• Sonuç bulunamadı

Dış borç alan ülkeleri borç almaya iten nedenler sırasıyla incelenmiş ve genellikle ekonomik tabanlı oldukları gözlenmiştir. Başlıca neden ise tasarruf yetersizliği olarak tanımlanabilmiştir. Ancak dış borç alan ve borç veren taraflardan oluşan genellikle çift taraflı bir işlemdir. Dış borç veren ülkelerin borç verme nedenleri genel itibariyle dört ana başlık altında toplanmaktadır.

3.15.1. Siyasi ve Askeri Nedenler

Her dış borcun veriliş nedenlerinin altında siyasi çıkar düşünceleri vardır. Bunlara politik borçlar da denilebilmektedir. Borç verilmesinde politik nedenler büyük rol oynar. Kreditör ülkeler, borcun verildiği gelişmekte olan ülkeleri kendi saflarında tutmak, kendi ittifakına dahil etmek, o ülkeyi siyasi bakımdan kontrol altında tutmak arzusu içindedirler. Askeri nedenler de bu politik nedenler ile doğrudan bir ilişki içindedir (Özkan, 2006: 30).

Seyidoğlu'nun araştırmalarında askeri nedenlere örnekleri bulmak mümkündür. Savaş sonrası dönemin daha ilk yıllarında, Marshall Planı çerçevesinde Amerika, yıkılan Avrupa ekonomilerinin onarımı için yardım yaparken, aynı zamanda Komünizmin Avrupa’da yayılışına set çekmeye çalışıyordu. Truman Doktrini ile Türkiye ve Yunanistan’ a verilen yardımların altında da Sovyetlerin Boğazları ele geçirerek Akdeniz’e inme tehlikesini önleme amacı yatıyordu (Seyidoğlu, 2009: 641).

Politik borçların çoğu zaman “kardeşlik”, “dostluk”, “birlikte yaşama arzusu”, “gerçek barışın kurulması”, “karşılıklı iyi niyet” gösterileri olarak tanıtılmasına çalışılmakla birlikte, veren ülke yönünden asıl amaç ve gerçek niyet gizlidir. Bu tür borçların ödeme kolaylıklarıyla öteki koşulları geniş ve rahat hükümler taşır. Bu yönleriyle geniş propaganda konusu da olabilirler. Ancak bütün bu nedenlerle zaman zaman politik borçların öteki borçlardan ayırt edilmesi kolay olmaz. Buna göre her dış borcun bir politik borç oldugunu söyleyebiliriz. Ancak her borcun politik niteliği aynı değildir (İnce, 1976: 90).

3.15.2. Ekonomik Nedenler

Gelişmiş ülkelerin dış dünyaya yardımlarda bulunmasının çeşitli nedenleri vardır ancak bunlardan en önemlisi ekonomik nedenlerdir. Gelişen dünya ekonomisi gereğince ülkelerin birbirleri ile daha yakın ilişkiler kurması ve dolayısı ile ekonomik amaçların birbiri ile paralellik göstermesi gelişmiş ülkeleri diğer ülkelere yardım yapmaya zorlamaktadır (Yücesan, 2011: 9).

Büyük bir çoğunluğu hammadde ihracatçısı durumunda olan gelişmekte olan ülkeler aldıkları borçları yeni alacakları borçlarla ödeyecekleri için hammaddelerin

en büyük alıcısı olan gelişmiş ülkelere bağımlıdırlar. Bu nedenle gelişmiş ülkeler hammadde fiyatlarının belirlenmesinde söz sahibi olabilmektedirler. Bu ülkelerin borç verme sonucu ihracatlarının artması da borç verme konusundaki eğilimlerinin en önemli ekonomik nedenidir (Özkan, 2006: 30).

Borç veren ülkelerde, borç verme sonucunda ihracatlarının artması en önemli olumlu ekonomik etki olarak gözükmektedir. Gelişmekte olan ülkelere verilen kredilerin bağlı krediler olması durumunda, kredi veren ülke kendi mallarının alınması zorunlulugunu getirebilecektir. Bu, kredi veren ülkenin ihracatını, dolayısıyla milli gelirini, kredi verilmeden önceki durumdan daha iyi bir duruma getirecektir (Özbek, 2007: 44).

Seyidoğlu bu konuyu ele alırken az gelişmiş ülkeler ve gelişmiş ülkeler arasında bir kader birliği olduğunu vurgular. Az gelişmiş ülkeler kalkındıkça, gelişmiş ülkelerin refahı azalmayıp daha da artar. Çünkü kalkınma, az gelişmiş ülkelerde piyasaların genişlemesi ve artan ulusal gelir düzeyi dolayısı ile uluslararası ticaret hacminin büyümesi demektir (Seyidoğlu, 2009: 642).

Ayrıca ekonomik ve finansal piyasalarda oluşturulan finansman ağı, iç tasarrufu iç yatırımının üzerinde olan sanayileşmiş ülkelere, tasarruf fazlalarını gelişmekte olan ülkelere transfer etme şeklinde değerlendirme yolunu açarken; gelişmekte olan ülkelere de yatırımlarını iç tasarruflarının üzerine çıkarma olanağı tanımaktadır (Yılmaz, 1992: 13).

Gelişmiş ülkeler için de ekonomik dengenin sağlanması ve korunması önemli sorunlardandır. Bu nedenle bir yandan ürettikleri sanayi mallarının satılabileceği pazarlarını, diğer taraftan ise gerekli olan hammadde kaynaklarını kullanabilmeleri önemlidir. Gelişmiş ülkeler ekonomilerindeki arz fazlalıklarını eritmek ve dolayısıyla ekonomik dengelerini koruyabilmek için bilinçli bir şekilde gelişmekte olan ülkeleri borçlandırmaktadırlar (İnce, 2001: 142).

3.15.3. Tarihi ve Kültürel Nedenler

Gelişmiş ülkelerin başka ülkelere dış yardımda bulunmasının nedenleri arasında bazı tarihi ve kültürel nedenler bulunmaktadır. Belirli dönemlerde aynı coğrafyada yaşamış, aynı dine inanmış, sonradan bağımsızlıklarına kavuşmuş

toplumlar vardır. Bu tarihi etkileşim yıllar sonra da bu ülkeler arasında yardımlaşma olmasına zemin hazırlamaktadır. Bunlara örnek olarak, Türkiye’nin Türki Cumhuriyetlere yaptığı yardımlar verilebilir (A. Aysu, 2007: 10).

Eski sömürgeci günümüzün gelişmiş ülkelerinin yıllar içerisinde eski sömürgelerine dış yardım sağlamaya devam etmeleri de bu nedenlere örnek gösterilebilir. Merkantilist dönem sonunda Avrupa ülkelerinin izlediği sömürge politikası sonucunda bu ülkelerin dünyanın çeşitli yerlerinde vatandaşları ve yatırımları oluşmuştur. Ayrıca bu ülkeler kolonilerinde kendi kültürel birikimlerinin var olması için de çaba harcamışlardır. Avrupalı ülkelerin eski kolonilerine aralarındaki tarihi ve kültürel bağın devam etmesi için ve kolonilerde yatırımları bulunan vatandaşlarının çıkarlarını korumak için yardımlar yaptığı bilinmektedir. İşte bu tarihi ve kültürel bağların korunması ya da güçlendirilmek istenmesi de dış yardımların nedenlerindendir (Yücesan, 2011: 10 ).

3.15.4. İnsancıl ve Ahlaki Nedenler

Bütün ülkelerin kültürlerinde ve sahip oldukları dini inançlarında, zenginlerin fakirlere yardım etmeleri gerektiği vurgulanır. Bunun da etkisi ile, özellikle deprem, sel baskını, açlık, kuraklık ve salgın hastalıklar sırasında insani nedenlere dayalı yardımların ve borçların arttığı görülmektedir. Bu yardımlar, bir ülkeden diğerine olabileceği gibi, uluslararası yardım kuruluşları - Kızılhaç, Kızılay, Kızıl Arslan - aracılığı ile de yapılabilmektedir (Özbek, 2007: 45).

Birleşmiş Milletler örgütüne bağlı kuruluşlar zaman zaman az gelişmiş ülkelerdeki insanların yaşam standartlarını yükseltmeye yönelik yardımlarda bulunmaktadır. Ayrıca doğal afetler gibi nedenlerle de uluslararası yardımlaşma örnekleri oldukça yaygındır. 17 Ağustos sonrası Türk ve Yunan halkları arasındaki yakınlaşma bunun örneklerindendir (Demiray, 2007: 7).

Yapılan bu yardımlar temelde insani amaçlarla yapılmış olsa da uzun dönemde ülkelerin siyasi, askeri ve ekonomik karşılıklar beklediği gözlemlenebilmektedir. Örneğin; yardımlar esas itibarı ile siyasal bir amaç taşımamakla beraber, siyasal bir çerçeve içinde yapıldıkları takdirde; bu tür bir amacı da içerebilirler. Siyasal ilişkileri iyi olmayan iki devletten birinin diğerine doğal

afetler nedeni ile önemli ölçüde yardım yapmasının hiçbir siyasal amaç taşımadığını söylemek mümkün değildir (Gönlübol, 1985: 159) .