• Sonuç bulunamadı

Boşanmış yoksul kadınların nafaka alıp almama durumları aşağıdaki tabloda görülmektedir:

Tablo 61: Nafaka Alma Durumu

Nafaka Sayı %

Evet 10 20,4

Hayır 39 79,6

Toplam 49 100

Araştırma grubunda yer alan ve eşinden resmen boşanmış olan yoksul kadınların sadece %20,4’ü eşlerinden nafaka alabilmektedir. Geri kalan %79,6’sı ise nafaka almamaktadır.

Arıkan’ın yapmış olduğu boşanma araştırmasında nafaka alanların oranı %48,96, nafaka alamayanların oranı %51,04’tür. Nafaka alanlar içerisinde düzenli olarak alanların oranı %38,3, düzenli olarak alamayanların oranı %61,7’dir (Arıkan, 1992: 157). Bu oranlar yoksul ailelere kıyasla varsıl ailelerde nafaka alanların daha fazla olduğunu göstermektedir.

Boşanma, yoksul ve varsıl çiftler arasında farklılık gösteren olguların başında gelmektedir. Varsıl çiftler için boşanma daha kolay gerçekleşirken yoksullarda daha zor koşullarda gerçekleşmektedir. Bu nedenle eşlerinden boşanan yoksul kadınlar nafaka imkânlarından büyük ölçüde yararlanamamaktadırlar. Çünkü yoksul kadınlar için boşanmak genel manada eşlerinden kurtulmak anlamına gelmektedir. Özellikle sosyal kontrol mekanizmasının yüksek seviyede çalıştığı yoksul semtlerde veya bölgelerde kadın için eşinden boşanmak tam bir utanç vesilesidir. Buna rağmen şartları zorlayarak boşanan kadın ya hiç nafaka alamamakta veya son derece cüzi bir miktar elde etmektedir. Bunun nedeni ise kadının boşanmayı koşulsuz şartsız istemesi veya kabul etmesi ya da eşinin maddi koşullarının nafaka vermeye elverişli olmamasıdır.

Eşinden kurtulmak amaçlı boşanıp da nafaka talep etmeyen yoksul kadınlardan N.Ö. (56), durumunu şöyle ifade etmektedir:

“Kocam resmi bir kurumda çalışıyordu. Ama ahlaksız bir adamdı. Uyuşturucu kullanıyordu. Maaş aldığı zaman 10-15 gün ortadan kayboluyordu. Parayı bitirip öyle eve geliyordu. Bana diyordu ki git para bul nasıl bulursan bul, istersen namusunu sat. Bizi bir defasında bıçakla kesmeye kalktı sürekli şiddet uyguluyordu. Tüm bu nedenlerden dolayı 8

yıl önce eşimden boşandım. Davayı ben açtım. Nafaka istemedim ki bir an evvel kurtulayım.”

Boşanan yoksul kadınlardan bir diğeri olan S.D.(39) ise şunları ifade etmiştir: “15 yıl önce 24 yaşımdayken eşimden resmen boşandım. Eşimden bir an evvel kurtulmak için nafaka bile istemedim. 3 çocuğumu mahkeme babasına verdi. Onlar 8 yıl üvey anneyle kaldılar sonra bana kaçtılar. Çocuklar üstüme kalınca yoksulluk problemim daha da arttı ”

Benzer bir durum da S.Y.(35)’de görülmektedir. Ancak bunun farkı nafaka vermemeyi boşanmak için şart koşanın erkek olmasıdır:

“Kocam beni ve çocuklarımı bırakıp yurtdışına çalışmaya gitti. Ancak bir daha geri dönmedi. Evlere temizliğe giderek çocuklarıma baktım. Eşimden resmen ayrı olmadığım için yardım kuruluşları yardım etmiyorlardı. Eşimin ailesi vasıtasıyla ona ulaştım ve boşanmak için yalvardım. Eşim nafaka vermemek koşuluyla beni boşayabileceğini söyledi. Ben de kabul ettim.”

Yukarıdaki ifadeler yoksul kadınların eşlerinden kurtulmak için nafaka talebinden vazgeçtiklerini ortaya koymaktadır. Bazı durumlarda ise nafaka almayı hak ettiği halde eski eşinin ödememesi sonucu mağdur olan yoksul kadınlar da vardır. Bu durumda yoksul kadın geçimini farklı bir yola başvurarak sağlamak zorunda kalmaktadır. F.Y.(45) bunlardan biridir:

“Eşim soğuk demir işçisiydi. İşleri fena değildi ama eve doğru düzgün bakmıyordu. İçip beni dövüyordu. Bu yüzden boşandım. 7 yıl oldu. Hâkim çocukları bana verdi. 300 TL nafaka almama karar verdi. Ancak eşim nafakayı ödemiyor. 2 çocuğum var. İkisi de birinci sınıfa gidiyor. Onların geçimini sağlamak için ev temizliğine gidiyorum. Çocuk yardımına yazıldım ama daha çıkmadı.”

Görüldüğü üzere nafaka alma durumu boşanan kadınlar ve onların çocukları için oldukça zordur. Newman’a göre boşanmayla birlikte çocukların hayat standartlarında bir azalma meydana gelmektedir. Kadınların yüksek ücret kazanma şansı, daha önce birlikte yaşadığı erkeğe nazaran daha düşüktür. Bunun da ötesinde birçok sorumsuz

baba da, çocuklara nafaka ödemekten kaçınabilmektedir. Boşanmış çiftlerden, fiziksel olarak zorluklar yaşadıkları için kocasından, çocukları için nafaka alan kadınların oranı ABD’de yapılan bir araştırmaya göre yüzde 57 civarındadır (Newman, 2013: 105). Yine ona göre erkeklerin yalnızca yüzde 46,8'i tam nafaka ve yüzde 29,5'i kısmi nafaka öderken, yüzde 23'ü ise hiçbir ödeme yapmamaktadır. Boşanmış kadınların yarıdan fazlası, yasaların ön gördüğü nafakanın tamamını alamamaktadır. Nafaka oranları ise özellikle, zaten son derece yoksul şartlarda hayatını sürdürmeye çalışan zenci ve Latin Amerikalı kadınlara, daha düşük oranlarda verilmektedir (Grall akt. Newman, 2013: 105). Bu araştırmada tespit edilen nafaka miktarları ise aşağıdaki tabloda görülmektedir: Tablo 62: Aylık Nafaka Miktarı Dağılımı

Aylık Nafaka Miktarı Sayı %

0-200 TL 3 30

201-400 TL 5 50

401-600 TL 2 20

Toplam 10 100

Tabloya göre nafaka alanların %30’u 0-200 TL, %50’si 201-400 TL, %20’si ise 401-600 TL almaktadır. Bu oranlar ise herhangi bir ailenin geçimini sağlayacak asgari düzeyin son derece altındadır.

Nafaka miktarının belirlenmesi hakimin inisiyatifine bırakılmıştır. Hakim erkeğin ekonomik durumunu, kadının ve çocukların yoksullaşma riskini göz önünde bulundurarak bir karar vermektedir. Boşanma davası görülen mahkeme eşlerden birisinin talebi olması nedeniyle nafaka ödenmesine yönelik hüküm verebilmektedir. Nafaka türleri birbirinden farklılık göstermektedir. Yoksulluk Nafakası, iştirak nafakası, tedbir nafakası gibi nafaka türleri bulunmaktadır ve boşanma davası neticesinde hakimin ödenmesine hükmettiği nafaka ile ilgili olarak nafakanın ödenmemesi, İcra İflas Kanunu içerisinde 344. Maddede ele alınmaktadır. Nafaka ödenmemesi durumunda bireylerin alacağı ceza İcra İflas Kanununda belirtilmiştir. Söz konusu kanunun 344. Maddesine göre nafaka ödemesine hükmedilen tarafın mevcut nafakasını ödememesi durumunda, nafaka alması gereken kişinin şikâyeti üzerine İcra Ceza Mahkemesi, nafaka ödemeyen kişi hakkında 3 aya kadar tazyik hapsine karar verir. Hapis cezasına hükmedilen nafaka ödemesi gereken kişi, hapis cezasının uygulamaya

konulmasından sonra nafaka borcunu öderse tahliye olabilmektedir (bosanmadavam.com)

3.8.2. Ölüm Aylığı

Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) asgari 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 gün prim ödeme ile ölüm aylığından rahat bir şekilde yararlanabilmek mümkünken yoksulların bu imkândan yeterince yararlanamadığını görmekteyiz. Öte yandan bu primin sonradan yatırılması da ölen kişinin eş ve çocuklarına ölüm aylığı kazanma hakkı tanıyabilmektedir. Askerlik, doğum ve yurtdışı borçlanması yoluyla 900 günlük primi sonradan yatıran dul veya yetimler bu haktan faydalanabilmektedir (www.sgk.gen.tr). Ancak, yoksullar bu haktan faydalanabilmek konusunda yeterince bilgi sahibi olmamakla birlikte aynı zamanda bu primi ödeyecek ekonomik imkânlara da sahip değildirler.

Eşi vefat eden kadınların veya yetim çocukların eşlerinden veya babalarından kalan ölüm aylığını alabilmeleri belli koşullara bağlanmıştır. Kadınlar vefat eden eşinin aylığını yeniden evlenmediği sürece alabilirler. Dul aylığı alan kişi eğer evlenirse bu durumu SGK'ya bildirmelidir ve aylığı kestirmelidir. Aylığını kestiren kişi, evlendiği eşinden ölüm, boşanma vb. hallerde ayrılması halinde eski eşinin dul aylığını yeniden alabilir. Devlet memuru olarak çalışması, devlet memuru olarak emekli aylığı alması halinde dul aylığı kesilmez, aylık yüzdesi eşinin aylığının yarısı olur (% 50). Sigortalı, Bağ-Kur'lu çalışması, Sigortalı, Bağ-Kur'lu olarak yaşlılık aylığı alması halinde dul aylığı kesilmez, aylık yüzdesi eşinin aylığının % 75'i olur.

Vefat eden anne veya babasından yetim aylığı alma şartları arasında evli olmamak ve devlet memuru olmamak şartları bulunmaktadır. Sigortalı veya Bağ-Kur'lu olarak çalışmaları, Sigortalı veya Bağ-Kur'lu olarak yaşlılık aylığı almaları halinde yetim aylıkları kesilmez(www.sgk.gen.tr).

Tablo 63: Ölüm Aylığı Dağılımı

Ölüm Aylığı (Sosyal Güvenceli) Sayı %

Evet 23 11,8

Hayır 172 88,2

Tabloya göre araştırma grubunda yer alan yoksulların %11,8’i ölüm aylığı alırken, ölüm aylığı alamayanların oranı %88,2’dir. Ölüm aylığından kasıt, eşini kaybetmiş olan kadınların hem eşinin sosyal güvencesinden yararlanması hem de ondan kalan emekli maaşıyla geçinmesidir. Ayrıca resmen boşanan kadının ölen babasından kalan maaşı alması da buna girmektedir. Ancak yoksulların sosyal güvenceden yoksun olarak çalışması kendisinden sonraya kalan aile bireylerini de olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

Araştırma grubunda yer alan ve ölüm aylığı alan yoksulların almış oldukları maaş miktarları ise aşağıdaki tabloda görülmektedir:

Tablo 64: Ölüm Aylığı Miktarının Dağılımı

Ölüm Aylığı Miktarı Sayı %

0-300 TL 13 56,5

301-600 TL 3 13

601-900 TL 7 30,4

Toplam 23 100

Tabloya göre ölüm aylığı alanların yarıdan fazlası yani %56,5’i aylık 0-300 TL, %13’ü aylık 301-600 TL ve %30,4’ü ise aylık 601-900 TL gelir elde etmektedirler. Bu oranlara baktığımızda ölüm aylığı miktarlarının yoksullarda oldukça düşük olduğunu görebilmekteyiz. Ancak, sigorta ve düzenli bir gelir elde eden yoksulların diğer yoksullara oranla daha avantajlı olduklarını söyleyebiliriz.