• Sonuç bulunamadı

3.3. Evlenme Süreci, Boşanma ve Ayrılık

3.3.2. Boşanma/Ayrılma Nedenleri

Yoksul ailelerde boşanmanın şekli, nedenleri ve bunlara ait oranlar diğer ailelere nazaran farklılık göstermektedir. Aşağıdaki tabloda araştırma grubundaki ailelerin boşanma nedenlerinin dağılımı görülmektedir:

Tablo 27: Boşanma Nedenlerinin Dağılımı

Boşanma Nedeni Sayı %

Aldatma 23 22,1

Sebepsiz terk 20 19,2

İşsizlik, yoksulluk ve diğer ekonomik sebepler 14 13,5

Aile içi şiddet ve baskı 13 12,5

Anlaşmalı 11 10,6

Alkol, kumar, madde bağımlılığı 10 9,6

Geçimsizlik, kendi hatalarım 8 7,7

Başkalarının kışkırtması 4 3,8

Cinsel sorunlar 1 1

Toplam 104 100

Araştırma grubunda bulunanların en önemli ayrılık nedeni aldatma veya başka bir kadınla birlikteliktir. Burada aldatmadan ziyade başka bir kadın nedeniyle erkeğin önceki eşinden vazgeçmesi söz konusudur. Çünkü yoksul kadınlar genellikle kısa süreli aldatma olayını normal gördüklerini ifade ederlerken, uzun süreli birlikteliklerin ayrılığı zorunlu hale getirdiğini veya eşlerinin bu durumdan sonra kendilerini istemediğini belirtmişlerdir. İşte tüm bu faktörlerden dolayı eşinden ayrılan yoksulların oranı %22,1’dir.

Aldatmadan sonra ikinci sırada sebepsiz bir şekilde evi terk durumu gelmektedir. Bunun oranı ise %19,2’dir. Aslında tamamen sebepsiz demek doğru bir şey olmasa da en azından görüşülen kadınlar bunun böyle olduğunu ifade etmişlerdir. Bunu gerçekleştiren erkekler bir müddet sonra yaşadıkları hayat tarzından sıkılarak yeni arayışlar içerisine girmektedirler. Bu arayış neticesinde tamamen kurtulma yolunu seçerek evi terk edebilmektedirler. Burada mağdur olan yine kadın ve çocuklar

olmaktadır. Ancak en büyük mağduriyet ise yine kadına aittir. Çünkü bu durumdaki kadın ekonomik anlamda sıkıntıya girebildiği gibi sosyal ve psikolojik anlamda da büyük sorunlar yaşayabilmektedir. Bu duruma örnek olarak A.B.(50)’nin söylediklerini gösterebiliriz:

“Hiçbir sebep yokken kocam bizi 9 yıl önce terk etti. Üç çocuğumla ortada kaldık. Benden başka iki eşi daha var. Hiçbirimizle resmi nikâhı yok. Bir eşinden 8 diğer eşinden 2 çocuğu var. Biz iki kuma evdeydik. Bir gece yarısı ikimizi birden yakmaya kalktı. Hortumla üzerimize su sıkarak şiddet uyguluyordu. İkimizin saçını birbirine bağlayıp dövüyordu. Doğru düzgün çalışmıyordu. Çalışsa da üçüncü eşine para yolluyordu. Biz şu an tamamen yardımlarla geçiniyoruz.”

A.B.’nin anlattıkları tam bir trajedi örneğidir. Burada aynı evde gerçekleşen çok eşli evlilikle birlikte ayaklar altına alınan kadınlık onurunun yanı sıra acımasızca uygulanan şiddet ve daha da ötesi yoksulluğun en derin formuna terk etme durumu söz konusudur. Ancak asıl sorgulanması gereken bir diğer nokta kadınların veya onların ailelerinin resmi nikâhsız ve çok eşli evliliğe razı olmalarıdır.

Newman’a göre çok eşliliğe razı olmanın iki boyutu vardır: Ona göre çok eşlilik sıklıkla, nüfus ve ekonomik şartlarla ilişkilendirilir. Mesela Rusya'da birçok insan, özellikle de kadınlar, nüfus baskısını gerekçe göstererek, çok eşli evliliğin yasal hâle getirilmesi yönünde hükümete baskı yapmaktadır. Rus nüfusu her yıl yüzde 3 oranında azalmakta olup toplumdaki erkeklerin sayısı kadınların sayısından 9 milyon daha azdır. Poligami, özellikle kırsal alanda birçok kadına koca sahibi olma, finansal ve fiziki destek talep etme ve çocuklarına meşruiyet kazandırma imkânı sunmaktadır (Newman, 2013: 99). Ancak sebebi ne olursa olsun çok eşlilikte yoksulluk kültürü ve yoksulluk döngüsünün etkisini rahatça görebilmekteyiz. Yani bekâr hayatta yaşanılan ekonomik güçlüklerin sağlıksız evlilikler doğurduğunu söyleyebiliriz.

Eşi kendisini sebepsiz yere terk eden kadın bir yandan eşinin sürekli gelme umudunu taşırken, diğer yandan hayatını idame ettirebilmek için ailesinden destek istemektedir. Ancak çoğu zaman resmen boşanma olayı gerçekleşmediği için ailesi kızını ve özellikle de çocuklarını kabul etmemektedir. Bunun sonucunda ise kadın çocuklarıyla birlikte büyük bir trajedi yaşamaktadır. Bu trajedinin en büyük

göstergelerinden biri ise yalnızlık ve sahipsizlik duygusudur. Bunun neticesinde yoksul kadın ağır psikolojik sorunlar yaşayabilmektedir.

Araştırma grubundaki yoksulların eşlerinden ayrı olmalarını etkileyen üçüncü temel faktör ise hanenin ekonomik koşullarıdır. Ekonomik koşullardan kastedilen şey, erkeğin evin idaresi noktasında yetersiz kalmasıdır. Özellikle erkeğin işsiz olması hem erkeği hem de ailenin diğer üyelerini son derece olumsuz etkilemektedir. Bu noktada bazen erkek ayrılmayı isterken çoğu zaman da kadın ayrılığa taraftar olmaktadır. Ancak şunu belirtmek gerekir ki, görüşülen kadınlar işsizliğin getirmiş olduğu yoksulluktan ziyade erkeğin sorumsuzluğundan şikâyet ederek ayrılma yolunu seçtiklerini belirtmişlerdir. F.Y.(52) durumunu şöyle anlatmaktadır:

“Eşim boş geziyordu. Eve faydası yoktu ama zararı çoktu. Bu yüzden aramızda devamlı tartışma oluyordu ve bana dayak atıyordu. En sonunda evi terk etti. Önceden de zaman zaman bırakıp gidiyordu ama 6 yıldır hiç görmedim. Önceleri boşanmak istemedim ama şimdi istiyorum. Fakat eşim ortalarda olmadığı için boşanamıyorum. Tamamen yardımlarla geçiniyorum. SYDV 3 ayda bir 200 TL yardım alıyorum. Mamuret’ül Aziz Vakfı yardım ediyor. 3 çocuğum var. 3’ü de okuyor. 150 TL kira ödüyorum. Onu da hayırseverler veriyor.”

İşsizliğin dışında yetersiz gelir, iflas-zarar gibi ekonomik sorunlar da ayrılığa yol açabilmektedir. Nasıl ki boşanma veya ayrılma bir yoksulluk nedeni ise yoksulluk veya ekonomik sorunlar da ayrılık ve boşanma nedeni olabilmektedir. Tabloya göre ekonomik nedenlerden dolayı gerçekleşen ayrılıkların oranı %13,5’tir.

Kadın yoksulların eşlerinden ayrılmalarını etkileyen dördüncü önemli faktör ise aile içi şiddet ve çeşitli baskılardır. Bu nedenden dolayı eşinden ayrılanların oranı %12,5’tir. Aile içi şiddet ve baskı konusu ileride ayrıntılı bir şekilde değerlendirilecektir. Ancak yine de durumu örneklendirmek adına N.D.(49)’nin anlattıklarını aktarmakta fayda vardır:

“2 yıl önce kocam bizi dışarı attı. 2 çocuğumla ortada kaldık. Kocam zaten düzenli çalışmıyordu. Bize baskı uyguluyordu. Evden dışarı çıkmamıza izin vermiyordu. Beni ve çocuklarımı dövüyordu. En sonunda

kendisine karşı geldik ve bizi kovdu. Oğlum lokantada çalışıyor. Onunla geçinmeye çalışıyoruz.”

Bu ifadeler şiddet ve baskıların realitesini ve ona verilen karşılığın olumsuz sonucunu göstermektedir. Öte yandan bir diğer sorun ise ortada kalan kadının çocuğunun eline bakması ve onun getirdiği gelire muhtaç olarak yaşamasıdır. Bu şekilde hayatın idame ettirilmesi, çocuğun evlenip yeni bir hayat kurmasını engelleyebilmekte ve ayrıca evlenmesi durumunda annesini hiçbir geliri olmayan sahipsiz durumuna getirebilmesine neden olmaktadır. Eşinden şiddet gören kadınlara bir diğer örnek ise N.G.(49)’dir:

“20 yıldır eşimden resmen ayrıyım. Psikopat gibi biriyle evlenmiştim. Yıllarca bana eziyet etti. Yemediğim dayak kalmadı. En son üstüme birini bulup evlendi ve beni boşadı. Ayda 120 TL nafaka alıyorum. Nafakamı artırmak için mahkemeye gittiğimde bile beni vurdu. Kızıma diyor ki seni Elazığ’da gezdirmeyeceğim. 200 TL aylığım olsa başka hiçbir şeye ihtiyacım olmazdı. 1 kızım var o da bugün yarın evlenecek ve ben kimsesiz kalacağım.”

Yoksul eşlerin ayrılığını etkileyen bir diğer önemli neden ise anlaşmalı boşanmadır. Tabloya göre anlaşmalı bir şekilde boşananların oranı %10,6’dır. Anlaşmalı boşanma genellikle iki şekilde gerçekleşmiştir. Birincisi kadının ölen babasının maaşını alabilmesi için eşinden yalnızca resmiyette boşanıp, fiilen beraberliğini sürdürmesi, diğeri ise erkeğin yurtdışına rahat gidebilmesi ve orada evlilik yaparak çalışma izni alabilmesi içindir. Birinci duruma örnek olarak S.C.(43)’nin durumu gösterilebilir.

“Eşim hırsızlıktan dolayı 9 yıl önce cezaevine düştü. Bundan 1 yıl önce de anlaşmalı bir şekilde boşandık ki babamdan kalan maaşı alayım. Babamın maaşının yarısını ben yarısını da kız kardeşim alıyor. Çok defa intiharı düşündüm. Özellikle de eşim şiddet uyguladığı zaman. Çocuğum okulu terk etti. Sokaklarda çalışıyor.”

İkinci durumda ise çoğu zaman erkeğin kadını kandırdığı gözlenmiştir. Erkek yurtdışına gidip orada evlendiği zaman ailesi ile olan bağlarını koparmıştır. Görüşülen yoksullardan L.Y. (48) bu konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“25 yıl önce kocam Almanya’ya gitti. Başka bir kadınla sadece resmiyette evlenip, çalışma izni alması gerektiğini söyleyerek benden boşanmak için izin istedi. Ben de kabul ettim. 17 yıl önce boşandık. Sonra yüzümüze bile bakmadı. Sadece çocuklarımdan birinin kendi yanında kalmasını istedi ve o da şu an babasıyla beraber kalıyor.”

Tabloya göre araştırma grubundaki yoksulların ayrılmasını etkileyen bir diğer önemli etken alkol veya madde bağımlılığıdır. Bunun oranı %9,6’dır. Burada ağırlıklı olan alkol kullanımıdır. Alkol veya diğer maddelerin sürekli kullanımı öncelikli olarak aile ekonomisine büyük zarar vermektedir. Çünkü bu maddelerin temini oldukça maliyetlidir. Diğer yandan alkol veya madde kullanan bireyler diğerlerine göre daha fazla şiddet eğilimlidirler. Görüşülen kadınlar alkol kullanan eşlerinin kendilerini ve çocuklarını sürekli dövdüklerini belirtmişlerdir. Bu yoksullardan biri olan Y.B.(41) durumunu şöyle anlatmaktadır:

“Eşimden 13 yıl önce boşandım. Boşanma nedenimiz eşimin kötü alışkanlıklarıdır. Alkol alıp kumar oynuyordu. Bana ve çocuklarıma şiddet uyguluyordu. Küçük çapta mafyaydı. Boşanma davasını ben açtım ve hiçbir şey istemedim. Babamdan kalan 280 TL maaşla geçiniyorum. Babamın yıkık dökük evinde 3 çocuğumla kalıyorum. Aldığım maaşı faturalara veriyorum. Bir ablam var durumu kötü ama yine de yardım ediyor. Durumu iyi olan akrabalarım da var ama yardım etmiyorlar.”

Y.B.’nin yukarıda anlattıkları, erkeğin ailesi ile olan ilgisinin sadece negatif yönde olduğunu ortaya koymaktadır. Bu negatifliğin en önde gelen unsuru ise kötü alışkanlıklardır. Bunun dışında yoksulluk ve şiddet durumları söz konusudur. Bir araya gelen birçok neden kadının kurtulmak için boşanma davasını açıp hiçbir şey talep etmemesini doğurmaktadır. Bir diğer yoksul K.Y.(35) ise şunları söylemektedir:

“15 yıl önce amcamın oğlu ile evlendim. Eşim psikopat gibi biriydi. Eroin ve bally kullanıyordu. Bir defasında bizi eve kilitleyip 3 çocuğumla birlikte biz içerdeyken dışarıdan evi yakmaya kalktı. Komşular yetişip kurtardı. Benden ziyade çocuklarıma daha fazla şiddet uyguluyordu. 6 yıl önce boşandım. 8 kardeşi var. Kardeşleri çok iyi ama benim şansım kötüymüş. Ne kendi ailemden ne eşimin ailesinden hayır gördüm. Ben de

kendi evimde kaldım. Yiyecek ekmeğim bile yoktur. ÇHGM’den yardım alıyorum. 200 TL kira ödüyorum.”

Tabloya göre ayrılığa daha çok kendilerinin neden olduğunu belirtenlerin oranı %7,7’dir. Tüm ayrılık nedenleri içerisinde oldukça düşük bir oran olarak göze çarpmaktadır.

Boşanma veya ayrılık nedenlerinden bir diğeri ise %3,8 oranla başkalarının kışkırtmasıdır. Başkalarının kışkırtması boşanma veya ayrılmaların birinci nedeni olarak fazla görülmese de çoğu ayrılıklar da gizli neden olarak kabul görülmektedir. Görüşülen yoksullardan H.G.(42) şunları ifade etti:

“Kocam eskicilik yapıyordu. 3 aydır bırakıp gitmiş. Nereye gittiğini bilmiyorum. Hayırseverler bize bakıyor. 250 TL olan kiramı onlar ödüyorlar. Bir haftadır çay şekerim yoktu. Komşularım bana verdiler. Gerçi kocam buradayken de durumumuz kötüydü. Ancak şimdi daha kötü. Ne yaptıysa eşimin halası yaptı. Kendi kızını ona vermek istiyormuş. Bu yüzden beni bir türlü sevmedi. Kocamı bana düşman etti.”