• Sonuç bulunamadı

İNGİLİZ, FRANSIZ VE RUS POLİTİKALARI KARŞISINDA II MAHMUD

C. Reform Anlayışlarında Farklılaşma

IV. İNGİLİZ, FRANSIZ VE RUS POLİTİKALARI KARŞISINDA II MAHMUD

İngiliz donanması, 1807’de İstanbul önlerinde geldiğinde başta III. Selim olmak üzere tüm halk büyük bir korku yaşadı. O sırada genç bir şehzade olan II. Mahmud da bundan etkilendi. Kısa bir süre sonra tahta geçtiğinde barış antlaşmasını imzalayarak İngiltere ile iyi geçinme gayretinde olduğunu gösterdi. Ancak 1827’de İngiltere’nin Rusya ile kendi aleyhine iş birliği yaparak Navarin’de Osmanlı donanmasını yakması, II. Mahmud’un ikinci bir travma yaşanmasına sebep oldu. Bundan kısa bir süre sonra, Yunanistan İsyanı sebebiyle içlerinde İngiliz temsilcinin de bulunduğu elçiler İstanbul’u terk ederek diplomatik ilişkileri kesti. O zaman padişah bunların gitmesini engellemek için çok uğraştı. Bunu başaramayınca da duygularını ve hayal kırıklığını “İşte kalkıp gittiler.”94 sözüyle

ifade etti.

Diğer taraftan İngiltere’nin Osmanlı’ya isyan eden Yanya Valisi Tepedelenli Ali Paşa ve İran şahı gibi, Osmanlı Devleti’nin düşmanlarıyla yakın ilişkide olması

93 PB, GRE/E/481/4/50, Palmerston’dan Ponsonby’ye, 06 Aralık 1833; Webster, age., II, s. 540-

541.

dostluk anlayışını zedeleyen önemli bir durumdu. Üstelik Cunningham’ın bildirdiğine göre II. Mahmud, Osmanlı topraklarında bulunan bazı İngilizler sebebiyle de İngiltere hakkında olumsuz bir kanata sahipti95. Tüm bu

olumsuzluklara rağmen II. Mahmud, Osmanlı-İngiliz ilişkilerini bozmak istemiyordu. Daha önce ayrıntıları verildiği gibi, M. Ali Paşa İsyanı başladıktan kısa süre sonra İstanbul’a gelen Canning’e olağanüstü bir ilgi gösterilmiş ve İngiltere ile ittifak yapılmak istenmişti. Onun İngiltere ve diğer Avrupa devletleri hakkındaki düşüncelerini, ittifak antlaşması için Namık Paşa’nın Londra’ya gönderilmesi esnasında kullandığı ifadelerden anlamak mümkündür. II. Mahmud bu hususta şunları yazmıştı:

“[Devletin iç meselelerine] Düvel-i ecnebiyyeyi karıştırmamaktan âlâ tedbir ve usûl olmaz ise de ne çâre” şeklinde başlıyor ve şöyle devam ediyordu: “Şimdiye kadar taraf-ı Devlet-i ’Aliyye’mizden düvel-i ecnebiyye haklarında hürmet ve uhûd ve şurûta ne derece riâyet olunmakta olduğu zâhir ve aşikâr ise de onlar tarafından hiç Devlet-i ’Aliyye’miz hakkında bu âna gelinceye bir gün dostluğa riâyet ve menâfi‘ mu‘cib bir madde” görülmedi”96

.

Bu ifadelerinden de açıkça anlaşılacağı gibi, 1832 yılı sonlarına gelindiğinde II. Mahmud, devletini modernleştirmek için çaba gösterdiği sırada iyi ilişkiler ve iş birliği içinde olmak istediği devletlere karşı büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktaydı. Onu Avrupa devletlerinden uzaklaştıran en önemli sebeplerden biri de Fransa’nın Cezayir’i işgal etmiş (1830) olmasıydı97.

Fransa, aynı zamanda M. Ali Paşa’nın da en büyük destekçisiydi. II. Mahmud’un, 1833 başında Mehmet Ali Paşa’yı kastederek “bütün bütün

Fransalıya bakarak bu derece isyânı arttırmakta”98 ve yeni aynı yıl Rusların

yardım teklifini kabul ettiği sırada “Fransa’nın dahi bu herife iâne eylemekte

olduğu anlaşılıyor.”99 sözleri, onun Fransa’nın gerçek niyetinin bilincinde

95 Pera’daki İngiliz tüccarları spekülatörlük yapıyor, Osmanlı kanunlarına uymak istemiyorlardı.

İngiltere’nin himayesinde bulunan ve Yunan İsyanı sırasında aktif bir rol oynayan Yedi Adalar halkı, İstanbul ve diğer bölgelerde olaylar çıkarıyordu. Saraya yakın bazı İngilizlerin hareketleri de rahatsızlık verecek dereceye ulaşmıştı. Cunningham, Anglo-Ottoman

Encounters, s. 195–196.

96 BOA, HAT, nr. 20183, 1832.

97 Fransa’nın Cezayir’i işgaliyle ilgili ayrıntılı bilgi için bk. Ercüment Kuran, Cezayirin Fransızlar

Tarafından İşgali Karşısında Osmanlı Siyaseti (1827–1847), İstanbul Üniversitesi Yayınları,

İstanbul 1957.

98 BOA, HAT, nr. 20602, 1833. 99 BOA, HAT, nr. 20238, 1833.

olduğunu gösteriyordu. Geçmişteki bu deneyimler hesaba katıldığında, İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ni koruma politikasını başlattığı ve reformlarla güçlendirilmesine karar verdiği bir zamanda, İngiliz politikalarının gelgitlerini unutarak Osmanlı’dan hiç bir şey olmamış gibi hareket etmesini beklemek mümkün değildi. Çünkü İngiltere, yaptıklarıyla II. Mahmud’un, Osmanlı yöneticilerinin ve Osmanlı halkının güvenini bir kere kaybetmişti. İngiliz politikasının başarılı olabilmesi için, önce bu güvenin tekrar kazanılması gerekiyordu.

9. II. Mahmud: Serasker ve Kaptan Paşa ile birlikte (John Reid, Turkey and Turks’ten)

Politik başarı önündeki tek engel de yalnız güven sorunu değildi. Daha büyük sorun ise II. Mahmud’un Rusya ile girdiği ittifaktı. Bu ittifak, İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne destek girişimlerini olumsuz etkiliyordu. İngiltere ve Fransa, donanmalarını göndererek Rusya’ya gözdağı verdiği sırada, İstanbul’da aniden başlayacak bir savaş, II. Mahmud’u ve Osmanlı yöneticilerini korkutmaktaydı. Bu ihtimalin çok uzak olmadığı iki ay önce Fransız elçisi bir savaş gemisini zorla Çanakkale Boğazı’ndan geçirmeye kalkıştığında ortaya çıkmıştı. Rus Elçisi Kont

Orlof, Babıâli’yi bu konuda “Böyle bir şey olursa bilmiş olunuz ki işiniz bitti.” şeklinde uyararak tehdit etmişti100. Lord Ponsonby, bu olayın ardından Reisülküttap

Akif [Paşa]’ya “Eğer Rusya, İngiltere ve Fransa’ya karşı düşmanca bir harekete

girişirse Babıâli kimi destekleyecektir?” şeklinde çok kritik bir soru yöneltti. Akif

[Paşa] cevaben Fransa ve İngiltere, Rusya ile savaşacak olursa içinde bulunulan şartların bir gereği olarak Rusya’nın yanında yer almak zorunda kalacaklarını bildirdi101. İngiliz elçisinin böylesi bir soru sorması savaş ihtimalinin çok uzak

olmadığını gösteriyordu.

Bu sırada Lord Ponsonby, II. Mahmud’a atfedilen “Ruslardan bıktım,

onlardan kurtulmalıyız.” sözü saikıyla Türkleri, Ruslardan kurtarmaya yönelik

planlar yapmaya başlamıştı102

. Bu planlar arasında, büyük Avrupa devletlerinin bir antlaşma yaparak Boğazları işgal etmesi, İngiliz donanmasının zorla Çanakkale Boğazı’ndan geçirilmesi de vardı103. Özellikle İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin

Boğaz’ı zorla geçmesi, bu devletlerle Rusya arasında savaş başlatabilecek bir hareketti. Bu ihtimal, İngiliz ve Fransız donanmalarını Türkler için güven değil korku unsuru hâline getirdi. Bu sırada Babıâli’nin de İngiliz gemilerinin Boğaz’ı geçmeyi denemesi hâlinde buna izin verilmemesi için Boğaz muhafızını uyarması,104 yaşanan korkunun bir sonucuydu. Kısa bir süre sonra Kont Orlof da

100 Goryanof, age., s. 91-92; Phillipson, age., s. 59-60; Rodkey, age., s. 25. Bu sırada Roussin,

Odessa’daki Fransız konsolosundan, Rusların olağanüstü bir askerî hazırlık içinde olduğuna dair aldığı haberi Lord Ponsonby ile paylaştı. Lord Ponsonby önce bu bilginin doğruluğundan şüphe etti. Fakat aynı bilgi, Odessa’daki İngiliz konsolosundan da gelince istihbaratın doğruluğu kesinlik kazandı. Ardından Çanakkale’deki İngiliz konsolosunun Gelibolu yakınında bulunan Rus birliklerindeki ani hareketliliğine yönelik bir raporu İstanbul’a ulaştı. Tüm bunlar, Rusların Kont Orlof’un verdiği sözün tam aksi bir hazırlık içinde olduğunu göstermekteydi. NA, FO, 78/223, nr. 5, Ponsonby’den Palmerston’a, 22 Mayıs 1833; NA, FO, 78/223, nr. 7, Ponsonby’den Palmerston’a, 24 Mayıs 1833; NA, FO, 78/223, nr. 7, ek. 2 Yeames’ten Mandeville’e, 17 Mayıs 1833; NA, FO, 78/223, nr. 9, Ponsonby’den Palmerston’a, 01 Haziran 1833; NA, FO, 78/223, nr. 9, ek. 1, Lander’den Ponsonby’ye, 21 Mayıs 1833.

101 NA, FO, 78/223, nr. 1, ek. 2, Mandeville’den F. Pisani’ye, 21 Mayıs 1833; NA, FO, 78/223, nr.

1, ek. 3, Pisani’den Ponsonby’ye, 21 Mayıs 1833.

102

PP/GC/PO/144, Ponsonby’den Palmerston’a, 25 Mayıs 1833.

103

Lord Ponsonby bu yönde istekte bulunduğunda, böyle bir hareketin ortaya çıkaracağı sonuçlar öne sürülerek talebi reddedildi. Daha sonra Lord Ponsonby, bu konuda ne kadar yanlış düşündüğünü anlayarak kendini engellediği için Lord Palmerston’a teşekkür etti. PB, GRE/E/481/20/64, Ponsonby’den Palmerston’a, 08 Kasım 1833.

104

BOA, HAT, nr. 47568, 1833. İngiliz gemileri Çanakkale Boğazı yakınında suları ölçüyor ve tetkikatta bulunuyordu. Boğaz muhafızı, bu konuda açıklama istediğinde İngiliz konsolosu, bunun her zaman yaptıkları rutin bir uygulama olduğunu söylemişti. BOA, HAT, nr. 46568. C, 1833.

İngiliz ve Fransız donanmalarının Çanakkale Boğazı’nı geçmeye teşebbüs ettikleri takdirde buna karşılık verileceğine dair Babıâli’yi uyardı105. Bunun üzerine Babıâli,

İngiliz ve Fransız elçilerine, donanmalarının beklemesine artık ihtiyaç olmadığını bildirdi106. Ancak Kasım 1833’e gelindiğinde donanmalar hâlâ bölgeden

ayrılmamıştı. İngiliz Elçisi Lord Ponsonby ve Fransız Elçisi Roussin, kendi ülkeleri ve Osmanlı Devleti’nin çıkarlarını korumak için donanmalarını bekletmeye devam edeceklerini açıklamışlardı107.

Lord Ponsonby, donanmaları bekletmenin İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı’yı korumada kararlı olduğunu Ruslara göstermesi bakımından gerekli olduğuna inanıyordu. Ona göre, İngiliz donanması II. Mahmud’u Rusların “tuzağına

düşmekten” koruyacaktı108. Bu destek, aynı zamanda Türklere moral veren bir

unsurdu109. Ancak II. Mahmud açısından olaya bakılacak olursa donanmaların

adeta İstanbul’u “abluka”ya almış gibi hemen Çanakkale Boğazı’nın önünde durması, ona moralden çok endişe vermekteydi110

.

Bu sırada II. Mahmud’un en büyük korkusu, İngiliz ve Fransız donanmalarının Çanakkale Boğazı’nı zorla geçmeleri ve Rus birliklerinin geri dönmesiyle üç devlet arasında Marmara’da bir savaş çıkmasıydı. Bu da yersiz bir endişe değildi. Lord Ponsonby ve Roussin, İngiliz ve Fransız donanmalarını zorla

105 BOA, HAT, nr. 46237. B, 17 Temmuz 1833; BOA, HAT, nr. 46237. C; BOA, HAT, nr. 39783,

1833.

106

II. Mahmud, donanmaların beklemeleri konusunda İngiliz ve Fransız elçilerinden açıklama istemişti İngiliz elçiliği tercümanı Pisani, Akif [Paşa] ve Pertev [Paşa]’ya, İngiliz hükûmetinin karar gereği donanma burada bekliyor, şeklinde bir cevap vermişti. Buna karşılık Babıâli’den, Mısır Meselesi bittiği ve Rus birlikleri İstanbul’u terk ettiği hâlde donanma bekletilmesinin uygun olmayacağı uyarısı yapılmıştı. Ancak o sırada İngiliz ve Fransız donanmaları artık Mısır Meselesi için değil, Hünkâr İskelesi Antlaşması için Boğaz’da bekletilmekteydi. Çünkü antlaşmanın gizli bir maddesi olduğu öğrenilmişti ve antlaşmanın onaylanmasını engellemek için donanmalar bir baskı aracı olarak kullanılmaktaydı. Bunun üzerine II. Mahmud, gizli madde içeriğinin açıklanarak İngiltere ve Fransa’ya karşı bir husus bulunmadığının gösterilmesini ve bu meselenin “bir an akdem

önünün kestirilmesi” ni emretmişti. BOA, HAT, nr. 40771, 1833; BOA, HAT, nr. 40772,

1833.

107

NA, FO, 78/225, nr. 94, ek. 1, Ponsonby’den Pisani’ye, 28 Kasım 1833; NA, FO, 78/225, nr. 94, ek. 2, Roussin’in talimatı, 29 Kasım 1833.

108 PP/GC/PO/148, Ponsonby’den Palmerston’a, 15 Haziran 1833; PB, GRE/E/481/20/62,

Ponsonby’den Palmerston’a, 08 Kasım 1833.

109 NA, FO, 78/224, nr. 43, Ponsonby’den Palmerston’a, 26 Temmuz 1833. 110

Lord Ponsonby, donanmaların Çanakkale Boğazı yakınında olmasının Ruslara karşı daha caydırıcı olacağına inanıyordu. Ancak Akif [Paşa]’nın bu uyarılarından sonra, Babıâli’nin bu konudaki hassasiyetini anlayarak donanmaları daha uzak bir yere aldırma sözü verdi. NA, FO, 78/224, nr. 44, Ponsonby’den Palmerston’a, 07 Ağustos 1833.

Çanakkale Boğazı’ndan geçirip padişahtan Hünkâr İskelesi Antlaşması’nı iptal etmesini talep etmeye yönelik planlar yapmaktaydı111. Rusya Dışişleri Bakanı Kont

Karl R. Nesselrode ise İngiltere ve Fransa, Boğazları geçmeye cesaret ederse genel bir savaşın başlayacağını ve II. Mahmud’a bunun bedelinin ödettirileceğini, A. Fevzi Paşa aracılığıyla Babıâli’ye iletmişti112. Böyle bir savaş başladıktan sonra

Osmanlı Devleti’nin akıbetinin ne olacağını kimse bilemezdi. II. Mahmud’un “Eğer genel bir savaş çıkacak olursa, bunun ilk kurbanı ben olurum.”113 şeklindeki

ifadeleri, padişahın içinde bulunduğu bu zor durumu anlatmaktaydı. Bu sebeple İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne yardım etmek isterken zamanlamaya ve karşısındakilerin nasıl bir durumda olduğuna çok dikkat etmesi gerekiyordu. Nitekim II. Mahmud, İngiliz desteğinden değil, desteğin veriliş şeklinden ve Rus baskısından rahatsızdı.