• Sonuç bulunamadı

C. David Urquhart Faktörü

V. BAŞARISIZLIĞIN SEBEPLERİ

Buraya kadar detaylı bir şekilde açıklanan süreç, 1834 yılı ortalarında başlayan ve yaklaşık dört yıl kadar ısrarla süren mücadeleye rağmen Lord Palmerston’un Osmanlı ordusunu modernleştirme çabalarında hiçbir ilerleme kaydedemediğini göstermektedir. İngiliz tarihçi Puryear, İngiliz subayların kabul edilmemesini, Rusya’nın karşı çıkmasına, Türklerin isteksiz olmasına ve Lord Palmerston’un İngiliz subaylarının komuta kademesinde görevlendirilmek üzere talep edildiğine dair somut bir delil gösterememesine dayandırır148. Tarihçi Bailey’e göre ise bunun sebepleri arasında Osmanlı ordusunda uygulanan mevcut sistemin değiştirilmek istenmemesi, Prusyalı subayların komuta yetkisi talep etmemesi ve İngiliz subaylara komutanlık verildiği takdirde Rusya’nın ve Fransa’nın da aynı istekte bulunmasından çekinilmesi yer alıyordu149. Webster de bu konuyla ilgili, Lord Palmerston’un bir Hristiyan’a İslâm ordusunda komutanlık verilemeyeceğini anlayamaması hususuna dikkat çekmektedir150

.

Gerçekten de Hristiyanların Osmanlı ordusuna komutan olarak kabul edilmesi, Lord Palmerston’un düşündüğünün aksine çözümü çok zor bir problemdi. Üstelik II. Mahmud’un adı gâvur padişaha çıkmışken Muhammed’in askerleri adını verdiği orduya bir Hristiyan’ı komutan tayin etmek hiç de kolay bir iş değildi. Bunlara Babıâli’deki dengelerin değişkenliği gibi birtakım sebepleri de eklemek mümkündür. Özellikle Hünkâr İskelesi Antlaşması’nın yürürlüğünü koruduğu bir ortamda, Rusya’nın isteği dışında hareket etmenin ne kadar zor bir iş olduğunu anlamak zor değildi. Bunlardan başka bu meselenin temelinde yatan iki büyük etkeni de belirtmek yararlı olacaktır.

148 Puryear, age., s. 56. Nuri Efendi’nin İngiliz Dışişleri Bakanlığına konuyla ilgili sunduğu yazının

İngilizce tercümesinde, İngiliz subayların talep edilme amacıyla ilgili olarak “to receive a

number of qualified English Officers and masters for the instruction and organization of both the Imperial Army and Navy” ifadesi yer almaktadır. NA, FO, 78/297, ek. 2, Nuri Efendi’den

Palmerston’a, 13 Ocak 1836.

149 Bailey, age., s. 147. 150 Webster, age., II, s. 543.

167

Giriş kısmında açıklandığı gibi II. Mahmud, Lord Palmerston ve Lord Ponsonby birbirlerinden farklı reform anlayışlarına sahiptiler. Bu farklılık sebebiyle Lord Palmerston, İngiliz subayların görevlendirilmesi için talimat gönderdiğinde Lord Ponsonby, Türk askerlerinin Hristiyan subaylara itaat etmeyeceği gerekçesiyle bunun yararlı olmayacağını dile getirmişti151

. Urquhart da Osmanlı ordusunun geliştirilmesiyle ilgili görüşlerini benzer şekilde, kendine yazdığında, ondan bu konuya fazla yoğunlaşmamasını istedi. Kısacası Lord Ponsonby, yabancı subayların Osmanlı ordusunu eğitmesi fikrini desteklemiyordu. Ona göre yabancı subaylar geldiğinde, ordunun ne kadar kötü olduğu ortaya çıkacak ve Türkler, Avrupa orduları karşında kendi durumlarını görerek güven duygularını tamamen kaybedeceklerdi. Buradan da Lord Ponsonby’nin, Osmanlı ordusunun her ne olursa olsun güven duygusunu kaybetmesini istemediği anlaşılmaktadır. O, reformlardan önce Rus tehlikesinin bertaraf edilmesini istiyordu. Rus tehlikesi bertaraf edildikten sonra her türlü reform rahatça yapılabilirdi. Lord Ponsonby, Türklerin Ruslardan nefretine, özgüvenlerine, kendilerinin diğerlerinden üstün oldukları inançlarına çok fazla önem veriyordu. Bir istila ya da felaket anında bu duygunun harekete geçeceğini ve Türklerin Osmanlı topraklarında yaşayan diğer milletlerle, gerekirse gerilla savaşıyla Ruslara direneceklerini düşünüyordu152

.

Bir süre sonra İngiltere, Fransa, Avusturya ve Prusya’dan da subay getirilmesiyle Osmanlı ordusunda ortaya çıkabilecek karmaşa konusunda Lord Palmerston’u da uyardı153. Diğer yandan II. Mahmud’u Avrupa’ya öğrenci göndermesi için de teşvik ediyordu. Nisan 1837’de huzura çıktığında Osmanlı öğrencilerinin Londra’da kaydettikleri ilerlemeyi padişaha uzun uzun övdü154

. Ağustos 1837’de, gizli iletişimde kullandığı Mac. Guffog aracılığıyla padişaha şu mesajı iletmişti:

““Sultanla yabancı subayların görevlendirilmesi meselesini görüşmek

istiyorum. Bana göre bu proje, hükûmetim tarafından yanlış tasarlandı. Kendisi istese ve bütün otoritesini kullansa dahi, sultanın bu işi gerçekleştirmesi mümkün

151 NA, FO, 78/236, nr. 75, Ponsonby’den Palmerston’a, 08 Haziran 1834; Bailey, age., s. 159. 152 Urquhart, Reminiscences, nr. 50, Ponsonby’den Urquhart’a, 27 Haziran 1835, s. 62. Bundan bir

süre önce Lord Ponsonby, gayrimüslimlerin Türklerle Ruslara karşı mücadeleye girebileceklerini düşündüğünü bildirmişti. PB, GRE/E/481/4/54–59, Palmerston’dan Ponsonby’ye, 06 Mart 1834; Webster, age., II, s. 541.

153 NA, FO, 78/276, nr. 118, Ponsonby’den Palmerston’a, 21 Temmuz 1836. 154 NA, FO, 195/89, Ponsonby’den Palmerston’a, 13 Nisan 1837.

168

değildir. Bu konuda en büyük insan gücünün bile yenileceği bir direnç var ve bu durum, yabancı subayların bu ülkede etkili bir komuta kurmasını engelleyecektir… Fakat ben, [bunun yerine] sultanın yerli subaylar yetiştirmesinde büyük bir avantaj görüyorum. Bunlar yeterli sayıda yetiştirilebilirse sultan için etkili hareket edebilecek bir ordu meydana getirilebilecektir… Sultan öğrenci gönderme işini genişletirse başarılı olacaktır… Bu gençlerin kayda değer miktarda eğitim masrafları ortaya çıkabilir; fakat bu, yabancı subayların buraya orduyu eğitmek için getirilmesinden çok daha ekonomik bir tedbir olacaktır” 155

.

Lord Ponsonby aynı mesajında, öğrenci masraflarını azaltmak için Londra yanında Malta’da ve Korfu Adaları’nda, Cebelitarık’ta veya Almanya’da bulunan askerî okullara da öğrenci gönderilmesini tavsiye etti156

. Bundan bir hafta sonra, Lord Palmerston’a yolladığı mektupta II. Mahmud’a söylediklerinden sadece yurtdışında daha fazla öğrenci eğitilmesini tavsiye ettiğini yazdı. Ancak yabancı subayların istihdam edilmemesine dair padişaha yaptığı telkinlerden hiç söz etmedi157

. İngiliz Elçisi Lord Ponsonby’nin bu politikası, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Palmerston’un politikasıyla tamamen zıttı. Bu da elçinin kendi belirlediği politikaları öncelikle ve yalnız uygulama çabasından kaynaklanıyordu. Lord Ponsonby, Kasım ayına gelindiğinde hâlâ Osmanlı öğrencilerini Avrupa’ya gönderme konusunda hükûmeti ikna çabalarını sürdürmekteydi158

.

İngiliz elçisinin bu tarz tavsiyelerde bulunduğu bir ortamda159

II. Mahmud’un orduda İngiliz subaylar görevlendirilmesine neden ret kararı verdiğini ve Considine İstanbul’dan ayrılırken Lord Ponsonby’yi niçin kendileri için hiçbir çaba göstermemekle suçladığını anlamak çok da zor değildi160

.

155 PB, GRE/E/378/124–127, Ponsonby’den Mac. Guffog’a, 31 Ağustos 1837. 156

Aynı Belge.

157 NA, FO, 78/305, nr. 206, Ponsonby’den Palmerston’a, 07 Eylül 1837. Lord Palmerston, Avrupa’ya

Osmanlı öğrencilerinin gönderilmesine karşı değildi. Lord Ponsonby, padişaha daha fazla öğrenci göndermeyi tavsiye ettiğini ona bildirdiğinde, bunu kendinin de çok arzu ettiğini bildirmiş olması bunu ispatlıyordu. Ancak Lord Palmerston, öğrencilerin eğitimi uzun zaman alacağı için, İngiliz subayların Osmanlı ordusuna alınması hususunda ısrar ediyordu. NA, FO, 195/140, Palmerston’dan Ponsonby’ye, 07 Ekim 1837.

158

NA, FO, 78/306, nr. 279, Ponsonby’den Palmerston’a, 07 Kasım 1837.

159

Fransa Elçisi Roussin de yabancı subay getirtilmesine karşıydı. Ancak Lord Ponsonby’den farklı olarak Roussin, Osmanlı ordusunda uygulanmaya çalışılan Avrupa sisteminin Türklerin geleneklerine ve dinî inançlarına uygun olmadığını düşünüyor ve bu yüzden askerî reformlarda başarılı olunmasını mümkün görmüyordu. LC, Turquie, 270, Roussin’den Rigny’e, 09 Şubat 1835.

160 Considine, Lord Ponsonby’yle tartışmış ve onu, İngiliz subayların görevlendirilmesi için çaba

göstermediğini Londra’da herkese anlatmakla tehdit etmişti. NA, FO, 78/329B, Considine’den Ponsonby’ye, 11 Ocak 1838. The Morning Chronicle adlı İngiliz gazetesinde İngiliz subayların

169

VI. LONDRA’YA ÖĞRENCİ GÖNDERİLMESİ VE TEKNOLOJİ