• Sonuç bulunamadı

Vergi demokrasisine etki eden ekonomik faktörleri, verginin amaçları arasında çatışma, kayıt dışı ekonomi ve küreselleşme olarak saymak mümkündür.

1. Verginin Amaçları Arasında Çatışma

Farklı sınıflandırmalar olmakla birlikte; verginin mali, ekonomik ve sosyal olmak üzere üç tane amacı/fonksiyonu olduğu kabul edilmektedir. Bunlardan mali amaç; en eski ve geleneksel fonksiyon olarak, devlete kamu harcamalarını karşılayabilmek için en uygun düzeyde gelir sağlanması olarak belirmektedir.189 Daha sonraları müdahaleci devlet anlayışı içinde ortaya çıkan ekstrafiskal (mali olmayan) fonksiyonlar ise ekonomik ve sosyal amaçları oluşturmuştur.190 Ekonomik amaç;

ekonomik dengenin vergisel önlemlerle muhafaza edilmesi veya yeniden sağlanmasını ifade eder. Sosyal amaç ise; günümüzde gelişen sosyal devlet anlayışı içerisinde verginin istihdam, gelir dağlımı ve sosyal adaletin sağlanması için kullanılması gereğini ifade etmektedir.

Her üç amacın da birbirini destekler ve geliştirir biçimde kurgulanması vergi politikasının etkin ve adil olmasına katkı sağlayacaktır. Genel anlamda mali araçlara yönelik olarak yapılacak uygulamalar, maliye politikasının ve özelde verginin amaçları

188 Vergi inzivası kavramı yerine, vergi baskısı ya da vergi tedirginliği kavramları da kullanılabilmektedir.

AKDOĞAN, Kamu Maliyesi, s.198.

189 Eren ÇAŞKURLU / Cem Barlas ARSLAN, Kamu Maliyesine Giriş, Ankara, Gazi Kitabevi, 2015, s.159,161.

190 Halil NADAROĞLU, Kamu Maliyesi Teorisi, İstanbul, Beta, 2000, s.217.

58

arasında çatışmalara yol açabilmekte ve bu durum bahsedilen amaçlar arasındaki dengeyi bozucu etkiler doğurabilmektedir.191 Örneğin ekonomik istikrarın korunması için yüksek vergiler toplama yoluna gidilmesi halinde sosyal amaçlara ayrılan pay azalacağından bireyler üzerinde oluşan baskı artacak ve yukarıda bahsedilen olumsuz mükellef tepkileri ortaya çıkabilecektir. Ya da tersi bir durumda, ekonomik istikrarın kaybedilmesiyle toplumda başlayan fakirleşme ve güvensizlik duygusu nedeniyle klasik amaç olan mali fonksiyon zarar görebilecektir.

Verginin amaçları arasında çatışma çıkması hallerinde mükellef algısının olumsuza kayması ihtimali artacaktır. Dolayısıyla bu amaçlar arasında denge kurulması ve gerekli önlemler göz önüne alınarak vergi politikasının şekillendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle verginin ekonomik ve sosyal amaçlarının dengeli yürütülmesi ile mükelleflerin vergiye uyumunun sağlanması kolaylaşacak ve verginin demokrasi ile ilişkilendirilmesine katkı sağlayacaktır.

2. Kayıt Dışı Ekonomi

Kayıt dışı ekonomi; istatistiki yöntemlere göre tahmin edilemeyen ve gayri safi milli hasılanın tespitinde kullanılamayan, gelir yaratıcı ekonomik faaliyetlerin tümü şeklinde ifade edilebilir.192 Başka bir deyişle kayıt dışı ekonomi, vergi yasalarından doğan istisna ve muafiyetler hariç olmak üzere, çeşitli sebeplerle vergi dışı bırakılmış olan ekonomik değerler toplamıdır.193

Kayıt dışılık, gelirin vergilendirilememesi anlamında, devletlerin en önemli gelir kaynağı durumundaki vergi gelirlerinin azalması sonucunu doğurmaktadır. Bu sebeple bütçe planlamasına dâhil edilmez ve genel anlamda kamu yararının eksik gerçekleşmesine neden olur. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kayıt

191 AKDOĞAN, Kamu Maliyesi, s. 122-124, 480.

192 Fatih ACAR / Fazıl AYDIN, Kayıt Dışı Ekonomi, Ankara, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, 2014, s.6.

193 Kayıt dışı ekonominin vergilendirilmemiş kazançlarla birlikte kara para (yasa dışı) ekonomisinden kaynaklanan kazançlardan oluştuğu genel olarak kabul görmektedir. Kara para ekonomisinin kayıt dışı ekonomi kavramın bir unsuru olmadığı hakkındaki görüş için bkz. Selami ŞENGÜL, Bir Hurafe Kayıtdışı Ekonomi, Ankara, İmaj, 1997, s.2-6.

59

dışı ekonominin ciddi boyutlara ulaştığı ve dolayısıyla vergi gelirlerinin istenilen düzeyde olmadığı bilinmektedir.194

Kayıt dışı ekonomiyi ortaya çıkaran sebepler çeşitli şekillerde gözlenebilmektedir. Bunlar; maliyetleri düşürme isteği gibi ekonomik kaygılar (az vergi ödemek, hiç vergi ödememek, kaçak işçi çalıştırmak vb.), suça bakış açısı, devlete olan güvensizlik (yolsuzluk, siyasi sebepler vb.) gibi genel olarak mükellef davranışına dayanmakla birlikte yüksek enflasyon, işsizlik, vergi idaresinin ve denetimlerinin yetersizliği, yanlış vergi politikaları dolayısıyla vergi adaletinin sağlanamaması ve yaptırımların etkisizliği gibi devlet idaresindeki eksikliklerden de kaynaklanabilmektedir.195

Kayıt dışı ekonominin yüksek olduğu toplumlarda mükelleflerin vergiye uyum sağlamasının güçleştiği ileri sürülebilir. Esasen mükellef davranışına dayanmakla birlikte, kayıt altına alınamadığı için vergilendirilemeyen gelir, nihayetinde kamu hizmetlerinin aksaması veya kapsamının daralmasına yol açtığı için verginin yukarıda bahsedilen amaçlarının gerçekleştirilememesine ve dolayısıyla verginin halka geri yansıtılamamasına sebep olur. Bu durum ekonomik olarak bireylerin tek başlarına üstesinden gelemeyecekleri toplumsal fayda mekanizmalarının etkin ve sağlıklı bir şekilde işlemesini sekteye uğratır. Ayrıca, devletlerin kayıt dışı ekonomik faaliyetlerle mücadele etmemesi de gene mükellef algısını olumsuz etkileyecek ve sonuç olarak vergiye uyumu zorlaştıracaktır.

3. Küreselleşme

Ekonomik faktörlerin sonuncusu olarak küreselleşmenin de vergi ile demokrasi ilişkisini etkilediği söylenebilir. 17. yy’ın sonlarından itibaren devletlerarası ilişkiler denen yeni bir sürece girilmesiyle başlayan küreselleşme süreci, devletlerin entegrasyonu olarak tanınmaktadır.196 Esasen liberal toplum düzeninin bir argümanı olan küreselleşme kavramının ilk kez kullanıldığı 1980 yılının sonlarından bu yana

194 Salih TÜREDİ / Mehmet Hanefi TOPAL, “Vergilendirme ve Demokrasi Arasındaki İlişki: Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Panel Nedensellik Analizi”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, C.11-1, Nisan 2016, s.80.

195 Şinasi AYDEMİR, Türkiye’de Kayıtdışı Ekonomi, İstanbul, Maliye Hesap Uzmanları Derneği, 1995, s.46-68; ACAR / AYDIN, s.13-18.

196 E. Fuat KEYMAN, “Küreselleşme, Uluslararası İlişkiler ve Hegemonya”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, C.3, Sa.9, 2006, s.4.

60

farklı tanımlamalara yer verilmiştir. Bunlardan en geniş kapsamlı olanı; “piyasalar, ulus devletler ve teknolojilerin, önceden tanık olunmamış derecede ve birey, şirket ve ulus devletlere dünya çapında daha yakın, daha hızlı, daha derin ve eskisinden daha ucuz şekilde birbirine ulaşma olanağı verecek biçimdeki önlenemez bütünleşmesi” şeklinde ifade edilenidir.197

Küreselleşmenin unsurları; ülkelerarası serbest mal ve hizmet ticareti, sermayenin ve işgücünün serbest dolaşımı ve teknoloji transferi olarak sayılmaktadır.198 Bu unsurların sağlanması ile rekabetçi yenidünya düzenine uyum gösterileceği savunulmaktadır. Ancak bu düzenin devlet gelirleri üzerinde olumsuz etkileri olabileceği öngörülmekte ve uygulamada da bu olumsuzluklarla karşılaşılmaktadır.

Şöyle ki sermaye ve iş gücü, vergi oranı düşük olan ülkelere kayma riski taşımakta ayrıca teknoloji ile gelişen internet pazarlamacılığı sebebiyle bu ticaretin vergilenmesi de güçleşmektedir.199

Bu olumsuzlukları giderebilmek adına vergi sisteminin revize edilmesi ihtiyacı doğmaktadır. Bu bakımdan, sermaye ve iş gücü gruplarına vergi teşvikleri tanımlanmalı, çifte vergilemeyi önleyici uyum yasaları çıkarılmalı, şeffaf ve adil bir vergi usulü yerleştirilmeli ve denetim müesseselerinin işlerliği artırılmalıdır. Vergi teşvikleri tanınmasının kısa vadede vergi gelirlerini azaltacağı ileri sürülebilir ancak bu durum yeni yatırımcı ve nitelikli iş gücünü ülkeye çekeceğinden uzun vadede vergi gelirlerinde artışa sebep olabilecektir. Bu sayede günümüz açısından geçerliliğini korumak durumunda olan liberal ekonominin rekabetçi ortamından küresel anlamda pozitif olarak ayrılmak mümkün olacaktır. Başka bir deyişle; küresel ekonomiye uyum sağlamak ancak doğru vergi politikalarının uygulanması neticesinde gerçekleştirilebilecektir. Bu durum özellikle yurt dışı kaynaklı yeni mükellefler yaratılmasını sağlayacak ve kamu gelirlerini artıracaktır.

Küreselleşmenin demokrasi ile ilişkisi ise yukarıda bahsedilen ekonomik gelişmenin ön koşulu niteliği kazanan sermaye ve işgücü dolaşımının yanında, bölgesel ve uluslararası/uluslarüstü örgütlerin gereklilik haline gelmesi ve yerel yönetimler ile

197 Ahmet GÖKDERE, “Küreselleşmeye Genel Bir Bakış”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, C.1, Sa.1, Güz 2001, s.72’den naklen; Thomas L. FRIEDMAN, The Lexus and the Olive Tree, First Anchor Books, April 2000, s.18.

198 GÖKDERE, s.74.

199 Ali Rıza GÖKBUNAR, “Vergileme İlkeleri ve Küreselleşme”, Celal Bayar Üniversitesi İİBF Yönetim ve Ekonomi Dergisi, C.4, Sa.1, 1998, s.193.

61

sivil toplum örgütlerinin etkinliği dolayısıyla katılımcı demokrasi anlayışının gelişmesi doğrultularında şekillenmektedir.200 Ayrıca küreselleşme ile halkların birbirleriyle olan etkileşimleri de kolaylaşmakta ve demokrasinin artan baskınlığı, totaliter rejimlerle yönetilen milletlerin demokratikleşme mücadelelerini desteklemektedir. Ancak burada, nihayetinde kâr etme amacıyla hareket eden büyük sermaye gruplarının, demokrasiyi bir araç olarak kullanarak geri kalmış devletleri yeni sömürü anlayışı içerisine itmeleri de önemli bir konu olarak ortaya çıkmakla birlikte farklı bir çalışma konusunu oluşturmaktadır.