• Sonuç bulunamadı

Para politikaları, ödemeler bilançosu dengesizlik durumunda harcama değiştirici olarak uygulanabilecek politikalardır. Bu politikalar ödemeler bilançosu dengesizliği durumunda denkleştirici harcama değiştirici politikalar kısmında da ele alınmış olup, nihai amaçları fiyat istikrarı, tam istihdam, ekonomik büyüme, mali piyasa istikrarı, faiz oranlarında istikrar, döviz kurlarında istikrar ve ödemeler bilançosu dengesi olarak belirtilebilir.

Para politikaları araçları; açık piyasa işlemleri, zorunlu karşılık oranları, faiz oranları, disponibilite oranı ve reeskont oranından oluşmaktadır.

Para politikalarının ödemeler bilançosu dengesindeki amacı ekonomik dengesinin sağlanmasından ziyade, onun iyileştirilmesidir. Para politikasının bu dengeyi sağlamadaki katkısı kesin değildir. Bu nedene para politikalarının ödemeler bilançosu dengesine yönelik amacını ödemeler bilançosu iyileştirilmesi olarak değerlendirebiliriz. Genel itibariyle ele alacak olursak para arzındaki bir genişleme faiz oranlarını düşürücü bir etki doğurur. Bu durum ülkeden sermaye çıkışını teşvik eder. Tersi durumda ise sıkı bir para politikası söz konusu olur, bu

da, faizleri yükseltecek ve ülkeye yabancı sermaye girişini arttıracaktır. Bu şekilde izlenilen para politikaları ile ödemeler bilançosu iyileştirilmeye çalışılmaktadır.

Para politikasının ödemeler bilançosu dengesini sağlayıp sağlayamayacağı noktası önemlidir. Bu dengenin sağlanması incelenirken, kabul edilen döviz kuru sitemiyle birlikte ele alınması zorunludur. Eğer sabit döviz kuru sisteminde para politikası ödemeler bilançosu dengesinin sağlanmasını destekleyebiliyorsa sorun yoktur. Bu sağlanmadığında, dengeyi sağlamak için esnek döviz kuru sistemi önerilmektedir. Esnek döviz kuru sisteminde yabancı paraların değeri dalgalanmaya bırakılır. Paranın fiyatındaki değişmeler ödemeler bilançosu dengesi sağlanmaya çalışılır. Ödemeler bilançosu dengesinin sağlanmasında bir diğer yolda döviz kontrollerine gidilmesidir. Yani hükümetin getirdiği düzenlemelerle dış ödemeler sınırlı tutulmakta ve bu yolla denge oluşturulmaktadır. (www.biraz.tk/bankacilik/para-politikasinin-amaclari, 2012).

Para politikalarını uygulamada en önemli etkenlerden biri kur sistemi olarak görülmektedir. Bu nedenle esnek ve sabit kur sistemlerinde uygulanabilecek para politikaları ve dayanakları aşağıda açıklanmaya çalışılmıştır.

3.9.1. Esnek Kur Rejimleri ve Para Politikası

Döviz piyasasına herhangi bir resmi müdahale olmaması durumunda, döviz kurunun serbestçe arz ve talep koşullarına göre belirlenmesine serbest kur denilmektedir ve bu kurun belirlenmesinde devlet müdahalesi yoktur. (http://www.ekodialog.com/uluslararasi_ekonomi/doviz-kuru-sistemleri.html).

Esnek kur sistemini benimsemiş, sermayenin hareket serbestisine sahip olduğu ekonomilerde, merkez bankalarının kurlar ve ödemeler dengesi ile ilgili bir sorumluluğunun bulunmadığı, ödemeler bilançosunda meydana gelen dengesizliklerin otomatik olarak dengeye geleceği ileri sürülmektedir.

Cari işlemler dengesinde meydana gelebilecek bir açık, ülke faiz oranı dış piyasalara göre yüksek ise sermaye girişleri ile dengelenebilmektedir. Merkez bankaları faiz oranlarını stabil tutmak gibi bir gayret içine girmedikleri için kendisine plasman alanı arayan sermaye piyasadaki mevcut tahvillere yönelerek mevcut tahvillerin fiyatını arttırırken, piyasa faiz oranlarının da düşmesine neden olacaktır.

Bu süreç iç ve dış faiz oranları dengeleninceye değin gözlemlenecektir. Sonuçta da sermaye giriş çıkışlarının son bulacağı veya dengeli bir seyir izleyeceği öngörülmektedir. Bu durumda, esnek kur sistemi varsayımı altında ödemeler bilançosunun dengeye gelmesi iç ve dış faiz oranlarının dengede olması ile sağlanmaktadır. İç piyasada faiz oranları dış piyasalara göre yüksekse sermaye girişleri ülke parasının değerini arttırarak ihracatı negatif etkilemekte ve ödemeler dengesinde açığa neden olmaktadır. İç ve dış faizlerin örtüşmesi ödemeler dengesinde açık veya fazla verilmemesinin şartı olarak görülmektedir.

3.9.2. Sabit Kur Rejimi ve Para Politikası

Kurların sabit olduğu, sermaye hareketlerinin serbest olduğu ortamda, para politikası üzerinde etkisini kaybedeceği varsayılan Merkez Bankası, faiz oranlarını yükseltmek üzere para miktarını daraltacaktır. Bu varsayımdan hareketle dış ülkelerde gerçekleşen cari faiz oranlarına ulaşılana değin ülkeye sermaye girişi beklenmektedir. Ülkede para arzı, ödemeler dengesine bağlı olarak gelişmekte ödemeler dengesinde görülen fazla veya açık para arzını daraltıp genişletmektedir. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu, sabit kur politikası benimsenen ekonomilerde döviz giriş çıkışlarından doğan fazla veya açığın giderilmesinde ekonomi yönetimlerine para arzını piyasanın ihtiyaçlarına göre ayarlamaları tavsiye edilmektedir. Çünkü sabit kur rejimlerinde para miktarına yönelik politika uygulamak mümkün görülmemektedir. Para arzının piyasanın istekleri doğrultusunda hareketi para arzının endojenliğini doğurmaktadır.

Sabit ve istikrarlı bir kur sistemi benimsendiğinde dış ödeme açığı durumunda kurlardaki yükselmeyi önlemek üzere Merkez Bankası piyasaya döviz satacak ve karşılığında ulusal para çekecektir. Bu durum parasal tabanın küçülmesi anlamına gelecektir. Dolayısıyla çoğaltan katsayısı ölçüsünde para arzının daralması söz konusudur.

Genel itibari ile bakacak olursak para politikalarının esnek kur sisteminde daha etkili olduğu, sabit kur sisteminde ise maliye politikalarının daha etkili olduğu gözlemektedir.

Para politikaları dengeyi sağlama da tek başına yetersiz kaldığında maliye politikalarına da başvurulabilmektedir. Her ikisinin yaratacağı etkiler ile denge sağlanmaya ve sürdürülmeye çalışılmaktadır. Ancak etkileri bakımından ele alındıklarında maliye politikalarının iç dengeyi sağlamada, para politikalarının ise faiz oranlarını değiştirerek sermaye giriş ve çıkışlarını etkilemede daha büyük role sahip olmasından dolayı, dış dengeyi sağlamada daha başarılı oldukları söylenebilir.

Ülkelerin dış açık ve fazla vermeleri durumunda uygulayacakları para politikaları harcama değiştirici politikalarda ayrıntılı incelenmiş olup, kısaca aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.

Bir dış açık durumunda Merkez Bankası' nın para politikası araçları yoluyla uyguladığı politikalar şu şekildedir;

- İlk olarak bankaların karşılık oranlarını arttırarak kredi hacmini daraltır. - Ardından reeskont oranlarını arttırarak bankaların kredi vermede kullanacakları fon miktarını daraltır.

- Açık piyasa işlemleri (open market operations) diye bilinen uygulamalar ile Merkez Bankası doğrudan sermaye piyasasına girerek hazine bonosu ve devlet tahvili satar ve kişi ve şirketlerin ellerindeki nakit fonları azaltır.

- Bu durumda bankalarda tutulan mevduat hesapları azalacağından kredi mekanizması tersine işleyerek para arzını birkaç kat daraltır.

- Para arzının daralması faiz oranlarını yükseltir ve bu da ödünç alınabilecek fonları azaltarak yatırımları ve harcama akımlarını daraltır.

- Toplam harcamalardaki düşme ise milli gelir ve çalışma düzeyini düşürür ve bu da bir yandan ithalatın azalmasına, diğer yandan da iç tüketimin azalması nedeniyle üretimden ihracata daha fazla pay ayrılmasına neden olur.

Bir dış fazla durumunda ise izlenen politikalar tersine işleyerek ödemeler bilançosu dengesine olumlu etkide bulunmaktadır (Seyidoğlu, 2007: 14-15).