• Sonuç bulunamadı

Pelagius Öncesi Dönem

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

B. Asli Günah Anlayışının Temelleri

1. Pelagius Öncesi Dönem

Asli günah inancı Hıristiyanlığa girer girmez, hem asli günah hem de asli günaha sebep olan şahıs ve unsurlar ilk asırlardan itibaren birçok farklı yorum ve tartışmalara sebep olmuştur. Çünkü bu inanca göre insan, hayatına günah kirliliği ile başlamaktadır. Bu çok önemlidir. Ancak karşı çıkanlar azınlıkta kalmakta ve bastırılmaktaydılar. Bununla beraber daha önce ifade edildiği gibi Pavlus, asli günah başta olmak üzere kendi görüşlerine karşı çıkan ya da farklı görüş ortaya koyan Yahudi kökenli olsun, Gentile olsun birçok Hıristiyan din adamı ve teologunu sert bir şekilde eleştirmiştir. Kendisini bu konuda üstün görmüş; vahiyle konuştuğunu, ne söylüyorsa Tanrı ve İsa Mesih’ten aldığı vazife ile söylediğini belirtmiştir. Bu açıdan kendi görüşünden farklı görüş ortaya koyanları günahkâr, bölücü, zındık ve Hıristiyanların kafalarını karıştıran cahiller olarak nitelendirmiştir.175

Pavlus’un karşı fikir ortaya koyanı dışlama konusundaki tesiri de ilk asırlardan günümüze kadar sürmüştür. Büyücü Simon ve hemşehrisi Menadre, daha İ.S. ilk yüzyılda Hıristiyan oldukları halde, İnciller oluşurken ana kredoya muhalefetten heretik ilan edilmişlerdir. Hatta böyle kişileri sırf dışlamak adına, Yahudi taraftarı gösterme

173 Aydın, F., agTez,198-200.

174 Schnelle, s.593–599.

175 Timo. I. 4/1–4, Kor. I. 1/17, Efes 1/1, Gal. 1/1–2. Kor. II. 11/3–6.

çabaları da olmuştur.176 I. yy’da Anadolu’da yaşamış olan Cerinthe’ın, İsa’nın elçi olarak seçilmiş insan olduğunu söylemesi üzerine Yuhanna tarafından karalandığı belirtilmektedir. II. yy.’da yaşayan Basilides, Valentin ile talebeleri ve Urfalı Barbain San da bu çizgide görüş bildirerek, insanı günahtan kurtarmak için çarmıha gerilenin İsa olduğunu kabul etmemişler ve onlar da dışlanmışlardır.177

İlk asırlarda yaşamış diğer bazı din adamları, Âdem gibi bütün insanların da günah işleyebileceklerini, insanın günahı bilerek ve itaatsizlikten işlediğini, yoldan sapanın bilgisizlikle sapabileceğini, her iki halde de kişinin eski, günahsız haline dönebileceğini söylemişlerdir. Buna rağmen, Âdem’in yaptığının günah değil yoldan sapma, bilmeyerek yapılan yanlış olarak değerlendirilmesi gerektiğini de belirtmişlerdir.178 Âdem’in sonradan Tanrı tarafından affedilmiş olması da bu görüşü destekler mahiyette görünmektedir. Bunun yanında İsa’nın insan olduğunu savunan ve asli günahı reddeden Pelagius öncesi akımlardan birisi de el-Kesai (elchasai-elhasih) mezhebi ve elamanlarıdır. Aynı zamanda bunlar, Yahudilik ve Hıristiyanlığı sentez ile savunan ortak görüşler ortaya koymuşlardır.179

Yine ilk asırların bir kısım Hıristiyan din adamına göre ise İsa, Pavlus’un dediği gibi bütün günahkârları kurtarmak için değil, birinci ahide bağlı olup da günah işleyenleri kurtarmak için gönderilmiştir. Zira bu görüşte olanlara göre günah işleyip de günahkâr olabilmek için önce ahide taraf olmak gerekiyordu. Yahudi kökenliler, Hıristiyan olsalar da bir ahide bağlıydılar; fakat Gentileler hiçbir ahide bağlı değillerdi.

Bu yüzden de başta günah işlenmiş olsa da onları günahkâr saymak mümkün değildir.180 Bu arada Âdem’in günahının Yahudi kökenli Hıristiyanları bağlamayacağını ifade

176 Res. İşl. 8/9.

177 Bihlnmeyer, a.ge, s. 103–111.

178Altındal, age, s. 76; Pelagius’un kendisinden en çok etkilendiği kişi olduğu söylenen ve asli günahı ilk

reddeden önceki din adamlarının başında içeriktede görüldüğü gibi Suriye’li Rufinus gelmektedir.

Rufinus, İsa’nın İnsan olduğunu, çarmıh ve asli günah ile Tanrı ya da oğlunun, haçta ölmediğini savunmuştur. Gündüz, Sözlük, s. 304,312.

179 Gündüz, Sözlük, s.113.

180 Altındal, age, s. 80–81.

edenler de olmuştur. Ayrıca bunlar, bu iddialarına Tevrat’ta ve On Emir’de ifade edildiği gibi “Babanın günahını evlat çekemez, kimse kendi günahının bedeli olarak başkasını gösteremez” ayetini delil getirmişlerdir.181

Şüphesiz asli günah konusunda ilk karşı çıkanın Pelagius olmadığı da bilinmektedir. Nitekim araştırmacı Marius Mercator’a göre asli günaha ilk karşı çıkan Suriyeli Rufinus olmuştur. Papa Anastasius zamanında hem Rufinus’un hem de Origenes’in asli günaha karşı görüş beyan ettikleri ifade edilmektedir. 182 Özellikle Pelagius’un, Rufinus’tan çok etkilendiği, Origenes’in de “Sentences of sextus” adlı eserinde var olan, irade özgürlüğünün önemini anlattığı konudan ilham aldığı belirtilmektedir.183 Aşağıda ayrıntılı olarak işlendiği gibi Rufinus’un da, Origenes’in de asli günaha karşı olduğu bilinmektedir. Bunlar, Âdem’in günahının nesilden nesile intikalini kabul etmemişlerdir. Çünkü Rufinus’a göre Tanrı adildir. Mutlak kudret sahibidir. İnsanları da bireysel olarak sorumlu ve özgür iradeli yaratmıştır. Bu açıdan insanların bireysel sorumluluğa ve özgür iradeye sahip olmaları sebebiyle Âdem ile Havva’nın işledikleri suçun günahını, diğer insanların da üzerine yüklemek, bu adil Tanrı anlayışı ve onun insanı güzel yarattığı gerçeği ile çelişmektedir. İşte Rufinus’un bu görüşleri, Pelagius’a ışık tutmuştur. 184

Yine Hıristiyanlığın ilk asırlarında Gnostikler,185 kendi fikirlerine çok güvenmekte ve doğa ve Tanrı bilgileriyle donanımlı olduklarını düşünmekteydiler.

Bunlar da Hıristiyanlığa sokulmaya başlanan akıldışı unsurları bu dinden ayırmaya çalışmışlardır. Gnostikler aynı zamanda farklı dinlerden, Hellenistik ve felsefe içerikli yorumlardan yararlanarak Hıristiyanlığa şekil verme eğilimindeydiler. Sinoplu Marcion da (85–140) bunlardan birisidir. Hatta Marcion, kutsal kitap ve metinleri tenkit etmiş, asli günah anlayışından dolayı Tanrı’yı keyfilik içerisinde gaddar ve insan yapısına

181 Hezekiel 18/20, Tekvin, 18/22–23.

182 Bonner, age, c.26, s.177.

183 Batuk,75.

184 De Bruyn, age, s.19.

185 Gnostikler; Akılcı yorumlarla kutsal kitabı olumsuz uygulamalardan kurtarmak için, eski Yunan düşünce sistemi ile Hıristiyanlık arasında sentez yapma gayretinde olanlardır.

keyfi şekilde egemen olan niteliklerde tanımlayan zihniyet ve yazılara da karşı çıkmıştır. O, Tanrı anlayışını bu durumun aksine, akılcı ve sevgi temeline çekme gayretinde olmuştur. Marcion, insanlığı Tanrı’yı böyle yanlış tanımadan kurtarmanın gerekli olduğuna inanmıştır. Zira bu anlayışın, insanları karamsarlığa ve günaha itebilecek bir anlayış olduğunu düşünmüştür. Marcion’a göre asli günah, şu açıdan da geçersizdir: Allah’ın yarattığı beden günahkâr değildir. Günahkâr beden yoktur. Olsa da Tanrı günahkâr bedene girmez. Zira bu, Tanrı’ya yakışmaz.186 Marcion’un “Anti Tez”

adlı küçük kitabını bu konu için yazdığı belirtilir. Marcion’un bu eserinin aynı zamanda Luka İncili, Pavlus’un Timoteus’a I.ve II. ile Titus’a Mektuplarını tefsir ettiği; fakat eserin bulunamadığı da kaynaklarda ifade edilir. 187 Marcion, 144 yılında bu anlayışını Roma Presbiterler Meclisine sunmuş; ancak o da heretik, zındık suçlamasından kurtulamamış ve aforoz edilmiştir. Marcion’un karşı çıkışı İnciller’in düzene sokulmasına sebep olmuştur.

Tartullien (İ.S. 155–220) da asli günaha itirazları olanlar arasında yer almaktadır. Ona göre Hıristiyan ana ve babadan doğan çocuklar dünyaya temiz olarak gelmektedirler. İrenaeus (Ö. 220), bu (cennetten günahla birlikte) düşüşün Âdem tarafından Tanrı’ya başkaldırmanın sebep olduğunu, sonuç olarak da Âdem ile bütün insanlığın ölümlü olduğunu söylemiş; ancak irsi günahkârlıktan bahsetmemiştir.

Origenes’e (İ.S. 185–245/254) göre ise insan, zayıflığından dolayı günah işleyip Tanrı’ya karşı gelmiştir. Böylece Tanrı’dan uzaklaşmıştır.188 Ayrıca Origenes, Hıristiyanlığın günahkârlık anlayışının Tanrı ve insan arasına kin ve nefreti soktuğunu iddia etmiştir. Bu anlayışın ilim ve akılla bağdaşmasının imkânsızlığını vurgulayarak Kilise ile bu konuda mücadeleye girişmiştir. Ölüm tehditleri aldığı için mekân değiştirmek zorunda kalmış, sonunda kâfir ilan edilerek aforoz edilmiştir. Ona göre kutsal kitaplardaki inanç esaslarının çoğu uydurma ve akıl dışıdır.189 Origenes gibi

186 Ott, Heinrich, Die Antwort des Glaubens Systematisch Theologie in 50 Artikeln, Stuttgart 1981, s.

137–138; Şenay, Bülent, İlk Rafizi Hıristiyan Kilisesi, Markünilik, İst. 2003, s. 86

187 Aydın, Mehmet, agm, s.342; Gündüz, Sözlük, s.247.

188 Aster, Von Ernst, İlk çağ ve Ortaçağ Felsefe Tarihi, İst.1999, s. 315.

189 Ott, age, s.224; Gündüz, Sözlük, s.81; Gündüz, Pavlus, s.149–151; Schimmel, age, s.181–185,236.

Clement de günahı, iradenin akla ve Tanrı’ya muhalif olan kararı olarak görmüş ve asli günahın iradesiz olduğunu dile getirmiş ve kabul edilemeyeceğini söylemiştir.190

II. yüzyılın sonlarında yaşamış olan Dionysiusbar Salibi’ye göre Pavlus ve öğrencileri yalancı ve sahtekâr hatta sahte havarilerdir. Pavlus ‘un vahiy aldığını, ne söylerse Tanrı-İsa Mesih aracılığı ile aldığı görevi sonucu söylediğini ifade etmesini, onun halüsünasyon gören, epileptik ve histerik bir görünümde, güvenilmez birisi olduğuna yormuşlar ve bu yüzden fikirlerini de reddetmişlerdir. Ayrıca onu, asli günah dâhil Hıristiyanlığın ve Tarihsel İsa’nın mesajını değiştiren, bozan, kendine göre din yerleştiren birisi olarak görme eğilimi oldukça yaygındır.191 Yine II. asırda yaşayan ve Pavlus’a karşı çıkan Tatien, Âdem’in günah işleyebilen sıradan bir insan olduğunu, onun günahının daha sonrakileri bağlamayacağını ifade ederek onun bu görüşünü redddedenlerdenir.192

III. yy. sonlarında yaşayan Loctentius, Jeram Chrysostan, Ambrose, Arius ve Nestorius bu kervana katılmış diğer bazı isimlerdir. Bunlar akla, ilme, mantığa uymayan dini dogmaların kabul edilmemesini, dini dogmaları eleştirenlerin ceza görmemesini, dinin saltanat için kullanılmamasını istemişlerdir. Hatta Ambrose, İ.S. 390 yılında Selanik’te yedi bin kişiyi kılıçtan geçiren Theodosius’un, Pavlus’a karşı olan görüşü temsil edenleri öldürmek için Kilise’ye geldiğinde, karşısına dikilerek onu Kilise’ye sokmamış ve halkın gözü önünde özür diletmiştir.193

IV. yy.’da yaşamış Kartacalı Donatus, Pavlus ve arkadaşlarına karşı çıkan bir başka din adamı ve düşünürdür. O Pavlus’a ait Hıristiyanlığa sokulmak istenen inanç esaslarının düzmece olduğunu, İsa’nın Tanrı değil, sadece bir peygamber ve bir insan olduğunu savunmuştur. O, bu görüşleri doğrultusunda Kuzey Afrika’da mücadele etmiş, halkı uyarmış ve kendisine taraftar da bulmuştur. Bunun üzerine Kilise, onun fikirlerini

190 Kılıç, age, s. 93.

191 Gündüz, Pavlus, s.12, 21.

192 Erdem, age, s. 84–86.

193 Eliade, DİDT, c.2, s.426, c.3, s.57–58; Ott, age, s.224; Gündüz, Sözlük, s.81; Gündüz, Pavlus, s.149–

151; Schimmel, age, s.181–185,236.

çürütemeyince Romalı askerlerin yardımıyla onu ve ona inananları katlederek ancak susturabilmiştir.194

Ambrosmus, asli günahın Âdem ile Havva’nın cinsel birleşmesi sonucunda diğer insanlara aktarıldığı anlayışının var olduğunu, hâlbuki İsa Mesih’in Bakire Meryem’den ve günahsız doğduğunu vurgulayarak, asli günahın irsîliğine İsa açısından olsun karşı çıkmıştır. 195 Burada Suriyeli din adamı Rufinus’u hatırlamakta yarar vardır. Zira onun asli günaha karşı çıkıştaki tavrı ve argumanları daha sonra Pelagius tarafından örnek alınmış ve geliştirilmiştir.196 Aslında Pavlus’tan Augustiaus’a kadar asli günah öğretisini net olarak sunabilen olmamıştır. Asli günahın nesilden nesile geçişi de Augustinus’a kadar pek gündeme gelmemiş, Augunstinus zamanında ise sistemleşmesi gerçekleşmiş ve ırsıleştirilmiştir.197 Görüldüğü gibi Pelagius’tan önceki asırlarda ve ilk Kilise Babalarından azımsanamayacak sayıda ilim adamı, bu ifadelerle asli günahı farklı yorumlamışlar ve orijinal denilen irsi-asli günahı benimsemediklerini göstermişlerdir.