• Sonuç bulunamadı

Lord John Ponsonby (1770–1855), Baron William Brabazon Ponsonby’nin en büyük oğluydu. Gençlik yıllarını uzun bir süre İngiltere dışında geçirdi. Londra’ya döndükten sonra kendine küçük bir ofis kiraladı. O günlerde elçi olmak gibi büyük hedefleri yoktu. Fakat İngiltere kralıyla arasında geçen enteresan bir olay sonucunda diplomasi mesleğine girdi40. İlk olarak Arjantin elçiliği (1826–

1828) görevine atandı. Burada, İngiliz hükûmetinin verdiği talimatlar ve hedefler konusunda önemli başarılar kazandı. Uruguay’ın bağımsız bir devlet olarak

39

Ingram, age., s. 231.

40 Lord Ponsonby, Londra’ya döndüğü sırada Lady Conyngham’la tanıştı. Lord Ponsonby o

zamanın en yakışıklı erkeklerindendi. Lady, o anda ona âşık oldu. Meseleyi ilginç kılan Lady Conyngham’ın Kral IV. George’un metresi olmasıydı. Bu durumu öğrenen Dışişleri Bakanı George Canning, Lord Ponsonby’nin Buenos Aires’e büyükelçi olarak gönderilmesini önerdi. Lord Ponsonby’nin diplomasiye girişi bu ilginç olayla başladı. Henry Lytton Bulwer,

Historical Characters: Talleyrand, Cobbett, Mackintosh, Canning, II, Richrad Bently,

kurulması sırasında aktif bir rol üstlendi. Bir süre sonra görev yeri Brezilya olarak (1828–1830) değiştirildi41. Ardından özel temsilcilikle Belçika’ya (1831)

gönderildi42. Bu görevi tamamlamasının ardından Napoli elçiliğine (Haziran 1832)

atandı43. Napoli’de göreve başlayalı altı ay olmamıştı ki İstanbul elçiliğine tayin

edildi. O dönemde, onun İstanbul gibi kritik bir noktaya elçi atanması kimileri için “sürpriz”, kimileri için “tuhaf bir olay”dı. Çünkü Doğu’da başlayan kriz sebebiyle İstanbul’a gönderilecek elçinin bir asilzade değil, daha deneyimli bir diplomat olması gerektiği düşünülüyordu. Ancak Lord Ponsonby’nin diplomatik yetenekten yoksun olmadığı kısa sürede ortaya çıkacaktı44.

Doğuda kriz her geçen gün artarken yeni İngiliz elçisinin en kısa sürede İstanbul’a ulaşması büyük önem arz ediyordu. Bu sebeple Lord Palmerston, Lord Ponsonby’ye elçiliğe atandığını bildirdiği mektubunda “Osmanlı

İmparatorluğu’nun mevcut durumunda en kısa sürede İstanbul’da olman çok önemli” ifadesini kullanarak meselenin aciliyetini bildirdi. Ayrıca onu bir an önce

görev yerine ulaştırmak için özel bir gemi bile hazırlattı45. Fakat İngiliz Dışişleri,

Mısır Meselesinde müdahale kararının geç alınmış olması sebebiyle hazırlıksız

41 Brezilya, 10 Aralık 1825’te Rio de la Plata’ya savaş ilan etti ve abluka altına aldı. Bu durumdan

ticarî çıkarları zarar gören İngiltere, Lord Ponsonby’yi özel elçilikle Brezilya’ya gönderildi. Lord Ponsonby’nin görevi, Rio de la Plata’nın doğu kıyılarında bağımsız bir ülkenin kurulmasını temin etmekti. Lord Ponsonby, Mart 1826’da Rio de Janerio’da görüşmelere başladı. Görüşmeler iki yıl sürdü. Ağustos 1828’de Rio de la Plata’nın doğu sahillerinde Uruguay’ın kurulması kabul edildi. Lilian del Castillo, The Río de la Plata and its Maritime

front Legal Regime, Martinus Nijhoff, Netherland 2004, s. 24–26; E. J. Pratt, “Anglo-

American Commercial and Political Rivalry on the Plata, 1820–1830”, The Hispanic

American Historical Review, XI/3, Durham 1931, s. 325–334; Judith Blow Williams, “The

Establishment of British Commerce with Argentina”, The Hispanic American Historical

Review, XV/1, s. 58; March L. Krotee, “The Rise and Demise of Sport: A Reflection of

Uruguayan Society”, Annals of the American Academy of Political and Social Science, CDXLV/1, 1979, s. 143; William Mac. Cann, Two Thousand Miles' Ride through the

Argentine Provinces, Smith, Elder & Co., London 1853, s. 160, 221; National Printing

Office, Rosas, and the River Plate in a letter to the Right Honourable The Earl of Aberdeen,

Foreign and Commonwealth Office Collection, 1844, s. 42. Aynı konuda ayrıca bk. Luis

Alberto de Herrera, La Mission Ponsonby, I-II, Montevideo 1930.

42 Lord Ponsonby’nin Brüksel’deki faaliyetleriyle ilgili ayrıntılı bilgi için bk. Hall, age., s. 50-72. 43

Frederic Boase, Modern English Biography, II, Frank Cass&Co. Ltd., London 1965, s. 1578; George Smith, The Concise Dictionary of National Biography, Oxford University Press, London 1848, s. 1057.

44 Joseph M. Fewster, “Lord Ponsonby and the Churchill Affair of 1836: An Episode in The

Eastern Question”, Diplomacy&Statecraft, IX/2, 1998, s. 55; Charles R. Middleton, “Palmerston, Ponsonby and Mehemet Ali: Some Observations on Ambassadorial Independence in the East 1838–1840”, East European Quarterly, XV/4, 1981, s. 411.

45 PB, GRE/E/481/4/12, Palmerston’dan Ponsonby’ye, 06 Kasım 1832; NA, FO, 78/218, 22

yakalanmıştı. Aradan üç ay geçmesine rağmen Lord Ponsonby için hazırlanan gemi ve İstanbul’daki görevinin ne olduğunu bildiren elçilik talimatı bile henüz Napoli’ye ulaşmamıştı46.

Bu sırada Lord Ponsonby, Osmanlı Devleti ve son gelişmeler hakkında bilgi toplamaya çalışıyordu. Bir süre sonra, Champhell’e verilen talimatın bir kopyası Londra’dan kendine gönderildi. Lord Ponsonby, elçilik talimatını beklerken konsolosluk talimatının niçin kendine gönderildiğine önce bir anlam veremedi47.

7. Lord J. Ponsonby (NA, Government Art Collection’dan)

Ardından Lord Palmerston’dan konuyu açıklayan özel ibareli bir mektup ulaştı. Osmanlı reformları konusunda önemli bir eser kaleme alan Frank E. Bailey, Lord Palmerston’un İngiliz elçisinin İstanbul’da izlemesi gereken politikayı ve Osmanlı’da yapılması gereken reformları ayrıntılarıyla açıkladığı bu mektubu eğer görebilmiş olsaydı, Lord Ponsonby’ye ait bu elçilik talimatnamesinin İngiliz Millî Arşivi’nde niçin bulunamadığını anlayabilecekti48

. Bu mektupta Lord Palmerston,

46

PP/GC/PO/139, Ponsonby’den Palmerston’a, 04 Şubat 1833.

47 NA, FO, 195/109, nr.1, Palmerston’dan Ponsonby’ye, 07 Şubat 1833.

48 Bailey, Lord Ponsonby’nin elçilik talimatına İngiliz Millî Arşivi’ndeki belgeler arasında

elçilik talimatını henüz hazırlamadığını ve geçici olarak bunun yerine geçmek üzere Champhell’e gönderilen talimatı “Babıâli’yle iletişiminde ona rehber olarak

hizmet etmesi” için kendine gönderdiğini ifade etmekteydi. Ancak ileride

görüleceği gibi, böyle bir talimat daha sonra da gönderilememiş ve Champhell’in talimatı ve ilave olarak verilen mektupta yer alan direktifler, Lord Ponsonby’nin elçilik talimatı hâlini almıştı49.

Lord Palmerston’un elçiye verdiği bu mektup, tarihçiler arasında başka bir tartışmayı da başlatmıştır: Lord Palmerston’un İstanbul Elçisi Lord Ponsonby’ye bu mektubu ne zaman ulaşmıştır? Başka bir ifadeyle İstanbul elçisi, reformlar için ne zaman görevlendirilmiştir? İngiliz tarihçilerden H. Bolsover ve C. Webster, İngiliz elçisine reform konusunda ilk ayrıntılı talimatın Aralık 1833’te verildiğini ifade etmektedirler. Bunların verdiği bilgilerden yola çıkan M. Kutluoğlu da aynı kanaati ve bilgiyi paylaşmaktadır50

. Oysa son yıllarda açılan Durham Arşivi’nde ortaya çıkan yeni belgelere göre, elçiye bu konudaki ilk mektup, 17 Şubat 1833 tarihinde verilmiştir. Ancak İngiliz ve Türk tarihçiler, reform programını detaylandıran talimatın şimdiye dek 1833 yılı sonunda gönderildiğini kabul etmekteydi. Bu da Lord Palmerston’un bu kararı, Lord Ponsonby İstanbul’daki görevine başladıktan sonradan aldığını düşündürmekteydi. Oysa yukarıdaki bilgiden de anlaşıldığı gibi, o sırada henüz Napoli’den ayrılmamış olan Lord Ponsonby’ye söz konusu mektup gönderilmişti. Bu yeni bilgi, reform programının ayrıntılarının 1833 yılının sonlarında değil, ilk aylarında belirlendiğini ortaya koymakta ve Lord Palmerston’un bu politikadaki kesin kararını, daha Hünkâr İskelesi Antlaşması ortada yokken verdiğini göstermektedir.

Bu noktada Lord Palmerston’un Lord Ponsonby’ye gönderdiği söz konusu mektubun ve Champhell’in talimatının içeriğine bakmak, İngiltere’nin yeni Osmanlı politikasının ayrıntılarını göstermesi bakımından yararlı olacaktır.

çalışmaları hakkında doğru bir değerlendirme yapmasını engellediğini vurgulamaktadır. Ayrıntılı bilgi için bk. Bailey, age., s. 156.

49 PB, GRE/E/481/4/20, Palmerston’dan Ponsonby’ye, 17 Şubat 1833.

50 Webster, age., II, s. 541; Bolsover, “David Urquhart” s. 447; Kutluoğlu, age., s. 110. Edward’ın

bildirdiğine göre, Lord Palmerston Kasım 1832’de İngiliz hükümetine karşı, Osmanlı Devleti’nin reformlarla güçlendirilmesinin İngiltere’nin çıkarlarının bir gereği olduğu fikrini savunmuştu. Bu bilgi, Lord Palmerston’un Osmanlı reformlarıyla ilgili düşüncelerini daha erken bir tarihe taşımaktadır. Edward, age., s. 234.

Champhell için hazırlanan talimatta İngiltere’nin Şark Meselesi için belirlediği politika açıklanıyordu. Buna göre İngiliz hükûmeti, padişahın yardım isteğini Osmanlı Devleti’ni önemsemediği için değil bazı mecburiyetler sebebiyle reddetmişti. Osmanlı Devleti bütünlüğünün korunması, İngiltere için büyük önem taşıyordu. Bu bütünlük, Avrupa güçler dengesinin de önemli bir unsuruydu. Bu dengenin değişmesi Avrupa çıkarları için çok tehlikeli sonuçlar doğurabilirdi. İngiliz hükûmeti için Osmanlı’nın parçalanmasının ya da topraklarının bir kısmını kaybetmesinin önlenmesi çok önemli bir husustu. İngiltere için M. Ali Paşa, padişahın sadece bir valisiydi. İngiltere politikası, kendine hatırlatılmalı ve gelişmelere seyirci kalınmayacağı konusunda uyarılmalıydı51.

Lord Palmerston, daha önce açıklandığı gibi, Champhell’in talimatını, görevini sürdürürken “rehber olarak hizmet etmesi” için Lord Ponsonby’ye göndermişti. Bu talimatta yer almayan, İstanbul elçiliğine özel direktiflerse Lord Palmerston’un 17 Şubat 1833 tarihli, sözü edilen mektubunda yer alıyordu. Bu mektupta Lord Palmerston, önce yardım teklifinin reddedilme sebepleri hakkında bilgi veriyordu52

. Sonra Lord Ponsonby’den İngiltere’nin fiilen yardım etmemesinin konuya ilgisiz kalındığını göstermeyeceğini, barışın sağlanması için Osmanlı’ya yardım edeceklerini padişaha ve Babıâli’ye bildirmesini istiyordu. Mısır Meselesinin çözümü için mantıklı teklifler yapılması hâlinde II. Mahmud, bunları geri çevirmemeliydi. Diğer bir vazifesi, İngiltere önerilerini dinlemede her zamankinden daha istekli padişaha, tavsiyelerde bulunarak onu yönlendirmek olacaktı. Ancak Lord Palmerston, Rusya hakkında kesin bir talimat vermekte zorlanıyordu. Bunu da şöyle ifade ediyordu: “Rusya’nın Türkiye’ye karşı mevcut

politikasının ne olduğunu kestiremiyorum. Biz I. Nikola’nın M. Ali Paşa’yı zayıf görmek istediği ve sultanın yıkımını istemediğini düşünmek için yeterli gerekçeye sahip değiliz. Rusya, Türkiye’yi zayıf bir komşu olarak tutmak istiyor”. Bu sebeple

Lord Ponsonby’nin İstanbul’daki Rus temsilcilere karşı dikkatli olması

51 NA, FO, 195/109, ek.1, Palmerston’dan Champhell’e, 04 Şubat 1833.

52 Lord Palmerston bu yazısında, o sırada İngiliz donanmasının Hollanda ve Portekiz’de görevli

olduğunu, parlamentonun yardım isteğini kabul etmeyeceğini bildiği için, bunu teklif bile etmediğini belirtmektedir. Ayrıca II. Mahmud’un yardım isteği Kasım 1832’de Londra’ya ulaştığı için, bu istek parlamentoda kabul edilmiş olsa bile olayların hızlı gelişmesi sebebiyle İngiliz gemilerinin Konya Savaşı’ndan önce bölgeye ulaşmasının mümkün olmayacağına dikkat çekmektedir.

gerekiyordu. Onu şöyle uyarıyordu: “İnan, nerede bir Rus memuru görevlendirilse

orada bir entrika yola koyulmuş demektir”53.

Mektubun bundan sonraki bölümü, Lord Palmerston’un Osmanlı’nın güçlendirilmesi için gereken reformlara ait talimatlarını içeriyordu. Lord Palmerston, sözlerine şöyle devam ediyordu: “Sultan, ülkesini medenileştirmek için

ciddiyetle çalışmaya başlamak konusunda kendisini hazırlamalıdır. İlerleme sağlamak için, M. Ali Paşa’nın yaptığı gibi, kendine yardımcılar bulmaya çalışmalıdır. Sultan ordusunu ve donanmasını güçlendirmek için niçin İngiliz subaylara görev vermiyor?” Maliyenin daha iyi bir temele oturtulması ve taşra

yöneticilerinin halkı yağmalamasının önüne geçilmesi ilgilenilmesi gereken iki önemli meseleydi. Vergilerin merkezde toplanarak yöneticilere düzenli maaş verilmesi bu meseleyi çözebilirdi. Sözlerini şöyle sürdürüyordu: “II. Mahmud, zaten insan haklarına önem veren, Kur’an gibi güzel bir kitaba sahip; düzgün bir

idarî ve adlî sistemi uygulamaya koyabilirse, can ve mal güvenliğini sağlayabilirse, imparatorluğun zenginliği ve kaynakları hızla artacaktır.” Lord

Palmerston, finans sistemi iyileştirilirse Osmanlı Devleti için borç bulmanın mümkün olabileceğini, Rusya’ya verilecek tazminatın bu şekilde tamamıyla ödenebileceğini düşünüyordu. Böylece II. Mahmud, Rusya’ya karşı tamamen bağımsız olacaktı. Ayrıca birkaç yıl devlet kaynaklarını geliştirmeye dikkat eder, ticareti arttırır ve Avrupa tüccarlarının Osmanlı topraklarında ticaret yapmalarını teşvik ederse kendi tebaasını M. Ali Paşa’nın kölesi olmaktan kurtarabilir ve onları daha mutlu edebilirdi. Diğer önemli bir mesele, II. Mahmud’un kendi oğluna Avrupa tarzı bir eğitim vermesi, onun tarih, dil gibi dersler almasını sağlamasıydı. Çünkü bu takdirde, ondan sonra tahta geçecek oğlu, reform çalışmalarını sürdürebilecekti. Lord Palmerston, II. Mahmud’un o ana kadar olan çabalarını da göz ardı etmiyordu. Bu konudaki düşüncesini “O, imparatorluğu için büyük şeyler

yaptı ancak bunların kalıcı olması ve etkilerini sürdürebilmesi için daha fazlasını yapması ve Müslümanların kaçınılmaz önyargılarını engellemek konusunda çok daha dikkatli olması gerekiyor.” sözleriyle ifade ediyordu. Lord Ponsonby’nin

zamanla uygun zemin buldukça bu tavsiyeleri II. Mahmud’a iletmesini istiyordu.

Ona göre bunu başarmak, bu tarz tavsiyeleri dinlemede padişahı hazırlamış olması ve son dönemdeki gelişmeler sebebiyle çok zor olmayacaktı54.

Lord Palmerston ilk kez burada, Osmanlı Devleti’ni reformlarla güçlendirme politikasını ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştu. Görüldüğü gibi reform önerilerinin önemli bir bölümü, Canning’in 1832’de yaptığı önerilere dayanmaktaydı. Bu talimatı aldıktan sonra, Osmanlı’da reformlar yapılması ve ülkenin genel durumunun iyileştirilmesi konusunda padişah ve Babıâli’ye tavsiyelerde bulunmak ve bunların gerçekleştirilmesi için gerekli tedbirleri almak, Lord Ponsonby’nin elçilik görevleri arasına girmiş oluyordu.

Aslında Lord Ponsonby ile Lord Palmerston arasındaki ilişki oldukça eskiye dayanıyordu. Bunlar daha önceki görevlerinde birlikte çalışma imkânı bulmuşlardı. O zaman Lord Palmerston, ona düşüncelerini özgürce açıklama izni vermişti. Birbirlerine gönderdikleri özel mektuplarda ast üst ilişkisinden uzak bir şekilde fikirlerini serbestçe ifade edebiliyorlardı55. Lord Ponsonby, Lord Palmerston’un

yukarıda aktarılan özel mektubuna, yine özel ibareli bir yazıyla karşılık verdi. Ona göre, II. Mahmud reformlar yaparken çok hızlı davranmıştı. En kritik konu, ordunun bir an önce güçlendirilmesiydi. Çünkü ancak bu sayede ülke güvenliğini sağlayıp diğer alanlarda reformlar yapma imkânı bulunabilecekti. İngiltere, silah yardımı yaparak ordunun güçlendirilmesine katkıda bulunabilirdi. Buna karşılık Lord Ponsonby, Osmanlı’nın mevcut durumu hakkında bilgi sahibi oldukça, karamsarlığı da giderek artmaktaydı. Lord Palmerston, kendisine Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını kabul etmeyeceğini beyan etmişti. Fakat o, M. Ali Paşa’ya Suriye yönetimi tevcih edilirken toplam dört paşalık verilmesi durumunda bunun zaten bir parçalanma demek olacağı kanaatindeydi. M. Ali Paşa, Arap krallığını kurduktan sonra Afrika’ya yönelecek, Fransa da ona destek olacaktı. Diğer Avrupa devletleri, M. Ali Paşa’nın topraklarını belli bir sınırın ötesinde genişletmesine ve miras hakkı elde etmesine izin vermeyeceklerdi. II. Mahmud ise bulduğu ilk fırsatta M. Ali Paşa’ya, Suriye’ye saldırmak isteyecekti56.

54 PB, GRE/E/481/4/21–23, Palmerston’dan Ponsonby’ye, 17 Şubat 1833. 55

PP/GC/PO/141, Ponsonby’den Palmerston’a, Mart 1833. Bu durum, birçok kritik meselede Lord Palmerston ve Lord Ponsonby’nin gerçek ve ayrıntılı düşüncelerinin ancak özel yazışmalarından tespit edilebileceğini ortaya koymaktadır.

Lord Ponsonby, Avrupa’nın başına böyle dertler açan Mısır Meselesi arkasında Rusya’nın da olduğuna inanıyordu. Bu düşüncesini şöyle ifade etmişti: “M. Ali Paşa’yı Rusya’nın cesaretlendirdiğinden ve Türkiye’deki karışıklığın

bunların bir oyunu olduğundan en ufak bir şüphem yok. Rusya, sultanın koruyuculuğunu elde ederek, büyük avantajlar kazanmak istiyor”57. Bununla

beraber ona göre, M. Ali Paşa büyük bir sorun değildi. İngiltere ona istediği koşulları kabul ettirebilirdi. Asıl tehlike Rusya idi. Rusya’nın yardımları karşılığında padişahtan nasıl bir karşılık isteyeceği ise henüz bilinmiyordu58. Bu

ifadelerden anlaşılacağı gibi, Lord Ponsonby daha Napoli’den ayrılmadan önce, görevleri önündeki en büyük engelin Rusya olacağına kanaat getirmiş durumdaydı.