• Sonuç bulunamadı

Propagandanın, “insanları etkileme” anlamında insan iki kişi olduğu zamandan itibaren başladığı söylenilebilir. Kutsal dinlerin hepsinde Havva’nın Adem’e yasak elmayı yedirdiği günden bahsedilir. Çok basit bir şekilde ele alırsak ilk bireysel propaganda eylemi olarak gösterilip, propagandanın tarihi buradan başlatılabilir. Ancak propaganda daha çok kitleleri etkilemek amacı ile yapılan bir eylem olarak ele alınacağından ilk propaganda eylemini Roma ile başlatmanın daha doğru olacağı kabul edilmesi gerekir.

Roma Cumhuriyeti ve İmparatorluğu döneminde propagandanın bir çok örneğini bulmak mümkündür. Roma’lı olmayanların barbar, vahşi, yaratıklar olarak tanımlanmasının Roma’nın gücünü gösteren Planax, spor müsabakaları özellikle gladyatör dövüşleri Roma’nın birer propaganda araçlarıdır. Roma İmparatorluğu insanlar üzerine bıraktığı etkiden yüzyıllar boyunca faydalanmıştır. Büyük bir coğrafyada çağın verdiği sınırlı imkanlara rağmen yüzyıllarca hüküm sürmenin belki tek değil ama önemli nedeninin başarılı bir Roma propagandası olduğunu söylemek gerekir. Tarih boyunca propaganda orduların önünde ilerlemiş savaş meydanlarının galiplerini mağluplarını belirlemiştir. Moğol ordusunun çok güçlü olduğu inancı Moğollara yaklaşık 44 milyon km2 alana hakim olmalarını sağlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu fetih edeceği yerlere gitmeden önce o yerlere dervişler, alimler, alp erenler göndererek “kaleyi içeriden fethetmesi” propagandanın tarih boyunca uygulanan bir yöntem olduğunu gösterir.

Yunan savaş düzeni, sık saflarla birbirine kenetlenmiş mızraklı askeri düzen. Bu düzende ordu tek vücutlu bir canavarı andırır ve askerler ayaklarını yere vurarak ilerlerler.

Propaganda kelimesi ilk olarak 1622 yılında Roma’da misyonerlik okulunda misyoner cemaati tarafından kullanılmıştır,9 Papa 15. Greguar tarafından toplanan misyoner kardinaller kongresi, Martin Luther’in ortaya attığı yeni mezhebi yok etmek amacı için propaganda yapılmasını tasarlamıştır.10 Dini propaganda ile özellikle Cizvit Tarikatı misyonerlik alanında çok ileriye gitmiş, Hıristiyan Öğretiyi yaymak için dünyanın her tarafına misyoner göndermiştir.11

Propaganda kelimesi 17. ve 18. yüzyılda dini anlamda kullanılmıştır.

Propaganda denildiğinde akla gelen Hıristiyanlık dininin öğretilerini yaymak, yeni Hıristiyanlar yaratmaktır. 1776 – 1789 yılları ise propagandanın siyasi amaçlar adına kullanıldığı yıllar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemde propaganda kelimesi Hıristiyanlığı yayma amaçlı değil ama yinede bir “ yayma”

anlamı ile bağımsızlık, milliyetçilik ve devrim fikirlerinin yayılması anlamında kullanılmıştır.12 Amerikan ve Fransız devrimleri sırasında propaganda yapıcıları ve söz ustaları başarılı bir şekilde çalışmışlardır.

Amerikan bağımsızlığının elde edilmesinde propagandanın önemi büyük olmuştur. Bu dönemde gazete önemli bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır.13 Bugün bile aklımızda kalan bazı anekdotlar bize Amerikan devrimini, Fransız devrimini hatırlatmaktadır. ABD’nin bağımsızlığını kazanmasında önemli bir olay olan Boston Limanı Baskını’nda gerçekleşen olaylar ve Fransız Kraliçesine halk ekmek bulamıyor denildiğinde onun cevabının; “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözü dönemin propaganda örneklerini teşkil etmektedir.

18. ve 19. yy bize bir çok propaganda örnekleri sunsa da propagandanın kurumsallaştığı dönem 20. yüzyıldır. Özellikle iki dünya savaşı arası dönem propaganda aktivitelerinin yoğun olduğu ve sistemleştiği dönemdir.

9 Arsev Bektaş, Kamuoyu, İletişim ve Demokrasi, Bağlam Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s. 144.

10 Oktay Vahap, a.g.e, s.5.

11 Oral Sander, , Siyasi Tarih, İlk Çağlardan 1918’e, İmge Kitabevi, 10. Baskı, Ankara, 2002, s.

87. 12 Arsev Bektaş, Siyasal Propagandanın Tarihsel Evrimi ve Demokratik Toplumdaki Uygulamaları, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 80 – 92 .

13 Arsev Bektaş, a.g.e, s.82.

Propaganda da önemli olan kitleleri yönlendirme, istenilen faaliyetleri yaptırma anlayışıdır. Bu nedenle özellikle Almanya’da gençlik dernekleri yani “izcilik”

teşkilatları kurulmuştur. Pfadfinder’in “iz bulucu” örgütü, genç yaştaki Almanları asker olarak hazırlamak için yapılan bir çalışma olarak karşımıza çıkmaktadır. I.

Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiki olan Almanya bu örgütlenme yapısını (Kaisrlich Deutse Jugeniuebr) Osmanlı’da da uygulamak için Von Der Golc paşayı görevlendirmiştir.14 I. Dünya Savası başlamadan önce ve savaşın devam ettiği sürede, devletlerin önemli ihtiyacı, cepheye gidecek askerin temin edilmesi, cephe gerisinde de halkın savaşa verdiği desteği devam ettirmekti. Almanlar genç derneklerinde yaptıkları propaganda ile cephede “Büyük Almanya” ideali için savaşan asker bulmada zorluk çekmediler.

I Dünya Savaşı, modern savaş sanatının ilk örneklerinin verildiği bir savaş alanı olduğu gibi propagandanın da savaşı kazanmada bir araç olarak sistemleştirildiği yerdir.

Bu dönemde, savaş tarihinin binlerce yıllık geleneği olan kara ve deniz savaşlarının yanı sıra hava ve propaganda savaşlarının savaş literatürüne eklendiği görülür. Özellikle sistemli propaganda ile Almanya’nın başarılı olduğunu gören İngiltere yüzyıl boyunca yaptığı propaganda çalışmalarını merkezi bir elde toplayıp, sistemli bir şekilde propaganda üretilmesinin gerekliliği anlaşılmıştır. Alfred Harmsforth ve Lord Northcliffe, başbakan Lloyd George’un emriyle Crewhouse’ da 1917 tarihinde propaganda bürosunu kurmuşlardır.15 Büronun görevi Alman zaferleri karşısında morali bozulan İngilizlerin moralini düzeltmek ve karşı propaganda yapmaktır. I. Dünya Savaşı’nda sistemli bir İngiliz propagandasının ne kadar başarılı olduğu savaşın sonucunda görülmüştür. Özellikle Osmanlı Devleti’ne olan etkisi ve ABD’deki etkileri sistemli ve kurumsal propaganda merkezinin başarılarını gözler önüne sermiştir. İngiltere Almanya’nın müttefiki olan Osmanlı Devleti’ne karşı yaptığı propaganda da kullandığı araç ve gereç bakımından yeni ve yaratıcı yöntemler kullanmıştır.

14 Mustafa Balcıoğlu, Teşkilat-ı Mahsusadan Cumhuriyet’e, Genişletilmiş 2. baskı, Asil yayıncılık, Ankara, 2004, s.198-208.

15 Sezer Akarcalı, , II. Dünya Savaşında İletişim ve Propaganda, İmaj Yayıncılık, Ankara, 2003, s. 217.

ABD’nin savaşa dahil olmasında İngiliz propagandasının etkin olduğu bilinmektedir. Woodrow Wilson Amerika’ya kadar uzanan Alman ve İngiliz propagandasından rahatsız olmuş ve bu alanda geri kaldıkları düşüncesi ile yakın arkadaşı olan George Creel’in başkanlığında Kamu Enformasyon Komitesi’ni (KEK) kurdurmuştur.16 Başkan Wilson 1917 yılında Avrupa’ya Paris Konferansına hazırlamış olduğu 14 maddelik Wilson ilkeleri ile geldiğinde, tüm dünya ABD adaletine sığınmak istemiş, mağlup devletler ve galip devlet sömürgelerinde bu 14 maddelik ilke konuşulmuş ve uygulamasını istemişlerdir.17 Ancak Wilson bu 14 maddenin ilkelerinin müttefik ülke sömürgelerinde, Latin Amerika da duyulması korkusu ile tereddüt etmiş George Creel’in kendisine tuzak kurduğunu düşünmüştür.18 Wilson propaganda uzmanı olarak Avrupa’ya getirdiği Creel’in görüşmelerinden de şüphelenmiştir. Çünkü Wilson ideal dünyayı mağluplar üzerine değil galipler üzerine kurmak istemekte ve Avrupa sorunlarının Amerika’ya ulaşmasından korkmaktadır. Çünkü halk Monroe Doktrininden itibaren Avrupa sorunlarının kendilerini rahatsız etmelerini istememekteydi. Bu 14 maddelik ilke tüm dünyada Amerikan sempatizanlığını artırırken ve Amerikanın global bir politika izlemeye iterken Wilson’u da koltuğundan edebilirdi. Bu nedenle Wilson ABD’ye döndüğünde Kamu Enformasyon Komitesi’nin ödeneklerini keserek faaliyetlerini durdurmuştur.19

Propagandanın etkin uygulandığı ve propaganda sanatının ustası olarak gösterilebilecek olan Lenin 1917 Bolşevik devrimi ile büyük bir başarı göstermiştir. Lenin “Ne Yapmalı” adlı kitabında nasıl bir propaganda yapılması gerektiğini söylemiştir.20 Lenin’in önderliğinde propagandanın kurumsallaştığı 1917 yılında kurulan Ajitasyon ve Propaganda Departmanı21 SSCB’nin 1990’a kadar istihbarat ve propaganda üretim merkezi olma özelliğini koruması ve bir çok kurum ve kuruluşunda yönetmiştir. SSCB’nin kurulmasında en az Lenin kadar etkili olan Troçki’yi saf dışı bırakan Stalin bu kurumun yetiştirdiği ve

16 A.g.e., s.237.

17 Margaret Mcmillan, Paris 1919, ODTÜ Yayıncılık, Ankara, 2005, s.20-23..

18 A.g.e., s.23.

19 Sezer Akarcalı, a.g.e., s.238.

20 A.g.e, s.201.

21 A.g.e., s.202.

başkanlığını yaptığı bir kişi olarak propaganda departmanının ne kadar etkili olduğunun göstergesidir.

Propagandanın kurumsallaşması sürecini anlatırken önemli noktanın Nazi Almanya’sı olduğunu belirtilmelidir. Propagandanın en üst noktaya çıktığı dönem bu dönemdir. Hitler 1933’de iktidara geldiğinde kurmaylarından olan Joseph Goebbels’in başkanlığında 13 Mart 1934 tarihinde propaganda Bakanlığı’nı (Public Enlightenment and Propaganda) kurmuştur.22 Goebbels propaganda tarihinde bir dönüm noktasını temsil etmektedir. Sistemi, simgeleri, araçları ve propagandaya getirdiği yenilikle Yirminci yüzyılda propagandanın devletler arası ilişkilerde ve devletin iç işlerinde kullanılan bir sistem olmasını sağlamıştır.