• Sonuç bulunamadı

Vergi demokrasisine etki eden psikolojik/sosyolojik faktörler daha çok

“mükellef algısı” ya da “mükellef davranışı” gibi terimlerle ifade edilebilmektedir.

Bunlar, içsel motivasyonlardan meydana gelen faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.

1. Vergilerin Sosyolojik Olarak Sunuluş Biçimi

Vergi ve vergileme süreci, esasen ekonomik bir süreç olmasına rağmen aynı zamanda toplumsal ve siyasal bir süreci de kapsamaktadır. Verginin son tahlilde toplumsal bir olgu haline gelmesiyle bireylerin, ait oldukları toplumun eğilimlerine göre

52

hareket edebileceği, o toplumun düşünce ve değerler sisteminden etkileneceği kabul edilmektedir. Böylece vergi etiğinin zayıf olduğu toplumlarda bireylerin de vergilere karşı tepkiler geliştireceği öngörülebilir bir gerçeklik oluşturmaktadır. Mükellefin sosyal çevresinin vergi kaçırılmasını onaylamak gibi vergiye karşı olumsuz tutumlarının olması halinde mükellef de kendisini, sosyal çevresiyle özdeşleştirecektir. Bu sebeple;

vergi ödemenin toplumda sosyal bir norm olarak kabul görmesi, vergi etiği ve dolayısıyla mükellef algısı üzerinde doğrudan etki gösterecektir.169 Bu durum vergilerin sosyolojik olarak algılanış biçimini oluşturmaktadır.

Öte yandan; mükellefler, ödedikleri vergilerin kendilerine fayda olarak geri dönmesini beklemektedirler. Uygulamada devlet ve mükellefler arasındaki bu ilişkinin karşılıklılık esasına dayanan bir psikolojik sözleşme olduğu ifade edilebilir.170 Halktan toplanan vergi gelirlerinin tekrar halka geri döndürülmesinde bu vergilerin sunuluş biçiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla vergilerin sosyolojik olarak sunuluş biçimi de mükellef algısını belirlemektedir. Bu sebeple vergilerin alınma gerekçelerinin halka yeterince açıklanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Vergi ödeme bilinci, her ne kadar karşılıklılık esasına dayansa da yükümlüler, faydalandıkları kamu hizmetlerinden ziyade ödedikleri vergilerin kendi üzerlerindeki olumsuz etkilerini düşünme eğilimi taşımaktadırlar. Bu sorunun aşılabilmesi için ise yükümlülerin ödedikleri vergileri bir fedakârlık ve kayıp olarak görmemesi sağlanmalıdır. Bunun için de ödenen vergilerin hangi amaçla ve nereye (toplu konut, karayolu, eğitim vb.) harcandığı konusunda somut bir fikir oluşturması, vergiye karşı tepki oluşmaması açısından önemli kabul edilebilir.171 Ancak vergilerin genel nitelikte olması tabiidir. Belirli bir amaç için vergi toplanmasının mükellef algısını başta olumlu etkilemesine karşın o amacın gerçekleşmesiyle veya amaca ulaşmanın zaman alması nedeniyle olumsuza kayabileceği savunulabilir. Dolayısıyla vergiler sosyolojik olarak halka geri sunulurken, ortak düşünce/kamu yararını sağlamaya yönelik amaçların finansmanında kullanıldığı algısının yaratılması daha büyük fayda sağlayacaktır.

169 İsmail KİTAPCI, Vergi Etiği - Vergi Psikolojisi, Denizli, Seçkin, 2015, s.139,140.

170 KİTAPCI, s.162.

171 Doğan ŞENYÜZ, Vergilendirmede Yükümlü Psikolojisi, Bursa, 1995, s.118.

53

2. Vergi Yurttaşlığı

Vergi yurttaşlığı kavramı dar ve klasik anlamda, vergi yasalarının parlamentoda kabul edilmesi ve yasalaşması; geniş ve çağdaş anlamda ise vergiye ilişkin kararların alınması ve uygulanmasında gerek idarenin mükelleflere gerekse mükelleflerin idareye güvenini de kapsadığından, verginin siyasi anlamda kabulünden, idari anlamda kabulüne dönüşümünü ifade etmektedir.172 Başka bir deyişle vergi yurttaşlığı, çıkarılan vergi yasalarına (vergi ödevine) mükellefler tarafından uyum gösterilmesidir. Bu anlamda vergi yurttaşlığı, parlamento tarafından çıkarılan vergi yasası ile doğar ancak mükellefin bu yasaya uygun şekilde vergileme işleminin süjesi haline gelmesiyle sürdürülmüş olur. Dolayısıyla vergi yurttaşlığı kavramı çift taraflı bir yükümlülük olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik anlamda yönetsel bir faktör anlamına gelebilecekken çağdaş anlamda mükellefin de uyumuna odaklandığından psikolojik/sosyolojik bir faktör olarak kabul edilebilir.

Vergi yurttaşlığının temelini oluşturan üç unsurdan bahsedilmektedir. Bunlar;

“mükelleflerin vergiyi ve vergi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyi kabul etmeleri”, “bu kabulün, vergi idaresinin uygulamalarına bağlı olarak da gerçekleşmesi”

ve “vergi idaresi ile mükelleflerin aralarındaki karşılıklı güven” olarak belirtilmektedir.173

Bu üç unsurun birlikte gerçekleşmesiyle sağlıklı bir vergi yurttaşlığı kavramından bahsedilebilir. Mükelleflerin vergiyi ve vergi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeleri, temelde içsel bir motivasyon olan vergiye uyum, vergi ahlakı ve vergi bilinci gibi kavramlarla ilgili olmakla birlikte bunların üzerinde daha kapsamlı bir kavram olarak yer almaktadır. Mükelleflerin, bu motivasyonları yerine getirirken sadece parlamentonun kabul ettiği yasaya karşı değil aynı zamanda yasanın uygulanacağı merci olarak vergi idaresinin işlemlerine karşı da gönüllü ve istekli olmaları gerekmektedir.

Ayrıca, vergi idaresinin mükelleflere karşı olan tutum ve güveni de mükelleflerin bu motivasyonları yerine getirmelerinde etki doğuracağından büyük önem taşımaktadır.

172 Elif PÜRSÜNLERLİ ÇAKAR / Fatih SARAÇOĞLU, “Vergi Yurttaşlığı: Kavram, Unsurları ve Geliştirme Yöntemleri”, KÜSBD, C.5, Sa.1, Ocak 2015, s.40.

173 PÜRSÜNLERLİ ÇAKAR / SARAÇOĞLU, s.41,42.

54

Vergi yurttaşlığı hem yönetime hem de mükellefe sorumluluk yüklemesi nedeniyle vergi demokrasisi üzerinde etki doğurmaktadır. Şöyle ki, yasama organının mükelleflerin vergiden kaçınmasını engelleyecek düzenlemelere yer vermesi gerekirken mükelleflerin de vergiyi kabul edecekleri bir yönetim anlayışını iktidar yapması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Baskıcı/kötü bir yönetim altında vergilerin mükellefler tarafından kabul edilmemesi ve karşılıklı güvensizlikle birlikte vergi yurttaşlığı sağlıklı işlemeyecek ve bu da vergi demokrasisinin etkinliğini azaltacaktır.

3. Vergiye Uyum

Vergiye uyum ya da daha doğru bir ifadeyle kastedilen kavram olarak vergiye gönüllü uyum, en basit şekliyle; bireylerin ve diğer vergiye tabi kuruluşların herhangi bir zorlamaya maruz kalmadan, vergi hukukunun özüne ve lafzına uymaya istekli olmalarını ifade etmektedir.174 Ancak burada vergiye uyum üst başlık olarak, gönüllü uyum ile zorla uyum arasında bir ayrıma gidilebilir.175 Bunları ayıran olgu; gönüllü uyumda özellikle ahlaki bir güdü mevcutken, zorla uyumda cezai yaptırım faktörünün devrede olmasıdır.176 Ancak her halükarda vergiye uyum sağlanmış olmakta ve vergiden kaçınma ya da vergi ödevinin yerine getirilmemesi şeklinde tezahür eden vergi uyumsuzluğu oluşmamaktadır.

Doktrinde vergi uyumunu açıklayan temel iki modelden bahsedilmektedir.

Bunlardan ilki klasik ekonomik model, diğeri ise psikolojik modeldir.177

Klasik ekonomik modele göre vergi uyumu, dört ana unsuru içermektedir.

Bunlar; vergiye tabi gelirin tam olarak beyan edilmesi, gelir ayarlaması, giderler, vergi muafiyetleri ve vergi kredileri gibi gelirden indirilecek unsurların doğru gösterilmesi,

174 Simon JAMES / Clinton ALLEY, “Tax Compliance, Self-Assessment and Tax Administration”, Journal of Finance and Managament in Public Services, Vol.2, Number.2, 2002, s.32.

175 KİTAPCI, s.27.

176 Coşkun Can AKTAN, “Vergi Psikolojisinin Temelleri ve Vergi Ahlakı”, (Ed. Coşkun Can AKTAN / Ahmet KESİK / Dilek DİLEYİCİ), Yeni Maliye, Ankara, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, Yayın No.2012/420, s.167-183.

177 Naci Tolga SARUÇ, Vergi Uyumu: Teori ve Uygulama, Ankara, Seçkin, 2015, s.24.

55

vergi beyannamesinin zamanında doldurulması ve son olarak vergi beyannamesinin doğru hesaplanmasıdır.178

Vergiye uyumunun psikolojik anlamda temellerini ise vergi bilinci ve vergi ahlakı kavramları oluşturmaktadır. Vergi bilinci, toplumsal faydanın gerçekleştirilebilmesi için vergilerin öneminin farkında olan bireylerin, vergi ile ilgili ödevlerini yerine getirmedeki isteklerine karşılık gelmektedir. Vergi ahlakı ise;

mükelleflerin, vergi yasalarından doğan yükümlülüklerini, gerçeğe uygun bir şekilde yerine getirme düzeyine ilişkindir.179

Kanımızca; gönüllü uyum bilincine sahip mükelleflerde yönetime katılma düşüncesinin daha etkin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Şöyle ki, vergi gelirlerinin genel anlamda kamu yararını gerçekleştirmede finansman olarak kabul edilmesi ve bu finansmanın idaresinin mükelleflerin siyasi eğilimlerini yansıtan yönetim anlayışına paralel yürütülmesi nedeniyle mükellefler dolaylı olarak yönetime katılmış kabul edilebilirler. Dolayısıyla genel olarak vergiye uyum sağlanması ile vergi demokrasisinin etkinliği arasında doğru orantı mevcuttur.

4. Vergiye Karşı Tepkiler

Vergiye karşı tepkiler, mükellef algısına göre farklı şekillerde ortaya çıkabilen psikolojik/sosyolojik faktörlerdir. Vergiye karşı tepki oluşmasının sebepleri; ahlaki, kültürel, kurumsal, hukuki, siyasal, yönetsel, psikolojik veya dinsel kaynaklı olabilmektedir.180 Vergi yükümlülüğü ile bireylerin gelirlerinin bir kısmını devlete vermelerinin yarattığı psikolojik baskı ve sosyo-kültürel faktörlerin etkisiyle; vergi ahlakı ile devlete bağlılık, vatandaşlık bilinci ve din faktörü arasında anlamlı bir ilişki olduğu, ancak vergi ahlakı ile iktidar partisini kabul düzeyi arasında ise kayda değer bir farkın olmadığı ortaya konmuştur.181 Bu tür farklı etmenlerle birlikte, ortaya çıkan tepkiler de çeşitlenmektedir. Ancak genel olarak vergiye karşı ortaya çıkan tepkiler;

178 SARUÇ, s.23’ten naklen; Jeffrey A. ROTH / John T. SCHOLZ / Ann Dryden WITTE, Taxpayer Compliance Vol.1: An Agenda for Reasearch, Philadelphia, University of Pennsylvania Press, 1989, s.20.

179 Abdurrahman AKDOĞAN, Kamu Maliyesi, Ankara, Gazi Kitabevi, 15.Baskı, 2013, s.189,190.

180 AKTAN, agm., s.9.

181 Kadriye İZGİ / Naci Tolga SARUÇ, “Sosyo-Kültürel Faktörlerin Vergi Ahlakı Üzerindeki Etkisi:

Üniversite Öğrencileri ile Yapılan Anket Çalışması”, Ekonomi Bilimleri Dergisi, C.3, No.2, 2011, s.141.

56

vergiden kaçınma, vergi kaçırma, vergi grevi, vergi yansıması ve vergi yerleşmesi şekillerinde belirmektedir.182 Ayrıca vergi planlaması, verginin reddi ve vergi inzivası da bu tepkilerden sayılabilmektedir.183

Vergiden kaçınma; vergi kanunlarını ihlal etmeden, vergiyi doğuran olaya neden olunmaması suretiyle vergi yükünün dışında kalma çabası olarak tanımlanmaktadır.

Vergi kaçırma ise; bir suç fiili olarak, vergi borcu doğmuş olmasına rağmen vergi kanunlarına aykırı düşen hareketlerle, verginin hiç ödenmemesi veya kısmen ödenmesi olarak tanımlanabilmektedir.184

Vergi grevi; vergiden kaçınma ve vergi kaçırma eylemlerinin aksine bireysel olmayıp kolektif nitelikte gelişen vergi tepkisidir.

Vergi yansıması ise mükellef tarafından ödenen bir verginin fiyat mekanizması aracılığıyla kısmen veya tamamen ileriye veya geriye doğru olmak üzere başkalarına aktarılmasıdır. Bu sayede mükellef, vergi yükünden kurtulmuş olur ancak üzerine vergi yansıyan yükümlü hem kendi vergisini hem de yansıyan vergiyi ödemek durumunda kalır.185

Vergi yerleşmesi; mükelleflerin vergilemede yapılan değişikliklere karşı vergiden kaçınamamaları ya da başkalarına yansıtma olanaklarının kalmaması durumunda vergiyi kabullenmeleriyle gerçekleşmektedir.186

Vergi planlaması; kişisel (mikro) düzeyde yasalara uygun olarak, ödenecek vergi miktarını asgari düzeye indirme çabası, devlet açısından (makro) ise verginin konulma amaçlarına uygun olarak azami hizmetin sağlanabilmesi için vergi uygulamasının gerçekleştirilmesidir.187

Verginin reddi; hukuka uygun olarak konulmuş bir verginin toplumsal olarak kabul edilmemesi dolayısıyla yürürlükten kaldırılması durumudur.

182 Yasemin TAŞKIN, “Vergi Psikolojisi ve Vergiye Karşı Mükellef Tepkileri”, Maliye Araştırma Merkezi Konferansları, 54.Seri, 2010, s.68.

183 Elif PÜRSÜNLERLİ ÇAKAR, “Vergiye Karşı Direnme Şekilleri ve Vergi İnzivası”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XVII, Sa.1-2, 2013, s.1295.

184 AKDOĞAN, Kamu Maliyesi, s.172.

185 ŞENYÜZ, s.110-112.

186 TAŞKIN, s.83.

187 AKDOĞAN, Kamu Maliyesi, s.191,192.

57

Son olarak vergi inzivası ise, vergiyi doğuran olaya neden olunsun veya olunmasın, bazı mükelleflerin, vergi idaresi karşısında kendilerini yeterince güçlü hissetmemeleri, vergi uygulamasını yeterince bilmemeleri veya ekonomik olarak sıkıntıya düşebilecekleri gibi nedenlerle, vergi ortamından uzak kalmayı tercih etmeleridir.188

Her ne surette vergiye karşı tepki gelişirse gelişsin, mükellef algısında meydana gelen bu tepki değişimlerinin vergiye uyumu etkileyeceği açıktır. Dolayısıyla daha önce açıklanan gerekçelerle, mükellef tepkilerinin vergi demokrasisinin işlerliğine etki göstereceği kabul edilmelidir.