• Sonuç bulunamadı

2.3. PARA POLİTİKASI ARAÇLARI

2.3.4. Para Politikaları Stratejileri

Merkez bankaları para politikalarını uygularken ki stratejileri, temelde ara ve nihai hedefler olmak üzere ikiye ayrılır. Merkez bankaları nihai hedeflere ulaşmak için, kendisine ara hedefler ve operasyonel (faaliyet) hedefler belirler ve para politikası araçları ile bu hedeflere ulaşmaya çalışır. Para politikası araçları ile nihai hedefler arasındaki bu ilişki aktarım (yansıma) mekanizması olarak tanımlanmaktadır. Bu anlamda aktarım mekanizması, temel makro değişkenlerin para politikasındaki değişmelere duyarlılığını yansıtmaktadır. Aktarım mekanizmasının çok kesin olmaması ve para politikasının nihai değişkenleri doğrudan etkileyemiyor olması para politikası uygulamalarında iki aşamalı bir süreç meydana getirmiştir. Bu süreçte nihai hedefi en çok etkilediği düşünülen bir değişken ara hedef olarak alınmakta ve bu değişkenin kontrol altında tutulmasıyla nihai hedefe ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede, para politikası uygulamalarının başlıca dört bileşeni vardır (Önder, 2005: 33-35):

- Gelir dağılımı, ödemeler dengesi veya fiyat istikrarı gibi makro ekonomik değişkenlerden oluşan nihai hedefler (final or ultimate objectives),

- Nihai hedeflere ulaşılmasını sağlayacak olan ve büyük ölçüde merkez bankalarınca kontrol edilebilen değişkenlerden oluşan ara hedef değişkenleri (intermediate target variables),

- Ara hedef değişkenlerine göre, Merkez Bankası politikaları tarafından daha hızlı ve doğrudan etkilenebilen, ara ve nihai hedef değişkenleri üzerinde güvenilir etkileri olan, gecelik faiz oranları veya bankaların rezerv durumu gibi değişkenlerden oluşan operasyonel hedef değişkenleri (operating target variables),

- Para politikası araçlarının kullanımına ilişkin usul ve esasların belirlendiği teknik düzenlemeleri içeren para politikası araçları uygulama yöntemleridir.

Başta da bahsedildiği gibi merkez bankalarının temelde iki tür politika stratejileri vardır. Bunlar ara hedefleme ve nihai hedeflemedir. Aşağıda ayrıntılı olarak bu stratejiler üzerinde durulacaktır.

2.3.4.1. Ara Hedefleme Stratejisi

Fiyat istikrarını gerçekleştirmeyi hedefleyen bir para otoritesinin ilk görevi, enflasyonu kontrol altına almaktır. Merkez Bankası' nın da enflasyonu kontrol altına almak gibi nihai hedeflere ulaşmak için belirlediği ara hedefler temelde;

- Para arzı - Kurlar

- Merkez Bankası bilanço büyüklüklerinden oluşmaktadır.

Ancak ara hedef olarak kullanılacak değişkenin belirlenmesinde bazı konulara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bunlar ise:

• Seçilecek ara hedefin politika araçları ile politika hedeflerini birbirine bağlama yeteneği yüksek olmalıdır.

• Ara hedefle nihai hedef arasındaki ilişki zamana ve koşula göre değişmeyen istikrarlı bir ilişki olmalıdır.

• Ara hedefe ilişkin olarak sık ve doğru bilgi sağlanabilmelidir.

• Ara hedef olarak seçilen değişken idari ve politik olarak uygulanabilir olmalıdır.

• Merkez Bankası ara hedef üzerinde önemli bir etkiye sahip olmalı; seçilecek değişken Merkez Bankası dışındaki faktörler tarafından etkilenme gücü yüksek bir değişken olmamalıdır (Bilir, 2006: 65-66).

Daha önce de değinildiği gibi, para politikalarının nihai değişkenleri doğrudan etkilememeleri iki aşamalı bir hedefleme sürecini meydana getirmektedir. Ara hedefleme stratejileri ise bu aşamalardan Merkez Bankası kontrolünde olan ve nihai amaçlara yönelik kullanılan ilk süreci oluşturmaktadır.

Ara hedefleme stratejisinin temel avantajına değinecek olursak, bu tür hedeflere ulaşmak göreceli olarak hızlı ve kolaydır. Ara hedefleme stratejilerinin sakıncalı yanı ise, seçilen ara hedef ile ulaşılmak istenen amaç arasındaki bağlantının kuvvetine ilişkin kuşkulardır (Müslümov vd., 2002: 65).

a) Parasal Hedefleme, b) Kur Çıpası,

c) Merkez Bankası Bilançosu Hedeflemesidir.

2.3.4.1.1. Parasal Hedefleme

Parasal hedefleme stratejisi istikrarlı bir para talebi fonksiyonunda, uzun dönemde enflasyonun para arzındaki büyümeye bağlı olarak geliştiği varsayımıyla ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak tanımlayacak olursak, merkez bankalarının enflasyonu düşürmek için para arzı, parasal taban, ticari bankaların rezervleri, serbest rezervler gibi parasal büyüklüklerin artış hızına sınırlama getirmesi uygulamalarına parasal hedefleme denilmektedir. Parasal hedefleme stratejisinin kullanılabilmesi, enflasyon ile hedeflenen parasal büyüklük arasında sıkı bir ilişkinin olması ve buna ek olarak hedeflenen parasal büyüklük üzerinde ülke Merkez Bankası' nın tam bir etkinliğinin var olması ile ilişkilidir (Yalta, 2011: 201).

Keyder'e göre Merkez Bankası' nın para politikası uygulamasında serbest olması ve parasal hedefleme çerçevesinde kurun serbest bırakılıp faizin kontrol altında olması parasal hedefleme stratejilerinin avantajlı yönlerini oluşturmaktadır. Ayrıca kullanılan parasal büyüklük hedefinin bir nominal çıpa niteliği taşıması ve bunun enflasyon beklentilerini olumlu etkiliyor olması da bu hedeflemenin avantajları arasında yer almaktadır (Keyder, 2002: 454).

Söz konusu stratejinin dezavantajları incelendiğinde sorunun parasal hedefleme stratejisinin uygulanabilmesi için gerekli koşullara sahip olunup olunmadığı ile ilgili olduğu görülmektedir. Başka bir ifade ile parasal hedefleme stratejisi yukarıda da ifade edildiği üzere, enflasyon ile hedeflenen parasal büyüklük arasında sıkı bir ilişkinin olması varsayımı altında başarılı olabilme şansına sahiptir. Bu varsayımın olmama ihtimali ve istikrarlı dolanım hızı denkleminde kaymalar olması ihtimali bu stratejinin dezavantajını oluşturmaktadır (Özcan, 2006: 43). Parasal hedeflemelerin dezavantajlarını ayrıntılı olarak sıralayacak olursak, parasal hedefler;

- Merkez Bankası bir parasal büyüklük belirleyecekse bu büyüklük ne olmalıdır? Merkez Bankası M1’i mi M2’yi mi kullanmalıdır? Merkez Bankası' nın belirlediği parasal büyüklüğün enflasyon ile doğrudan ilgili olması gerekir. Bu durumda hangi parasal büyüklüğün belirleneceği sıkıntı yaratır.

- Özellikle sermaye hareketleri tamamen serbestse ve sürekli yeni finansal enstrümanlar ortaya çıkıyorsa Merkez Bankası' nın daha önceden belirlediği parasal büyüklük önemini kaybetmiş olabilir.

- Parasal büyüklüklerin etkisi gecikmeli olarak ortaya çıkabilir.

- Parasal büyüklüklerin hedeflenmesi faizlerde oynaklığa, dolayısıyla ekonomide istikrarsızlığa sebep olabilir (Yalta, 2011: 201-202).

2.3.4.1.2. Döviz Kuru Hedeflemesi

Döviz kuru hedeflemesi uzun bir geçmişi olan bir para politikası rejimidir. Ulusal paranın değerinin altın gibi bir madene sabitlenmesi şeklini alabildiği gibi, paranın değeri düşük enflasyonlu ülkelerin paralarına göre sabitlenmesi şeklinde de uygulanabilir. Bunun dışında bir alternatif olarak enflasyon oranının eninde sonunda çıpa alınan ülkenin enflasyon düzeyine çekilmesi biçiminde de olabilir. En genel anlamıyla açıklanacak olursa, döviz kuru hedeflemesi, enflasyon oranını uluslar arası ticarete konu olan mallar için sabitlemekte ve para politikası yönetimi için otomatik bir kural ortaya koyarak zaman tutarsızlığı probleminden kaçınılmasına olanak tanımaktadır. Böylece enflasyonun doğrudan kontrol altında tutulmasına yardımcı olmaktadır (Bozkurt, 2006: 45).

Döviz kuruna yönelik uygulamalar, tamamen sabit kur sistemi ve tam serbesti olmak üzere, iki rejim arasında şekillenmektedir. Tamamen sabit kur sisteminde, ulusal para yabancı bir para veya paralardan oluşan bir sepet karşısında sabitlenmekte ve bu değerin sürmesi para otoritesi tarafından bazen açık bazen de dolaylı olarak garanti edilmektedir. Tamamen serbest kur sisteminde ise, döviz kurunun fiyatı doğrudan (kura hiçbir müdahale olmaksızın) piyasada oluşan arz ve talebe göre belirlenmektedir. Ara rejim olarak adlandırılan, Avrupa Para Sistemine geçiş aşamasında da uygulanan kurun bir bant içerisinde hareketine müsaade eden yapı ile kontrollü dalgalanma (managed float) sağlanırken, sürünen kur (crawling

peg) adı altındaki sistemlerde ise, kur belli bir takım kriterlere göre yönlendirilmekte ve para otoritesi tarafından gerektiğinde müdahale edilmektedir. Kura yönelik bu tür rejimlerin seçimi, ülkelerin içinde bulunduğu şartlara göre değişmektedir (Önder, 2005: 39).

Kur çıpası uygulamasının en bilenen türü ise “ para kurulu” sistemidir. Bu sistemde piyasaya sürülecek ulusal para yalnız döviz karşılığında yapılmaktadır. Bu sayede kur kontrol altında tutularak bekleyişler kanalıyla fiyatlar üzerine geçişkenlik azaltılarak fiyat istikrarının sağlanmasına çalışılır. Para kurulunun uygulanması için ekonomik birimlerin istedikleri zaman yerli para verip yabancı para almalarının kısıtlanması, Merkez Bankası' nın son ödeme mercii olarak görev yapmaması ve Merkez Bankası' nın yeterli rezervinin olması gerekir (Gaygılı, 2007: 101).

Kur çıpası uygulamasının bir diğer türü ise dolarizasyondur. Dolarizasyon gayri resmi ve resmi dolarizasyon olmak üzere ikiye ayrılır ve temelde enflasyonun etkisi ile ülkenin kendi parasını kullanmaktan vazgeçip yabancı para birimi kullanmaya başlamasını ifade etmektedir. Resmi dolarizasyonda para biriminin resmen kullanımından vazgeçilerek başka para birimine geçiş söz konusu iken gayri resmi dolarizasyonda resmi para birimi kullanımını korurken ülkedeki bireylerin kira gibi kendi işlemlerinde yabancı para birimi kullanmaya başlamaları durumu ortaya çıkmaktadır.

Döviz kuru hedeflemesinin avantajlarını şu şekilde sıralayabiliriz (Yalta, 2011: 199);

- Basit ve açık oldukları için ekonomik birimler tarafından kolayca anlaşılabilir.

- Para politikasını otomatiğe bağlar.

- Merkez Bankası popülist politikalar izleyemez.

- İthalata konu olan malların fiyatlarının artması önlenir.

- Kısa dönemde üretimi ve istihdamı artırmak amacı ile genişletici politika takip etmeye dayalı zaman tutarsızlığı sorununu ortadan kaldırır.

- Kredibilitesi yüksek bir döviz kuru hedeflemesi stratejisi, enflasyon beklentilerinin döviz kurunun sabitlendiği ülkenin enflasyon oranına göre şekillenmesini sağlayarak fiyat istikrarına katkıda bulunur.

- Bu yolla sağlanan canlanma geçicidir.

Döviz kuru hedeflemesinin avantajlarının yanı sıra dezavantajları da bulunmaktadır. Söz konusu stratejinin en önemli dezavantajı para politikasının bağımsızlığı üzerinde yaratması muhtemel olumsuz baskıdır. Yani Merkez Bankası'nın bağımsız bir para politikası izlemesi zorlaşabilir. Ayrıca döviz kuru hedeflemesi stratejisi bu stratejiyi uygulayan ülkelerin spekülatif ataklara da daha açık olmasına neden olmakta ve söz konusu ülkelerin kamu finansmanında yabancı para borçlanmalarının artışını da beraberinde getirmesiyle finansal krizlerin oluşmasını ve şiddetini tetikleyebilmektedir. Bunun yanı sıra döviz kuru hedeflemesini uygulayan ülke, parasının bağlandığı ülkeye yönelik şoklardan etkilenir ve ülke para birimini spekülatif ataklara açık hale getirir (Özcan, 2006: 42).

2.3.4.1.3. Merkez Bankası Bilançosu Hedeflemesi

Merkez Bankası bilançosu hedeflemesi, klasik IMF programlarında sıkça kullanılan stratejilerden birisidir. IMF’in ekonomik istikrarın sağlanmasına ilişkin yaklaşımı literatürde “finansal programlama” olarak yer almaktadır. IMF tipi istikrar programlarının temel yapısı, yani finansal programlama, para politikası uygulamasında Merkez Bankası bilançoları üzerine belirli şartlılıklar getirmekte, para politikasının genel çerçevesi, parasal büyüklükler üzerine konulan performans kriteri veya gösterge niteliğindeki hedefler ile belirlenmektedir. IMF kaynaklı istikrar programları, genellikle ortodoks istikrar politikası yaklaşımına göre hazırlanmaktadır ve bu yaklaşımda, ülkenin ödemeler bilançosu açıklarının iyileştirilmesi, enflasyon oranının düşürülmesi ve sıkı para ve maliye politikası yolu ile kamu kesimi açıklarının kapatılması hedeflenmektedir. Bu stratejide Net Uluslararası Rezervlere (NUR) taban, Net İç Varlıklara (NİV) tavan hedefler konulur ve bu hedefler performans kriteri olarak dikkate alınır. NUR’a taban hedef konulması ile ülkenin net döviz rezervlerinin korunması hedeflenirken, NİV’e tavan hedef konulması ile ise Merkez Bankası kredileri ile para arzının artırılmasının önüne geçilmesi amaçlanır.

Tüm bunların yanında Para Tabanı da gösterge Tavan Değeri olarak dikkate alınır (Gaygılı, 2007: 102).

2.3.4.2. Nihai Hedefleme Stratejisi

Para politikasında uygulanan temel iki stratejiden bir diğeri ise nihai ( amaç) hedefleme stratejisidir. Bu strateji, enflasyon hedeflemesi ve nominal milli gelir hedeflemesi olmak üzere iki alt stratejiden oluşur. Nihai hedefleme ile insanların hayatlarına doğrudan etkisi olan değişkenler üzerine hedef konulduğundan, toplumu, bu hedeflerin uygulanması ve sonuçları karşısında ortak sorumluluk alınması açısından daha kolay etkileyebilmektedir. Ayrıca ara hedefler ile nihai hedefler arasındaki güçsüz bağlar, ara hedefler ile amaçlara ulaşmayı zorlaştırmakta bu da nihai hedefler için bir avantaj ortaya çıkarmaktadır (Sert, 2005: 59). Enflasyon hedeflemesi ve nominal gelir hedeflemeleri ayrıntılı olarak incelenecektir.

2.3.4.2.1. Nominal Gelir Hedeflemesi

İlk kez Meade tarafından ortaya atılmış olan nominal gelir hedeflemesi, Merkez Bankası veya hükümet tarafından belirlenen nominal geliri, belli bir rotada tutmaya çalışan ve makro ekonominin diğer kolları tarafından da desteklenen bir para politikasıdır (Bilir, 2006: 74).

Nominal gelir hedefleme stratejisinin hareket noktası, nominal geliri düzgün bir seviyede tutmanın, tüm yaklaşımlarca desteklenen bir amaç olmasıdır.Tanım olarak nominal gelir, reel gelir üretimi ve fiyat seviyesine eşittir. Benzer şekilde nominal gelir büyümesi de reel gelir büyümesi ve enflasyonun toplamına eşittir. Nominal gelir hedeflemesini para politikası için önemli hale getiren iki unsuru vardır. Birincisi, nominal gelir hedeflemesi altında para politikası toplam taleple ilgili karışıklıkların dengelenmesini ayarlayabilir. Bu unsurun işleyişi ise, kısa dönemde ters bir toplam talep karışıklığı ile ortaya çıkmaktadır. Kısa dönemde ters bir toplam talep karışıklığı, ekonominin bir resesyon durumuna girmesinden dolayı ihracattaki bir düşme gibi reel gelir büyümesini ve bu nedenle nominal gelir büyümesini de yavaşlatma eğilimi gösterebilir. Hedeflenen oranın altındaki nominal gelir büyümesine tepki olarak politika yapıcılar nominal gelir büyümesini hedefe geri döndürmek için para politikasını gevşetebilirler. Bu politika değişikliği toplam talebi

canlandırabilir ve hem talebi hem de reel gelir büyümesini karışıklıktan önceki seviyelere döndürebilir. Nominal gelir hedeflemesinin ikinci cazip özelliği ise politika yapıcıların toplam arz karışıklıklarına karşı enflasyon ve istikrarlı büyüme hedeflerini dengelemelerine yardımcı olmasıdır (Bozkurt, 2006: 100).

Nominal gelir hedeflemesi, parasal hedefleme ile kıyasladığımızda bazı avantajları ile ön plana çıkmaktadır. Bunlardan ilki, para talebi ve yatırım- tüketim şoklarının söz konusu olması durumunda, para miktarını düzgün bir hedef çerçevesinde tutmak zor olacağından, nominal gelire istikrar kazandıran bir politikanın ekonominin devresel hareketlerini düzenleyebilmesini mümkün hale getirmesidir. İkincisi ise, M1 ve M2 gibi parasal bir büyüklüğün dolaşım hızı hakkındaki belirsizlikler nedeni ile uzun vade ortalama enflasyon hedefine ulaşması için nominal gelirde yaratılması gereken ortalama artış oranı daha doğru belirlenmektedir. Bir diğer avantajı ise, ekonomideki ödeme sistemini düzenleyici kurallarda meydana gelen değişiklikler ve teknolojik yenilikler, para stokuna ilişkin ölçümlerinde yeniden düzenlenmesini gerekli hale getirir. Bu nedenle herhangi bir para ölçümünün nominal gelir ile olan ilişkisinin politika araçları ile olan ilişkisinden daha güvenilir olması beklenir (Telatar, 2002: 206).

Nominal gelir hedeflemesinin bazı dezavantajları da mevcuttur. Bunların başında, nominal hedefin zaman içinde değişme eğilimli olması ve kesinlik göstermemesinden dolayı gelir büyümesinin kontrolünü ve ölçümünü zorlaştırmasıdır. Bir diğer dezavantajı ise, eğer ilan edilen hedef çok düşük olarak görülür ve para otoritesi anti büyümeci olarak suçlanırsa politik karışıklıkların baş gösterme olasılığıdır. Ayrıca, bir nominal gelir hedefinin Merkez Bankası' nın nihai amacı olarak yanlış yorumlanması ve anlaşılması gibi bir tehlike vardır oysa esas amaç fiyat istikrarının sürdürülmesidir. Bunların yanı sıra, hedeflenen gelir düzeyinin belirlenmesinde çok fazla dışsal etkenin hesaba katılıyor olması bu konuda zorluklar çıkmasına neden olabilmektedir (Bozkurt, 2006: 99).

2.3.4.2.2. Enflasyon Hedeflemesi

Enflasyon hedeflemesi, merkez bankalarının genellikle hükümetlerle birlikte, para politikası amacı olarak gelecek bir dönem için belli bir enflasyon rakamını

hedeflemeleridir. Bu tür bir uygulamada hedeflenen enflasyonun, beklentileri etkileyebildiği ölçüde, nominal çıpa görevini üstlenmesi öngörülür (Önder, 2005: 42).

Ataman ve Alparslan enflasyon hedeflemesini tüm unsurları ile genel bir tanımda birleştirmişlerdir. Bu tanıma göre enflasyon hedeflemesi stratejisi; Merkez Bankası' nın nihai hedefi olan fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi amacına yönelik olarak para politikasının makul bir dönem için belirlenen sayısal bir enflasyon hedefi ya da hedef aralığına dayandırılması ve bunun kamuoyuna açıklanması şeklinde tanımlanabilen para politikası uygulamasıdır (Ataman ve Alparslan, 2000: 3). Para politikasını, bir ara hedef ya da hedefler seçme zorunluluğu olmadan doğrudan nihai hedefe dayandıran enflasyon hedeflemesi rejiminin, enflasyonu kontrol eden diğer yöntemlerden temel farkı para politikası araçlarının geçmiş ya da cari enflasyon yerine gelecek enflasyona dayanması ve gelecekteki enflasyon hakkında rastlantısal varsayımların yapılmamasıdır.

Enflasyon hedeflemesi stratejisinde fiyat düzeyi yerine doğrudan enflasyon oranı hedeflenir. Enflasyon hedeflemesinde Merkez Bankası tek bir enflasyon oranı belirlenmesi ve açıklanmasını içeren nokta hedef veya enflasyon oranının hareket edeceği bir bandı belirten aralık hedefi seçebilir. Söz konusu stratejide, belirli bir dönem için belirlenen enflasyon hedefi Merkez Bankası' nın temel politika hedefi olarak belirlenir. Bu stratejide, Merkez Bankası herhangi bir ara hedef ilan etmez. Para politikası, enflasyon tahminlerinin ve beklentilerin hedeflenen enflasyondan sapmasına göre yönlenir (Telatar, 2002: 207).

Enflasyon hedeflemesinin belirleyici özelliklerine değinecek olursak bunların başında enflasyon hedefine orta vadeli bir perspektifte karar verilmesi gelmektedir. Bunun yanı sıra gelecekteki enflasyon oranının tahmininin yapılması da önemli unsurlarındandır. Ayrıca enflasyon hedeflemesi altında operasyon hedefi olarak genellikle kısa dönem faiz oranları kullanılmaktadır (Bozkurt, 2006: 62).

Mishkin'e göre enflasyon hedeflemesi beş ana unsuru içeren bir stratejidir. Bunlar (Mishkin, 2004: 501):

2) Para politikasının uzun vadeli ve birincil amacı olarak fiyat istikrarı konusunda kurumsal bir taahhüt niteliği taşıması,

3) Para politikası konusunda kararlar alınırken sadece parasal büyüklüklerin değil, diğer birçok değişkenin karar alma sürecine dahil edildiği kapsamlı bilgiler içeren bir strateji olması,

4) Para politikası otoritelerinin planları ve hedefleri konusunda kamuoyu ve piyasalar ile iletişim kurulması vasıtasıyla para politikası stratejisinin şeffaflığının arttırılması,

5) Enflasyon hedeflerine ulaşılması bakımından Merkez Bankası' nın hesap verebilirliğinin artmasıdır.

Merkez bankaları enflasyon hedeflemesi altında para politikasını şu şekilde yürütmektedir:

-İlk olarak merkez bankaları orta vadeli para politikası yürütülmesi için bir çıpa olarak önceden enflasyon hedefini belirler.

- Enflasyon hedefi belirlendikten sonra merkez bankaları, parasal büyüklükler, faiz oranları, döviz kuru, beklenen enflasyon oranı, varlık fiyatları ve hammadde fiyatları gibi enformasyon değişkenlerini kullanarak gelecekteki enflasyon oranlarının tahminini yaparlar.

- Daha sonra, para politikasını hazırlar ve kontrolünü yaparlar. Bu yüzden gerçek enflasyon oranı saptanan enflasyon oranına yakınsamaktadır.

- Sonra da para politikasının performansını yeniden gözden geçirir ve sonraki dönem için para politikası kontrollerini ve yorumunu yaparlar. Bu yorum metodu gerçek enflasyon oranının uzun dönemde enflasyon oranına yakınsamasına neden olacak ve fiyat istikrarı için bir temel çatı ortaya çıkaracaktır (Bozkurt, 2006: 64).

Enflasyon hedeflemesine geçilmesine karar verilmesi durumunda sırasıyla; hedefin belirlenmesi, fiyat endeksinin belirlenmesi, zaman seçimi, nokta veya bant hedefi seçimi ve uygulanması ve hedefin hangi kurum ya da kurumlarca ilan edileceğinin belirlenmesi gerekmektedir (Demirhan, 2007: 38).

Fiyat istikrarının para politikasının nihai hedefi olması, Merkez Bankası' nın bağımsız olması, ülkede mali baskınlığın olmaması, gelişmiş mali ve finansal piyasaların varlığı, işlevsel bir döviz piyasası ve enflasyon hedeflemesine geçmeden önce enflasyon oranının belirli bir seviyeye indirilmesi enflasyon hedeflemesinin ön koşullarını oluştururken, hesap verilebilirlik ve şeffaflık, güvenilirlik, esneklik, ileriye yönelik bir yaklaşım benimsenmesi söz konusu rejimin stratejik özelliklerini oluşturmaktadır (Yiğitbaş, 2009: 213-214).

Kamu maliyesinde disiplin ve finansal istikrar varlığı, enflasyon ile para politikası araçları arasında güçlü ve istikrarlı bir ilişki olması, kurların fiyatlar üzerindeki belirleyiciliğinin azalması, fiyatlamada geçmiş enflasyona dönük endekslemenin kırılması, mal ve hizmet piyasalarında rekabetçi fiyatlama yapılabilmesi, güvenilirlik (kredibilite), bağımsızlık, şeffaflık ve hesap verebilirlik enflasyon hedefleme stratejilerinin başarısı için gerekli unsurlar olarak belirtilebilir (Önder, 2005: 44).

Mishkin'e göre enflasyon hedeflemesi stratejisinin en önemli avantajı, siyasi tartışmaların uzun dönemde Merkez Bankası' nın neler yapabileceği üzerinde yoğunlaşmasına yardımcı olmasıdır. Enflasyon kontrolü, ekonomik büyümenin kalıcı olmasını ve genişletici para politikası ile istihdam sayısının artmasını sağlar. Bu sayede enflasyon hedeflemesi stratejisini uygulayan merkez bankalarının elde ettikleri bütün bilgileri politika tasarımında kullanmak açısından herhangi bir sınırlamayla karşı karşıya kalmazlar. Ayrıca enflasyon hedefleme stratejisi, merkez bankalarının özellikle ülke içi ekonomik koşullara uygun bağımsız bir para politikası uygulamasına imkan tanır. Bu stratejinin uygulanabilmesi için temel koşulların başında gelen merkez bankalarının şeffaflığı ve hesap verebilirliği ilkelerinin sağlanabilmesi için merkez bankalarının kamuoyuna sürekli ve detaylı para politikası bilgileri veriyor olmaları da bu stratejinin avantajlarındandır. Ayrıca döviz kuru hedeflemesindeki gibi enflasyon hedeflemesi stratejisinde de para politikasının kamuoyu tarafından anlaşılması kolaydır (Mishkin, 2004: 504-505). Bunların yanı sıra enflasyon hedeflemesi, para politikası otoritelerine iç ve dış stoklara karşı daha esnek bir politika izleme olanağı tanıdığından, daha bağımsız bir rejim olarak ortaya çıkmaktadır.

Enflasyon hedeflemesi stratejisinin avantajlarını genel itibari ile şu şekilde