• Sonuç bulunamadı

C- Literatür ve Yöntem

1.4. Osmanlı’da Para ve Para Sistemi

1.4.2. Osmanlı’da Para Tağşişleri

Kıymetli madenlerden yapılan madenî paraların içeriğinde yer alan gümüş ve altının saflık derecesinin düşürülmesine tağşiş denilmektedir.298 Tağşiş işlemi ile esasında eski

paralar içinde yer alan değerli maden oranının düşürülerek tekrar piyasaya sürülmekte ve aradaki değer farkı da bütçeye gelir kaydedilmektedir.299Emisyon yolu ile piyasadaki para arzı artırılırken, senyoraj yoluyla da gelir elde edilmektedir. Devletin kıymetli maden cinsinden borçları kısa dönemde azalmakta ve ödeme imkânına kavuşmaktadır.300Devlet

özellikle bunalım dönemlerinde ve savaş sırasında açıkları kapatmak için kullandığı tağşiş uygulamasında; piyasadaki sikkeleri topluyor, bunların değerli maden içeriklerini azaltarak tekrar piyasaya sürüyordu. Bu işlem sonunda daha fazla para basıldığı için aradaki fark hazineye gelir olarak kalıyordu.301

Monometalist olarak adlandırılan dönemde, Osmanlı Devleti’nde iktidarı elinde

297 Cüneyt Ölçer, Sultan Abdülaziz Han Devri Osmanlı Madeni Paraları, (İstanbul:1979), 34-42.

298 Ethem Eldem, “Osmanlı Para Sistemi ve Tağşiş Politikası: Dönemsel Bir Analiz,” Bankacılar Dergisi, S.56,

(2006): 10-28

299 Öner Erdoğan, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali İdare, (Ankara: T.C. Maliye

Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Yay., 2005),132.

300 Eldem, age, 12.

301Osman Kılıçkıran, Türkiye’de Enflasyon Analizi ve Model Araştırması, (Ankara:1991), 49.

Tağşiş: sikkenin içindeki değerli metal miktarında, devlet lehine, bir azaltma yapılması demektir. (İktisatta bu

olaya senyoraj vergisi denilmektedir). Bir devletin hazinesinde ödeme yapmak için para kalmazsa, devlet eldeki sikkeleri eritip değerli maden içeriklerini azaltacak ve ödemelerini düşük ayarlı sikkelerle yaparak kısa vadede ek gelir sağlamış olacaktır.

bulunduran her padişahın sikkeyi kendi adına bastırması âdettendir. Eski sikkelerin tedâvülden kaldırılıp yerlerine yeni padişahın adını taşıyan sikkelerin getirilmesi işlemine tecdîd-i sikke denilmiş ve bu uygulama esnasında her sikkenin ağırlığı bir buğday tanesi kadar (yaklaşık olarak 48 mg.) azaltılmıştır. Yani bir anlamda tecdîd-i sikke ile tağşiş uygulaması birlikte yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde tağşiş uygulamalarını üç dönemde incelemek mümkündür. Bunlar 15. yüzyıl Fatih Sultan Mehmet dönemi, 1585-1586 tağşişi ve yaşanan mali istikrarsızlıklar dönemi ve 19. yüzyıl başı II. Mahmud (1808-39) dönemidir. Gümüşe dayalı istikrarlı yılları kapsayan dönemde tecdîd-i sikke ve tağşîş işlemine ilk defa ve en çok Fatih Sultan Mehmet döneminde başvurulmuştur.302 Osmanlı Devleti’nde

sikkenin ilk basıldığı 1326 yılından II. Mehmet’in tahta çıktığı 1444 yılma kadar ki süreçte parasal manada istikrar söz konusudur. Akçeler büyük oranda saf olup içlerine çok az miktarda bakır katılmaktaydı. 1444 yılma kadar akçenin ağırlığı 1,15-1,20 gramdı. (1441- 1481) yılları arası akçeye altı kez müdahalede bulunularak gümüş içeriği ve ağırlığı düşürüldü. Fatih Sultan Mehmet’in tağşîşleri; 1444, 1451, 1460- 1461, 1470-1471, 1475- 1476, 1481 yıllarında yapılmış olup akçenin içeriğindeki gümüş oranı %30 oranında azaltılmıştır. Fatih ile birlikte Osmanlı Devleti imparatorluk sürecine girmiş, mali giderler artmış, fetih politikaları sebebiyle yönetim giderleri artmıştı. Bu sebeplerden dolayı devlet tağşîş işlemine başvurmuştur. Tağşîşlerden en fazla zarar görenler akçe üzerinden sabit ödeme ile maaş alanlardı. Yeniçeriler gibi askeri sınıf tağşîşlerden dolayı ortaya çıkan enflasyonist süreçten büyük zararlar görmüştür.

II. Bayezid tahta çıktığında tağşîşlere son vermeyi taahhüt etmiştir. 1481-1585 yıllan arası devlet tağşîş politikalarını terk etmiş, akçenin içeriği ile oynamamış ve parasal manada istikrar yeniden sağlanmıştır.

16. yüzyılla birlikte tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de nüfus artış göstermiş sonuç olarak talepte de bir artış yaşanmıştır. Yerel ve uluslararası ticaretin arttığı, piyasa için üretimin yapılmaya başladığı bu dönemde yerli para veya yabanca para ile yapılan kredi işlemleri de yaygınlaşmıştı. Yukarıda da bahsedildiği gibi 1481-1585 yıllan arası parasal istikrar sağlanmıştı. Ancak 16. yüzyılın İkinci yarısından itibaren bu olumlu tabloda bozulmalar başlamıştır.

302 Şevki Nezihi Aykut, “Osmanli İmparatorlugu’nda Sikke Tecdidleri”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat

Amerika'nın keşfinden sonra Avrupa’ya akın akın gelen kıymetli madenler, mal ve hizmetlere olan talebi artırmış, ticaret hacmini büyütmüş ve fiyatların artmasına sebep olmuştur. 16. Yüzyılın ikinci yansında karşı karşıya kalınan bu enflasyonist süreç sonucunda Osmanlı Devleti’ne de bol miktarda yabancı sikke girişi olmuştur. Böylece Osmanlı Devleti’nde de nispi olarak gümüş bolluğu ile fiyatlar yükselmiş ve halkın gelirinde düşme yaşanmıştır.

Avrupa’da fiyat devrimi olarak anılan bu süreçte Osmanlı Devleti’nde bütçe açık vereye başlamış, 16. Yüzyılda girilen savaşlarında etkisi ile mali anlamda büyük bir sıkıntı yaşanmaya başlamıştır. Tağşîşin hemen öncesinde 1584’te 100 dirhemden kesilen akçe miktarı 450 iken, tağşîşten hemen sonra 1586’da 800’e çıkmıştır. Akçenin ağırlığı da aynı yıllarda 0,68 gramdan 0,38 grama düşmüştür. 1669 yılına gelindiğinde ise, akçe iyice küçülmüş ve incelmiştir. Artık 100 dirhemden 1400 akçe kesilmeye başlanmış; ağırlığı da 0,23 grama düşmüştür.303

Avrupa’da gram gümüş cinsinde ifade edilen fiyatların 16. yüzyılın başlarından 17. yüzyılın ortalarına kadar yüzde 100’den, hatta kimi ülkelerde yüzde 200’den fazla arttığı ayrıntılı olarak belgelendirilmiştir ve bu yaygın olarak kabul gören bir olgudur. Ayrıca, bu dönemde para birimleri tağşîşe uğrayan ülkelerde, toplam fiyat artışlarının yüzde 600’e ulaştığını, hatta aştığı bilinmektedir. Tüm fiyatların aynı hızda artmadığı, tarımsal fiyatların mamül mallarınkinden daha hızlı yükseldiği de söylenebilir.304

1580’de 100 gram halis ayar gümüşten 450 akçe basılırken 1585 yılı devalüasyonu ile 850 akçeye çıkarılmıştır. Böylece akçenin gümüş içeriği %44 azaltılmıştır ve o döneme kadarki en büyük tağşiş işlemini gerçekleştirmiştir. Akçenin gümüş içeriği seferlerin ve savaşların sonucunda resmi standartların çok altına inip, fiyatlar hızla artmaya başlayınca, devlet akçenin resmi standartlarını yeniden belirlemeye çalışmıştır. Bu uygulamaya tashih- i sikke (devalüasyon) politikası denmektedir.

Gümüş akçenin altın para karşısında hızlı değer kaybı ile, iyi para konumuna geçen altın para, piyasayı büyük ölçüde gümüş paraya terk etmiştir (Greshâm Kanunu). Ancak, tashih-i sikke politikaları sonucunda, akçenin satın alma gücü daha da azalmış ve fiyatlar yükselmiştir.

303Şevket Pamuk, Osmanlı İmparatorluğunda Paranın Tarihi, (İstanbul: Tarih Vakfı Yayınlan, 1999), 143. 304Pamuk, age, 42.

1768’den itibaren girilen ve başarısızlıkla sonuçlanan savaşlar, Osmanlı para ve fiyat sistemini etkilemiştir. Rusya, Avusturya ve Fransa ile girişilen bu savaşlar sırasında merkezi devletin içteki gücü azalırken malî bunalım ağırlaşmış, para değerindeki düşmeler 1830’lara kadar sürecek bir fiyat artışları dönemi başlatmıştır.

1789-1844 yılları arasında büyük tağşişler yapılmıştır. III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde, Yunanistan, Mısır, Rusya, Avusturya ile yapılan savaşlar ve ülkenin kendi içindeki finansman bunalımları sonucu, 1789,1808, 1810 ve 1827-28 gibi yıllarda akçe sürekli tağşîşe uğramıştır. Eldeki bilgilere göre 1788 yılında 1 kuruş 13 gram saf gümüş içerirken, 1844 yılında 1 kuruş içinde sadece 1 gram saf gümüş bulunur hale gelmiştir.305

19. yüzyılın ilk yarısında, 1808-1830 yılları arasında, altın sikke 35, gümüş ise 37 kez tağşişe uğramıştır. O zamana kadar yapılan tağşişlerde yeniçerilerin muhalefeti ile kar- şılaşılırken l826’da Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesi sebebiyle tağşişlerin karşısındaki muhalefet de bir ölçüde kırılmıştır.306 Bu dönemde Osmanlı parasının iç değeri kadar dış

değeri de düşmüş; enflasyonla birlikte devalüasyon olayları da yaşanmıştır.307

Osmanlı padişahları her yeni akçe bastırdıklarında “gümüş yasakları” çıkararak eski akçelerin kullanılmasını yasaklamışlardır.308 1844 yılında Tashih-i Ayar Kanunu ile paranın

yalnız gümüşten darp edilmesi yerine hem gümüş hem altından darp edilmeye başlanmıştır. Yeni Osmanlı lirası 100 kuruş olarak tanımlanmış ve değeri 18 şilin olarak belirlenmiştir.309

Bu kanunla yüzyıllarca sürmüş olan tağşîş işlemlerine son verilmiştir. Altın ve gümüşe darp serbestisi tanınarak çift metal standardına geçilmiştir.310 Ayrıca bu ferman ile kâğıt para

305Selim Tarlan, Tarihte Para, (Ankara: T.C Malîye ve Gümrük Bakanlığı Yayını No; 323, 1992), 78-79. 306Pamuk, age, 215.

3071814 yılında 1 İngiliz Sterlini 23 Osmanlı kuruşuna eşit iken, tağşişler yüzünden 1839 yılında 1 Sterlin 104

kuruşa eşit duruma gelmiştir.

308 Şevki Nezihi Aykut, “Osmanli imparatorlugu’nda Sikke Tecdidleri.” İstanbul Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, S.13, (1987): 260.

309İstanbul Darphanesi yüzlük veya yüzlük mecidiye denilen altın vahid-i kıyasi olmak üzere, 500, 250, 100,

50 ve 25 kuruşluk altınlar bastı. Bunların binde 916,5 kısmı halis altındı. 100 kuruşluğu iki dirhem dört kırat yani 7 gram 216 miligramdı. Bundan başka 20, 10, 5, 1 kuruşluk ve 20 paralık gümüş sikkeler de basıldı. Bunların binde 830 kısmı halis gümüştü. 20 kuruşluğun vezni 7 dirhem 8 kırat yani 24 gram 55 miligramdı. Ayrıca bakır paralar da çıkarıldı. Bkz. Ziya Karamürsel, age, 79-80.

310İlker Parasız, Türkiye Ekonomisi 1923’ten Günümüze İktisat ve istikrar Politikaları, (Ezgi Kitabevi Yayını,

1998), 4; Zamanla gümüşün altına göre fiyatı düştüğünden altın prim yapmaya başlamıştır. 1881’de gümüşün darp serbestisi kaldırılmıştır. Ancak gümüş paranın kabul oranının tespit edilmemesi ve sınırlanmaması yüzünden bir çeşit aksak çift metal sistemi yürürlükte kalmıştır. 1916’da çıkan Tevhid-i Meskukât Hakkında Kanun-ı Muvakkat ile topal çift metal sistemi sona erdi. Osmanlı sikke sisteminde altın kıymet ölçüsü, guruş, kıymet birimi olarak kabul edildi. Bu kanunla paranın cins, nevi, vezin ve ayarlan yeniden tespit edildi. Nikel (5, 10, 20 ve 40 paralık), gümüş (1, 5, 10 ve 20 kuruşluk) sikkelerin tedavül etmesi kabul edildi. Gümüş ve altın paraların ayarları, 1844 tarihli Tashih-i Ayar Kanunundaki ayarlar olarak tespit edildi.,

uygulamasına geçen Osmanlı Devleti’nde, kullanılan gümüş paranın tağşiş edilmesi sayesinde kamu giderlerinin karşılanması olayı, merkezî otoriteye bir şey kazandırmadığı gibi, birçok iç isyanların ve huzursuzlukların kaynağı olmuştur. Üstelik enflasyon halkın reel gelirinin düşmesine yol açarak, ekonomik bunalımı artırmıştır. Kısaca belirtmek gerekirse Osmanlı Devleti’nin tağşîş yöntemiyle kamu açıklarını kapama yöntemi başa- rısızlıkla sonuçlandığı gibi, sosyal, siyasal huzursuzlukların artmasına da yol açmıştır.