• Sonuç bulunamadı

A- DEMOKRASİ

4. Demokrasi Modelleri

Demokrasi kavramı; etkin olduğu dönemler paralelinde, klasik demokrasi, koruyucu demokrasi, liberal demokrasi, kalkınmacı demokrasi ve sosyal demokrasi olarak modellere ayrılarak incelenebilir.

a. Klasik Demokrasi

Klasik Demokrasi veya diğer adıyla Atina Demokrasisi; tarihi süreçte bahsettiğimiz demokrasi anlayışını ilk oluşturan ve kuran modeldir. Atinalı devlet adamı Perikles’in başa geçmesi ile bu model ortaya çıkmış ve Atina’ya altın çağını yaşatmıştır.33

Eski çağın demokrasisi, polis yani kent ile ortak yaşam ve köklü bir ilişki içerisinde ortaya çıkmıştır.34 Bu da günümüzde doğrudan demokrasi olarak kabul edilen polis demokrasisi kavramını oluşturmuştur. Polis bir ülke niteliğinden ziyade bir halk topluluğunu ifade etmektedir. Dolayısıyla klasik demokrasi teknik olarak geniş toplumlara yönelik olmayıp yalnızca küçük topluluklar açısından sağlıklı bir model olarak kabul edilmektedir. Nitekim Yunanlılar tarafından demokrasiyi belirleyen özellik, onun devletsiz olmasıdır.35

Klasik Demokrasi modelini, onun kurucusu kabul edilen Perikles’in ünlü

“Cenaze Töreni Söylevi”nde aktardığı şekliyle açıklamak daha doğru olacaktır. Nitekim bu söylevde Atina’daki yönetim biçiminin farklılığına vurgu yapmaktadır. Perikles’e göre; Atina’ya özgü olan ve başkaları tarafından örnek alınan bu yönetim biçimine demokrasi denmesinin nedeni egemenliğin azınlığın değil, tüm halkın elinde olmasıdır.

“Kişisel anlaşmazlıkları çözümlemek söz konusu olduğunda, herkes yasalar önünde eşittir; kamu görevine getirilirken bir kişiyi bir başka kişinin önüne koymak söz konusu olduğunda, önemli olan o kişinin belli bir sınıfın üyesi olması değil, sahip olduğu

33 Ayşe Gül AKALIN, “Eskiçağda Grek Kadının Toplumsal Yaşantısı”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C.21, Sa.33, 2003, s.24.

34 SARTORI, s.340.

35 SARTORI, s.341.

15

yetenektir. Kendi işlerine gömülmüş olanlar bile genel siyasi konular hakkında son derece geniş bilgiye sahiptirler.36

Polislerin ticaret ve savaşlar sonucu gelişmesi ve genişlemesi polislerin küçük toplum olma özelliğini; özellikle Pers Savaşları zaferi sonrasında ortaya çıkan eşitlik karşıtı görüşler de toplumun nispeten homojen yapısını bozmuştur. Bu durum daha sonra Yunan toplumunun çöküşüne yol açmış ve böylelikle Atina Demokrasisinin de sonunu getirmiştir.37

b. Koruyucu Demokrasi

Koruyucu demokrasi anlayışı, klasik demokrasinin sona ermesinden uzun bir süre sonra 1215 Magna Carta ile başlayan tekrar demokratikleşme akımının bir basamağını oluşturmaktadır. Bu bakımdan özgürlüklerin neredeyse tamamen kısıtlandığı Ortaçağ Avrupa’sındaki despot yönetimlere karşı bir korunma yolu olarak demokrasinin ileri sürülmesine dayanmaktadır.

Düşünsel arka planı Hobbes’un siyasal özgürlük tanımına dayanmaktadır.

Hobbes’a göre özgürlük, tam anlamıyla harekete karşı durabilecek dış engellerin yokluğudur. Dış engellerin yokluğu; dış sınırlamaların kaldırılması ve baskı yaratan bağların zayıflatılması anlamına gelmektedir. Sartori bu açıklamadan çıkardığı siyasi özgürlük kavramına koruyucu özgürlük demiştir.38 Bu özgürlük, demokrasi kavramı ile birleştirildiğinde Hobbes'un mutlakiyetçi devlet anlayışı yerini düzenli ve özgür seçimlere bırakmıştır.

Ayrıca, bireysel özgürlükleri korumak için kuvvetler ayrılığına dayalı bir sistemin gerekli olduğu da korumacı demokrasi çerçevesinde ileri sürülmüştür. Devlet gücünün işlevsel olarak bölünmesi yönetenler ile yöneticiler arasındaki hak ve ödev dengesini korumak gayesiyle bir çözüm yolu olarak sunulmuştur.39

36 Fatih DEMİRCİ, “Platon’da Cumhuriyet-Demokrasi Gerilimi: Geçmişteki Bir İkilemin Günümüze Uzanan Etkileri”, Journal of Azerbaijani Studies, Vol.12, No.1-2, s.117’den naklen; Michael ROSEN / Jonathan WOLF, (Çev. Sevda ÇALIŞKAN / Hamit ÇALIŞKAN) Siyasal Düşünce, Ankara, Dost Kitabevi, 2006, s.213,214.

37 Alaeddin ŞENEL, “Eski Yunanda Eşitlik ve Eşitsizlik Üstüne: Doktora Tez Özetleri”, AÜSBFD, C.24, Sa.3, 1969, s.301,302.

38 SARTORI, s.368.

39 Mehmet Emin AKGÜL, “Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin Dönüşümü ve Günümüz Demokratik Rejimlerindeki Anlamı”, Ankara Barosu Dergisi, Yıl.68, Sa.2010/4, s.82.

16

Korumacı demokrasi modeli, Ortaçağın baskıcı yönetimleri karşısında insanların kendi kendilerini yönetebilme hakkını sistematiğe bağlayan bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan demokrasi anlayışının tekrar etkinlik kazanmasının öncüsü kabul edilebilir.

c. Liberal Demokrasi

Liberalizm ile demokrasi arasındaki temel ilişki, özgürlük ile eşitlik arasındaki ilişki olarak gösterilmiş; başka bir deyişle liberalizm ile demokrasiyi birbirinden ayırt etmek için, liberalizmde özgürlük, demokraside eşitlik olduğu söylenmiştir.40 İşte bu özgürlük ile eşitliği birleştirme düşüncesi, liberal demokrasi modeli denen sistemin doğmasını sağlamıştır. Liberal demokrasi terimi yerine “özgürlükçü demokrasi” ve

“çoğulcu demokrasi” terimleri de kullanılabilmektedir.

Liberal demokrasinin oluşum felsefesi Antik Yunan’a değil; 17. yy Aydınlanma Çağı ile ortaya çıkan liberalizm akımına dayanmaktadır.41 Liberalizm akımının öncüsü olarak John Locke gösterilmektedir. Locke, insanın vazgeçilmez tabii haklara sahip olduğunu ve siyasal düzenin amacının hürriyetleri güvence altına almak olduğunu savunmuş; devletin görevinin ceza kanunlarını çıkarmak, mülkiyeti korumak, kanunların uygulanması için toplumun kuvvetini kullanmak ve bunların hepsini genel iyilik/kamu yararı için yapmak olduğunu ileri sürmüştür.42 Locke’un kurguladığı devlet yapılanması, bireylerin her alanda özgürlüğüne dayanmakta ve devleti toplum yaşamını sadece kamu düzenini sağlamaya yönelik düzenlemeler yapmakla sınırlamaktadır.

Liberal demokrasi; insan hak ve hürriyetlerini temel alarak, toplumda bireysel eşitlik ve özgürlüğü kurmaya çalışan sistem olarak tanımlanabilmektedir.43 Liberal demokraside iktidar, bireysel hak ve hürriyetler lehine sınırlanmaktadır. Halk, kendi özgür iradesiyle belirlediği siyasetçiler eliyle yönetilir; başka bir ifadeyle temsili demokrasi geçerlidir.

40 SARTORI, s.262.

41 Bayram KODAMAN, “Liberal Demokrasinin Zemini”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sa.23, 2011, s.2.

42 GÜRİZ, s.185,187.

43 Hasan TUNÇ, “Demokrasi Türleri ve Müzakereci Demokrasi Kavramı”, GÜHFD, C.XII, Sa.1-2, 2008, s.1120,1121.

17

Liberal demokrasi, yukarıdaki tanımdan da çıkarılabileceği gibi, bireyselleşme temeline dayanmaktadır. Bireylerin özgürlüğü toplum hayatının her alanında sağlanmaya çalışılmaktadır. Bunu sağlayacak en önemli unsur hukukun üstünlüğü olmaktadır. Bu sayede devlet yetkileri birey karşısında sınırlanmış olacaktır. Liberal düzenin getirdiği başka bir gereklilik olarak ise serbest piyasa ekonomisi işler kılınmalıdır. Bu sayede sermaye de özgürleşecek ve bireylerin yaşam kalitesi artacaktır.

Liberal demokraside devleti yönetme gücü ve yetkisi anayasal olarak seçilmiş temsilciler üstlenmektedir. Günümüz Batı Demokrasilerinin büyük bir çoğunluğunda liberal demokrasi modeli hâkimdir.

d. Kalkınmacı Demokrasi

Kalkınmacı demokrasi, faydacılık esası üzerine kurulmuş; bireyin ve toplumun gelişimini amaç edinmiştir. Bunun da ancak fiziki ve ekonomik yaşam kalitesinin geliştirilmesiyle sağlanabileceğini kabul etmekte; devlet yönetimini kalkınma/gelişme ödevi ile bağlamaktadır.44

Klasik anlamda kalkınmacı demokrasi kavramının öncüsü olarak Jean Jacques Rousseau gösterilmektedir. Rousseau, insanların hür doğduğunu ancak her yerde zincire vurulduğunu söylemekte ve gerçek özgürlüğe kavuşmanın ancak genel iradeyi hâkim kılmakla sağlanacağını savunmaktadır. Rousseau’nun sisteminde egemenlik, bir tüzel kişilik olan halka aittir ve devlet bu genel iradenin yetki verdiği hükümet tarafından yönetilir. Siyasi partiler gereksizdir; dolayısıyla temsili demokrasiye karşı çıkmaktadır.45 Rousseau’nun kalkınmacı demokrasi modeli, gerçek demokrasinin ancak insanları özgür kılmakla gerçekleşebileceğini ve bunun da daima doğru olan ve yanılmayan genel irade ile sağlanacağı temeline dayanmıştır. Yasama faaliyetlerinin temel amacı hürriyet ve eşitliğin tesis edilmesidir.

Kalkınmacı demokrasi modelinin liberalizme yakınlaşan hali John Stuart Mill tarafından savunulmuştur. Mill, demokrasinin kamu yararının sağlanmasında büyük ve önemli bir rolü olduğunu ifade etmiş ve toplumun ahlaki kapasitesini geliştiren bir

44 Richard L. SKLAR, “Developmental Democracy”, Comparative Studies in Society and History, Vol.29, No.4, 1987, s.688.

45 GÜRİZ, s.193,195.

18

fayda sağladığını ileri sürmüştür.46 Hürriyetleri, sosyal faydası nedeniyle ulaşılması gerekli bir amaç olarak gören Mill, toplum çoğunluğunun baskısı ile toplum üyelerinin belirli düşünceleri ve hayat şekillerini benimsemeye zorlanmasını reddetmiştir.

Çoğunluğun despotluğuna çözüm olarak ise, Rousseau’nun aksine doğrudan demokrasi yerine temsili demokrasiyi ve nisbi temsil seçim sistemini tercih etmiştir.47

Bireyci faydacılık akımına dayanan kalkınmacı demokrasi modeli kısa bir dönem için İngiltere’de taraftar kazanmış ancak liberal demokrasinin daha etkin bir sistem sunması nedeniyle zamanla unutulmuştur.

e. Sosyal Demokrasi

Sosyal demokrasi kavramı ilk olarak 19. yy başlarında ortaya atılmıştır.

Özgürlük, adalet ve dayanışma gibi temel değerleri savunmuş ve sosyal adalet ve bölüşüm konularına dikkat çekmiştir.48 Temelde liberalizmin bireyselci yapısına karşı, insanı ait olduğu sosyal yapı olan toplum olgusuna geri kavuşturmayı hedeflemektedir.

Liberalizm ve serbest piyasa düzeni insanları yalnızlaştırmakta ve hep daha çok kazanmak için onları yarıştırmaktadır. Ancak insanlar ne kadar çalışırsa çalışsınlar, sermaye daima güçlüden yana olmaktadır. Bu bakımdan liberalizm modern kölelik olarak kabul edilebilir.49 Sonuçta liberal demokrasi, sınıf baskısı gerçeğini gizleyen yapmacık bir rejimdir ve yönetici sınıfı oluşturan seçkinlerin güdümünde işlemektedir.50 Bu bakımdan sosyal demokrasi, liberal demokrasinin tam tersi bir amaç içermektedir.

Başlarda sosyalist düzen ile birlikte ortaya çıkan sosyal demokrasi, işçilerin oy hakkının gücünü fark etmeleri ile sosyalizm akımından ayrışmaya başlamıştır.51 Başka bir deyişle, işçi sınıfının örgütlenerek büyük bir oy potansiyeli taşıması, onları çatışmaya girmeden hak elde edebilme imkânı ile tanıştırmıştır. Devam eden süreçte ise sosyalizmden tamamen ayrılmış ve günümüzdeki anlamına kavuşmuştur.

46 Dale E. MILLER, “John Stuart Mill’s Moral, Social, and Political Philosophy”, (Ed. W. J.

MANDER), The Oxford Handbook of British Philosophy in the Nineteenth Century, London, Oxford University Press, 2011, s.370-372.

47 GÜRİZ, s.255,256.

48 İbrahim SARITAŞ, Sosyal Demokrasi, Ankara, Orion, 2006, s.5.

49 Karl MARX / Friedrich ENGELS, (Çev. Sol Yayınları Kurulu), Komünist Parti Manifestosu, Ankara, Sol Yayınları, 1998, s.22.

50 Andrew HEYWOOD, (Çev. Bican ŞAHİN), “Demokrasi”, Liberal Düşünce Dergisi, Sa.8, Güz 1997, s.118.

51 SARITAŞ, s.7.

19

Günümüzde sosyal demokrasi, ileride açıklanacak olan sosyal devlet kavramına ilişkin olarak uygulanan demokrasi modelidir. Emekçi sınıf ile burjuvazi arasındaki sınıfsal çatışmayı kabul etmekle birlikte, bunun çözümünü demokratik yollara, alt gelir gruplarının üretimin bölüşümünden daha çok pay almasına ve sosyal adaletin sağlanmasına bağlamaktadır.52 Refah devletinin kurulması ve korunması en önemli hedeftir. Bu bakımdan artık sosyal demokrasi kavramının liberalizm ve sosyalizm arasında yeni bir sistem, orta yol oluşturduğu söylenebilir.