• Sonuç bulunamadı

Asli Günah’ın Kaynağı ile İlgili Teori ve Görüşler

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

2. Asli Günah’ın Kaynağı ile İlgili Teori ve Görüşler

Asli günahın kaynağı ile ilgili olarak cennetten indiriliş, düşüş veya çıkarılış şeklinde gerçekleşen durum hakkında üç teori bulunmaktadır.

a- Efsane Teorisi: Bu teoriye göre, düşüş (cennetten çıkarılma) tarihsel olarak gerçekleşmemiştir. Yani bu teori sahiplerine göre aslında Âdem ile Havva hiç var olmamışlardır. Bunlar, insanlığın bozulmuşluğunu açıklamak için kullanılan mitolojik sembollerdir. Bu bakımdan kutsal kitaplardaki düşüş konuları, ahlâki bir ders öğreten hikâyelerden ibarettir. Hatta kutsal kitapların bu bölümleri de mitolojik efsanelere dayanmakta olup, iyiliği ve kötülüğü bilme ağacı da bu tür bir sembolden ibarettir. Asli günah da bu temellere dayandığı için o da bir semboldür. Bu teori sahiplerine göre hiç kimse kendi yaptıklarından dolayı gelecek nesilleri, ailesini ve Tanrı’yı suçlayamaz.

“Benim düşüşüm başkasının sorunu değil, kendimin sorunudur” denmelidir. Yine bu teoriyi savunanlar, “Hatta bu mantıkla hareket edersek kutsal kitaplardaki anlaşılmaz tarihi konuları bir Hıristiyan olarak savunmak zorunda da kalmayız. Zira kutsal kitaplar, ölümün doğal olarak değil, asli günahın bir sonucu olarak var olduğunu ve dünyaya

15 Ritter, age, c.10, s.605–607.

16 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Lomen, Martin, Sünde und Scham im biblischen und und İslamischen Komtext, Verlag für Theologie und religionswissenschaft, Nürnberg 2003.

geldiğini belirtirler. Bunu savunursak o zaman bizler; “Tanrı, günah işlememiş bebeklerin ölümüne izin vererek adaletsiz davranmaktadır demiş olmaz mıyız”

17şeklinde bir argumanla kendilerince izaha çalışmaktadırlar.

b- Realist Görüş: Bu görüş sahiplerine göre başkasının işlediği günahtan ahlaken başkaları, diğer insanlar sorumlu olamaz. Böyle bir günahtan sorumlu olmak için bunda aktif bir iştirakçi olunması gerek. İnsanlar doğmadan hiç olmazsa ruhları, Âdem ve Havva ile beraber orada olmalıydılar. Bu günah (Âdem ve Havva’nın günahı) diğer insanları, sonrakileri etkileyen bir günah değildir. Kutsal Kitap da bunu belirtir ve

“oğulun babasının suçundan dolayı sorumluluğu yoktur” der. 18 Bir de denmektedir ki, İsa Mesih insanların günahları yüzünden çarmıhta cezalandırılmıştır. Kurtuluşa vesile olan kimse için “cezalandırıldı” tabiri kullanılabilir mi? Görüldüğü gibi bu görüş ya da teori sahipleri, gerçekten Kilise’yi zor durumda bırakacak bir tezle ve Pelagius’un savunduğu görüşe çok yakın bir gürüş ileri sürmektedirler.

c- Federal Görüş: Bu görüş sahiplerine göre Adem, bütün insan ırkının vekili görevini üstlenmiştir. Çünkü Tanrı’nın onlara yaptığı deneme, aslında bütün insanlığa yapılmıştır. Federal hükümette yönetimde bir başkan bulunduğu gibi Âdem de insanlığın başkanıydı. Başkanın imzası nasıl herkesi bağlıyorsa, Âdem’in günahı da herkesi bağlamıştır. Tanrı, onun suçuyla onu da, bizi de cezalandırmıştır. Düşüşün laneti hepimizi etkilemiştir. Alın teri ile (düşüşten, cennetten sonra) hayatını kazanmak zorunda kalan kişi, sadece Âdem değildir. Bu hepimiz için geçerlidir. Doğum esasında acıyı sadece Havva çekmedi. Nesiller boyu her kadın aynı acıyı çekmiştir. Âdem ve Havva’nın suç işlemesine sebep olan, sürünme bedduası alan yılan da tek sürünen yılan olmamıştır. Bütün canlılar onların günahı dolayısıyla acı çekmektedirler. Pavlus da zaten bunu vurgulamıştır.19 Bu görüş sahipleri, Kilise papazlarının argumanlarına benzer ifadelerle kendi düşüncelerinin haklılığını ispat için şu örneği de vermektedirler;

“Sonuçta biz bir kiralık katil tutsak, katil işini yaptığında her şey ortaya çıkınca şahsen

17Sproul,RC.,“Adem’im ve benim günaha düşüşümüz” adlı makale ve yazı dizisi,

http://www.hıristiyan.net/tanrininsecimi/bolum_dort.htm- s.7-10, 23.04.2007.

18 Hezekiel, 18–19–20, Yaratılış 2/12.

19 Rom. 5/12.

tetiği çekmediğimiz halde biz de cinayetten yargılanırız.”20 Bu görüş, açıkça anlaşıldığı gibi Kilise’nin resmi görüşünün kendisidir.

Ancak burada bu görüş sahipleri, birtakım hususlarda kendilerine sorular sormaktan da geri duramamışlardır. Bunlar derler ki; Âdem’i, insanlık önceden vekil tayin etmedi. Tanrı, Kral olarak bize vekil seçtiyse, bu vekil bize göre mi yoksa kendi isteğine göre mi hareket edecek? Bu da ne kadar adaletli olacak? Bütün bunların yanında asli günah İncillerde de geçmemektedir. Sadece Pavlus’un mektuplarında vardır. Bu mektuplarda Pavlus’un, Hz. Davud’un, “Ben günah içerisinde doğdum ve annem beni günahla (dünyaya) getirdi” şeklindeki sözünü 21 kaynak göstererek, aslında kendisinin icadı olan ve Hıristiyanlıktaki asli günah anlayışının da esası kabul edilen sözlerini temellendirmek istediği görülmektedir.22

Bunun yanında cennetten çıkma ve dünyaya düşmeye sebep olan asli günahın hem kader olduğu ve bütün insanlığı kuşatarak evrenselleştiği söylenmekte ve buna inanılmakta, hem de Âdem’in kendi isteği ile bu günaha sebep olup insanlığı da buna düçar ettiği ifade edilmektedir. Buradaki çelişkiyi açıklamak için yapılan ilginç yorumlardan birisi de şudur: Bir adamın çayırı var ve tuttuğu işçiye “şu saate kadar biçmen lazım” der. Ayrıca tuttuğu bu işçiyi “Orada çok tehlikeli bir de kuyu var ve bu kuyuya düşersen kendi başına çıkman mümkün değil” diyerek uyarır. İşçi de bunu söyleyen kişi gittikten sonra çalışırken kuyuya düşer ve daha sonra biçtiren gelir ki, otlar biçilmemiş ve adam da kuyuya düşer. Biçtiren, “Şu saate kadar otları neden biçmedin” dediğinde, adam da kızgın bir halde “buraya düşmüş ve mahsur kalmış iken otlarını biçmemi nasıl beklersin, eğer bu çukuru bırakmasaydın ben de bu zor durumda kalmaz, otları da biçerdim” diye cevap verir. İşte asli günaha düşme konusunda da durum böyledir. Yani Tanrı, Âdem’i önceden uyardığı halde Âdem, o günaha aldanıp yönelmiş, kendisi bu suçu işlemiş ve insanlığı da günahkâr yapmıştır. Tanrı, bunun

20 Bu görüşler ile ilgili geniş bil için bkz. Sproul, RC.,“Adem’in ve benim günaha düşüşümüz”, http://www.hıristiyan.net/tanrininsecimi/bolum_dort.htm- s.7-10, 23.04.2007.

21 Mazmurlar 51/5.

22 Rom 5/12–21; Jungel, age, s. 104–105.

böyle olacağını önceden bilmekteydi.23 Yani burada çok ilginç bir benzetme yapılarak, aslında hem Tanrı’nın iyi niyetli olmadığı izlenimi verilmiş hem de Âdem kaçınılmaz bir sonu bilmemekle suçlanmış olunmaktadır.

Yukarıda yapılan izahların yanında Hıristiyanlık içerisindeki birtakım uç anlayışlar asli günahın kaynağı olarak çok daha ilginç hususları dile getirmektedirler.

Örnek olarak Mooncuların bu konudaki görüşlerinde şu ifadelere yer verilmektedir: Baş Melek Lusifer Havva’yı kıskanmıştır. O, bu kıskançlık sonucunda zevk almak amacıyla Havva ile manevi bir şeklide cinsel ilişkiye girmiş ve bu ilişkiden Kabil doğmuştur.

Daha sonra Havva, Âdem ile ilişkide bulunmuş, bunun sonucunda da Habil doğmuştur.

Bu durumda Kabil Lusifer’in Havva ile ve normal dışı yasak ilişkisinden doğmuştur.

Burada Havva ile girilen ilişki yanlış kişi ile ve asli planda olmayan bir ilişki olduğu için de Kabil şeytani tarafı temsil etmektedir. Havva’nın Âdem ile oluşan ilişkisi asli planda olduğu için ve vaktinden evvel gerçekleştiğinden meşruluğunu yitirmiş durumdadır. Bu iki yasak manevi cinsel ilişki sonucunda Âdem ve Havva ile beraber melek de düşmüş (günahları sonucu cennetten kovulmuş) ve şeytan konumunu almıştır.

Moonculara göre Havva’nın baş melek Lusifer ile ilişkisi sonucunda aldığı kötülüğü Âdem ile yaptığı ilişki ile Âdem’e taşımasıyla asli suç başlamış oldu. Bu, günümüze kadar da devam ede gelmiştir.24