• Sonuç bulunamadı

Ödemeler bilançosu dengesizlik nedenleri; yapısal nedenler, iktisadi dalgalanmalar, geçici faktörler, döviz spekülasyonu ve ekonomide meydana gelen krizler, kalkınma hızı ve ekonomik prodüktivite değişmesinden oluşan altı başlık altında incelenebilir.

3.7.1. Yapısal Nedenler

Yapısal nedenler genellikle ekonominin kendi bünyesinden kaynaklanan nedenlerdir.Ulusal ekonomide uygulanan harcama genişletici politikalar (tüketim ve yatırım harcamalarının artırılması), hem ihraç mallarına, hem de ithal mallarına olan iç talebin yükselmesine neden olur. Bu da dış ödeme açıklarına yol açar ya da mevcut açıkların daha da büyümesine neden olur. Ayrıca, içeride fiyatlar artarken Merkez Bankası müdahaleleriyle kurların yeterince yükselmesine izin verilmemesi, ulusal paranın aşırı değerlenmesine neden olur ve bu da yabancı para cinsinden ihracatı pahalılaştırdığından ihracat gelirlerini azaltıcı, ulusal para cinsinden yabancı malları göreceli olarak ucuzlattığından da ithalat talebini uyarıcı etki doğurur (Seyidoğlu, 2003b: 417).

Bazı kritik hammaddeler yönünden aşırı derecede dışa bağımlı olunması da yapısal kökenli bir başka etkendir. Söz konusu ülkeler, kendi denetimleri dışında dünya hammadde fiyatlarında ortaya çıkabilecek artışlardan şiddetle etkilenirler. Dünya Enerji Buhranı sırasında petrol ithalatçısı durumundaki az gelişmiş ülkelerin büyük dış açık ve dış borç sorunlarına sapmaları bunun açık bir örneğidir. Ayrıca tüketici tercihlerindeki kaymalar da yapısal nedenler başlığı altında ele alınabilmektedir. Dış dengeyi olumsuz yönde etkileme oranları çoğunlukta olduğundan yapısal açıdan önemli bir nedeni oluşturur (Seyidoğlu, 2003b: 417).

Temelde yapısal nitelikli olan nedenleri özleri itibari ile kısaca şu şekilde sıralamak mümkündür:

- Merkez Bankası tarafından kurların düşük tutulmasına bağlı olarak ulusal paranın aşırı olarak değerlenmesi,

- Uluslar arası piyasalardan elde edilen hammaddelerin fiyatlarındaki artışlar, - Dünya fiyat artışları ve döviz kurundaki değişmeler,

- Üretimde verimliliğin sağlanamaması,

- Tüketicilerin, yerli ya da ithal mala karsı olan tercihlerinde olan değişmeler, - Son olarak da üretimde hammadde konusunda aşırı dışa bağımlılık.

3.7.2. İktisadi Dalgalanmalar

İktisadi dalgalanmalar da sonuçları itibariyle ekonomide yüksek açıklara neden olabilmektedir. Ulusal ekonomiden kaynaklanan bir dalgalanmanın genişleme aşamasında gelir ve harcamalar artıp, fiyatlar yükseleceği için ödemeler bilançosu açık vermektedir. İktisadi dalgalanmanın daralma aşamasına gelindiğinde ise bu faktörlerde gelişen tersine durumlardan dolayı bir dış fazla ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak dalgalanma sürecindeki bu açık ve fazlalar arasındaki fark ülkeyi ciddi bir ödemeler bilançosu dengesizliğine ve dolayısı ile ödeme sorununa sürükleyebilir (Seyidoğlu, 2003b: 418).

Ayrıca yabancı ülkelerde gerçekleşen dalgalanmalarda dolaylı bir şekilde ülkenin ödemeler dengesini etkilemektedir. Şöyle ki, ekonomide konjonktür evrelerine göre milli gelirde artmalar veya azalmalar meydana gelebilmektedir. Eğer ekonomi iyi ve normal bir seyir izliyorsa milli gelirde bir artma, gelirdeki artma sonucu kişi ve kurumların harcamaları artacaktır. Bu harcamaların bir kısmı ülke içinde üretilen mal ve hizmetlere gitse de, bir kısmı yabancı mal ve hizmetlerin alınmasına neden olacaktır. Uluslararası bu alım-satım değişkenliği ülkelerin ödemeler bilançolarına farklı etkilerde bulunacaktır. Karşı ülkenin durgunluk ve gerileme zamanlarında dış alımları kısmalarına ve diğer ülkelerin ekonomisinin de bu durumdan olumsuz etkilenmesine neden olabilmektedir (Ordu, 2008: 31).

3.7.3. Geçici Faktörler

Geçici faktörler genellikle beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan ve ilgili ülkelerin denetimleri dışında kalan olay, durum ve faktörlerdir. Bunların bir kısmı kendi kendini giderici olup (reversable), anormal olağan dışı olan koşulların ortadan kalkmasıyla beraber dış denge üzerindeki etkileri de yok olmaktadır. Diğerleri ise

daha köklü etki doğururlar. Bu faktörler hem dolaysız, hem de dolaylı yönden dış açıkların artmasına neden olurlar. Petrol krizine neden olan Dünya hammadde fiyatlarındaki yükselme bu grupta düşünülebilir (Seyidoğlu, 2003b: 419).

Ayrıca savaş, uluslararası ambargo, olumsuz hava koşulları nedeniyle üretimin azalması, su baskını, bitki ve hayvan hastalıkları, ithal mallarda beklenmedik fiyat yükselişleri bu başlık altında ele alınabilir (Alkan, 2007: 9).

3.7.4. Döviz Spekülasyonu ve Ekonomide Meydana Gelen Krizler

Spekülatif amaçlı, kısa süreli sermaye fonlarının ülkeye giriş ve çıkışları da dış dengeyi ciddi olarak etkiler. Ulusal parada değer kaybının beklendiği durumlarda yoğun biçimde döviz satın alınması, veya dışarıdaki yüksek faiz oranlarından yararlanmak için fonların kitleler halinde yurtdışına ihraç edilmesi, dış açık sorununun boyutlarını büyütür. Ayrıca ülke yatırım olanaklarındaki kısıtlar, sermaye getirisinin düşük olması gibi nedenler de sermayeyi dışarıya yönlendiren ve ödemeler bilançosuna olumsuz etkide bulunan etmenlerdendir.

Son yıllarda mali küreselleşme ile birlikte mali krizler de sık sık ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunun önemli bir nedeni, kısa süreli sermaye akımlarının faiz ve kur değişmesi olasılıklarına anında ve şiddetli biçimde tepkide bulunmasıdır. Özellikle yaşanan bütçe açıklarının yüksek faiz politikası izlenerek kısa süreli borçlanma ile karşılanması, bu ülkeleri mali krizlere karşı açık bir durumda bırakır. Uygulanan aşırı değerlenmiş kur politikası ve bankacılık kesimindeki denetim ve düzenleme eksiklikleri, ülkeden kısa süreli sermaye çıkışlarının bir mali krize dönüşmesini kolaylaştırmaktadır.Sonuç olarak finansal krizlerin doğacağına dair ön göstergelerin basında reel kurun aşırı değerlenmesi, para arzının uluslararası rezervlere olan oranında veya cari açıkların milli gelire oranında aşırı yükselmeler gelmektedir. Bu gibi durumlarda sorunun büyümesini önlemek için makro ekonomik dengesizliklerden kaçınılması, yeterli ölçüde döviz rezervi bulundurulması, sermaye giriş ve çıkışlarının kotaya tabi tutulması gibi önlemler düşünülebilir (Seyidoğlu, 2003b: 419).

3.7.5. Kalkınma Hızı

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde dengesizliğe, kalkınma hızını arttırma girişimlerinin de büyük ölçüde etkileri vardır. Ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi, büyük ölçüde dışarıdan sermaye malı ithalatını gerektirmekte ve bu durum kalkınmanın başarılması için kaçınılmaz olmaktadır. Dolayısı ile söz konusu ülkeler kalkınma hızlarını gerçekleştirip kalkınma seviyelerini yükseltebilmek için önemli hacimlerde makine , donatım ve ara malları ithal ederler. Ancak bu ülkelerin döviz gelirleri ihtiyaçlarına göre genellikle daha kısıtlı ve sınırlıdır. Bu nedenle kalkınma hızının yükseltilmesi çabaları dış ödeme açıkları ve dış borçlarının artmasına neden olabilmektedir (Seyidoğlu, 2003b: 418).

3.7.6. Ekonomik Prodüktivitenin Değişmesi

Prodüktivite, hasıla ile bu hasılanın elde edilmesi için harcanan faktörler arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir, yani verimlilik olarak ifade edilebilir (Ordu, 2008: 34).

Ekonomik verimliliklerdeki değişmeler de ödemeler bilançosu dengesizliklerinde önemli etkenlerdir. Teknolojide geri kalmışlık, üretim ve ekonomi yönetimindeki başarısızlıklar uluslararası rekabeti zorlaştırarak ihracat gelirlerinin düşmesine neden olurlar. Dış rekabette söz sahibi olarak sürdürülebilirliği sağlamak için teknolojik yeniliklere hakim ve uyumlu, üretimde çağdaş yönetim teknikleri uygulayan, üretim faktörlerini en verimli şekilde kullanan bir yapıda olmak gerekir (Seyidoğlu, 2003b: 418).