalarının birikimini oluşturmuşlardır (Taşdemir, 2000: 228). Yeni rejimin oluşturmak istediği tarih düşüncesine birden fazla görev yüklenmektedir. Bu bağlamda görkemli bir tarih oluşturmak istenirken öte tarafta muhalif tarihçiler veya kesimler popüler tarih vasıtasıyla ötekileştirilen tarihin kahramanlarını hikâye, roman gibi edebi ürünler vasıtasıyla yazılmamış olanı yazmaya başlamıştır.

Halkevlerinde dil-edebiyat ve tarih şubeleri vasıtasıyla yapılan çalışmalar sayesinde; yurttun dört bir köşesine ulaşılmıştır. Böylece popüler tarihin birer ürünü olarak değerlendirebileceğimiz; halk hikâyeleri, halk inanmaları, öyküler, kahramanlılar, destanlar gibi sözlü eserin yazılı hale gelmesinde katkı sağlamasının yanı sıra tanınmasına katkı sağlamıştır. Bunun yanı sıra yapılan çalışmalar rejimin isteği doğrultusunda oluşması neticesinde mevcut duruma muhalif tarih çalışmalarının ortaya çıkmasına ve artmasına neden olmuştur. Nitekim 40’lı yılların sonlarına doğru popüler tarih dergi ve romanlarında ciddi bir artış olduğu gözlenmektedir.