• Sonuç bulunamadı

7. Öğrenme-Öğretme Sürecinde Ölçme ve Değerlendirme

1.1. Kur’an Öğretimi ve Kur’an Kurslarının Tarihsel GeliĢimi

1.1.1. Hz Peygamber Dönemi

Sosyal kurumlar arasında toplumu ve onun değerlerini meydana getiren, koruyan ve yükselten en önemli kültürel unsurların din, dil ve sanat olduğu sosyolojik bir gerçektir. Müslüman toplumlarda Ġslam dini ve onun kitabı olan Kur‟an‟ın dili olan Arapça, bu üç unsurun iki temelini teĢkil etmiĢ, sanat ise içinde Kur‟an-ı Kerim tilavet ve kıraatinin önemli bir Ģekilde yer almasıyla bir bütünlük meydana getirmiĢtir. Bu sebeple Müslüman toplumlarda Kur‟an‟ı okumak, anlamak, ezberlemek ve usulüyle kıraat etmek Hz. Peygamber devrinden bu yana artan ilgiye mazhar olmuĢtur. ġüphesiz bunda Hz. Peygamberin Kur‟an‟ın öğrenilmesi, öğretilmesi, anlaĢılması, okunması ve mesajının iyi kavranarak hayata geçirilmesi yönündeki emir ve tavsiyeleri rol oynadığı gibi, bizzat Kur‟an‟ın sahip olduğu özellikler ve nasların Müslümanları bu eğitime yönlendirilmesi, hatta bu eğitimin kaçınılmazlığı konusundaki tavsiyeleri de rol oynamıĢtır. (Bayraktar, 1992: 3; BaĢkurt, 2010: 66)

Nitekim Arabistan‟da ilk defa Mekke‟de gerçekleĢen eğitim-öğretim faaliyetleri, hiç süphesiz Hz. Muhammed‟in peygamber olarak görevlendirilmesiyle baĢlamaktadır.43

Eğitim, Kur‟an ayetlerinin öğretilmesi, anlaĢılması ve hayata tatbik edilmesi çerçevesinde gerçekleĢmekteydi. Bu manada ilk örnek/model ve uygulayıcı Hz. Peygamber‟in bizzat kendisiydi.44

Ġlk eğitilen kiĢi olarak Hz. Peygamber, sık sık Allah‟ın bu eğitici rolünü bir Ģükür ve takdir ifadesi olarak dile getirmekteydi. (BaĢkurt, 2007: 41; Özbek, 1988. 40-42; Buyrukçu, 1995: 62; Baltacı, 2000: 15, 16)

Bir diğer deyiĢle Kur‟an öğretim tarihini ilk vahiy ile45

baĢlatmak mümkündür. Cebrail (as)‟ın öğrettiği ilk ayetler ile Kur‟an öğretimi baĢlamıĢtır denilebilir. Hz. Peygamber‟in, gerek inen ayetleri hemen vahiy katiplerine yazdırması, gerekse onu öğrenmek, okumak ve ezberlemek hususundaki teĢvikleri sayesinde Kur‟an, kısa zamanda müminler arasında yayılarak okunmaya ve ezberlenmeye baĢlanmıĢtır. (Ay, 2005: 1; Kazıcı, 1983: 12, 13; Ayhan, 1986: 173; Bilgili, 2005: 21, 22) Bu nedenle Kur‟an Öğretimi ilk vahyin geliĢiyle baĢlamıĢ, günümüze kadar kesintisiz devam etmiĢtir. Ġslam‟ın ilk dönemlerinde öğretimin konusu ise Kur‟an ayetlerinin okunma, ezberlenme, anlaĢılma, hedeflerin ve uygulanıĢının gösterilmesi olmuĢtur. (bkz. Keyifli, 2010: 196, 197; BaĢkurt, 2007: 37-39; Yılmaz, 2012: 238)

Bu süreçte, Mekke‟de ve Arap Yarımadası‟nda okuma yazma bilenlerin sayısı (on yedi) çok azdı. Ġslam‟dan önce Arabistan‟da sistemli bir eğitim-öğretimden bahsedilemez. Zira göçebe ve istikrarsız bir kavimde okuma yazmaya fazla vakit kalmıyordu. Bu nedenle kültür geliĢimi çok yavaĢ seyrediyordu. Eğitim-öğretim daha çok sözlü geleneğe ve hafızaya dayalı idi. Ġslamiyet‟in geliĢiyle birlikte eğitim ve

43Hz. Muhammed‟in eğitiminin genel özellikleri ile ilgili geniĢ bilgi için bkz. Özbek, 1988: 73-137. 44

Buna göre denilebilir ki; peygamberler insanlığın ilk ve devamlı öğretmenleridir. Her peygamber, halkını eğitmekten baĢka bir görev ile yükümlü sayılmamıĢtır. Kur‟an-ı Kerim, bir çok defa peygamberlerin görevini bir eğitim-öğretim iĢi olarak vasıflandırır. (Bkz. Bakara 2/129; Al-i Ġmran 3/164; Cum‟a 62/2) Nitekim Hz. Peygamber de bir çok hadisinde görevinin eğitim-öğretim iĢi olduğunu belirtir. (Bayyiğit, 2011: 45; Özbek, 1988: 40-44; Hz. Muhammed‟in eğitiminin genel özellikleri ile ilgili geniĢ bilgi için bkz. Özbek, 1988: 73-137) Ayrıca Hz. Peygamber‟in sünnetinde çocuk eğitimi ile ilgili geniĢ bilgi için bkz. Süveyd, 1994: 26-30)

45 Hz. Peygamberimize inen ilk ayet, okumayı, dolayısıyla bilgi ve bilmeyi bu ayette okuma ve

öğretim alanında da diğer pek çok alanda olduğu gibi köklü değiĢmeler meydana geldi. Mekke devrinde bile Kur‟an okumanın büyük önem taĢıdığı görülmektedir. Zira dini yaymak çoğunlukla Kur‟an‟ı bilmeye dayanıyordu. (Bayraktar, 1997: 81- 84; ayrıca Hz. Peygamber/Hz. Peygamber‟den sonra / Osmanlı / Cumhuriyet döneminde hafızlık öğretimi ile ilgili ayrıntılı için bkz. Çaylı, 2005: 2-13)

Hz. Peygamber, Kur‟an-ı Kerim‟den her parçanın kendisine vahy ediliĢinde, katiplerinden birini çağırır ve kendisine vahy edileni ona yazdırırdı. Ayrıca Hz. Muhammed, yeni vahyin, önceki parçaların neresine konulacağını bildirdi. Hz. Peygamber, bu parçaları kronolojik sıraya göre toplamamıĢtır. O, bu kısımları yazmayı ve ümmetin fertleri için nüshaların çoğaltılmasını emretmekle kalmıyor, namazlarda okunmak gayesi ile ezberlenmesini de istiyordu. (Hamidullah, 1969: 31- 32)

Hz. Peygamberin, hadis-i Ģeriflerinde “Sizin en hayırlınız Kur‟an‟ı öğrenen ve öğretendir.”46

buyurması, Müslümanlar arasında Kur‟an öğrenimine/öğretimine gösterilen hassasiyeti arttırmıĢtır. (Aydın, 2008: 141; Keyifli, 2010: 196, 197)

Ġslam‟ın öğretilmeye baĢlandığı Mekke döneminde (610-622) eğitim ve öğretim örgütlü değildi. Bu dönemde baĢta Ģahıs evleri, mescitler, küttaplar (ilk mektepler) ve cami-okulları olmak üzere, halka açık, çeĢitli eğitim kurumları ortaya çıkmıĢtır. (BaĢkurt, 2007: 41, 42; Çelebi, 1976: 33-107; Kazıcı, 1983: 20-42; Bayraktar, 1999: 346; Bilgin ve Selçuk, 2000: 3, 4; Buyrukçu, 2001: 31; Bayraktar, 2007: 7) Eğitim ve öğretimin temeli yeni gelen ayetlerin insanlara anlatılıp öğretilmesi esasına dayanıyordu. Hz. Peygamber, kendisine bildirilen ayetleri insanla anlatıyor ve inananlar da davranıĢlarını ona göre Ģekillendiriyorlardı. Ġlk yapılan eğitim ve öğretim faaliyetleri arasında Hz. Peygamber‟in sokaklarda, pazarlarda ve panayır yerlerinde yürüttüğü tebliğ gayretlerini özellikle zikretmek gerekir. Çünkü risaletin tebliği anlamındaki bu ilk gayretler Ġslam eğitiminin mayasını teĢkil

46 .Nevevi, 1971, Riyazu‟s-Salihin ve Tercemesi/2, Hadis no: 997; 339; Sahih-i Buhari Muhtasarı

etmektedir. (BaĢkurt, 2007: 41, 42; Hz. Muhammed‟in öğretim metotları ile ilgili geniĢ bilgi için bkz. Özbek, 1988. 138-292)

Ayrıca Hz. Peygamber, Mekke‟de Müslümanların Kur‟an‟ı okuyup öğrenmelerini sağlamak üzere Ebu‟l-Erkam‟ın evini (Daru‟l-Erkam) merkez olarak seçmiĢti. Bu sebeple Daru‟l-Erkam‟ın Ġslam tarihinde eğitim-öğretim merkezi olduğu kabul edilir. (Çağrıcı, 2002: 423; Çelebi, 1976: 59; Kocatepe, 1997: 51, 102-107; Akgün, 2000: 187; Önal, 2000: 90; Özek, 2000: 11; Akyüz, 2001: 52; Ay, 2005: 1, 2) Hz. Peygamber Ġslam‟a meyli olan kimseleri de bu evde kabul etmiĢ, ayrıca eğitim- öğretime Daru‟l-Erkam dıĢında kendi evinde de devam etmiĢtir. (Çelebi, 1976: 59; Eğitim yapılan evlerden bir diğeri ise, Hz. Ebu Bekir‟in bir ev-mescit modelindeki evidir. Evin bahçesinde kendine özel bir mescit yeri ayıran Hz. Ebu Bekir, burada sesli bir Ģekilde Kur‟an okurdu. Bu durum çevredeki müĢrik kadın ve çocukların dikkatini çekiyor, Kur‟an‟a karĢı sempati duymalarına yol açıyordu. Mekke‟de Kur‟an öğretilen diğer bir ev ise, Benu Zafir‟in evidir. Mus‟ab b. Umeyr hicretten önce bu eve gelerek Müslümanlara Kur‟an öğretiyordu. Bu Ģekilde yapılan eğitim- öğretim faaliyetleri, Medine‟ye hicrete kadar devam etmiĢtir. (BaĢkurt, 2007: 42, 43; Önal, 2000: 90, 91)

Medine‟ye hicret edildikten sonra47

ilk iĢ olarak Mescid-i Nebevi yapılmıĢ ve bu mescit içersinde Suffa adı verilen bir bölüm eğitim-öğretime (mektep vazifesi gören) tahsis edilmiĢ ve Ġslam‟ın ilk üniversitesi olmuĢtur. (Kazıcı, 2003: 341, 342; Kazıcı, 1983: 13; Ashab-ı Suffa ile ilgili geniĢ bilgi için bkz. Hamidullah, 1969 74- 84; Ayhan, 1986: 178-184; Baktır, 1990: 20, 39, 40) Bir baĢka ifade ile Ġslam tarihindeki ilk cami-okul örneği (BaĢkurt, 2007: 47) ve Kur‟an merkezli öğrenmede önemli bir dönüm noktası olmuĢtur. (Keyifli, 2010: 198) Hz. Peygamber suffada48 dersleri bizzat kendi veriyordu. (Baktır, 1990: 40) Okuma-yazma sanatını öğretmek,

47 Hicretten sonraki faaliyetlerle ilgili geniĢ bilgi için bkz. Bayraktar:1984: 84-87.

48 ĠaĢe ve geçimleri Resulullah (sav) tarafından temin edilen suffalıların en mühim vazifalerinden

birisi eğitim-öğretimle meĢgul olmaktı. Kur‟an‟ın zaman zaman nüzulüne Ģahid olan bu cemaat Resulüllah‟a (sav) bazı sualler sorarak birçok meselenin aydınlanmasına vesile olmuĢlardır. Kendileriyle en çok meĢgul olan birinci hocaları Resulullah (sav) idi. Yemeleri, içmeleri, yatıp kalkmaları gibi günlük hayatlarından ibadetlerine kadar her Ģeyleri Resulüllah‟ın riyaseti altında cereyan ediyordu. Hatalarını gördüğü zaman onları ikaz ediyor, zaman zaman çeĢitli mevzularla ilgili bilgiler veriyorlardı. (Baktır, 1990: 39)

Kur‟an ve diğer derslerin tedrisinde baĢka öğretmenlerden istifade edilmekteydi. (Kazıcı, 2003: 341, 342; Kazıcı, 1983: 13; Ayhan, 1986: 176, 177; Bayraktar, 1999: 345, 346; Önal, 2000: 91; BaĢkurt, 2007: 47-50)

Suffe‟nin kısa bir süre sonra yetersiz kalması, Medine‟de baĢka eğitim müesseselerinin ihdasını da gerekli kılmıĢtı. Hz. Peygember Medine‟de yeni bir takım eğitim müesseseleri kurmuĢ ve hicretin ikinci yılında Mahreme b. Nevfel‟in evinde tesis edilen eğitim kurumu “Darul Kurra”49 olarak anılmıĢtır. (Çağrıcı, 2002: 423; Bayraktar, 1992: 3; ayrıca suffanın dıĢındaki mekteplerle ilgili geniĢ bilgi için bkz. Hamidullah, 1969: 74-84; Ayhan, 1986: 184-189)

Hz. Peygamberin vefatından sonra50

Dört Halife döneminde de Kur‟an‟a ve onun öğretimine büyük önem verilmiĢtir. Hz. Ebu Bekir döneminde Kur‟an sayfaları toplanarak Mushaf haline getirilmiĢtir. Hz. Ömer zamanında hızla geniĢleyen Ġslam beldelerinde açılan mekteplere düzenli olarak Kur‟an öğretmenleri gönderilmiĢ, Hz. Osman zamanında Kur‟an öğretimi bizzat tayin edilen valiler veya onların görevlendirdikleri öğretmenler tarafından yürütülmüĢtür. (Ay, 2005: 3; Bilgili, 2005: 23)

Emeviler döneminde çocuklar için müstakil ve teĢkilatlı mektepler açılmıĢtı. VIII. Asırda üç bin öğrencinin öğrenim gördüğü Belh‟li Ebu‟l-Kasım Dahhak‟ın mektebi, ilköğretimde önemli bir merhale olarak kabul edilmektedir. (Baltacı, 1976: 4)

Cami dıĢı eğitim ve öğretim kurumlarına ise ilk defa Abbasiler devrinde51 rastlanmaktadır. (Baltacı, 1976: 6, 7; Çelebi, 1983: 211-214; Kazıcı, 1983: 23-32) Medrese kelimesinin IX. Asırda kullanıldığı belirtilmekle birlikte52

, medreselerin

49

Kurra: “Kari” kelimesinin çoğuludur. Kur‟an okuyucuları” demektir. (Karagöz, 2010: 389) Bir baĢka deyiĢle “Kur‟an okuyan anlamına gelen ve farklı bağlamlarda kullanılan bir terimdir. “ (Öz, 2002: 445)

50

Ayrıca Hz. Peygamber döneminden itibaren kadınlar Kur‟an‟ı ezberleyerek hafız olmuĢ ve sayıları gün geçtikçe artmıĢtır. (Okiç, 1979: 47)

51 Buna bağlı olarak Abbasiler zamanında ilmi ve edebi alanda büyük bir hareketlilik yaĢanmıĢtır.

(Bilgili, 2005: 23)

52 Medreselerin açılmasından önceki öğretim yerleri (Küttab, Kur‟an ve Ġslam Dini esaslarının

resmi teĢekkül olarak devlet eliyle kurulmasının X. Asırda gerçekleĢtiği bazı kaynaklarda yer almaktadır.53

(Çelebi, 1983: 111, 112, 218; BaĢkurt, 2007: 52; Bayraktar, 2007: 7, 8) Ġslam tarihinde ilk resmi, örgün eğitim-öğretim kurumları medreselerdir. (Bayyiğit, 2011: 47; Bilgin ve Selçuk, 2000: 4, 5; ayrıca medreselerle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Çelebi, 1976: 108-130; Kazıcı, 1983: 46-106) Diğer taraftan medreseler Ġslam dünyasının karakteristik eğitim kurumlarından birisidir. Ġslam tarihçilerinin medreselerin54

ilk kurucusunun Nizamü‟l-Mülk55 olduğu konusunda ittifak ettikleri ileri sürülse de bundan önce Gazneli Mahmud‟un Gazne‟de, kardeĢi Nasır b. Sebüktekin‟in NiĢabur‟da medrese yaptırdıkları bilinmektedir. Genel olarak söylemek gerekirse medreseler Türk-Ġslam kültür çevrelerinde (Türkistan ve Horasan) doğmuĢ ve zamanla her tarafa yayılmıĢ ve ilköğretim üzerine daha yüksek eğitim kademelerini temsil etmiĢlerdir. (bkz. Baltacı, 1976: 5-7; Kazıcı, 1983: 19, 52-54; Akyüz, 2001: 41, 42, 50, 51; Bayraktar, 2007: 8, 9)

1.1.2.Selçuklu/Osmanlı Dönemi

Selçuklular döneminde daha çok sufilerin toplanıp ibadet ettikleri zaviye, hankah ve yine aynı amaçla olmak üzere, ancak daha ziyade bir beldeden diğerine seyahat enden alim ve öğrencilerin konaklama yerleri olan ribatlar, sufi amaçlarının

badiye (çöl), mescid) ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Çelebi, 1976: 33-107; Kazıcı, 1983: 19-42; Buyrukçu, 1995: 62, 63; BaĢkurt, 2007: 41-51) Mekteplerin (mahalle mektepleri) müfredat programı ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Canan, 1979:100, 103)

53 Günümüzde profesör karĢılığında kullanılan müderris kelimesi, X. Asırdan itibaren Ġslam

dünyasında yaygınlaĢmaya baĢladı. Ayrıca Osmanlılar döneminde daha çok vakıf müesseseler halinde teĢkilatlanan medreselerin ilki, Orhan Gazi tarafından 731 (1330) tarihinde Ġznik‟te açıldı. Bu ilk medresenin müderrisliğine de Kayserili Davud (öl. 1335) getirildi. (Kazıcı, 1983: 84, 85)

54 Hicri 459 (M. 1066-67) senesi, Ġslam eğitim-öğretim tarihinde bir dönüm noktası kabul edilir. Bu

yılda Büyük Selçuklu Veziri Nizam‟ül-Mülk‟ün inĢa ettirdiği medreseler manzumesinin ilki Bağdat‟ta açılmıĢtır. Bunlar, merkezi yerlerdeki büyük medreselere ilave olarak, bütün Ġslam alemine, hatta, kasaba ve en küçük köylere varıncaya kadar yayıldı. Medreselerin intiĢarından önce öğretim halakaları, belirli bir yerde değil; mescitler, ulema evleri, kitapçı dükkânları ve benzeri çeĢitli hüviyet taĢıyan yerlerde teĢkil edilirdi. Medreseler yaygın hale gelince, oralarda, müderrislere ve talebelere büyük fırsatlar hazırlandı. Üstün vasıflı hocaları ve geniĢ bir talebe kütlesini kendine çeken müterakki sistemler ve geniĢ avantajlar sağlandı. (Çelebi, 1976: 31)

55 Nizam‟ül-Mülk ile ilgi ayrıntılı bilgi için bkz. Çelebi, 1976: 366-373; Akyüz, 2001: 50, 51)

yanında zamanla birer eğitim ve öğretim merkezi haline gelmiĢlerdir. (BaĢkurt, 2007: 53, 54)

Diğer yandan Selçuklular, dünyanın ilk üniversiteleri olan medreseleri geliĢtirerek ilme büyük hizmetler yapmıĢlardır. Cami-medrese ve sufi düĢüncenin harmanlandığı yerler olan Hankah, Zaviye ve Ribat birlikteliği bu dönemde zirveye ulaĢmıĢtır. (BaĢkurt, 2007: 54)

Hemen her Ġslam beldesinde tesis edilen Daru‟l-Kurralar ile Kur‟an öğretimi ise, çeĢitli asırlarda kesintisiz olarak sürdürülmüĢtür. (Bu konuda geniĢ bilgi için bkz. Çelebi; 1976: 38-48; Baltacı; 8-10, 12; BaĢkurt, 2007: 68-71; Zengin, 2013b: 12; Camilerdeki Kur‟an öğretimi ile ilgili bkz. Önkal ve Bozkurt, 1993: 54, 55) Kur‟an öğretim merkezlerine, Eyyubiler zamanında “Darul-Kur‟an” Anadolu Selçukluları ve Karamanoğulları döneminde “Daru‟l-Huffaz” Osmanlılar zamanında ise “Daru‟l- Kurra” denilmiĢtir. (Baltacı, 1976: 14, 17; Kazıcı, 1983: 68, 69; Bolay ve Türköne, 1995: 123, 124; Önal, 2000: 91; Öcal, 2003: 46, 47; BaĢkurt, 2007: 63, 69; AĢıkoğlu, 2010: 61; BaĢkurt, 2010: 67)

Osmanlı devleti eğitim teĢkilatını56

Selçuklu eğitim sistemini örnek alarak tesis etmiĢtir/benimsemiĢtir. (Demir, 2010: 31) Osmanlı devleti eğitim sistemi57 örgün ve yaygın eğitim, özel veya halka açık ilköğretimden yükseköğretime hemen hemen bütün eğitim kademelerinde basit veya yüksek seviyeli Kur‟an öğretimi, ezberletilmesi, okulların türüne göre basit veya yüksek seviyeli Kur‟an‟ın öğretimi, ezberletilmesi (Buyrukçu, 2001: 31-33) okulların türüne göre basit veya yüksek seviyede devam etmiĢtir. Kur‟an öğretiminde önce öğrenciye harflerin iyice kavratılması gerçekleĢtirilir, sonra bazı dualar ezberletilip mutad olan Kur‟an parçaları okutulmuĢtur. Eğitim sırasında Kur‟an‟ın doğru bir Ģekilde okunmasının sağlanmasına özen gösterilmiĢtir. Tecvid öğretilmesine Kur‟an‟ın bir defa hatmedilmesinden sonra baĢlanacaktır. Öğretim noktasında belli bir seviyeye gelen

56

Osmanlı döneminde ilköğretim kurumlarına “sıbyan mektepleri”, “mahalle mektepler”i ve “Dar‟ul- Kur‟an”, yüksek öğretim kurumlarına da “medrese” adı verilir. (Öztürk, 2007a: 9)

57 Osmanlı eğitim sistemi ana hatlarıyla Sıbyan mektebi, medrese, cami, tekke, zaviye, Hankah, Ahi

Zaviyeleri, Dergâh, Enderun, ġehzadegan, Acemi Oğlanlar, Yeniçeri Ocakları ve Daru‟l-Kurra gibi örgün ve yaygın eğitim kurumlarından oluĢmaktadır. (BaĢkurt, 2007: 63)

öğrenciden Duha suresi ve ardından gelen diğer sureler ile ezberlenmesi teamül haline gelen surelerin ezberlenmesi istenmiĢtir. Bundan sonra sesi güzel ve yeteneği yerinde olan öğrenciler hıfza baĢlatılmıĢ, diğer öğrenciler de okulda kalarak kabiliyetlerine göre bazı muteber Türkçe risaleleri okumaya, hüsn-ü hat ve dini meselelerle ilgili hususları öğrenmeye devam etmiĢtir. (bkz. BaĢkurt, 2007: 63; Demir, 2010; 22; Osmanlıda medreselerle ilgili genel bilgi için bkz. Baltacı, 1976) Ayrıca Osmanlılar zamanında ilk defa Ġznik‟te kurulan medreseler58

daha sonra Bursa,Edirne ve fetihle birlikte Ġstanbul‟da da yaygınlaĢmıĢtır. Ġlerleyen yıllarda içerisinde her türlü eğitim ve öğretimin yapıldığı müesseseler olarak ülkenin her yanına yayılmıĢ bulunan medreselerde tefsir, hadis, fıkıh-kelam ve tasavvuf gibi dini ilimler yanında matematik, geometri, astronomi, hikmet ve tıp gibi fen ilimleri de okutulmaktadır. Sıbyan mektepleri (Sıbyan mektepleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Parmaksızoğlu, 1966: 5-7; BaĢkurt, 2007: 64-68) ile beslenen “Tetimme” gibi yan kuruluĢları olan medreseler, zamanın tüm eğitim-öğretim faaliyetlerini üstlenmiĢlerdir. (BaĢkurt, 2007: 54; Kazıcı, 1983: 76; Ergin, 1977: 495) Ayrıca medreselerle ilgili bilgi için bkz. Parmaksızoğlu, 1966: 7-11; Dinçer, 1998: 196-198, 242-244; Bilgin ve Selçuk, 2000: 5, 6)

Bununla birlikte Osmanlıların Kur‟an öğretimine verdikleri önemi pek çok çalıĢma ortaya koymaktadır. (Bununla ilgili geniĢ bilgi için bkz. Baltacı, 1976) Bir ilköğretim kurumu olan “Sıbyan Mektepleri”59

nin ders programının temelinde de Kur‟an öğretimi vardır. (Ergin, 1977: 82-83; BaĢkurt, 2007: 64-67) Öte yandan XV- XVI. Asırlarda Amasya, Ġstanbul, Edirne ve Tire‟de tam 15 “Darul‟l-Kurra” bulunmaktadır. (Baltacı, 1976: 607-611) buradan hareketle kısaca özetlemek gerekirse Osmanlılarda bu kurumlar sıbyan mektebi, daru‟t-talim, muallimhane, taĢ mektep veya mahalle mektebi adlarıyla varlıklarını sürdürmüĢtür. (Zengin, 2013b: 13; BaĢkurt, 2007: 63)

58 XIV. yüzyılda Anadolu‟dan geçen Ġbn-i Batuta, her yerde, küçük kasabalarda bile medreselere

rastlandığını, seyahatname‟sinde anlatmıĢtır. (Ġbn-i Battuta; t.y)

59