• Sonuç bulunamadı

Bilindiği üzere aile parçalanması başlı başına bir sosyal problemdir. Ancak yoksullukla birleşince daha güçlü bir etkiye sahiptir. Yoksulluk kimi zaman, aileler üzerindeki tahripkâr yüzünü ailesel parçalanma ya da boşanmalar şeklinde göstermektedir. Yoksulluk ailenin geçimini, aile bütünlüğünü ve ailenin işleyişini tehdit ettiğinden beraberinde aile içi çatışma, uyumsuzluk aile parçalanmalarına sebebiyet vermektedir. Evin geçiminden sorumlu bireyin kaybı, sadece yoksulluğa davetiye çıkarmamakta otorite eksikliğine bağlı aile düzeninin kaybı, aile içi rollerde belirsizlik ve istikrarsızlık da getirmektedir. Erkeğin boşluğunu kadının annenin doldurması halinde aile bütünlüğü görece korunabilmektedir. Aksi takdirde aile çoklu sorunlarla başa çıkmak zorunda kalmaktadır (Aytaç&Öztürk, 2013: 416).

Bu nedenle çalışmanın bu bölümünde, ailenin ne şekilde parçalandığı, evliliğin ne kadar sürdüğü, ölüm yoluyla gerçekleşen aile parçalanmasındaki ölüm nedenleri ele alınacaktır.

3.2.1. Aile Parçalanmasının Şekli

Aşağıdaki tabloda araştırma grubundakilerin aile parçalanma şekilleri ve bunlara ait oranlar görülmektedir:

Tablo 22: Aile Parçalanması Şekli

Aile Parçalanması Şekli Sayı %

Ölüm 82 42,1 Ayrılma 52 26,7 Resmen boşanma 48 24,6 Mahkûmiyet 11 5,6 Diğer 2 1 Toplam 195 100

Yukarıdaki tabloda ailelerin parçalanış biçimleri görülmektedir. Bir ailenin parçalanması birkaç şekilde gerçekleşir. Bunlardan en yaygın olanları ölüm, ayrılma ve

boşanmadır. Boşanmanın yanı sıra resmi olmayan ayrılıklar da bu araştırmada parçalanma olarak kabul edilmiştir. Bu ayrılıklar, uzun süreli olan ve birleşme ile sonuçlanmayan türdendir.

Parçalanmanın bir diğer türü ise mahkûmiyettir. Mahkûmiyetin parçalanma kabul edilmesinin nedeni de ayrılıklarda olduğu gibi uzun süreli olması ve aile bütünlüğünü bozmuş olmasıdır. Bütünlüğü bozulan aileden ziyade haneye kazanç sağlayan kişinin mahkûm olması, başka bir desteği bulunmayan yoksul aileyi direkt olarak yoksul konumuna düşürmektedir. Eşi mahkûm olan yoksul kadınlar bu şekilde hane reisi konumuna gelip evini idare etmek zorunda kalmaktadır. Araştırma grubunda olup da eşi mahkûm olanlardan B.K.(39)1’nin durumu buna örnektir. Onun ifadeleri şöyledir:

“Eşim üç yıl önce yasadışı gazete sattığı için tutuklandı. 4 yılı var. Eşim inşaatlarda çalışıyordu. O zaman durumumuz iyiydi. Eşimden sonra kayınbiraderimin çok kötü olan evine yerleştim. Ara sıra evlere temizliğe gidiyordum. Ancak şimdi kayınbiraderim bırakmıyor. Bana diyor ki sen genç gelinsin başkasının evinde ne işin var. Ben de artık gitmiyorum.”

Bu ifadeler ölüm ve boşanmayla birlikte mahkûmiyetin de kısmi bir aile parçalanması olduğunu ve büyük bir mahrumiyet doğurduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca bir geçinme stratejisi olan evlere temizliği yapmanın sosyal çevre tarafından engellenmesi ekonomik şiddetin de var olduğunu göstermektedir. Ekonomik şiddet konusu fiziksel ve psikolojik şiddetin biraz gerisinde olmasının yanı sıra kadınların yoksulluğu üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Kadınların yaşadığı başlıca ekonomik şiddet durumları aşağıda sıralanmaktadır (Alptekin, 2014: 28-29):

 Hem geleneksel aile sorumluluklarını ve bakım ekonomisi gibi hasta, yaşlı, sakat bakımı vb. işleri hem de çocukların giyimi, salça, turşu vb. gıdalar gibi ekonomik değer üretimini içeren tasarruf ekonomisini kapsayan "ev içi karşılıksız kadın emeği"

 Boğaz tokluğuna kadının emeğine el koymak olan "ücretsiz aile işçiliği”

 Bankamatik kartının kadının elinden alınması, gündeliğin ya da maaşın kadın tarafından kocaya elden verilmesi, çalışma karşılığı ücretini harcama yetkisinin olmaması gibi halleri kapsayan "çalışma gelirine el koymak"  "Bakıcı parasını bile ödeyemiyor", "Çocukları ihmal ettiğine değmez",

"Topu topu üç kuruş", "Ben olmasam aç kalırsın" gibi ifade ve düşüncelerle "kadının gelirinin, kazancının ya da kazanma gücünün küçümsenmesi"  Kadına ailenin gelir ve giderleri hakkında, tasarruflar hakkında, bunların

nerede tutulduğu, nasıl değerlendirildiği hakkında bilgi vermemek, tüm bunlar hakkında görüş bildirmesini ve karara katılmasını engellemek gibi eylemleri içeren "aile bütçesi hakkında bilgisiz bırakmak, kararlara katılmayı engelleyici ve keyfi olmak",

 Kredi kartı ekstresi (hesap özeti), fiş-fatura vb üzerinden tek tek hesap sorarak ya da sadece yol parasını vererek "kadının harcamalarını çok ayrıntılı şekilde kontrol etmek",

 Ev için (yemek, alışveriş gibi) yeterli para vermeden imkânların üstünde bir şeyler (yemek, giyim vb) istemek,

 "Boşanmadan sonra kadın ve çocuk için nafaka ödememek", zaten yoksulluğa düşen kadın ve çocukları daha da zorda bırakmak,

 Yoksulluk yardımlarından faydalanmanın başvuru esasına bağlandığı yerlerde "kadını sosyal yardımlara başvurmaya zorlamak" ya da "dilenciliğe zorlamak" birer ekonomik şiddet örneğidir.

Ölüm faktörü ile parçalanan ailelerin oranı %42,1’dir. Boşanma yoluyla parçalananların oranı %24,6, ayrılma faktörü ile parçalanan ailelerin oranı %26,7’dir. Tabloya göre mahkûmiyet faktörü %5,6’dır. Geri kalan %1 ise diğer nedenlerdir.

Ölüm nedeniyle gerçekleşen aile parçalanmasında fiili evlilik süreleri uzun iken diğer şekillerde gerçekleşen aile parçalanmalarında fiili evlilik süreleri daha kısadır. Aşağıdaki tabloda araştırma grubundaki ailelerin fiili evlilik süreleri görülmektedir:

Tablo 23: Aile Parçalanması ve Evlilik Süresi Arasındaki İlişkinin Dağılımı

Parçalanma Şekli Evlilik Süresi

1 yıldan az 1-3 yıl 4-6 yıl 7-9 yıl 10+ Toplam Ölüm Sayı 0 6 6 4 66 82 % 0,00% 7,30% 7,30% 4,90% 80,50% 100,00% Genel 0,00% 3,10% 3,10% 2,10% 33,80% 42,10% Ayrılma Sayı 2 4 12 9 24 51 % 3,90% 7,80% 23,50% 17,60% 47,10% 100,00% Genel 1,00% 2,10% 6,20% 4,60% 12,30% 26,20% Resmen boşanma Sayı 3 6 14 7 19 49 % 6,10% 12,20% 28,60% 14,30% 38,80% 100,00% Genel 1,50% 3,10% 7,20% 3,60% 9,70% 25,10% Mahkûmiyet Sayı 0 0 0 1 10 11 % 0,00% 0,00% 0,00% 9,10% 90,90% 100,00% Genel 0,00% 0,00% 0,00% 0,50% 5,10% 5,60% Diğer Sayı 0 0 0 0 2 2 % 0,00% 0,00% 0,00% 0,00% 100,00% 100,00% Genel 0,00% 0,00% 0,00% 0,00% 1,00% 1,00% Toplam Sayı 5 16 32 21 121 195 % 2,60% 8,20% 16,40% 10,80% 62,10% 100,00%

Fiili evlilik süresi 1 yıldan az olanların oranı %2,6, 1-3 yıl arası olanların oranı %8,2, 4-6 yıl olanların oranı %16,4, 7-9 yıl arası olanların oranı %10,8 ve 10 yıldan fazla olanların oranı %62,1’dir.

Yukarıdaki sonuçlar arasında boşanma ile ilgili olanlar TUİK verileriyle örtüşmektedir. TUİK’in 2012 yılı araştırma sonuçlarına göre boşanmaların çoğu ilk beş yıl içerisinde gerçekleşmektedir. 2012 yılı içinde gerçekleşen boşanmaların %39,6’sı evliliğin ilk 5 yılı içinde, %21,2’si ise evlilik süresi 6-10 yıl arası olan çiftlerde gerçekleşmiştir (www.tuik.gov.tr).

Ölüm nedeniyle gerçekleşen aile parçalanmalarında evlilik süreleri doğal olarak daha uzundur. Bu şekilde gerçekleşen aile parçalanmalarında fiili birliktelik süresi 10 yıldan fazla olanların oranı yaklaşık %80’dir. Ancak boşanma ve ayrılmalarda durum daha farklıdır. Resmi olmayan ayrılıklarda fiili birliktelik süresi 10 yıldan fazla olanların oranı %47,1 iken boşanmalarda bu oran %38,8’e kadar düşmektedir.

Araştırma grubunda bulunan yoksul kadınların %42,1’i eşini kaybetmiştir. Bunun da kendi içerisinde hastalık, yaşlılık, kaza ve cinayet gibi nedenleri vardır. Aşağıdaki tabloda ölüm nedenleri ve oranları görülmektedir:

3.2.2. Ölüm Nedeni

Araştırma grubundaki yoksul kadınların eşlerini kaybetmelerinin birtakım nedenleri vardır. Bu nedenler ve bunlara ait oranlar aşağıdaki tabloda görülmektedir: Tablo 24: Hane Erkeğinin Ölüm Nedenlerinin Dağılımı

Ölüm Nedeni Sayı % Hastalık 55 67,1 Kaza 13 15,9 Yaşlılık 10 12,2 Cinayet 4 4,9 Toplam 82 100,0

Tabloya göre en önemli ölüm nedeni hastalıktır. Hastalık nedeniyle ölenlerin oranı %67,1’dir. Ocak’a göre hastalık yoksulluğun içkin bir parçasıdır. Yoksulun yaşadığı çevrenin ve oturduğu evin sağlıksız koşulları, işyerinin sağlıksız ortamı, çalıştığı işlerin zorluğu ve yıpratıcılığı ve gündelik yaşamındaki sıkıntı, kısaca yoksulluğun kendisi aynı zamanda çeşitli hastalıkların da sebebidir (Ocak, 2007: 154). İşte tüm bu sebeplerden dolayı hastalık sebebiyle ölenlerin oranı tabloda yüksek görülmektedir. Diğer ölüm nedenleri ve oranları ise şöyle sıralanmaktadır: Kaza %15,9, yaşlılık %12,2 ve cinayet %4,9’dur.