• Sonuç bulunamadı

2.3. PARA POLİTİKASI ARAÇLARI

2.3.3. DOLAYLI PARA POLİTİKASI ARAÇLARI

2.3.3.1. Açık Piyasa İşlemleri

Ekonomik ve politik amaçlara ulaşabilmek için merkez bankalarının ellerinde bulunan ve para politikasının en etkin araçlarından olan açık piyasa işlemleri, en geniş anlamıyla, hazine bonosu ve devlet tahvili gibi finansal araçların, açık piyasada Merkez Bankası tarafından ya birincil ya da ikincil piyasada alınması veya satılması ile bankacılık sisteminin toplam rezervlerini daraltmak veya genişletmek suretiyle ülkenin para arzını etkileyebilmek olarak tanımlanabilir (Önder, 2005: 70). Dar anlamda açık piyasa işlemleri ise devlete ait kıymetli kağıtların Merkez Bankası tarafından alınıp satılmasını ifade etmektedir.

Açık piyasa işlemleri, para arzını ve ekonominin likiditesini düzenlemek amacıyla, Merkez Bankası' nın piyasada mevcut olan tahvilleri (senetleri) alıp satması yoluyla gerçekleşir. Merkez Bankası piyasadaki para arzını açık piyasa işlemleri yoluyla arttırmak istediğinde, piyasadan açık piyasa alımlarında bulunur. Bu alımlar nakit rezervlerini ve ödünç verilebilecek fon miktarlarını arttırır ve Merkez Bankası bu şekilde piyasaya para çıkarmış olur. Tersi durumda, piyasada ki para arzını düşürmek istediğinde ise portföyündeki senet veya tahvillerin bir kısmını satışa çıkarır. Bu satışlar bankaların nakit rezervi ve ödünç verilebilir fonlarını, dolayısı ile de ekonomideki kredi arzını daraltır ve Merkez Bankası bu şekilde piyasadan para çekmiş olur (Keyder, 2002: 76).

Açık piyasa da yapılan bu işlemler ya menkul değerlerin alınıp satılmasını içeren kesin alım- satım ya da repo- ters repo işlemleri gibi geçici işlemler ile gerçekleştirilir. Repo (Repurchase Agreement), menkul değerlerin gelecekte belirli bir tarihte belirli bir fiyattan ilk satıcısı tarafından geri alınması vaadi ile satılmasını ifade etmektedir. Satıcı açısından repo işlemi, alıcı açısından ters repoyu ifade etmektedir. Merkez Bankası piyasadaki likiditenin fazla olduğu dönemde açık piyasa satışı veya repo yaparak piyasadan geçici süreli rezerv çekmektedir. Likidite sıkıntısı olan dönemlerde ise açık piyasa alışı ya da ters repo ile mevduat kurumlarına geçici rezerv pompalamaktadır (Keyder, 2002: 76). Repo ve ters repo işlemleri, doğrudan alım ve doğrudan satım işlemleriyle kıyaslandığında, özellikle sermaye girişlerinin ya da çıkışlarının olduğu dönemlerde piyasadaki likiditeyi dengelemek (düzenlemek) amacıyla çok sık kullanılmaktadır (Önder, 2005: 74).

Açık piyasa işlemleri defansif (savunmaya yönelik) ve ofansif (dinamik) olmak üzere iki amaçla kullanılabilmektedir. Defansif işlemler, Merkez Bankası' nın parasal tabanda meydana gelebilecek değişimlere karşı sadece savunma amacıyla yaptığı dengeleyici işlemlerdir. Dinamik işlemler ise, Merkez Bankası bir dengesizlik ya da tehdit olmaksızın parasal tabanı değiştirmeye yönelik işlemleridir (Parasız, 2005: 349).

Açık piyasa işlemleri para politikasının yürütülmesinde iki şekilde uygulanabilir. Bunlardan ilki; belirlenmiş bir rezerv miktarını hedefleyerek ve rezervlerin fiyatının yani faiz oranlarının serbestçe dalgalanmasına izin vererek uygulanan Aktif uygulama (likidite (rezervler) kullanılır), diğeri ise belirli bir faiz oranını (fiyatı) hedefleyerek, rezerv miktarının dalgalanmasına izin vererek uygulanan Pasif uygulamadır (faiz oranlarını kullanılır). Aktif açık piyasa işlemleri uygulamasında operasyonel hedef olarak kullanılan likidite, açık piyasa işlemlerinin yokluğunda tahmini olarak sağlanacak likidite tutarı için hedef kıyaslanır. Eğer hedeflenen rezerv tutarı tahmin edilenden büyük ise eksik likidite tutarı sağlanır ya da eğer hedeflenen likidite tutarı tahmin edilenden küçük ise fazla rezerv miktarı çekilir. Pasif açık piyasa işlemleri uygulamasında operasyonel hedef olarak kullanılan faiz oranları hedefinde ise, likiditenin çekilmesi veya eklenmesi hedeflenen faiz oranıyla yapılmaktadır (Önder, 2005: 74-75). Merkez Bankası' nın piyasadan senet almaya başlaması, senetlerin fiyatının yükselmesine neden olur. Oysa senetlerin getirdiği gelir sabit olduğundan, senet fiyatlarının yükselmesi, faiz oranının düşmesi demektir. Tersi durumda ise faiz oranı yükselir.

Açık piyasa işlemlerinin ekonomi üzerinde temelde iki etkisi bulunmaktadır. Bunlar (Parasız, 2005: 349-350):

- Miktar etkisi; Merkez Bankası, para piyasasında kişilerden ve bankalardan

senet alım satımı yaparak bankaların likiditelerini arttırıcı ya da azaltıcı yönde etkiler. Bankaların rezerv paralarındaki değişiklik dolayısı ile bankaların kredi dağıtma politikalarını etkiler. Yani açık piyasa işlemlerinin miktar etkisi, önce banka likiditesinin daha sonra da kredi çarpanı yoluyla para arzının etkilenmesidir.

- Fiyat etkisi; Açık piyasa işlemleriyle Merkez Bankası para piyasasına bazen senet satıcısı bazen de senet alıcısı olarak girerek piyasada oluşmuş denge fiyatını değiştirmektedir. Eğer Merkez Bankası senet satarsa senedin değeri düşecek ve bu da faiz oranlarını yükseltecektir. Tersi durumda yani senet satın almasında ise senedin değeri yükselecek ve bu da faiz oranlarını düşürücü etki yapacaktır. Bilindiği gibi bir senedin piyasa değeriyle getirisi yani faiz oranı arasında ters bir ilişki vardır.

Açık piyasa işlemlerinin avantajları şu şekilde sıralanabilir (Aziziov, 2007: 16-17);

- Açık piyasa işlemleri merkez bankalarının inisiyatifi ile yürütülür. Bu sayede merkez bankaları açık piyasa işlemleri aracılığı ile piyasa işlem hacminin tamamını denetiminde tutabilir.

- Açık piyasa işlemleri hem para hem de sermaye piyasalarında gerçekleştirebilir. Çünkü bu işlemler, kısa vadeli menkul değerlerin alınıp satılması suretiyle para piyasalarında yürütülebileceği gibi, tahvil alış-satış faaliyetleri ile sermaye piyasalarında da yürütülebilir.

- Açık piyasa işlemleri esnek bir özelliğe sahip olduğu gibi net sonuçların elde edilmesini de sağlar. Bu işlemleri değişik boyutlarda uygulamak olasıdır. Ekonominin rezerv gereksinimleri doğrultusunda işlem hacmi ve süresi ayarlanabilir. - Sürekli olarak kullanılabilir. Bu şekilde Merkez Bankası edindiği bilgiler çerçevesinde parasal tabanı sürekli olarak ayarlayabilir.

- Açık piyasa işlemlerini kolaylıkla uygulamak mümkündür. Bu işlemlerin gerçekleştirilmesinde yönetsel gecikme sorunu söz konusu değildir.

- Açık piyasa işlemleri kolaylıkla değiştirilebilir. Bu işlemlerin yürütülmesinde bir hata yapıldığında derhal geri dönme şansı vardır. Örneğin, Merkez Bankası büyük boyutlarda gerçekleştirdiği açık piyasa işlemleri nedeniyle aşırı bir parasal şişkinliğe neden olursa, hemen satış işlemlerini gerçekleştirerek bu sorunu giderebilir.

- Parasal tabanının kontrolü için merkez bankaları istedikleri kadar tahvil alıp-satabilirler ve çok küçük alım satımlarla parasal taban üzerinden küçük ayarlamaları da gerçekleştirebilirler.

Açık piyasa işlemlerinin en önemli ve tek sakıncalı yönü, bu işlemlerin ilk etkisinin, sermaye piyasası işlemlerinin yoğunlaştığı bölgelerde olmasıdır. Yani sermaye piyasalarının kurumsallaşmamış ve tabana yayılmamış olduğu ülke ekonomilerinde açık piyasa işlemleri, kendisinden beklenen etkinliği tam olarak hızlı bir şekilde gösteremez ve işlemin etkisinin tüm ülkeye yayılması zaman alır. Bununla birlikte, özellikle mevduat sertifikaları vb. bazı fon araçlarının gelişmesi bu süreci hızlandırmaktadır (Parasız, 2005: 350). Ayrıca açık piyasa işlemleri yapabilmek için Merkez Bankasının likidite tahmini ve piyasa analizleri için gerekli imkanları olmalı ve sağlıksız bankacılık sistemi, sığ piyasalar, uygun olmayan finansal araçların ve bilgi eksikliğinin de azaltılması gereklidir

Açık piyasa işlemleri uygulama yöntemleri açısından çeşitlilik göstermektedir. Bu işlemlerin çeşitlerini aşağıda ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.

2.3.3.1.1. Doğrudan Alım İşlemleri

Merkez Bankası, likiditenin kalıcı olarak istenilen düzeylerden az olacağına inanıyorsa, eksik olan likiditeyi sağlama amacıyla bankalardan ya da aracı kurumlardan kıymet alır ve karşılığında kıymet aldığı kurumlara nakit aktarır. Yani piyasada kalıcı likidite sıkışıklığı söz konusu ise piyasaya kalıcı likidite verilmesi durumu doğrudan alım işlemlerini tanımlamaktadır. Açık piyasa işlemleri portföyüne, piyasadan alınacak devlet iç borçlanma senetlerinin vadeleri, eski kanunda işlem valörü itibariyle bir yıldan kısa vadeli olması gerekirken; yeni düzenlenen kanunla, artık böyle bir vade sınırlaması ortadan kalkmıştır. Çağdaş merkez bankacılığı ilkeleri merkez bankalarının birincil piyasadan (Kamudan- Hazineden) kıymet almasına imkan vermemektedir. Doğrudan alım işlemi sonucunda, bankalar kalıcı olarak ekonominin ihtiyaç duyduğu likiditeye kavuşurken, faizlerin enflasyon hedefi ile tutarlı düzeylerde kalması sağlanmış olur. Böylece bankaların ya da aracı kurumların toplam rezervleri arttırılır (Önder, 2005: 71).

2.3.3.1.2. Doğrudan Satım İşlemleri

Merkez Bankası, piyasadaki likiditenin sürekli olarak fazla olacağına inanıyorsa, enflasyonist baskıyı kırmak ve söz konusu fazla likiditeyi çekmek için, açık piyasa işlemleri portföyündeki kıymetleri banka ya da aracı kurumlara satar ve karşılığında bankalar, ellerindeki fazla likiditeyi Merkez Bankası' na kalıcı olarak devrederler. Doğrudan satım işleminin bilançoya etkisi alım işleminin olduğu kalemlerde yaşanan azalışla kendini gösterir. Aktifte kamuya açılan nakit krediler ve pasifte de emisyon veya bankalar mevduatı azalır. Yani doğrudan satım işlemleri ile bankaların toplam rezervleri azaltılmış olur (Gül, 2006: 36).

2.3.3.1.3. Repo İşlemleri

Devlet tahvilleri, hazine bonoları gibi kısa dönemli bir menkul kıymetin belli bir dönem sonunda ilk satıcısı tarafından geri alınmasını öngören bir satış işlemidir. Repo işlemlerinde Merkez Bankası, banka ya da aracı kurumlara elinde bulundurduğu menkul kıymetleri belirli bir süre için belirli bir fiyattan geri almak vaadiyle satar ve bu kurumlardan Merkez Bankasına nakit aktarılır. Buradaki öncelik yüksek fiyat teklif eden kurumdan, düşük fiyat teklif eden kuruma doğru sıralanmaktadır. Repo; ikincil piyasanın tam anlamıyla gelişimini tamamlayamadığı dönemlerde de kullanılabilmekte, menkul kıymetler piyasasını bozmamakta, oldukça güvenli, esnek ve otomatik tersine çevrilebilen ve ayrıca kısa dönemde geçici bir etki gösteren çok kullanışlı bir para politikası aracıdır (Önder, 2005: 72).

2.3.3.1.4. Ters Repo İşlemleri

Yine devlet iç borçlanma senetleri aracılığı ile yapılan ters repo ve repo

işlemlerinde ayırıcı nokta geçici olmalarıdır, yani kısa vadelidir. Ters repo işlemi geri alım vaadi sunulan bir menkul kıymetin belli bir tarihte, belli bir faiz oranıyla satın alınmasını ifade eder. Satıcı açısından repo neyse alıcı açısından da ters repo (reverse repo) odur. Başka bir ifadeyle repoyu yapan taraf geçici süreyle nakit para ödünç alan, menkul kıymeti temin eden, vade sonunda belli bir faiz vererek sattığı menkul kıymeti geri alan taraf olurken, aynı işlemde ters repo yapan taraf ise tam tersi şekilde geçici bir süreyle nakit para temin eden, menkul kıymeti alan, vadesi dolan

işlem sonunda ise belli bir faiz karşılığında satın aldığı menkul kıymeti geri iade eden taraftır. Merkez bankası açısından reverse repo işlemi Açık Piyasa İşlemleri çerçevesinde, piyasadan, işlem vadesi süresince, verilen kıymetler karşılığında geçici olarak para çekilmesini ifade eder. (Gül, 2006: 38).

2.3.3.1.5. Depo (Mevduat) Alımı ve Satımı

Bu tür işlemler bir nevi bankalar arası mevduat işlemleri olup, asıl olarak merkez bankalarının “likiditenin son merci” işlevleri gereği kullanılır. Merkez bankaları para politikası uygulamasında önemli bir işleve sahip olan depo alım/satım işlemleri çerçevesinde önceden ilan ettikleri faiz oranlarından işlem yaparak gecelik vadede para piyasası faiz oranlarının belirli bir bant içinde oluşmasını hedeflemektedirler. Bu çerçevede, merkez bankaları, gecelik vadede para piyasasında faizler üst sınıra çıktığında, açık piyasa işlemleri çerçevesinde bankalara teminat karşılığı, likidite vererek, faizler çok düştüğünde ise bankalardan mevduat alarak faizlerin aşırı dalgalanmasının önüne geçmeye çalışırlar (Önder, 2005: 72 ).

2.3.3.1.6. Merkez Bankası Likidite Senedi İhraçları

Merkez bankaları, likidite fazlasını doğrudan kendi ihraç edecekleri kısa vadeli “likidite senetleri” ile de çekebilirler. Likidite fazlalığı yaşayan ülkelerde bu tür senetler aktif bir açık piyasa işlemi aracı olarak kullanılmaktadır. Likidite senetleri ikincil piyasada da alınıp satılabilen bir araç olup, merkez bankaları gerekli görmeleri halinde likidite senetlerini geri satın alabilmektedirler (TCMB, 2012b: 2).