• Sonuç bulunamadı

A- DEMOKRASİ

2. Demokrasi Kavramı

Demokrasi, değişken bir kavramdır ve çerçevesi toplumların gelişme düzeylerine bağlı olarak genişleyebilmektedir.7

Tarihi süreçteki değişim, algılanan demokrasi kavramının da değişmesiyle her dönem açısından farklı bir tanımlama yapılması sonucunu doğurmuştur. Bu durum demokrasinin kesin bir tanımının yapılamaması ve bireyden bireye ya da toplumdan topluma, dönemsel olarak değişime uğramasına bağlanmaktadır. Demokrasi kavramındaki bu algısal değişiklik, yukarıda açıklanan tarihi sürece bağlı olarak, etimolojik yani dilbilimsel ve ampirik yani deneysel olarak açıklanma yollarıyla teoriye dökülmeye çalışılmıştır.

a. Etimolojik Yaklaşım

Demokrasi kavramının değişkenliği ve sübjektifliğini ortak bir tanım ile teorikleştirmeye dönük düşüncelerden ilki etimolojik yaklaşımdır. Buna “normatif demokrasi yaklaşımı” da denmektedir. Burada demokrasi kelimesinin dilbilimsel olarak anlamı irdelenmektedir.

5 Janko MUSULIN, (Çev. Necmi ZEKA), Hürriyet Bildirgeleri, İstanbul, Belge Yayınları, 1983, s.75-78.

6 Şafak URAL, “Demokrasi Kavramı, Toplumsal Değerler ve Birey”, AÜİFD, C.40, Sa.1, 1999, s.451.

7 Erdoğan TEZİÇ, Anayasa Hukuku, İstanbul, Beta, 2007, s.95.

5

Kökensel yaklaşım, demokrasi kavramının çok geniş ve çok yönlü olması dolayısıyla tek bir düşünüre dayandırılamamaktadır. Demokrasi teorisi, Platon ve Aristo’ya kadar giden ana, temel bir söylemden oluşmaktadır.8 Demokrasi kelimesi, Yunanca, “demos” yani halk ve “kratos” yani iktidar/yönetim kelimelerinden türetilmiştir. Dolayısıyla en basit şekliyle, halkın yönetimi anlamına gelmektedir.

Türkçeye ise Fransızca “démocratie” sözcüğünden geçmiştir.

Normatif demokrasi teorisini açıklamaya yönelik tanımlardan kuşkusuz en popüleri Abraham Lincoln’ün ifade ettiği formüldür. 1863 tarihli Gettysburg Söylevi’nde demokrasiyi, “tüm özellikleri içinde anılmaya en layık olanı; halkın, halk tarafından, halk için yönetimi” şeklinde tanımlamıştır.9 Lincoln her şeyden önce bir siyaset adamıdır. Kendisinin batı demokrasisini temsil etmesi nedeniyle bu tanımının aslında sadece üslup açısından yeterli olduğu; başka birisi (örneğin Stalin) tarafından aynı şekilde ifade edilmesi halinde o yönetim anlayışını da demokratik saymaya yeteceği yönüyle eleştirilmiştir. Bu da demokrasiyi sözcük anlamına bağlı kalarak kullanmanın, doğası gereği hiç bitmeyecek bir belirsizlik içinde sürecek olan normatif söylemine yol açacaktır.10

Demokrasi teorisinin oluşmasında büyük bir unvana sahip olan Sartori, 1987 yılında yayınladığı “Demokrasi Teorisine Geri Dönüş” adlı eserinde, anlamdan yola çıkarak, demos ve kratos kelimelerinin bir şeyi temsil etmesi gerektiği düşüncesiyle bunları açıklamaya girişmiştir. Bu bakımdan demos yani halk kelimesinin anlamı en az altı yorum ortaya çıkarmaktadır. Bunlar: 1- Halk, sözcük anlamına göre herkes demektir. 2- Halk, sayısı belirsiz pek çok insan demektir. 3- Halk, aşağı sınıf demektir.

4- Halk, bölünmez bir varlık, bir organik bütündür. 5- Halk, salt çoğunluk ilkesi ile belirlenen büyük kesimdir. 6- Halk, sınırlı çoğunluk ilkesi ile belirlenen büyük kesimdir. Demokrasinin işlevselliği açısından bu altı yorumdan halk kavramını açıklayanı sonuncusu yani “sınırlı çoğunluk yönetimi” olarak kabul edilmelidir. Halk kelimesinin anlamı ortaya konduktan sonra asıl olarak bu açıklamanın zor kısmını oluşturan olgu, halk ile iktidar kavramlarının arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmaktır.

Çünkü iktidar, siyasal bir kavram olarak halkın üzerinde bulunmaktadır ve halkın

8 Giovanni SARTORI, (Çev. Tunçer KARAMUSTAFAOĞLU / Mehmet TURHAN), Demokrasi Teorisine Geri Dönüş, İstanbul, Sentez Yayıncılık, 2014, s.18.

9 Arend LIJPHART, (Çev. Ergun ÖZBUDUN / Ersin ONULDURAN), Çağdaş Demokrasiler. Ankara, Yetkin Yayınları, 1986, s.1.

10 SARTORI, s.56.

6

iktidarı ile halk üzerinde iktidar birbirlerinden farklı tümcelerdir. Bu sebeple kratos yani iktidar kelimesi, bu iktidarın halk eliyle kullanılması “exercitium” anlamındadır. Ancak bu evrede kökensel yaklaşım yeterli olamaz ve gerçek dünyada bir araştırma gerektirmektedir.11

b. Ampirik Yaklaşım

Etimolojik/normatif demokrasi yaklaşımının soyut niteliğinin aksine demokrasi kavramının sayısallaştırılabileceği düşüncesiyle ampirik/deneysel demokrasi yaklaşımı ortaya atılmıştır. Bu ihtiyaç, demokrasinin somut bir tanımlamasının kesin olarak yapılamamasından doğmuş ve öncüsü Robert A. Dahl olmuştur.

Dahl, ilk olarak 1956 tarihli “Demokratik Teorinin Önsözü” adlı eserinde normatif demokrasi yaklaşımını ve özellikle azınlıklar ile çoğunluk arasındaki politik eşitliğin sağlanması ve egemenliğin sınırlanması konularında uzlaşma gücü olarak tanımladığı “Madison Demokrasi Teorisi”ni ve diğer “Popülist Demokrasi”leri eleştirmiştir.12 Dahl, Sartori’nin de belirttiği üzere gerçek dünya üzerinde tanımlanabilecek ve hâlihazırda demokrasi olarak kabul edilen ülkeleri de kapsayan yeni bir tanım yapma ihtiyacı duymuştur. Bu kapsamda, poliarşal demokrasi (Polyarchal Democracy) adında yeni bir sistem ortaya atmıştır. Bu sisteme göre bağımsız düzenleri ve dolayısıyla başarılı demokrasileri etkileyen unsurlar; yönetim rejimine ilişkin tarihi süreç, sosyoekonomik düzen ve sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi, toplumdaki eşitsizlik seviyesi, kültürel farklılaşma seviyesi, yabancıların kontrolü ve politik aktörlerin inançları olarak belirlenmiştir.13 Bu unsurlar sistemin demokratiklik ile diktatörlük arasındaki geçişkenliğini belirlemektedir.

Dahl’ın poliarşal demokrasi teorisine göre bir rejimin poliarşi sayılabilmesi için gerekli sekiz adet ölçüt vardır. Ancak bunların birçoğunu barındıran rejimler poliarşi sayılabilir; nitekim bu ölçütlerin tamamını sağlayan yeryüzünde henüz bir devlet dahi bulunmamaktadır. Dahl’ın belirlediği bu ölçütler; örgüt kurma ve kurulu örgütlere katılma hakkı, ifade özgürlüğü, oy hakkı, siyasi liderlerin destek için yarışma hakkı,

11 SARTORI, s. 23,40-54.

12 Robert A. DAHL, A Preface to Democratic Theory, Chicago and London, The University of Chicago Press, 2006, s.4,34.

13 Lucian-Dumitru DIRDALA, “Robert Dahl and The Road to Polyarchy”, Buletinul Stiintific al Universitatii Mihail Kogalniceanu Journal, Issue.18, 2009, s.176.

7

alternatif bilgi kaynaklarına erişim, kamu hizmetine girme hakkı, serbest ve adil seçimler, oy veya diğer ifade tercihlerine dayanan politika oluşturma kurumlarının varlığıdır.14

Dahl’ın geliştirdiği ampirik teori, bazı yazarlar tarafından yeni koşullara göre uyarlanarak genişletilmiş ve değiştirilmiştir. Ancak ampirik yaklaşımda temel poliarşal demokrasi olarak kabul edilmektedir. Belirlenen bu ölçütler aynı zamanda demokrasinin unsurlarını da oluşturmaktadırlar. Günümüzde, kabul edilen ölçütler değişmekle birlikte, seçim olgusu üzerine yoğunlaşan ve bunları karşılayan rejimler demokratik olarak nitelenmektedir.