• Sonuç bulunamadı

3.8. ÖDEMELER BİLANÇOSU DENKLEŞME MEKANİZMALARI

3.8.2. DENKLEŞTİRME POLİTİKALARI

3.8.2.3. Devalüasyon

Devalüasyon, sabit kur sisteminde dış ticaret açıklarından kaynaklanan cari işlemler açıklarıyla karşılaşan ülkelerde, bu açıkları ortadan kaldırmak için kullanılan

en önemli politika araçlarından biridir. Sabit kur sistemi dışında, kurları piyasaya bırakılmış ama piyasaya yoğun müdahaleler ile piyasa kurunu denge değerinin sürekli olarak altında tutan ülkeler de karşılaşılan bir politika türüdür. Ülkeler devalüasyon uygulamasıyla birlikte bir taraftan ulusal paralarındaki aşırı değerlenmeyi ortadan kaldırarak uluslar arası rekabet güçlerini ve ihracat gelirlerini arttırmayı, diğer taraftan da ithal ikamesi malların yurt içi üretimini gerçekleştirerek ya da arttırarak ithalat harcamalarını kısmayı amaçlamaktadırlar (Börke Tunalı, 2007: 92).

Devalüasyon, ulusal paranın yabancı paralar karsısında değerinin düşmesi yanında aynı zamanda döviz kurunun yükseltilmesi anlamını taşır. Devalüasyon, enflasyon nedeniyle oluşan iç ve dış fiyat seviyesi farkını ve dolayısıyla ödemeler dengesi açığını kapatmakta ve dış ticaret politikasının bir aracı olarak ihracatı arttırmak ve ithalatı kısmak için kullanılır. Hükümetleri devalüasyon yapmaya iten bir diğer önemli neden ise enflasyondur. Enflasyon fiyatlar genel seviyesinin aşırı bir şekilde artması, yerli ürünlerin pahalılaşması demektir. Bu durumda döviz kuru sabit tutulursa ihraç malları pahalılaşacak ve ihracat azalacak, ithal malları ise ucuzlayacak ve ithalat artacaktır. Bu durumda ödemeler bilançosu açığı da büyücektir. Devalüasyon bu etkileri ortadan kaldırmak için kullanılan önemli bir politika olmuştur (Alkan, 2007: 45).

3.8.2.3.1. Devalüasyon ve Esneklikler Yaklaşımı

Sermaye akımlarını dikkate almadan devalüasyonun dış ticaret akımları üzerindeki etkilerini inceleyen bu akım, devalüasyonun etkilerini incelemeye yönelik geliştirilen en eski yöntemdir (Seyidoğlu, 2003b: 476).

Ürün fiyatları ve döviz kurundaki değişmeler ile ithalat ve ihracattaki değişmeler arasındaki ilişki, öne sürülen yaklaşımın ilk adımıdır. Bu yaklaşımın ikinci adımında fiyatlarda ve döviz kurundaki değişmelerin ihracat ve ithalatı ne oranda etkileyeceği önemlidir. Bunun içinde ithal ve ihraç mallarının talep ve arz esnekliklerini bilmek gerekir. Fiyat düşüşleri, ne şekilde ortaya çıkarsa çıkmış olsun, söz konusu mal ihracatının artabilmesi için ithal talep esnekliği ile ihraç talep esnekliğinin 1’den büyük olması gerekir. Buna göre de ticaret dengesinin göreli

fiyatlara ve esnekliklere bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple fiyat değiştirmek, ticaret dengesindeki açığı gidermek için kullanılacak politik araç olacaktır. İhraç mallarının dış talep esnekliği ile ithal mallarının iç talep esneklikleri toplamının birden büyük olmasını gerektiren Marshall- Lerner Koşuluna bağlı olan bu yaklaşımda devalüasyonun olumlu etkileri, ihracat gelirlerini arttırıp, ithalat giderlerini azaltması yani dış ticaret dengesinin iyileştirmesiyle ortaya çıkar. Yani devalüasyonun olumlu etkileri talep esnekliklerinin değerine bağlıdır. Devalüasyondan beklenen döviz kazancının büyüklüğü, esnekliklerin toplamının 1’den büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Esneklikler toplamının 1'den küçük olması durumunda ise ülke devalüasyondan olumsuz etkilenebilir. Devalüasyonun olumlu etkileri olsa da, devalüasyon yapan ülke bunun olumlu sonuçlarını hemen göremez. Daha önce esneklikler yaklaşımında da ayrıntılı açıklandığı üzere devalüasyonun ilk dönemlerinde devalüasyon yapan ülkenin ödemeler bilançosu, beklediği döviz artışı yerine aynı dönemde döviz kaybına uğraması sebebiyle daha da bozulacaktır. Devalüasyonun ekonomiler üzerinde genelde önce olumsuz daha sonra olumlu etkileri olduğunu ve buna J harfine benzediğinden dolayı “ J eğrisi etkisi” denildiğini yine esneklikler yaklaşımında ayrıntılı incelemiştik (Alkan, 2007: 38-39).

- İhraç malları dış talep esnekliğinin 1'den büyük olması,

- Devalüasyonun talebi uyarıcı etkisini karşılayabilmek için ihraç malları arz esnekliğinin de yüksek olması,

- İthal malların arz esnekliğinin yüksek olması (büyük ülke varsayımında) - Devalüasyon sonrası iç fiyatların sabit tutulması

- Yerleşik piyasalar ve tüketici alışkanlıkları, - Spekülasyon ve gizlilik,

- İç ve dış enflasyon oranları farkından daha yüksek oranlarda devalüasyon yapılması, devalüasyonun esneklikler yaklaşımındaki başarı koşullarını oluşturmaktadır (Seyidoğlu, 2003b: 484).

3.8.2.3.2. Devalüasyon ve Massetme Yaklaşımı

Esneklikler yaklaşımındaki eksiklikleri gidermek için ortaya atılmış olan Massetme Yaklaşımı, döviz kurundaki değişmelerin ihracat ve ithalat üzerindeki etkilerinin ekonomideki diğer büyüklükler üzerindeki etkilerinin de göz önüne bulundurarak ele alınmasını vurgulamaktadır ve devalüasyonun dış dengeyi sağlayıcı etkisini milli gelir üzerinde yaptığı değişmeler yoluyla açıklamaktadır.

Massetme yaklaşımı döviz açığının bulunduğu durumlarda ödemeler dengesini sağlayabilmek için üç öneride bulunur. Bunlar;

- Harcamaları azaltıcı politikalar; bu politikalara göre amaç (C+I+G)’nin sayısal değerini azaltacak her türlü sınırlama ve kontrollerin uygulanmasıdır.

- Üretimi, harcamalardan daha hızlı arttırarak gelirleri arttırıcı politikalar; bu politikalar ise bir bakıma harcama kaydırıcı politikalardır. Bu politikada da amaç yabancı ürünlere yönelmiş harcamaların ulusal ürünlere yönelmesini sağlamak ve bu şekilde üretim artısını sağlamaktır.

- Her iki önerinin karışımı şeklinde oluşan politikalardır.

Massetme yaklaşımına göre, eğer ülkede tam istihdam geçerli ise, devalüasyon yetersiz kalacaktır, bu durumda daraltıcı politikalar uygulanmalıdır (Alkan, 2007: 43).

Devalüasyonun massetme ve ödemeler dengesi üzerine etkileri şu şekilde sıralanabilir:

a) İthalata Etkisi: Devalüasyonun ulusal para cinsinden ülkeye ithal edilen

malların fiyatlarını yükselterek yurtiçi talepleri azaltması sonucunda ülkede döviz giderlerinde azalma meydana gelmektedir. “Döviz tasarrufu sağlayıcı etki” olarak adlandırılan bu durumda, belli bir orandaki devalüasyonun ne ölçüde döviz tasarrufu sağlayacağı ithal mallarında meydana gelen fiyat artışlarının halkın bu malların talebini hangi oranlarda kısacağına, yani ithal mallarının yurtiçi talep elastikiyetine bağlıdır (Salvatore, 1995: 45).

b) İhracata Etkisi: “Döviz kazandırıcı etki” olarak adlandırılan bu etkide,

ihraç mallarının yurtdışı talebini arttırması, ülkenin döviz gelirlerinde artma meydana getirir. Bu durumun gerçekleşmesinde, belli bir oranda devalüasyonun ne ölçüde döviz kazandıracağı ihraç edilen malların yurtdışı talep elastikiyetine bağlıdır (Sodersten, 1984: 71).

c) Pigou Etkisi: Bu etki, fiyatlarda meydana gelen düşme sonucu reel

servette ortaya çıkan artısın tüketim harcamaları üzerindeki etkisidir. Fiyatların düşüp servetlerin artmasıyla ortaya çıkan bu tasarruf azaltıcı veya toplam harcamaları artırıcı etkiye "reel balans etkisi" ya da "Pigou etkisi" denir. Pigou etkisine göre devalüasyon sonrası şirketler işlem güdüsüyle kasalarındaki para miktarını arttırmaya çalışırlar. Bu para da harcamaların bir miktar azalmasına neden olur. Kasada tutulan paranın miktarı ne kadar çoksa harcamalar da o kadar azalacak ve devalüasyon o kadar başarılı olacaktır (Alkan, 2007: 44).

d) Gelir Dağılımı Etkisi: Ülkede devalüasyon olması durumunda fiyatlar

genel seviyesinin yükselmesi, ücret ve maaşlı, sabit gelirlilerin aleyhine olarak gelir dağılımını etkileyecektir. Böylece marjinal emme meyli azalma gösterecektir. Çünkü, gelir düzeyi yüksek olan gruplardan, düşük olan gruplara kayma olacağından dış denge olumsuz etkilenecektir (Alkan, 2007: 44).

e) Dış Ticaret Hadleri Etkisi: Ticaret hadleri, ihracat fiyatının ithalat

fiyatına oranıdır ve devalüasyon sonucu ihraç edilen malların döviz cinsinden değeri düşünce dış ticaret haddi ülke aleyhine değişecektir. Ülke artık aynı miktarda döviz elde etmek için daha fazla mal satmak zorundadır. Dünya ticaretinde payları fazla olmayan küçük ülkeler bu durumdan yararlanarak ihracatlarını arttırabilirler (Alkan, 2007: 44).

3.8.2.3.3. Devalüasyon ve Parasalcı Yaklaşım

Parasalcılara göre devalüasyon, ülke içinde malların fiyatını yükselterek para talebini arttırır. Bu talep iç emisyonla karşılanmazsa bireyler yurt dışına mal ve hizmet ihraç edip ya da ellerindeki yabancı tahvilleri satarak döviz etmekle beraber yurtdışından ülkeye döviz fonlarının girmesi ve Merkez Bankası' nın bunlara dayanarak emisyon hacmini arttırmasıyla para talebi karşılanmış (para arz ve talep dengesi eşitlenmiş) ve ödemeler dengesi sağlanmış olur. Kısaca daha önce de

değinilmiş olan paracı görüşe göre dış dengenin sağlanması para arz ve talebi arasındaki dengesizliğin giderilmesinin bir sonucudur (Saatcioğlu, t.y.b: 2).