• Sonuç bulunamadı

Enron skandalı sonrasında etkilenen Dünya‟da bu sefer Avrupa kıtasında yaĢanan skandal finansal krize neden oldu. Dünyanın önde gelen gıda Ģirketlerinden olan ve Ġtalya‟da faaliyet gösteren Parmalat, baĢarılı yükselmesiyle süt ve süt ürünleri konusunda tek isim haline gelmiĢti. Ancak ailenin keyfi yönetimi nedeniyle finansal hileler ve kurumsal yönetimdeki ciddi eksiklikler nedeniyle Avrupa‟nın önemli finansal skandalı haline gelmiĢ ve daha sonrasında Parmalat iflasını istemek zorunda kalmıĢtır.

Ġtalya‟nın en büyük gruplarından olan Parmalat, bir aile Ģirketi olarak 1961 yılında Parma Ģehrinde kurulmuĢtur. Parmalat‟ın kurucusu ve baĢkanı olan Calisto Tanzi, jambon ve domates salçası satıcısı olarak iĢ hayatına baĢladı (Markham, 2005: 374). Ġlk iĢ olarak küçük bir süt pastörize merkezi olarak kurulmuĢtur. 1961 yılında henüz 22 yaĢındayken aile Ģirketini miras alan Calisto Tanzi baĢarılarıyla zaman içinde Parmalat‟ı Ġtalya‟nın en büyük gıda Ģirketi ve sekizinci en büyük endüstriyel Ģirketi olmak üzere, Dünya‟nın en büyük süt ve süt ürünleri üreticilerinden bir haline getirmiĢtir.

“Calisto Tanzi babasının ölümünün hemen ardından aile şirketi olan

Parmalat‟ı devralmıştır. 1962 yılında ise Tanzi süt üretip satmak için Dietalat isimli şirket kurmuştur. 1963‟te ise İsveç şirketi yüksek sıcaklık işlemi adı verilen bir uygulamayı geliştirdiğinde, Tanzi hemen bu devrim niteliğindeki gelişmeyi kendi işletmesinde uygulamaya başlayarak, soğutma işlemine gerek duymadan raf ömrü süresi 6 ayı aşan süt üretmeyi başarmıştır. 1975 yılından 1986‟ya kadar ürünlerinde krema, yoğurt, tereyağ, kıyılmış domates ve meyve suyuna kadar çeşitlendirmeye

gitmiştir. Bu büyüme geniş çaplı araştırmalar ve belirli tüketici sektörleri için sağlıklı yeni ürünlerin üretimine neden olan gelişmeler tarafından sürekli desteklenmiştir” (Gavridis ve Ficerella, 2004: 40).

Dünyadaki en büyük 10. gıda firması ve Ġtalya‟daki en büyük 8. firma olan Parmalat, 2003 yılı itibariyle baĢta Kuzey Amerika ve Avrupa olmak üzere 30 ülkede faaliyet gösteren, 30.000 çalıĢanı olan ve yıllık gelirleri 7 milyar dolara ulaĢan bir Ģirketti (Segato, 2006: 373).

“Parmalat bir aile şirketi olarak yapılandığından dolayı 13 kişilik yönetim

kurulunun 10 üyesi aile fertlerinden oluşmaktadır. Geriye kalan 3 tanesinin bir tanesi de Parmalat‟ın kreditörlerinden Parma bankasının eski başkanıdır. Yönetimde “softties” dediğimiz ahbap çavuş ilişkisi vardır. Parmalat 1990 yılından Milan Borsasına kote olmuştur. Kısa sürede beş kıtada 30 ülkede faaliyet gösteren, 200 tane iştiraki olan ve 35000‟den fazla kişinin çalıştığı küresel bir şirket haline dönüşmüştür. Sahibi, kendilerini “sütün Coca Cola‟sı” diye adlandırmıştır”

(Darman, 2004: 8).

Parmalat için sonun baĢlangıcı 2003 yılının Aralık ayında Ģirketin 500 milyon euro tutarındaki bono ödemesinin Bank of America tarafından geri döndürülmesi nedeniyle gerçekleĢtirememesi ile baĢladı. Parmalat aktifinin % 38‟i olan 4,9 milyar dolar tutarındaki varlık, Cayman Adaları‟nda Parmalat‟ın iĢtirakinin Bank of America hesabında bulunduğu belirtmiĢtir. Ancak banka yetkilileri 19 Aralık 2003 tarihi itibariyle böyle bir paranın bankada bulunmadığı bildirmiĢlerdir (Göçen, 2010: 117 ve Darman, 2004: 8). Bu hileli beyanda Parmalat‟ın amaçladığı borçlarının daha düĢük göstermek ve borçlarını karĢılayacak varlığın olduğu belirtmekti. Daha sonrası bu hileli fiktif varlık beyanıyla potansiyel yatırımcıların yatırımlarını sürdürmesi ve fon bulması kolaylaĢacak ve maliyeti azalacaktı. Bankanın karĢı açıklaması sonucunda Parmalat‟ın borçlarının da bilançolarında belirtilenden çok daha fazla olduğu ortaya çıktı.

“Parmalat finansal durumunu olduğundan yüksek göstermek amacıyla hileli

finansal raporlamaya da başvurmuştur. Parmalat kazançlarını güçlü olarak raporlamıştı ancak ortaya çıkan bir muhasebe raporu şirketin 13 yıllık finansal

tablolarında çarpıtmalar olduğunu 2003 yılında ortaya çıkarmıştır. Bu rapor Parmalat‟ın yaklaşık 15 milyar dolar gerçek borcunun olduğunu ve bu tutarın finansal tablolarında yer alandan sekiz kat daha fazla olduğunu açıklamıştır. Şirketin 2003 yılının sadece ilk dokuz ayında kendi kazançlarının yüzde 500 abartılmış olduğu ve bu ve önceki yıllar için bu tutar toplamında 11 milyar doları aştığı ortaya çıkmıştır” (Markham, 2005: 375).

“1990‟lı yılların sonunda, Parmalat‟ın iştiraki olan Parmalat Corporation

Finance Ltd yaklaşık 477 milyon Euro tutarında Merrill Lynch, Credito İtalino SpA ve Cariplo SpA gibi bankalara imtiyazlı hisse senedi ihraç etmiştir. Hisseler Parmalat‟ın mali tablosunda sermaye olarak kaydedilmişti. Hisse senetlerinin geri alım – satım opsiyonu vermemesine rağmen hisse sahiplerine belirli bir süre sonra hisse senedinin nominal değerini geri ödeme sözü verilmişti. Diğer bir benzer olay ise, Citigroup 1999‟da şirketin net karını arttıracak 117 milyon Euro tutarında şirket karında pay almak amacıyla yatırımda bulunmuştur” (Göçen, 2010: 120).

Muhasebenin temel ilkelerinden olan özün önceliğine göre, bu yatırımlar sermaye yatırımından daha çok kredi olarak gözükmesi nedeniyle, hisse senetleri tutarlarının borç olarak kaydedilmesi gerekliydi. Burada yatırım fazla gösterilerek potansiyel yatırımcılar tuzağa çekilmeye çalıĢılmıĢ ve Parmalat‟ın borcunun ve borçlanma maliyetinin olduğundan daha düĢük gösterilmesi sağlanmıĢtır.

Parmalat skandalında diğer bir hile vakası da, Parmalat Ģirketinin vergi cenneti olarak tabir edilen Cayman adaları, Hollanda Antillerinde, Venezüella ve Nikaragua‟da kurulmuĢ özel amaçlı Ģirketleri yoluyla yaratılan karmaĢık yapılarıyla swap, opsiyon gibi bilanço dıĢı ürünleri ile çektiği kredileri hileli yollarla kendi firmalarına aktarmasıdır. Bu amaçla Parmalat, Cayman adaları ve Singapur‟daki özel amaçlı Ģirketleri arasında herhangi bir ticari alıĢ satıĢ iĢlemi bulunmamasına rağmen düzenlenen ticari ve mali sözleĢmeler bankalara ibraz edilerek bono çekilmiĢtir.

1997 yılından itibaren toplam 7,8 milyon Euro değerinde bono ihraç etmiĢ ve bütün bu bonolar Ġtalya dıĢına satılmıĢtır. Bu bonolarının %40‟ının satıĢında önde gelen ABD bankaları yer almıĢtır (Darman, 2004: 8).

ġirket bunları takiben vergi cenneti olarak bilinen Cayman adalarında “offshore posta kutusu” Ģirketleri kurmuĢ ve zararları bu Ģirketlerin hesaplarında saklamıĢtır. Aynı zamanda Ģirkete fon yaratmak için tahvil ihraç etmeye baĢlamıĢtır. Bu tahvilleri satın alıp yatırımcılara satmayı taahhüt eden firmalar arasında Bank of America, Citicorp ve J.P. Morgan gibi Ģirketler bulunmaktaydı (Segato, 2006: 376).

“Aile üyelerinin tüm Parmalat Finanziara grubunu yönettiğinden skandal

aynı zamanda bir kurumsal yönetim vakasıdır. Ülkedeki kurumsal yönetim boşluklarına bakıldığı zaman, deneyimsiz yöneticilerin, şirketin kontrolünü elinde bulunduran hisse sahiplerinin varlığı ve korunmasız azınlık hissedarlarının temel sorun olduğu görülmekteydi. Şirketi kontrol eden bu hisse sahipleri şirketin tüm kaynaklarını yasa dışı bir şekilde kullanarak, şirketten başka bir şirkete aktarmak suretiyle kendi çıkarlarını azınlık hissedarlarının zararına kullanabilmekteydi. Parmalat skandalında da daha çok iştirak şirketlerine kaynak aktarımı yapılmıştır. 2003 Kasım‟ ında şirketin Cayman adalarında kurulu olarak Epicurum fonuna 50 milyon euro aktarmış olduğu saptanmıştır” (Melis, 2005: 480).

Parmalat dünya çapında bir Ģirket olmaya karar vermiĢ ve Ġtalyan piyasasının dıĢında geniĢleyerek özellikle Kuzey ve Güney Amerika‟da borç ile finanse edilen Ģirket satın almalarına baĢlamıĢ ve firma asıl iĢi olan gıda sektörüne odaklanmak yerine türev piyasalara ve diğer spekülatif iĢlemlere girme kararı almıĢtır. ġirketin kurucusu ve genel müdürü olan Tanzi, Parmatour adındaki turizm firmasına 50 milyar Euro ve Parma futbol kulübüne büyük tutarlarda yatırım yapmıĢ ve bu iĢlerden yüksek tutarlarda zararlar etmiĢtir (Segato, 2006: 375 ve Darman, 2004: 8,9).

“İtalyan kanunlarına göre, her 9 yılda bir denetim firmasının değişmesi

gerekmektedir. Parmalat Finanziaria‟nın 1990 - 1998 yılları arasındaki bağımsız denetim firması Grant Thornton‟du. 1999 yılında denetim firması olarak Deloitte & Touche atanmış fakat bu değişiklik şirket tarafından yapılan hilelerin ortaya çıkmasını sağlamamıştır. Çünkü grubun varlıklarının %49‟u, konsolide gelirlerinin %30‟luk kısmı diğer denetçiler ve özellikle Grant Thornton tarafından yapılmaktaydı ve Deloitte & Touche denetim raporunu diğer firmaların raporlarına

dayanmaktaydı. Off shore iştiraklerinin denetçisi 1999 yılından sonra bile Grant Thornton olarak devam ettiği için zorunlu rotasyon etkili olmamıştır ve Parmalat‟ın yapmış olduğu hileler tespit edilememiştir” (Segato, 2006: 382).

Enron olayında Arthur Andersen‟in büyük hataları olmuĢken Parmalat olayında ise daha çok Deloitte & Touche sorumluluk sahibidir. Dikkatleri çeken ise Arthur Andersen‟in çöküĢünden sonra Deloitte & Touche, Arthur Andersen‟in Ġtalya Ģubesini kurmuĢtur (Gavridis ve Ficerella, 2004: 53).

“İtalya‟da dış denetim firmaları, hissedarlar tarafından 3 yıllığına

atanmaktadır. Üç yılın sonunda yasalar denetim firmasının zorunlu rotasyona tutulması istemektedir. Grant Thornton, Parmalat‟a şirketin zorunlu denetçi rotasyonu kuralı ile uyum sağlamak adına, denetçi firmayı değiştirinceye kadar dış denetçi olarak 1990 yılından 1998‟ e kadar hizmet vermiştir. 1999‟da Deloitte & Touche denetim görevini üstlenmiştir. Denetçi rotasyonunun muhasebe hilelerini ortaya çıkaracağını tartışmak oldukça zordur. Nitekim Deloitte & Touche yapmış olduğu denetimler boyunca önceki denetim firmasının yapmış olduğu denetim hatalarını ortaya çıkaramamıştır. Aslında Deloitte & Touche hiçbir zaman Parmalat‟ın finansal sorunları ilgilendiren herhangi bir sorunun varlığını ileri sürmemiştir” (Küçüksözen, 2004: 388).

Kredi derecelendirme kuruluĢu Standard & Poors‟un (S&P) Parmalat‟ı skandal ortaya çıkana kadar BBB - (Investment Grade) olarak değerlendirmesi ve bunun yatırımcıların Parmalat‟a olan güveninin arttıran bir unsur olması, skandal açısından ayrı bir noktadır. Skandal patladıktan sonra S&P yetkilileri savunma olarak kasten iĢlenen bir suçun sonuçlarından kendilerinin sorumlu tutulamayacağını ve mali denetimden geçen bilançoları kar gösteren bir Ģirketin büyük yatırım bankalarınca da desteklenen bono ihalelerinin değerlendirilmesinde kredi derecelendirme kuruluĢunun yüksek not vermesinin de yadırganmaması gerektiğini belirttiler.

Parmalat skandalının yarattığı sonuçlar ise (Darman, 2004: 9);

- Dünyanın her tarafında kreditörler dava açmıĢlardır.

- Özellikle ABD‟de hayat sigortası sektörü büyük darbe yemiĢtir. Moody‟sin tespitlerine göre, Parmalat menkul kıymetlerine doğrudan yatırım yapan hayat sigortası Ģirketlerinin yaklaĢık 1,6 milyar doları batmıĢtır.

- Parmalat her iki denetçisinin itibari büyük zarar görmüĢtür. Grant Thorthon anında Ġtalya‟daki birimini kapatmıĢtır. Denetçiler hakkında soruĢturma baĢlatılmıĢtır.

- Bu skandal reyting kuruluĢlarının güvenilirliğine gölge düĢürmüĢtür. S&P bir Ģirketin kasıtlı muhasebe oyunları karĢısında kendilerinin suçlanamayacağına dair bir bildiri yayınlamıĢtır.

- Parmalat ile iliĢkisi olan bütün banklar, Citibank Grubu, JP Morgan Chase, Merrill Lynch, Deutsche Bank, Banka Ġntesa, Capitalia skandaldan etkilenmiĢtir. SoruĢturmalara maruz kalmıĢlardır ve Parmalat ile bu bankalar arasında karĢılıklı davalar açılmıĢtır.

- Son olarak Brezilya‟daki iĢtirakine süt veren 10000 çiftçi mağdur olmuĢtur. Brezilya‟daki 11 süt kooperatifine olan borç 2.4 milyon doları bulmuĢtur.

“Skandalın sonucunda Tanzi ve oğlu Stefono ve kardeşi Giovannin başta

olmak üzere birçok kişi İtalyan makamları tarafından tutuklandı. Parmalat‟ın baş mali müdürü (CFO) dahil olmak üzere 10 yöneticisi ve Parmalat‟ın avukatı İtalya‟da suçlamaları kabul etmek zorunda kaldı. Bank of America, Grant Thourton, Deloitte Touch ve Parmalat denetçilerinden dokuz kişi İtalyan savcılarının iddianamelerinde yer aldı. Savcılar, İtalya‟da şirketler için yatırım bankacılığı yapan Citigroup ve Deutsche Bank‟ı Parmalat‟ın banka dolandırıcılığını desteklemekle suçladı. Citigroup suçlamaları New Jersey‟de açılan bir dava aracılığı ile red ederek, kendini Parmalat yolsuzluğunun kurbanı olduğunu iddia etti. SEC, finansal tablolarda yanıltıcı bilgiler verdiği için ABD menkul kıymetler yasasını ihlal ettiğini ileri sürerek, Parmalat için dolandırıcılık suçlamasında bulundu. SEC skandalı tarihin en büyük ve en utanmaz şirket yolsuzluğu olarak isimlendirdi. Parmalat‟ın başına mahkeme tarafından atanan Enrico Bondi, 10 milyar dolarlık zarar için ABD

mahkemelerinde Deloitte Touch ve Grant Thourton‟a karşı dava açtı” (Markham,

2005: 375,376).