• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.3. Alt Problem 3

Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Liselerinin Resim Bölümleri ile Genel Liselere devam eden öğrencilerin temel değerlerden hazcılık alt boyutuna ilişkin puanları arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Resim Bölümü Öğrencileri ile Genel Lise öğrencilerinin temel değer sistemlerinden hazcılık alt boyutuna ilişkin algıları arasında, okulun türüne göre anlamlı farklılık olup olmadığını saptamak amacıyla yapılan Kruskal Wallis H testinin betimsel sonuçları Tablo 13de sunulmaktadır.

4.3.1. GSSL(RB) ile GL’lere Devam Eden Öğrencilerin Okul Türüne Göre Temel Değerlerden Hazcılık Alt Boyutuna İlişkin Bulgular ve Yorumlar

Tablo 13

GSSL (RB) ve GL Öğrencilerinin Hazcılık Alt Boyutuna İlişkin Puanlarının Betimsel İstatistikleri

Ölçek Okul Türü Sıra Ortalaması N

Hazcılık GSSL (RB) 1594,01 782

GL 1546,60 2334

Toplam 3116

Tablo 13’da görüldüğü üzere; grupların sıra ortalamaları dikkate alındığında GSSL(RB)’nün sıra ortalaması 1594,01 GL’nin sıra ortalaması 1546,60 olarak görünmektedir.

Hazcılık alt boyutuna ilişkin betimsel istatistikden alınan sıra ortalamalarının anlamlı fark taşıyıp taşımadığına ilişkin test sonuçları tablo 14’de sunulmuştur.

Tablo 14

GSSL (RB) ve GL öğrencilerinin Hazcılık Alt Boyutu Puanlarının KRUSKALL WALLİS Testi Sonuçları

Hazcılık

Ki-Kare 1,645

Df 1

P ,200

Tablo 14’e gore; Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Resim Bölümü öğrencisi ile Genel Lise öğrencilerinintemel insani değerlerden hazcılık alt boyutuna ilişkin puanları arasında okul türüne göre P>0.5’den büyük olduğundan aralarında anlamlı bir fark yoktur. [ 2

x =1.645 p>.05].

Temel değerlerden hazcılık alt boyutu, bedensel haz ve duyumsal doyum arayışını ifade etmektedir. Somut yaşamda, insanların emeksel etkinliğinin temelinde yatan şey, hiç kuşkusuz, estetik olarak değil, yararsal olarak ölçülür; manevi hoşlanma duygusu yaratma derecesine göre değil, pratik yararlılık derecesine göre ölçülür. Ancak, yaşamın sanatsal olarak modellendirilişi, bu yararsal amaçlardan özgür olup, somut değil, imgesel nesneler ortaya koyduğu için, estetik bir duygunun uyandırılışı, insanın yaratıcılık gücü ile manevi olarak karşı karşıya gelmekten alınan bir sevinç duygusu, sanatsal yaratıcı etkinliğin doğrudan doğruya bir işlevi olmaktadır (Kagan, 2008:448- 449). Kısaca, sanat bize haz verir, çünkü biçim, biçimde anlatımını bulmuş içeriğin özelliklerini karşılayan, iç düzen, yetkin bir iç örgütlülük gösterir. Bu nedenle sanat eğitimi alan öğrencilerin temel değerlerden hazcılık alt boyutuna ilişkin değerlerinin yüksek çıkması beklenir. Fakat Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Liselerinin Resim Bölümleri ile Genel Liselere devam eden öğrencilere uygulanan “Portre Değerler Anketi” sonuçlarına göre temel değerlerden hazcılık alt boyutuna ilişkin puanları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir.

Freud’a göre, din ve sanatın kaynağı bir bakıma özdeştir. Ona göre sanat, üreme iç güdüsünün sosyal sansüre uğrayarak bastırılmasının yön değiştirmiş bir tezahürüdür; tıpkı dinde olduğu gibi (Ulusoy, 2005: 91).

Oryantal toplumlarda çocukluktan itibaren cinsellik gibi bazı konularda tabular olduğu için bireyler bazı duygularını bastırırlar. Anlamlı bir fark çıkması gerekirken çıkmaması toplumsal değerlerle kaynaklı olabilir.

Freud’un geliştirdiği yapısal kurama göre, kişilik üç ana sistemden oluşur: İd, ego, süperego. Davranış bu üç sistemin etkileşiminin ürünüdür.

Ego kişiliğin yürütme organıdır. Eyleme giden yolları denetimi altında bulundurur, çevresindeki nesnelerin hangisiyle ilişki kuracağını seçer, hangi içgüdüler ne tür doyumlar sağlayacağına karar verir. Ego bunları yaparken dış dünyanın ve kişiliğin birbiriyle çatışma durumunda olan istekleri arasında bir uzlaşma yolu bulmak sorumluluğundadır.

Uzlaşma yolu bulamayan ego iki sorunla karşılaşır. Ya yeni duruma uyum sağlayacaktır ya da psikolojik dağılmaya karşı kendini korumak zorunda olacaktır. Birinci grup zorluklar çabaya yönelik davranışlarla ikinci grup problemler ise savunma davranışlarıyla çözümlemeye çalışır.

Ego savunma mekanizmalarının oluşumunda öğrenme önemli rol oynar. Bu tepkiler bireyi, örneğin kendi gözünde değerini yitirmesine neden olabilecek yenilgiler gibi dış tehditlerden ve ya suçluluk duygusu uyandıran istekler gibi iç tehditlerden korurlar. Bu korunma genellikle şu yollardan biriyle sağlanır:

Bireyin;

1) Duygularını yok sayması, olayları çarpıtarak algılaması yada sınırlı boyutuyla olayları görmesi

2) Olaylara duygusal boyutu daha az katması

3) Tehlikeye karşı savaşması şeklindedir (Geçtan, 1993: 93)

Süperego değer yargılarının depolandığı bölümdür. Bu değer yargıları çoğunlukla kişinin anne ve babasının değer yargılarından oluşmaktadır. Toplumun ahlâki değerlerine ters düşen eylemleri kısıtlar. Bu tür eylemlerin gerçekleştirilmesi durumunda, kişinin kendisini kötü ya da suçlu hissetmesine utanç duymasına neden olur.

Süperegonun başka bir görevi de, kişinin ideallerini oluşturmak, erdemli davranışlar sergilemesini ve bunları değerlendirmesini sağlamaktır (Oktuğ, 2007: 9).

“Sigmund Freud, kişiliğin büyük bir bölümünün, kişinin fiziksel gereksinimlerini yerine getirmek için duyduğu istekle, toplumda saygı gören bir birey olma gereksinimi arasındaki çatışmadan kaynaklandığı görüsünü geliştirmiştir.” Freud’a göre, her dürtünün bir amacı ve nesnesi vardır. Bu da, insandaki gerilimin boşaltılması başka bir deyişle doyum ve haz duymadır (Oktuğ, 2007: 4).

Haz duygusunu içgüdülerin tatmin edilmesi olarak değerlendirirken, dış dünyadan kaynaklanan engellemeler ve yoksunlukları da acıların baslıca kaynağı olarak görmektedir. İnsanda, ilkel içgüdülerin yanı sıra, hedefleri farklı yönlenen içgüdüler de vardır. Bu içgüdüler aslında, entelektüel ve ruhsal alanlarda gösterilen çabaların karşılık bulması gibi bir tür haz duyma kaynağıdır (Oktuğ, 2007: 5).

Çalışmadan elde edilen bulgulara göre; Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Resim Bölümü öğrencilerinin ortaöğretim döneminde aldıkları resim eğitiminin temel değerlerden hazcılık alt boyutuna ilişkin etkisinde anlamlı bir farklılık oluşturmamaktadır.