• Sonuç bulunamadı

Amerikan Propagandasının Başlangıç Yılları (1946-

3.6. TÜRKİYE’DEKİ AMERİKAN PROPAGANDASININ SİYASAL

3.6.1. Amerikan Propagandasının Başlangıç Yılları (1946-

Türkiye Cumhuriyetin kurulduğu sistemleştiği yıllardan itibaren, özellikle ülkenin ihtiyacı olan eğitilmiş işgücü, askeri ve sivil envanter, ekonomik ve teknolojik destek ihtiyacını dışarıdan karşılamak zorunda kalmıştır. Türkiye bu ihtiyacını cumhuriyetin ilk yıllarında sınırlı oranda SSCB’den karşılanmıştır.

SSCB’nin Atatürk döneminde Türkiye ile ilişkilerinin en yüksek seviyede olmasının önemli bir nedeni Batılı güçlere karşı savaş halinde olan Türkiye’nin yardım alabileceği tek devlet olarak SSCB’nin olmasıdır. Türkiye, Batılılarla yaptığı savaşı kazanıp barış imzaladıktan sonra İngiltere, Fransa gibi eski düşmanları ile ilişkileri yeniden tesis etmiştir. II. Dünya Savaşı öncesi Avrupa’daki gelişmeler dahilinde Almanya ile de ilişkilerini geliştiren Türkiye özellikle Osmanlının son döneminden itibaren başlayan Alman ekolünün devam etmesini sağlamıştır. Bir çok Askeri komutan Türkiye cumhuriyetinde Alman ekolünden gelmesi ve ülkedeki bir çok mühendislik, eğitim, sağlık alanındaki gelişmelerin Alman uzmanlar tarafından geliştirilmesi ülkede Alman varlığını pekiştirmiştir. II. Dünya Savaşında tarafsız olmasına rağmen Türkiye Almanya

ile büyük ticari anlaşmalar yapmış, ülkedeki Alman varlığı ve Alman taraftarı olarak adlandırılan kişiler etkin görevler almışlardır.285

Soğuk Savaş dönemine kadar hiçbir zaman Amerikan sisteminde ve etkisinde olmayan Türkiye ile ABD’nin birlikteliği hem Türkiye’deki askeri ve sivil sistemin uyumu hem de bürokratik eğilimler nedeni ile mümkün olmayacağı anlayışı ABD tarafından görülmüştür. Türkiye 1947, yılına kadar ABD’den çok yüz yıllara dayanan ilişkiler nedeni ile İngiltere ve Fransa ile ilişkileri geliştirmeye çalışmış anacak bu ülkelerin II. Dünya Savaşının yıkımından eski güçlerini kaybetmelerinden dolayı aynı bu ülkeler gibi ABD ile işbirliğinin yollarını aramıştır.

Türkiye’deki Amerikan propagandasını 1946 yılından yani Soğuk Savaş’ın başlangıcı olarak kabul edilen Truman doktrinin ilan edildiği 1947 yılından önce başlatmanın önemli nedeni, Boğazlar meselesinde SSCB notasına karşılık ABD’den yardım istemesi ile başlayan süreçte ABD’nin propaganda faaliyetlere başlaması ve Türk medyasında ABD lehine çıkan yazılarla Türk- ABD ilişkilerine kamuoyunu hazırlanması ile ilgilidir. Genel kanı olan Amerikan propagandasının Marshall yardımı ile başladığı ve NATO’ya Türkiye’nin girişi ile etkisinin arttığı inancı her ne kadar yanlış olmasa da Türkiye’deki Amerikan Propagandasında 1946 yılı dönüm noktasıdır. Akşam gazetesinin 26 Mayıs 1946 tarihli gazetesinde, Dünyanın iki bölüme ayrılacağını ve Türkiye’nin bir tarafı seçmek zorunda olduğu, Londra kaynaklı bir haber ile de ABD’nin SSCB olmaksızın bir anlaşma imzalayacağı ve yeni bir dünya düzenin kurulacağı bu anlamda önemlidir.286

ABD’nin askeri ve ekonomik gücünün ve ABD’li yetkililerle görüşmelerin başladığı bu yılda SSCB’ye karşı tek gücün ABD olduğu anlayışı medyada yazılmıştır. SSCB’ye karşı siyah ve gri propaganda örnekleri gazetelerde yer almıştır. SSCB’nin Türkiye üzerindeki emelleri ve düşmanca davranışlarına

285 Daha Geniz Bilgi İçin Bakınız, Johannes Glasneck, Türkiye’de Faşist Alman Propagandası.

286 Akşam Gazetesi, 26 Mayıs 1946

sıkça yer verilmiştir.287 ABD’nin Türkiye’ye bakışını ve SSCB ile planlarında Türkiye’nin önemi yukarıdaki bölümlerde anlatılmıştı. 1946 yılından itibaren Türkiye’de Amerikan etkisinin başlamasını hem ABD hemde Türkiye’nin birbirlerine bakışı etkili olmuştur. ABD askeri gücünü gösteren yazılar ve Türkiye’yi ziyaret eden devasa büyüklükteki gemilerle Türkiye’nin ABD ile işbirliği içinde olmasının yararlı olacağını SSCB karşısında zayıf olan Türkiye’yi sadece ABD’nin koruya bileceğini bunu da Boğazlar sorununda Türkiye’den yana tavır alarak gösterilmiştir.

Türkiye’nin ihtiyacı olan, mühendislik, eğitim, sağlık ve askeri envanterleri sağlaya bilecek tek ülke olarak ABD’nin gösterilmesi Türkiye’deki Amerikan propagandasının sistemleşmesine zemin hazırlamıştır. 1947 yılında Truman doktrinin ilan edilmesi ve Türk- Amerikan Anlaşmasının imzalanmasıyla başlayan süreçte ülkedeki Amerikan propagandası resmi zemin edinmiştir. Bu tarihten itibaren görsel gösteri ve bazı medya organlarında yapılan Amerikan propagandası devletin resmi kurumları aracılığı ile yapılmaya başlanmıştır.

1948 yılında Marshall yardımı olarak bilinen ABD’nin ekonomik yardımları ile Türkiye’de “Amerikasız asla” anlamına gelen ve her alanda Amerikan yardımın Türkiye’nin imkanlarına sunulduğu gösterilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde teknolojinin propaganda yapmakta verdiği imkanlar olan medya organları, afişler ve söylevler Amerikan sempatizanı havayı yaratmıştır. İlk askeri öğrenci ve sivil öğrenciler bu dönemde Amerika’da eğitim almaya başlamış ve ilk defa hemen her alanda Amerikalı uzmanlar bu dönemde Türkiye’de faaliyet göstermeye başlamışlardır.

Bu dönemin önemli özelliği Türkiye’deki bürokratik kesimin halen daha kurtuluş savaşı kadroları tarafından yetiştirilmiş ve Osmanlının son dönemini yaşamış kişiler olmasıdır. Bu nedenle bağımsızlık ve egemenlik kavramlarının ilişkileri belirmede etkili olmasıdır. Bu dönemde ABD ile yapılan anlaşmalar ve görüşmelerde özellikle egemenlik kaybına neden olabilecek her hangi bir anlaşmadan kaçınılmıştır. Ulusal çıkar kavramının gerekliliği yerine getirilmiş, ABD ile ilişkilerde diğer devletlerle olan ilişkilerde dikkate alınmıştır. Bu

287 Cumhuriyet Gazetesi, 12 Ağustos 1946.

dönemde özellikle ABD’nin üs istekleri nazikçe geri çevrilmiştir. SSCB’nin görüşleri dikkate alınmaya çalışılmıştır. SSCB’nin düşmanca davranışları nedeni ile ABD ile işbirliği yapıldığı gerçeği bu dönemde her olayda gün yüzüne çıkmıştır.

ABD etkin bir şekilde kamuoyu oluşturmak ve devlet yöneticilerini etki altına almak için yaptığı yoğun faaliyetler arasında ikili görüşmeler, konferanslar, sivil ve askeri öğrenci değişimleri yanı sıra Amerikan sempatizanı olan kişilerin yönetime gelmesi için alt yapı oluşturmak adına çalışmalar yaptığı dönemdir. Bu dönemde Ankara Radyosunda dış haberler editörü olarak çalışan Selim Sarper’in288 Türkiye’nin BM ve NATO temsilcisi olması, Korgeneral Zeki Doğan’ın289 ABD ziyaretinden Truman’ın özel uçağıyla döndükten sonra ve ABD’nin Türk Hava Kuvvetlerini SSCB’ye karşı saldırı amaçlı geliştirmek istediği dönemde Orgeneral olup 30 Ağustos 1948’de hava Kuvvetleri Komutanı olması gibi bir çok örnek garip tesadüfler dizisi olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca çok partili hayata geçiş, Demokrat Parti’nin kurulması ve Demokrat partinin kurucusu Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı olarak ABD’yi ziyaret eden ilk Türk Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes’in Türk-Amerikan ilişkilerin zirve döneminde başbakan olması, ABD’de görev yapan bir çok kişinin dışişleri bakanı olması ABD’nin bu dönemdeki faaliyetlerinin meyveleridir. 25 Nisan 1948 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan bir haber ise ABD’nin Türkiye’de yaptığı propagandanın adeta ispatıydı. Gazetenin manşet bölümdeki haberde

“Komünist Darbelere Karşı ABD Planı” olarak verilen yazıda ABD Çekoslovakya’daki hareketin diğer müttefik ve işbirlikçi ülkelerde tekrarlanmaması için İtalya, Türkiye, Yunanistan ve İskandinav ülkelerinde ABD’nin gerekli olan tüm önlemleri alacağını ve ne pahasına olursa olsun buna izin verilmeyeceğini yazmıştır.290

Türkiye’de bu dönemde komünist yayın yapan dergi ve gazetelerin kapatılması da Amerikan propagandasının etkisi olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu dönemde ilk defa Amerikalı sanatçıların resimleri Türk gazetelerini süslemiş

288 Selim Sarper, http://www.byegm.gov.tr, bknz. Ek: 37

289 Orgeneral Zeki Doğan, http://www.hho.edu.tr, bknz. Ek: 38

290 Cumhuriyet Gazetesi, 25 Nisan 1948.

Amerikan yaşam tarzı ilk defa Türk halkına tanıtılmıştır.291 ABD bu dönemde ilk defa Türk siyasal hayatına da müdahale etmeye başlamıştır. Marshall yardımı çerçevesinde hem ekonomik olarak bazı düzenlemeler yapmak zorumda olan Türkiye, ABD’nin Demokratik sistem anlayışı nedeni ile ABD’de desteğinin devam etmesi için demokratik hayatın ön şartı olarak gösterilen çok partili hayata geçmek zorunda kalmıştır. 1950 yılında Demokrat Partinin iktidara gelmesi ile ABD propagandası bizzat resmi kurumlar tarafından uygulanma alanı bulmuştur. Dış politikada ABD ile hareket edilmeye başlanmış Türkiye’nin çıkarlarına uygun olsun veya olmasın ABD’nin isteği üzerine bölgesel ittifaklar kurulmaya çalışılmıştır. 1950 den 1952 yılına kadar Türkiye’yi bağlayan hiçbir güvenlik anlaşması olamamasına rağmen Türkiye ABD ile ortak Dış politika uygulamış, Kore’ye asker göndermiştir. Bu dönemde ABD’ye olan güven ve SSCB’ye karşılık düşmanlık o kadar artmıştır ki 11 Eylül 1950’de iktidar partisine Kore ile ilgili gensoru veren millet vekilleri Türkiye’nin SSCB tehdidine karşılık hiçbir güvenlik garantisi olmadan Kore’ye asker gönderilmesini eleştirmiş ve Kırşehir millet vekili Osman Bölükbaşı, “NATO’ya girelim elli bin feda olsun” sözleri ile Kore’ye Asker göndermemizin ulusal çıkar açısından önemini ve tehlikesini değil NATO’ya girmeden asker gönderilmesini eleştirmiştir.292

Bu dönem Amerikan propagandasının Türk devlet sistemin içerisine sızma dönemi olarak adlandırılmasında ABD politikalarını uygulayacak yöneticilerin ve yöneticileri etkileyecek kamuoyu oluşturan araçlarda Amerikan taraftarı kişilerin etkin olmasını sağlamakla geçmiştir. Bu dönemde Türkiye’nin SSCB tarafından tehdit edilmesi ve SSCB politikalarını deşifre eden yazıların Türk yönetici elitini etkilemesinin yanında karşılıksız gelen ABD yardımlarının verdiği güvende etkili olmuştur.

291 Cumhuriyet gazetesi, 11 Temmuz 1948

292 TBMM Tutanak Dergisi, 11 Aralık 1950, s. 286.